Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Hazret-i Ebu Bekir’in İslam’ı kabulü

HAZRET-İ EBU BEKİR’İN İSLAM’I KABULÜ

Hazret-i Ebu Bekir r.a. eskiden beri Resul-i Ekrem s.a.v.’in en yakın dostlarından biri idi. Samimi görüşür ve konuşurlardı.

İki Cihan Serveri’inde olduğu gibi, onda da göze çarpan en mühim özellik; cahiliye devrinin çirkin adetleri, kötü ahlak ve yaşayışları temiz fıtratını bozmamıştı. Kalbini, ruhunu ve aklını putperest-şirk inancıyla kirletmemişti. Tanınmış bir tüccardı. Kavminin ileri gelenleri her zaman onun fikirlerinden istifade ederlerdi. Kureyş’in kan davalarını halleden (barıştıran) da o idi. Bir diğer mühim vasfı da, Kureyş ailelerinin soylarını, nesep şecerelerini, iyilik ve kötülüklerini gayet iyi bilmesi idi.

Rasulullah efendimiz, henüz açıktan davete başlamamıştı. Fakat yine de davası kulaktan kulağa yayılmış ve Kureyş ileri gelenleri tarafından duyulmuştu. Hazret-i Ebu Bekir, Yemen tarafına yaptığı bir seyahattan henüz dönmüştü. Başta Ebu Cehil, Ukbe bin Ebu Muayt ve bazı Kureyş ileri gelenleri kendisine hoşgeldin ziyaretine gittiler.

Hazret-i Ebu Bekir, “Ben yokken Mekke’de neler olup bitti?” diye sordu. “Ey Ebu Bekir, büyük iş var! Ebu Talib’in yetimi Muhammed peygamberlik iddiasına kalkıştı. Biz de senin Yemen’den dönüşüne kadar beklemeyi uygun bulduk. Artık sen o dostuna git, ne edeceksen et!” dediler.

Hazret-i Ebu Bekir derhal Fahr-i Kainat Efendimiz’in evine gitti,
“Ya Ebe’l-Kasım! Peygamberlik iddiasında bulunduğun, kavminden ayrıldığın ve atalarının dinini kötüleyip inkar ettiğin doğru mu?” diye sordu.

Peygamber Efendimiz çocukluğundan beri arkadaş olduğu Hazret-i Ebu Bekir’in bu sözlerine önce tebessüm etti ve sonra,
“Ya Eba Bekir! Ben sana ve bütün insanlara gönderilmiş Allah’ın Rasulü’yüm. İnsanları bir tek olan Allah’a davet ediyorum. Sen de şehadet getir.” buyurdu.

Hazret-i Ebu Bekir’in akıl ve gönül aleminde bir anda şimşekler çaktı. Bu sözleri küçük yaşından beri tanıdığı, canından çok sevip saydığı, kendisinden doğruluğa aykırı hiçbir söz işitmediği Muhammedü’l-Emin s.a.v.’den duyuyordu. Hiçbir tereddüt emaresi göstermeden derhal Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu.

İslam daveti karşısında en ufak bir tereddüt göstermeden iman edişi sebebiyle, Rasulüllah s.a.v. onun hakkında şöyle buyurmuştur:
“Ebu Bekir’den başka imana davet ettiğim herkes bir duraklama, bir tereddüt, bir şaşkınlık geçirdi. Fakat o, kendisine İslam’ı anlattığım zaman ne durakladı, ne de tereddüt etti.”

Hazret-i Ebu Bekir, Müslümanlığını açıklamaktan da çekinmedi. Onun Müslüman olduğunun duyulması Kureyşliler arasında büyük bir yankı uyandırdı. Çünkü o, Kureyş içinde itibarlı, sağlam, güvenilir, sözünde ve özünde sadık biri idi. Cana yakınlığı ve yumuşak huyluluğu da onu kavmi içerisinde sevdirmişti.

Hazret-i Ebu Bekir, Müslüman olan hür erkeklerin ilk halkasını temsil ediyordu. Onun Müslüman olmasıyla iman halkası biraz daha genişledi. Yollar biraz daha açıldı ve müstakim caddede İlahi maksat ve gayeye doğru yürüyen bahtiyarlar kervanı daha da arttı. Kıyamete kadar da artmaya devam edecek inşallah.


Sahâbe-i Kirâm

MollaCami.Com