Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Cemaatle namaz kılma ve camii adabı

Cümleten Selamun Aleyküm;
Değerli Müslümanlar uzunca bir süredir aklımı kurcalayan ve yanlış olduğunu düşündüğüm bazı konuları hem benim hem bilmeyen kardeşlerimiz için tartışmaya açmak istedim. Belki benim bilmediğim veya yanlış bildiğim şeylerde olabilir.

1-)Cemaatle namaz kılarken imamın kıldırdığı rekatlarda imamdan önce ruku ve secdeye gitmek.
2-)Cemaatle namaz esnasında yanındakinin duyabilecegi yükseklikte dua okumak ve amin demek.
3-)Camii içerisinde boş yer varken avluda, merdivende, bahçede namaz kılmak.
4-)Ezan okunurken imamın vaaza devam etmesi ve bunu ezan bittikten sonra 5-10 dk daha devam ettirmesi.
5-)Camiye gelirken kardeşlerimizin sigara içmesi, sogan sarımsak gibi koku yapabilecek yiyecekler yemesi, bayıcı parfüm vs. sıkması.
6-)Camii içerisine tabure sandalye vb. oturakları sıra şeklinde dizerek ibadet yapılması.(Bunun yanlış olduğunu düşünmeme sebebiyet verecek durumlardan bazıları kilise özentisi sıra biçimi ve bu tabure vb. malzemeleri ücretsiz ve bol miktarda camilere getiren firma ve şahısların yaşantılarında şüpheli müslüman! olmaları ayrıca hiç gerek yok çünkü ayakta ibadet yapamıyacak müslümanlar için islamiyet oturarak ibadet yapma kolaylığını sağlamıştır. )
7-)Son olarakta bütün bunların yanlış olduğunu bildiği halde çoğu imamın bu konularda cemaati uyarmamasıdır.


Benim kendime sıkıntı yaptığım konular bunlardır. Ben bu yanlışların ibadeti tehlikeye soktuğu ve diğer cemaati rahatsız ettiği için son derece yanlış buluyorum. Sizin değerli bilgilerinizle varsa yanlışları düzeltebilir eksikleri tamamlayabiliriz.
Allah c.c emanet olunuz.

Ve Aleyküm Selam kardeşim
Evet düşündükleriniz çok doğru ve yapılması icap eden şeyler. Ve sizin sayenizde arkadaşlar bilgilenecekler.
Zaten bu eksiklikler namazın mekruhlarından ve bozan şeylerden mutlaka dikkat edilmesi gereken etmemiz gereken ibadetler.
Buradan namaz bahsinden inceleyebiliriz
Lakin Ezan okunurken imamın sohbete devam etmesi veya etmemesi gerektiğini irdelemek incelemek lazım diye düşünüyorum.

Çok gerekli konuyu gündeme getirmişsiniz, maalesef ki camiye gelen bir çok kişi cami adabını bilmiyor nasıl saf tutulur rukû ve secdeler nasıl yapılır hatta nasıl niyet edilir bilmeyenler çok. Benim rahatsızlığımda şu bu konular yani aciliyeti olan konular dururken vaizler sahabe hayatından ayet açıklamasından bahsediyor kürsülerde bunları anlatıyor yahu adam namaz kılmasını,saf tutmasını bilmiyor önce bunların anlatılması öğretilmesi gerekmez mi? Elbette ki sahabelerin hayatı ve ayet açıklamaları son derece önemli ama ibadet yapmasını bilmeyen adamın ayetin manasını bilmesi pek bir şey ifade etmez.


Diyanet İşleri Başkanlığı, hasta ve engelli kimselerin bile, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmalarının uygun olduğunu açıkladı.




Lakin Ezan okunurken imamın sohbete devam etmesi veya etmemesi gerektiğini irdelemek incelemek lazım diye düşünüyorum.




Ezan okunurken sohbet yapmak veya Kuran okumak caiz mi?


Günde beş defa minarelerimizden yükselen ezan-ı Muhammedî İslâmın en mühim şeâir, işaret ve alâmetlerinden birisidir. Ezanın her tekrar edilişinde Tevhid ve risâlet ilân olunmakta, imandan sonra en mühim hakikat olan namaza dâvet edilmektedir. Bundan dolayı ezanı duyan mü’minin İlâhî dâvete icabet etmesi imanının bir icabıdır.

Ezana icabetin esas mânâsı, o vaktin namazını kılmaktır. Fakat, ezan okunduğu anda da müezzine icabet etmek sünnettir. Müezzine icabet etme hakkında rivayet edilen hadislerden hareket eden âlimler, ezan işitildiği zaman müezzine icabet etmenin, söylediklerini tekrar etmenin vacip olduğunu söylemişlerdir. Fakat, çoğunluğun kabul ettiği görüş, müezzinin okuduğu ezanın tekrar edilmesinin sünnet olduğudur. (Neseî, Ezân: 33.)

