Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Mi’rac Gecesi ve Fazileti


استعيذ بالله : سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ
َالأَقْصَى الَّذِي بَارَآْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

Günümüzde insanlar hep maddi ticaret peşindedir. Fakat ehli zikir insanlar maddi ticareti bildiği gibi manevi ticareti de bilirler. Yani kişi hangi aylarda daha iyi ticaret yaptığını, yapacağını düşündüğü gibi, manevi olarak ta hangi aylarda, hangi günlerde daha çok kazanacağını, daha çok ecir, mükâfat, sevap alacağını bilir, en an azından
takvim yapraklarından veya mollamızın hicri aylarından, mübarek gün ve geceler bölümünden takip etmelidir.
Mevla’nın indinde muteber olan ayların adedi on iki aydır. Bunların dördü haram aylardır.
O halde hadisi kudside Rabbimiz Receb-i şerif Allah'ın ayıdır; Şabanı şerif benim ayımdır, Ramazan-ı şerif ise ise ümmetimin ayıdır buyurmuşlardır.
Öyleyse bu günlerin, gecelerin bu ayların kadri kıymetini iyi bilelim. İbadet tohumlarını iyi atalım hatta göz yaşı ile sulayalım ki, Ramazan-ı Şerif ayında hasat almaya yüzümüz olsun.

Nitekim Silsile-i Sadat'tan Ebu'l Faruk Hazretleri Bu Receb-i Şerif ve Şaban-ı şerifte manevi cihazlarını temizlemeyenler manevi bakımlarını yapamayanlar Ramazan-ı şeriften hakkıyla istifade edemezler.

Müslüman böyle mübarek aylara ve bayram günlerine çok dikkat etmelidir. Hatta dahası da vardır. Kıymetli zamanlara kıymet veildiği gibi kıymetli mekanlara da çok dikkat edilmesi gereken kıymet verilmesi gereken hususlardandır.
Meselen: Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere , Ramazan-ı Şerif…….

Onun içindir ki İmam-ı Azam Hz.
Mübarek mekânlarda fazla kalmayı iyi görmemektedir. Çünkü mübarek yerlerde işlenilen küçük günah büyük hükmündedir. Bir büyük günah ise iki büyük günah hükmündedir.

Şimdi de İsra ve Miraç niçin yapıldı ona göz atalım.
Miraç hakkında farklı görüşler ileri sürüldü. Ama bizim inancımız hak ve gerçektir, şüphe yoktur.
Birinci olarak Şöyle ki:
Efendimiz (sav) dünyaya teşrif etmezden evvel Arz (yeryüzü) Semâ (gökyüzü) arasında şu konuşma geçiyor.
Bende şu üstünlük var sende şu üstünlük var diye bir hadise geçer. Şöyle ki:
Arz semaya karşı iftihar etmişti
Arz Semâ’ya karşı iftihâr etti ve şöyle dedi
Ben senden daha hayırlıyım. Çünkü Allah Teâlâ beni beldeler, denizler, nehirler, ağaçlar, dağlar varlıklarla süsledi. Yani Berekât-ı ilahi bende zuhur eder. Rızkların madeni bende.
Sema cevaben şöyle dedi
Ben senden daha hayırlıyım.
Çünkü Güneş, Ay, yıldızlar, felekler, Arş, Kürsî, ve Cennet bendedir.
Arz
Enbiya, evliya ve müminlerin tavaf ve ziyaret ettiği Beyt-i Şerif (Kabe-i Muazzama) bendedir dedi.
Sema:
Semadaki meleklerin tavaf ettiği Beyt-i Ma’mur ile enbiya, evliya ve Salihlerin ruhlarının bulunduğu Cennet’ül Mevâ bendedir” diye mukabelede bulundu.
Bu arada Arz kendi güzelliklerini meziyetlerini, Sema da kendi güzelliklerini meziyetlerini anlatırken
Arz şöyle karşılık verdi:
Resullerin efendisi, nebilerin sonuncusu, mevcudatın en faziletlisi ve kâinatın en şereflisi olan zât beni vatan edindi, şeriatını benim üstümde icrâ etti ve bana defnedilecektir.
Sema bu sözleri duyunca cevap vermekten aciz kaldı ve sustu. Allah Teâlâ’nın zatına yöneldi ve şöyle niyazda bulundu.
Allah’ım! Sıkıntıda olanlar sana dua ettiğinde kabul edensin. Ben Arz’a cevap vermekte aciz kaldım. Ne olur o şerefli kulunun şerefi ile bizi şereflendir. O kulun ile bizde istifade edelim. Muhammed Aleyhisselâm’ı bana çıkarmanı istiyorum. Ta ki Arz onun cemali ile şereflenip iftihar ettiği gibi ben de onunla şerefleneyim.
Hazreti Allah Sema’nın duasını kabul etti ve kulu Muhammed’i Aleyhisselâtü vesselâmı Mirac gecesi Semavat’a çıkarıldı.

