Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Resulullah’ın (asm) Mübarek Zevcelerinden Hz. Âişe binti Ebû Bekir (r.anhâ)



Sıkıntılar içinde yaşayan, fakat hiç serzenişte bulunmayan, mü’minlerin en genç, ferasetli, dilimin sayamayacağı faziletlere sahip annesini anlatmaya çalıştım bu hafta sizlere. Validemize komşu olabilmek duâsıyla buyrun yolculuğa çıkalım.

***

O Sevgililer Sevgilisinin (asm) mübarek ve en genç hanımı, mü’minlerin annesi, Es-Sadık Ebu Bekir’in (ra) biricik kızı, O Rahman’ın sevgili kulu ve faziletleri saymakla bitmeyecek olan eşsiz insan...

Hz. Âişe (r.anhâ) ahlâk ve takvada eşsiz, fıkıh, hadis ve Kur’ân tefsiri gibi hususlarda temayüz etmiş müstesna bir insandır.

O nübüvvet nurunun Mekke ufuklarını aydınlatmasından dört yıl sonra asil, hâli vakti yerinde olan Hz. Ebû Bekir’in (ra) kızı olarak gözlerini dünyaya açmıştır.

Annesi ilk iman edenlerden Ümmü Ruman’dır. Çocukluğu, Müslümanlarla müşriklerin mücadelelerinin en şiddetli zamanlarında geçmiştir.

Hz. Âişe (r.anhâ) validemiz altı yaşında iken sevimli, zekî ve çok güzel bir kızdı. Gerek babasından aldığı terbiyesi, gerekse yaratılıştan Rabbin kendisine verdiği zekâ ve kabiliyetler, onun büyük bir vazifeye namzet olacağını gösteriyordu.

O dönem hüzün yılı yaşanmaktaydı. Cebrail (as) Resulullah’a gelerek Hz. Aişe’nin (r.anhâ) sûretini göstererek, onun Hz. Hatice’ye mukabil hüzün ve yalnızlığını bir nebze giderecek olan hanımı olacağını haber verdi.

Resulullah (asm) sıkça gider, istişarelerde bulunurdu. Bu kez gittiğinde Ümmü Ruman’a “Âişe’yi koruyup ona iyi muâmele etmenizi tavsiye ederim” dedi. Hz. Ebû Bekir ve Ümmü Ruman bunda hayır olduğunu anladılar.

Kısa bir süre sonra Osman bin Maz’un’un hanımı Havle Peygamberimize (asm) gelerek Hz. Aişe ile nikâhlanması teklifinde bulundu. Resûlullah bunu müsbet karşıladı. Havle bu teklifi sevinçle Hz. Ebu Bekir’e giderek iletti.

Onlar da sevinçle karşıladılar, fakat Hz. Ebû Bekir’in (ra) bir endişesi vardı. Resulullah’la (asm) kardeş olmuştu. Arap âdetlerine göre bir kimse kardeş olduğu kimsenin kızını alamazdı. Havle bunu Resulullah’a (asm) iletti. Resûl-i Ekrem şu cevabı verdi:

“Benim onunla olan kardeşliğim süt ya da kan kardeşliği değil, İslâm kardeşliğidir. Bu sebeple kızıyla evlenmemizde bir mani yoktur.”

Bu cevaptan kısa bir süre sonra nişanları yapıldı. Hz. Âişe altı yaşında olduğundan üç yıl nişanlı kaldılar. (Bundan 1400 yıl önce Arap âdetlerine göre, bir kız 9-10 yaşındayken evlenebiliyordu. 10 veya 12 yaşını geçmesi evde kalmasına sebep olabiliyordu). Hz. Âişe’nin Resulullah (asm) ile düğünü Şevval ayında yapıldı.

Araplar o güne kadar Şevval ayında düğün yapmazlardı. Zira geçmişte bu ayda veba salgını olmuş, bu sebeple o ay uğursuz sayılıyordu. Hz. Âişe (r.anha) kendi düğününü misal göstererek en güzel, en talihli ve en bahtiyar kadının kendisi olduğunu söyler, düğünlerin Şevval ayında yapılmasını tavsiye ederdi.

Hz. Aişe (r.anhâ) İslâm’ın aile mahremiyetine ait hükümlerini aktaracak olan zeki ve ferasetli bir hanımdı. Bu vazife için küçüklüğünden beri Resulullah’ın (asm) terbiyesinde yetişti.