Mümkün mertebe ezan okunurken başka bir şeyle meşgul olmamalı. Bir an için konuşmaya, meşguliyetlere ara verilmeli. Bir hürmet ve tâzim içinde, huşû içinde ezanı dinlemeye çalışmalı. Bedaiu’s-sanâî ve el Fetâva’l-Hindiyye gibi fıkıh kaynaklarında,

“Ezan okunurken müezzinin söylediklerini tekrar etmekten başka bir şeyle meşgul olmak, konuşmak uygun değildir” denmektedir.

“Hattâ, Kur’ân okunurken bile olsa, durup ezanı dinlemek, icâbet etmek daha faziletli olur” kaydı yer almaktadır. (Bedayi, 1: 155.)

Fakat, yetiştirilmesinde âciliyet olan bir işi bir an önce bitirmeye çalışmak gibi meşrû meşguliyetlerde bulunan bir kimsenin ezan okunurken işine devam etmesi onu günaha sokmaz. Yatıldığı yerde ezanı dinlemenin de bir mahzuru yoktur. Niyetinde ezana karşı bir hürmetsizlik bulunmadığı müddetçe bir mesuliyet getirmez. Zaten insanın yatarken zikir, tesbih, tekbir getirmesi, hatta Kur’ân âyet ve sûrelerini okuması bile câizdir. Peygamber Efendimizin bazen yatağa girdikten sonra duâ âyetleri okuduğunu biliyoruz.

Ezan kelimeleri tekbir ve şehadetlerden ibarettir. Bunlar da yatakta iken dinlenebilir. Ancak imkân nisbetinde kalkıp oturarak dinleyip icabet etmek daha uygundur.

Gerek bir ihtiyaç için, gerekse abdeste hazırlık için ezan okunurken tuvalete girmek, tuvalette bulunmak bir mahzur teşkil etmez. Zâten insan tuvalette iken namazın farzlarından birisi olan necâsetten tahareti gerçekleştirmekte, temizlik yapmaktadır. Orada tabiî bir ihtiyaç telâfi edilmektedir. Hülâsa, ezan okunduğu esnâda, insan müsait olduğu ve imkân bulduğu zaman durur, ezanı dinler, icâbet eder. (Mehmed Paksu Aileye Özel Fetvalar)

Fıkıh kitaplanmıza baktığımızda "Ezana İcabet" konusunda söylenenler arasında şunlar vardır:

Ezana icabet aslında, ezanla çağrılan namaza gitmektir, naim bizzat ezanın sözlerini dinleyip müezzinin söylediklerini söylemek de icabetin bir parçasıdır. Hatta bu yüzdendir ki, cünup olan kimse ezan okunurken onun sözlerini tekrarlar ama, hayızlı ve nifaslı kadın tekrarlamaz; çünkü onlar o hallerinde ezana asıl icabet sayılan namaza ehil değillerdir.

Resulullah Efendimiz (sav): "Ezanı duyduğunuzda müezzinin dediği gibi deyin" buyurur.(Müslim, salat 7) Buna göre Hanefiler bunun, vacip olduğunu söylerler, çünkü emir "vücup" ifade eder. Malıki'lerden bazıları ve Zahirilerin mezhebi de budur. İmam Malik, Şafii, Ahmed ve Hanefilerden Tahavî'nin de içinde bulunduğu cumhura göre sözle icabet vacip değil, müstehaptır. (Davudoğlu NI/27; lbn Hacer, Fethu'1-Bârî, N/92-93; Aynî, IV/280)

Kendi kendine Kur'an okuyan ve tesbih çeken kimse de bunları bırakıp ezana icabet etmelidir. Ama mescidde (başkaları dinlerken) Kur'an okuyan, okumasına devam edebilir.

Dini bir konuda konuşan ve vaaz eden de konuşmasına devam edebilir mi?

Herhalde vaazlarda anlatılan şey Kur'an'ın açıklaması olduğu, daha doğrusu olması gerektiği için, ona kıyasla bu tür konuşmalar devam ettiriliyor olmalıdır.

Bu açıdan bakıldığında İslam'ın her hangi bir müessesesini ya da bir meselesini inceleyen seminerler, ya da paneller de böyle sayılabilir. Zaten ezan esnasında konuşmanın mekruh olmadığı da söylenmiştir.(bk. Bilmen, İlmihal 128)

Ama okunmakta olan ezana hiçbir türlü icabet etmemek, bir an için olsun durup ona iştirak etmemek mahzursuzdur denemez. Bunun için elbette ezanın, lahnsiz, tegannisiz, yani sünnet üzere okunan bir ezan olması gerekir. Böyle sünnet üzere olmayan ezanı dinlemek zorunlu değildir.(Tahtavî,162)

Ayrıca, hepsini dinlemesi gerekir diyenler varsa da, sadece ilk duyduğu ezanı ya da sadece kendi mescidinin ezanını dinlemesi yeterli olur. (Hindiyye. I/57)


Serbest Kürsü

MollaCami.Com