Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


çanakkale geçilmez'

Mezarlıkta da göğüs göğüse çarpışılmış 'Çanakkale Geçilmez' olarak dünya tarihine adını altın harflerle yazdıran Çanakkale Savaşları sırasında Mehmetçiğin, mücadelesiyle ile yeni bilgiler gün yüzüne çıkıyor.
Dünya savaş tarihinde eşine az rastlanılan bir mücadelenin yaşandığı Çanakkale'de, Fransız birliklerinin 25 Nisan 1915'te Kumkale'ye çıkarma yapması üzerine bu bölgede bulunan Türk mezarlığına sığınan Mehmetçik, bir gecede 300 metre genişliğinde ve 1,5 derinliğinde 27 bin metrekarelik mezarlık alanı içinde siper ve mevzi kazdı.

Sayısal olarak üstün olan Fransız birliklerinin saldırısına kahramanca direnen Mehmetçik, vatan savunması için mezarlıkta göğüs göğüse çarpıştı. Bu çarpışmalarda bin 730 Mehmetçik şehit oldu.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Burhan Sayılır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çanakkale Valiliği'nin hazırladığı ''Kumkale Beldesi'ndeki Tarihi Türk Mezarlığı'nın Çevre Düzenlemesinin Yapılarak Turizme Kazandırılması Projesi'' kapsamında, Kumkale mezarlığında çalışma yaptıklarını söyledi.

Çalışmalar sonucunda 400'ün üzerindeki mezar taşını yeniden diktiklerini ifade eden Sayılır, bu mezarlığın tarihi öneminin çok büyük olduğunu vurguladı.

Sayılır, 25 Nisan 1915'te Fransız birliklerinin Kumkale'ye çıkarma yapmasının ardından geri çekilmek zorunda kalan Türk birliklerinin bölgede sığınabilecekleri tek yer olan mezarlığa yönlerini çevirdiklerini belirterek, ''Bir gecede bütün askerler bir gecede siper ve mevzi kazarak, burada muhaberelere devam etmişlerdir'' dedi.

-Mezarlıkta ölüm kalım mücadelesi-

Mezarlığa sığınan Mehmetçiğin, Fransızlarla mücadelesinde hayatla ölüm arasındaki ilginç bir tezadı ortaya koyduğuna dikkati çeken Sayılır, şöyle konuştu:

''Projeyle hem kültürel değerlerimizin en önemlilerinden olan mezar taşlarını hem de yakın tarihimizle ilgili Kumkale Muhaberesi'nde Türk askerinin kullandığı siper ve mevzileri ortaya çıkardık. Geçmişle yakın dönem arasında bir bağ kurduk. Hem kültürel değerlerimizi ortaya çıkarmış, hem de yakın dönemde Türk tarihini derinden ilgilendiren bir savaşın izlerini de burada görmüş oluyoruz.

Projeyle geçmiş dönemde yaşayan burada yaşamış Kumkale ahalisine olan saygıyı da yerine getirdik. Ayrıca 1915'te Kumkale'de şehit olan askerlerimize minnet borcumuzu da onların savaştıkları alanlarda yeni nesilleri gezdirerek bir nebze de olsa ödemeye çalışıyoruz. Bu bölgelerde gezecek olan gençler, 1915'te askerlerin nasıl bir ortamda olduklarını, nerede savaştıklarını görme fırsatını bulacaklar.''

-''Bin 730 şehit verdik''-

Burhan Sayılır, gerçekleştirilen çalışmayla Kumkale muharebelerinin afaki bilgiler ve afaki yer tanımlarıyla anılmayacağını belirterek, ziyaretçilerin, muharebe alanlarını, ortaya çıkan siper ve mevzileri gezerek görebileceklerini, burada şehit olan Mehmetçik'le bir bağ kuracaklarını söyledi.

Sayılır, şöyle dedi:

''25 Nisan'da çıkarma olunca önce köy içinde bir çarpışma olmuş ancak köy içindeki yoğun bombardıman ve Fransız birliklerinin sayıca fazla olmasından dolayı geri çekilmek zorunda kalan Türk birlikleri, bu bölgede sığınabilecekleri tek yer olması hasebiyle mezarlığın içine sığınmışlar. Bir gecede (ne kadar siper ve mevzi kazdıklarını öğrenmek için burayı görmek lazım), bütün askerler hep bir anda bu siper ve mevzileri kazmışlar ve kendilerine sığınacak yerler yapmışlar, burada muharebelere devam etmiştir.

Ancak çalışmalar sırasında bulunan bazı eşyalar, muharebelerin buraya kadar uzandığını, siperler içinde dahi göğüs göğüse çarpışmalar olduğunu bize göstermektedir. Bin 730 askerimizi şehit verdiğimiz Kumkale muharebeleri alanında şehitliklerimiz ve şehitlerimiz de dahil somut olarak ortaya çıkmış eserdir bu siper ve mevziler. Bunun dışında bu bölgede Kumkale Muharebesi'nin yaşandığına dair hiç bir delil ve kanıt hiçbir emare bulunmamaktadır.''

-''Mezar taşlarında Fransız mermilerinin izi var''-

Yrd. Doç. Dr. Sayılır, mezarlıktaki siper ve mevzilerin uzunluğunun 300 metre, derinliklerinin ise 1,5 metre ile 50 santimetre arasında değiştiğini söyledi.

