Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Hatasız kul olunmaz

Cenabı Allah bizleri aydınlatmak için gönderdiği kuranı azimüşşan da insanların unutabilen,aciz bir varlık olduğunu anlatmaktadır,çünkü gereğince düşünemez insan,ihmalkarlık yapar,tedbir almaz,irade gösteremez ve zaaflarına yenik düşer,bunun için hata yapar ve hatta bunun için insandır,insan.
İnsan hata yapar da aslında bu kaderinde olandır,daha dogmadan belli olandır yani ,hata isteyerek bilerek yapılan bir şey değildir,İnsan son derece aciz yaratıldığından unutur, ihmal eder ve elinde olmadan hataya düşer,iyi niyetli bir insanın istemeden yaptığı hatta, sonuçlarından da en çok kendisinin rahatsız olduğu bir durum ortaya koyar, bu durumda kızgınlık ve kırgınlık duymak uygun olmaz,her şeyden önce hata yapan kişi zaten o hatayı bilerek veya isteyerek yapmamış kaderinde olanı uygulamış durumdadır ve Hz Allah dilediği için o hata gerçekleşmiştir.
Unutmamak gerekir ki İnsan Hz Allah'a aittir, onun sonsuz gücü karşısında acziyyet içerisindedir,bizlerin görevi ise tam manası ile teslim olabilmektir kul olmanın gereği budur bu nedenle hayatta ne yaşarsak yaşayalım ne ile karşılaşırsak karşılaşalım tüm bunları Hz Allah'ın yarattığını unutmayalım
İman sahibi bir insan için HZ Allah ne yaratırsa yaratsın ister acı olsun ister sıkıntılı gözüksün mutlaka ama mutlaka bir hayrın başlangıcı olacaktır belkide nimet olacaktır .Tabiki insan hata yapacaktır o hatanın sonucunda belki gerçekleşmesi gereken bir durum olabilir bu durum inanan bir kişi için içerisinde güzellikler barındıra bilir,Müslüman başına gelen bu durumlar karşısında tedirgin olmamalı Hz Allah'ın takdiri bu demek ki deyip teslimiyet göstermelidir
Müslüman gün içerisinde yaşadığı tüm olayları veya yaptığı tüm hataları bu bakış açısı ile ve hikmet gözüyle değerlendirmelidir
kuranı kerimde
onların işlemiş oldukları herşey kitaplarda (yazılı)dır. Küçük, büyük herşey satır satır (yazılı)dır."(Kamer Suresi, 52-53)
bu gerçeği düşünemeyen pek çok insan bir hata yaptığın da telaşlanır hatta yapılan hatanın şiddetine göre de üzüntüsü artar özellikle bu hatadan dolayı etkilenen insanları düşündükçe dahada telaşlanır kendisine kızgınlık duyulacağı kanısı tasasını arttırır oysa bunlar yersizdir tabi her şeyden önce kuran ahlakına uygun değildir Müminin “herşeyde hayır olduğunu bilerek” kalbinin mutmain olmuş yani yatışmış olması gerekir.
Nasıl ki bir başkası hata yaptığında, o hatayı sahiplenmiyor ve bu tarz bir sıkıntıya girmiyorsa, kendisi yaptığında da durum bundan farksızdır. Sıkıntıya, üzüntüye kapılmamalıdır. Ama hatasından ders almalıdır. Üzerinde derinlemesine düşünmelidir. Bir daha tekrarlanmaması için ne tür tedbirler alması gerektiğini tespit edip bunları planlamalıdır. Hatasıyla neden olduğu durumu ortadan kaldırmak için elinden gelen her türlü çabayı göstermelidir. Zarar verdiği insanlar varsa, bu kimselerden özür dilemelidir. Gönül alıcı güzel sözlerle, Allah'tan korkan,*güzel ahlaklı, vicdanlı bir insan olduğunu bu kimselere göstererek, o hatayı istemeden yaptığı konusunda karşı tarafı ahlakıyla rahatlatmalıdır.
Müminlerin her konudaki ölçüleri Kuran olduğu için, hata yapan bir insana olan bakış açıları da yalnızca Kuran ahlakıyla olacaktır. Mümin, karşısındaki gibi kendisinin de her an hata yapabilecek, acz içinde bir insan olduğunu bilir. Her insana her şeyi yaptıranın Allah olduğunu bilir. Allah'ın dilemesiyle, bir insanın samimiyetle mi yoksa kasti olarak mı böyle bir hata yaptığını fark edebilir. Samimi olan bir insana ise, sadece tek bir hatasından dolayı ne sevgisinde ne de saygısında bir değişiklik olmaz.
Ayrıca Allah Kuran'da müminlere “affedici ve*hoşgörülü olmayı”, “bağışlamayı” emretmektedir. İşte Müslüman bir kardeşinin, küçük ya da büyük bir hata yapması, müminin bu ahlakı göstereceği anlardır. Hata yapan kardeşini tedirgin etmeden, yaptığı hatayla onu minnet altında bırakmadan ona doğrusunu gösterecek; hatalı yönlerini düzeltmesine yardımcı olacaktır. Affedecek, bağışlayacak, sevgiyle, hoşgörüyle cesaretlendirerek kardeşinin o hatadan kurtulmasını ve çok daha iyi olmasını sağlayacaktır.
*...*Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirliği kurup-sağlarsa) artık onun ecri Allah'a aittir. Gerçekten O, zalimleri sevmez. (Şura Suresi, 40)
...*Yine de affeder, hoş görür (kusurlarını yüzlerine vurmaz) ve bağışlarsanız, artık elbette Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Teğabün Suresi, 14)
Kim sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu, azme değer işlerdendir. (Şura Suresi, 43)
Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya*bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Allah, affedicidir, güç yitirendir. (Nisa Suresi, 149)


Sizin Makaleleriniz

MollaCami.Com