Nitekim kadınlardan Hz. Âişe (r.anha) bu vazifeyi yerine getirirken, erkeklerden de Resulullah’ın (asm) terbiyesinde büyümüş olan Enes bin Malik (ra) görüp duydukları bir çok hadisi ümmete duyurmuştur.

Hz. Aişe (r.anha) Cebrail’i (as) görme şerefine de nâil olmuştur. Hassas bir mizaca sahipti. İnsanlık icabı zaman zaman sinirlenir ve kızardı. Kızdığında bunu Resulullah’a (asm) hitap tarzıyla ortaya koyardı.

Bir defasında Resul-i Ekrem (asm) kendisine:
“Ey Aişe, senin kızdığın ve memnun olduğun zamanları ben bilirim” buyurdu. Hz. Aişe:
“Nasıl ya Resulullah?” diye sordu.
Efendimiz (asm):
“Memnun olduğun zaman ‘Muhammed’in Rabbi’ne’ diye yemin ediyorsun, kızdığın zaman ise ‘İbrahim’in Rabbi hakkı için’ diyorsun.”
Hz. Aişe’nin( r.anha) cevabı çok manidardır:
“Evet ya Resulullah! Lâkin ben sinirli olduğum zamanlarda sadece sizin isminizi dilimden bırakırım, sevginiz ise daima gönlümde yaşar.”
Resûlullah (asm) ona iyi davranır, bir dediğini iki etmezdi.

İlim ve zekâsı ile temayüz etmiş, sahabinin mercii olmuş, fıkıh ve diğer hususlarda Resulullah’ın (asm) vefatından sonra ümmetin müracaatlarına cevap vermiştir.

Hz. Aişe (r.anha) validemizin esas hizmeti, dinin aile mahremiyetine ait ve ümmetin öğrenmesi çok zor olan meselelerde olmuştur. Mahrem meselelerin Resulullah’ın (asm) yanında bahsedilmesinden önceleri utanırdı. Fakat zamanla dinin hükümlerini bildirmekte utanma olmayacağını idrak etmişti.

Hz. Aişe’den (r.anha) hadis rivayet eden Tabiin âlimlerinden Mesruk, bir gün kendisine gelerek selâm verdi ve “Size bir şey sormak istiyorum, fakat utanıyorum” dedi. Validemiz ona “Ben senin annenim, sen de benim oğlumsun” dedi ve utanmasının yersiz olduğunu anlatıp sorununu çözdü.

Hz. Aişe (r.anha) validemiz tesettüre son derece dikkat eder, yanına gelenleri bazı hususlarda ikaz ederdi. Vaktinin büyük kısmını ibadetle geçirirdi. Onunla iftihar eden babası Hz. Ebu Bekir (ra) ölüm döşeğindeyken şunları söylemiştir:
“Ey kızım, benden sonra senden daha sevimli bir servet bırakmıyorum. Seni kaybetmekten daha büyük bir fakirlik ise bilmiyorum.”

Mü’minlerin annesi çok sıkıntılı, ıztıraplı günler yaşamasına rağmen hiçbir zaman geçim darlığından şikâyetçi olmamıştır. Resulullah’ın (asm) saadethanesinde maddî refah görmemesine rağmen, o hep başkalarının refahını ister, kanaatkâr bir hayatı herşeye tercih ederdi.

2210 hadis rivayet etmiştir. Onlardan birkaçı şöyledir:

“Kadınların en hayırlısıyla evlenmeye bakın. Denginiz olan kadınlarla evlenin ve emsâlinizin kızlarını isteyin.”
“Resulullah hiçbir hizmetçisini ve hiçbir hanımını dövmemiştir.”
“Allah yumuşaklıkla muamele edilmesini sever.”
“Kadın kaburga kemiği gibidir, düzelteyim dersen kırarsın.”

Hanımların örnek alması gereken validemiz, hicretin 58. Senesi Ramazan ayının 17. gecesi 66 yaşında iken vitir namazından sonra ruhunu Rahman’a teslim etmiştir.

Vefatı ümmet arasında derin bir üzüntü meydana getirdi. Cenazesine çok büyük bir kalabalık katıldı. Namazını o sırada Medine vali yardımcısı olan Ebu Hüreyre kıldırdı. Baki Kabristanı’na defnedildi. Ashab “Peygamberlik hareminin bir meşalesi daha söndü” diyerek hüzünlerini dile getirdi.

Selâm olsun Baki Kabristanı’nda yatan validemize.

Mevlâ ondan razı olsun, rahmet eylesin...

(Kaynak: Sahabiler Ansiklopedisi)

ARZU KONAN


Sahâbe-i Kirâm

MollaCami.Com