Kabristanın 27 bin metrekarelik bir alanda kurulu olduğunu yineleyen Sayılır, siper ve mevzi alanlarının bulunduğu yerdeki mezar taşlarının büyük bir bölümünün kırık olduğunu kaydetti.

Sayılır, ''Ayakta duran mezar taşlarının ise büyük çoğunluğunda Fransız mermilerinin izi vardır. Türk askeriyle birlikte bu mezar taşları da Kumkale muharebelerine tanıklık etmişlerdir. Birçoğu bu çarpışmalarda kırılmış, yere düşmüş ama çarpışmalara rağmen ayakta duranlar da vardı. Şu anda mezar taşlarında o mermilerin izlerini görmek mümkün. Buraya geldiğinizde mezar taşları Kumkale muharebesinin izlerini size gösterecektir'' diye konuştu.

AA

Çanakkale Geçilmiştir,aksini söylüyenler tarihi bilmeyenlerdir..İngiliz Donanması nasıl geldi de İstanbula gelip gemilerini demirlediler ve İstanbulu İşgal ettiler ve Padişahı Rehin aldılar...

Katır pisliğindeki arpaları yemek
Hasan Onbaşı İstiklal Madalyası sahibi Anadolu evlatlarındandı. Bir gün köydeki toprak evin sahanlığında otururken anlatmıştı torunlarına bu hikayeyi:

Çanakkale’nin ruhu

Seferberlik bakiyesi bir dedenin torunu olan ben…

Ve kurt dedesi Çanakkale’de kalmış olan ben…

18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünde bir şeyler söylemeden edemem!

Zira, çocukluğum dedem Hasan Onbaşı’nın savaş anılarını dinlemekle geçti.

Ki o Hasan Onbaşı İstiklal Madalyası sahibi Anadolu evlatlarındandı.

Bir gün köydeki toprak evin sahanlığında otururken anlatmıştı rahmetli dedem hikayeyi:

“Seferberlik yıllarıydı…

Babam Hüseyin gitti önce köyden, akranlarıyla birlikte…

Sonra beni aldılar askere…

Balkan Harbi’nde perişan olmuştuk. Hemen arkasından Çanakkale’ye saldırdı gavur.

Babam Hüseyin Çanakkale’de kaldı! (şehit oldu)

Topçuydum ben…

Çanakkale savaşından hemen sonra Çanakkale’den Erzurum’a yürüyerek gittim. Top arabalarının katırlarının pisliklerinden topladığımız arpaları yiyerek hayatta kaldım…”

Hikaye böylece devam edip gidiyor…

Günü gelince yeri gelince sizlerle paylaşmak isterim geri kalanlarını da!

Lakin gün Çanakkale Savaşları’nın yıl dönümü olunca Çanakkale ile ilgili bölümüyle yetineyim.

Dedem Hasan Onbaşı’nın savaş anılarından nedense en çok dikkatimi çeken “Katırların pisliklerinden topladığımız arpaları yerdik” diye anlattığı bölüm.

Yokluğun dibini bulmanın cümlesi, “Katır pisliğindeki arpayı yemek” ondandır belki.

Katır pisliğindeki arpaları yiyerek hayatta kalan ve yedi düvele karşı savaşan dedelerimizin sayesinde bugün bu topraklarda yaşamaya devam ediyoruz.

Çanakkale ruhu dendiğinde, hem bir direniş bilinci aklımıza gelir…

Hem, memleketin her bir köyünden, her bir şehrinden, her bir bölgesinden ilan edilen seferberlik çağrısına kulak veren vatan evlatları…

Hem, tıpkı baba oğul Çanakkale’ye koşan kurt dedem ve dedem gibi binlerce ecdadımızın “hesapsız” hali..!

Diyarbakır’daki bir afiş dün gazete sayfalarından yer buldu. Valiliğin afişinde, Türkçe “Kucaklaşmamız bayramları olacak’ ve aynı anlama gelen Kürtçe, ‘Hembez kirina me, We bibe cejna wan’ ifadeleri yer aldı.

Şimdi, Diyarbakır’dan kalkıp Çanakkale’ye koşan dedelerimize de…

Musul’dan kalkıp koşan dedelerimize de…

Halep’ten kalkıp koşan dedelerimize de…

Trabzon’dan, Kayseri’den, Çankırı’dan, Kastamonu’dan, Bakü’den ve hasıl o dönem memleketin her bir yerinden Çanakkale’ye koşa dedelerimize rahmet diliyorum.

Bugün o dedelerinin ruhuna sahip olanların tümüne selam duruyorum!

Bizim ruhumuz Çanakkale’dir.

Harcımız İstiklal Marşı’dır.

dediklerinize aynen katılıyorum çünkü doğrudur .

yeni neslin bunla alakasi yok ne aci :(

evet . insanlar zenginleştikçe azgınlaşıyor çünkü Dini inanç zedelenmiş,Ahiret ve Hesap günü akıla gelmiyor .dünya meşgalesi akılları alıyor..
ama Türkiye eski kötü günlerine göre çok iyi durumda müslümanlar biraz daha rahat . inşaallah daha da iyi olur gibi ümit ediyorum..
28 Şubat 1997 de bu ülkenin Devlet kurumlarında ALLAH demek suçtu , İslam Düşmanlığı azıtmıştı .


Tarih

MollaCami.Com