Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Tefekkür...

Tefekkür, insanın, varlıkların, kainatın ve olayların hakikatini anlama çabasının adı...
Allahu Tealâ’nın, birçok ayet-i kerimede “düşünmez misiniz?”, “görmez misiniz?”,
“düşünüp ibret almaz mısınız?” hitabıyla insanı sorumlu tuttuğu büyük ibadet...
İnsanı insan yapan, diğer varlıklardan ayıran temel özellik ve en büyük fark...

Tefekkür, olmayan bir şeyi hayal etmek değil, varlıklardaki manayı görmektir.
Tefekkür, kalp gözüyle varlıklara bakmak ve onlarda yazılı ilâhî ibretleri okumaktır.

Tefekkür, adeta varlıklar ile konuşmak ve her gördüğünden Yüce Mevlâ' dan haber sormaktır.

Tefekkür, Allahu Tealâ' nın eşyadaki tecellilerini okumak ve onlardaki hikmeti anlamaktır.

Tefekkürün gayesi manevî yükseliştir. Manevî yükseliş, körükörüne bağlılıktan kurtulmak,
her an Allah' a yaklaşmak, devamlı O' na hayran olmak, sürekli zikir halinde bulunmak ve
nihayet “ihsan” mertebesine ulaşmaktır.

İhsan, kalbin uyanması ve basiretin açılmasıdır. İhsan, eşya ile perdelenmemektir.
İhsan, gaflete düşmemektir. İhsan, sanki Allahu Tealâ' yı görüyormuş gibi bir hale ermektir.

Tefekkürün sonu, tevhittir. Alanı kainat kadar geniştir. Allahu Tealâ' dan başka bütün
varlıklar tefekkür edilebilir. Şu dünyada acı-tatlı her ne varsa, hepsi ayrı bir ilim ve tecelli taşır.
Var olan her şey, bir şeyi öğretmek içindir. O da kula kulluğunu bildirmek, Yüce Yaratıcı' nın ululuğunu ispat etmektir.

Etrafımızda ibret alınacak o kadar şey var ki, belki de bu çokluk ve devamlı yüz yüze
bulunuyor olmak bizi gaflete düşürüyor. Bu halimize Yüce Rabbimiz şöyle dikkat çekiyor:
"Göklerde ve yerde (birliğimizi ve kudretimizi gösteren) nice deliller vardır ki, hergün
onların yanından geçiyorlar, fakat hiç ibret almadan yüz çevirip gidiyorlar."(Yusuf/105)

Evet; görülen ve duyulan şeylerden ibret almak, ancak tefekkürle mümkün.
Eğer tefekkür edip ibret alsaydık, bir an bile aynı halde kalmazdık.
İbret alsaydık, boş işlerle bir daha yaşanmayacak yılları boşuna tüketmezdik.
İbret alsaydık bir delikten iki kere ısırılmazdık.
İbret alsaydık, dünyayı baş tacı yapıp, ebedi yurdu unutmazdık.
İbret alsaydık, bozuk halimiz düzelir, kötü zamanlarımız tekrar etmezdi.

Ve... eğer ibret almazsak Mevlâmız da dünyamız da bize gazap edecek.
Çünkü ibret almadan yaşayan insan, Mevlâ' sına asi, dünyasına yüktür..

Zamanın ilerlediğini değil, ilerletildiğini,

Doğduğunu değil, doğdurulduğunu,

Nefes alabildiğini değil, nefes aldırıldığını,

Büyüdüğünü değil, büyütüldüğünü,

Ağlayabildiğini değil, ağlatıldığını,

Uyuyabildiğini değil, uyutulduğunu,

Uyanabildiğini değil, uyandırıldığını,

Anlayabildiğini değil, anlama kabiliyeti verildiğini,

Düşünebildiğini değil, düşündürüldüğünü,

Giyinebildiğini değil, giyindirildiğini,

Yürüyebildiğini değil, yürütüldüğünü,

Koşabildiğini değil, koşturulduğunu,

Oturabildiğini değil, oturtulduğunu,

İşitebildiğini değil, işittirildiğini,

Görebildiğini değil, gördürüldüğünü,

Hissedebildiğini değil, hissettirildiğini,

Sevinebildiğini değil, sevindirildiğini,

Sevebildiğini değil, sevdirildiğini,

Üzülebildiğini değil, üzdürüldüğünü,

Korkabildiğini değil, korkutulduğunu,

Çalışabildiğini değil, çalıştırıldığını,

Kazanabildiğini değil, kazandırıldığını,

Yiyip içebildiğini değil, yedirilip içirildiğini,

Tad alabildiğini değil, tad aldırıldığını,

Ekebildiğini değil, ektirildiğini,

Biçebildiğini değil, biçtirildiğini,

Büyütebildiğini değil, büyüttürüldüğünü,

Gayretinle elde ettiğini değil, elde ettirildiğini,

Okuyabildiğini değil, okumayı öğretildiğini,

Hak ettiğini değil, hak ettirildiğini,

Üşüyebildiğini değil, üşütüldüğünü,

Isınabildiğini değil, ısındırıldığını,

Yüzebildiğini değil, yüzdürüldüğünü,


YAŞADIĞINI DEĞİL, YAŞATILDIĞINI

Bir vücuda sahip olduğunu değil,

Vücudunun Bir sahibi olduğunu,

İrade sahibi olduğunu değil, irade verildiğini.

Ve iradenle yaşama serbestliği verildiğini,

Ama iradenle yapmamız ve yapmamamız gerekenlerin bize bildirildiğini ,

RUHLAR ALEMİNDE RABBİMİZİN VARLIĞINI BİRLİĞİNİ, EMANETİNİ KABUL EDİP AHDETTİĞİMİZİ, HER DAİM HATIRLAYARAK YAŞAMAKTIR.

Emeğinize sağlık kardeşim. Rabbim razı olsun sizden. Çok güzel anlatmışsınız. Fotoğraflar da ayrı bir güzellik katmış konuya.

Ne kadar hoş ve kıymetli bir paylaşım kardeşim ellerinize sağlık...

Mevla bizleri mütefekkiriyden eylesin..........


Ne kadar hoş ve kıymetli bir paylaşım kardeşim ellerinize sağlık...

Mevla bizleri mütefekkirinden eylesin..........

beğenmenize çok memnun oldum güzel kardeşlerim...

Hz Allah razı ve memnun olsun kardeşim...

cümlemizden Rabbim razı olsun kıymetli Anise..

İşte hayat dersi diye buna derler...
Rabbim kendisine hisse çıkaran kullarından eylesin...
Allah razı ve memnun olsun kardeşim...

çok değerli bir paylasım emeğine sağlık manasını anlayan kullardan olmak dileğiyle allah razı olsun

Tefekkürün ilk basamağı, var sandığın "ben"liğinin "yok"luğunu idrâk etmektir!.Benliği eritmektir..zerre olmaktır. * Değerimiz, tefekkür gücümüz nisbetindedir.Çünkü tefekkür insana has bir haslettir.Tefekkursuz bakan göz, insan gözü değildir.!

okuma nezaketinde bulunan dostlarıma selam olsun....


Tasavvûf

MollaCami.Com