Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Asl Olan O'nu (s.a.v.) Anlamaktır...

ASL OLAN O’ NU (S.A.V.) ANLAMAKTIR

Anlamak ve tanımak kavramlarını birbirine zıt olarak kullanmak mümkün mü?
Asıl önemli olan O’nu anlamak ve O’nun yaşadığı gibi yaşamaya çalışmaktır.
Ebu Leheb’ i düşünelim. Ebu Leheb, O’nun öz amcasıydı. Ebu Leheb’ in annesiyle, O’nun babaannesi bir değildi. Buna rağmen Ebu Leheb hiç bir zaman O’nu anlayamamıştı. Oysa Ebu Leheb, O’nu çok iyi tanıyordu. O’nun güvenilirliğinden, dürüstlüğünden , sadakatinden , vefasından... şüpheye düşmez aksine tasdik ederdi. Peki Peygamberliğini neden tasdik etmedi. O’nu hiç anlamadığı için... Anlamaya çalışmadığı için...Gururunun pis çukurlarında kibire battığı için...
Ebu Leheb yalnızca O’nu anlamamakla da kalmayıp O’nu üzdü, rencide etti, sıkıntılara soktu, kötülüklerde bulundu.
O’ Cenab-ı Allah’ ın (cc) emriyle Safa tepesine çıkıp;
- Ey Fihr oğulları ! Ey Adiyy oğulları !” diye seslendiğinde ve kalabalık başına toplandığı zaman;
- Ben size şu vadiden veya dağın eteğinden atlılar çıkacağını ve size saldıracaklarını haber versem bana inanır mısınız ? diye sorduğunda toplanan halk “evet” demişti. O’ da (s.a.v.) devamen;
- Ben sizi, gelecek olan büyük bir azaba karşı uyarıyorum” deyip henüz sözünü bitirmeden Ebu Leheb oraya girip;
- Yazıklar olsun Sana ! Her gün hüsrana uğrayasın. Bunun için mi bizi topladın ? diye tepki göstermiş ve halkın dağılmasına sebep olmuştu. Bununla beraberde Resulullah’ a (s.a.v.) hakaret etmişti.
Bunun üzerine Cenab-ı Allah (cc) “Leheb” süresini indirdi.
Mealen “Ebu Leheb’ in eline yuh oldu (kurudu), kendi de yuh oldu. ne malı fayda verdi o na ne de kazandığı; o alevli bir ateşe yaslanacak (atılacak. Karısı da odun hamalı olarak ve Gerdanında fitillisinden bir ip olduğu halde (ateşe atılacaktır).”
İşte Peygamber Efendimizi (s.a.v.) anlamak ve O’ na (s.a.v.) düşman olmak, Ebu Leheb’ e şiddetli bir son getirdi.
Şimdi de Resulullah’ ı (s.a.v.) anlayan bir sahabeden bahs edelim. Hz. Ebubekir (r.a.)
Bilindiği üzere Hz. Ebubekir ilk Müslümanlardandır.
Malıyla, canıyla Peygamber Efendimizi (s.a.v.) her zaman desteklemiştir. Mirac olayında “sıdk” Mağara da ise üçüncüleri Cenab-ı Allah (cc) olan Resulullah’ ın (s.a.v.) arkadaşı olmuştur.
Önce Mirac olayına bakarsak. Müşrikler Hz. Ebubekir’ e O’nun Mirac olayını kabul etmeyeceğini, bu durumu yadırgayacağını umarak geldiler ve Resulullah’ ın (s.a.v.) Mirac ile ilgili söylediklerini anlattılar. O;
- Eğer bunları Resulullah (s.a.v.) söylüyorsa doğrudur. Ben bundan daha akla uzak görünenleri tereddütsüz kabul ediyorum” demişti.
Tabi müşrikler hoşlanmadıkları bu cevaptan sonra gerisin geriye yürümüşlerdi. Hz. Ebubekir’ in, Peygamber efendimize (s.a.v.) bağlılığı, inancı oldukça yüksekte O’nun (s.a.v.) her söylediği kabulüydü.
Hudeybiye anlaşmasında da başta Hz. Ömer olmak üzere, anlaşma bazı sahabelerin hoşuna gitmemiş. Hz. Ömer, Hz. Ebubekir’ e gelip sıkıntılarını anlatınca Hz. Ebubekir;
- Hattab oğlu ! O (s.a.v.) Allah’ ın (cc) Resulüdür. Allah’ a (cc) asla karşı gelmez. Allah’ da (cc) O’nu (s.a.v.) asla desteksiz bırakmaz...” diyerek O’ na (s.a.v.) olan sadakatini, güvenini tekrar tekrar göstermişti.
Kur’an-ı Azümüşşan’ da Cenab-ı Allah (cc) mealen şöyle buyuruyor;
“Eğer siz O’ na (Peygambere) yardım etmezseniz, Allah ona yardım eder. O inkar edenler, O’nu Mekke’ den çıkardıkları sırada sadece iki kişiden biri iken, ikisi de mağarada oldukları sırada arkadaşına “üzülme çünkü Allah bizimle beraberdir.” Diyordu. Allah onun üzerine şekinetini indirdi ve O’nu görmediğiniz ordularla destekledi. O küfredenlerin sözünü alçalttı. Allah’ ın sözü ise en yüksektir. Ve Allah daima üstündür, hikmet sahibidir.”
Tevbe Süresi 40. Ayette Hz. Ebubekir iki kişiden biri olarak geçiyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir gün “Bugün içinizde oruçlu varmı dır ?” diye sorunca. Hz. Ebubekir; “Ben oruçluyum” diyor. “İçinizde kim bu gün cenazede bulundu?” diye sözüne devam edince. Hz. Ebubekir; “Ben bulundum” dedi. Resulullah (s.a.v.); “Bu gün içinizden kim, bir fakire yemek verdi?” Yine Hz. Ebubekir; “Ben verdim” dedi. Resulullah (s.a.v.) “İçinizden kim bu gün hasta ziyaretine gitti?” diye sorunca tekrar Hz. Ebubekir; “Ben gittim” diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v.); “Bu kadar hasletlerin bulunduğu kimse mutlaka cennete girer” buyurarak Hz. Ebubekir’ i bir daha cennetle müjdelemiştir.Hz. Ebubekir, Resulullah’ ı (s.a.v.) hem tanımış hem de anlamıştı. Dünyada beraberdiler... Kabirleri yanyana oldu... Cennette de beraber olacaklar İnşallah...
Önemli olan O’nu (s.a.v.) anlamaya ve yaşamaya çalışmak. Bunun yolu da Cenab-ı Allah’ ın (cc) kelamı Kur’an-ı Kerim’ den ve O’nun (s.a.v.) Sünnetinden geçiyor. İnşallah Kur’an ve Sünnet’ le yaşamak nasip olur. Zira Kur’an ve Sünnet’ in olmadığı bir yaşam kapkaranlıktır. Çıkışı olmayan bir labirenttir. Ne kadar dönülürse dönülsün dönüş boşunadır. Nitekim o labirentin açacağı tek kapı cehennem kapısı olur.
Leheb Süresi her ne kadar Ebu Leheb için nuzul olmuşsa da, tüm Ebu Leheb’leri de kapsadığı bilinmelidir.
Üçüncüsü olmayan iki yoldan ya O’nu (s.a.v.) anlamayı seçip; o yolda devam etmeye gayret göstereceğiz. Yahut her şeye boş verip o yolun dışında ki - ki o yolun dışında ki tüm yollar cehenneme çıkar- bir yol seçip o yolda yolculuğunuza devam edeceğiz.
İnşallah hak yolda, Hakk’ ın (cc) emirlerine riayet ederek devam edenlerden oluruz.


Selam ve Duâ ile...


Lokman HAMİTOĞLU

ewet herkes nasibince istifade eder.'kişinin niyeti halisane olursa ,ezeli kaderde kişiye yar olursa,ister yemen çöllerinde olsun,ister sibirya kamplarında kişi muradına erer.dilegine ulaşır.kişinn niyeti halisane olmazsa ezeli kaderde kişiye yar olmazsa isterse hz Muhammed s.a. kucagında büyüten Ebu Talibde olsa yinede iman nasip olmaz,
yinede iman nasip olmaz,
yinede iman nasip olmaz...

Değerli yorumun için teşekkür ederim Leyya...


Sevgili Peygamberimiz

MollaCami.Com