İkinci olarak şöyle ki:

Peygamberimiz, Mekke-i Mükerreme’de İslam tebliğinde bazı hadiseler çok üzmüştü.
Hz Ali efendimizin babaları efendimiz’in en büyük hâmisi, amcaları
Ebû Tâlib uzun süre himaye etmiş, maddeten ve mânen her zaman yanlarında bulunan zevce-i muhteremeleri
Hadîcetü’l-Kübrâ vâlidemiz üç gün sonra vefatlarıyla , âdeta hüzne gark olmuştu.onun içindie ki bu seneye hüzün senesi denilmiştir.
Bundan sonra peygamber efendimiz (sav) bî'setin 10.yılı Şevval ayının 27.gecesinde azatlı kölesi Zeyd ibn-i Hârise'yi yanına alarak Tâif'e gitti. Maksadı; müşriklere karşı, Sakıf kabîlesinin kendisini korumalarını, desteklemelerini, Yüce Allah'dan getirdiklerini kabul eylemelerini onlardan istemekti. . Orada teselli bulsun diye. (Bazı rivayetlere göre 10 gün kaldı)
Peygamberimiz, Tâif'e varınca orada Sakıf kabîlesinden bâzı kimseler ile görüşmek istedi ki, bunlar Abdi Yâlil'ibn-i Amr, Mes'ud'ibn-i Amr, Habib'ibn-i Amr adında üç kardeşti. Allah Rasûlü bunlarla görüştü. Onları, Allâh'ın birliğini kabule, İslam dînine yardıma dâvet etti. Kavminden muhâlefet edenlere, kendisiyle birlikte karşı koymalarını istemek için geldiğini söyledi.
Üç kardeş her biri ayrı ayrı cevaplar vererek reddedip çeşitli incitici sözler söylediler. Gençlerinin Müslümanlığa heveslenmelerinden korkarak, Peygamber Efendimiz'e; Memleketimizden çık. Nereye gidersen git! dediler.
Bununla da kalmayarak, içlerinden bir takım aklı ermez ayaktakımını, çocukları, ipsiz kimseleri kışkırtarak Peygamber Efendimize musallat ettiler. Onları yolun iki yanına doldurdular. Söve saya Rasûlüllah'ı taşa tutturdular. Ayaklarını topuklarına kadar kanlar içinde bıraktılar. Dermansız düşüp oturdukça kaldırttılar. Yürüdükçe taşlattılar. Zeyd ibn-i Hârise atılan taşlara, kendi vücudunu siper etmekte, Rasûlü Ekrem'i korumağa çalışmakta idi. Onun da başı yarılmış ayaklarından kanlar akmağa başlamıştı.
Peygamberimiz, nihâyet üzgün ve bitkin bir halde Mekke'li Rebîa oğulları Utbe ve Şeybe'nin Tâif dışındaki bağ evine sığınınca Tâif'in ipsizleri geri döndüler.
Peygamber Efendimiz biraz sükûnet bulduktan sonra Allâhü Teâlâ'ya şöyle ilticâda bulundu: Allâhım! Kuvvetsiz ve çâresiz kaldığımı, halk nazarında hor ve hakir görüldüğümü ancak Sana arz ve şikâyet ederim.
Ey merhametlilerin en Merhametlisi! Herkesin hor görüp de dalına bindiği bîçârelerin Rabbi Sensin! Sensin benim Rabbim! Sen beni, kötü huylu, yüzsüz bir düşman eline düşürmeyecek kadar bana merhametlisin.
Allâhım! Senin gazabına uğramaktan, İlâhi rızana uzak kalmaktan Sana, Senin, o karanlıkları aydınlatan, dünyâ ve âhiret işlerini yoluna koyan İlâhi nûruna sığınırım! Allâhım! Sen, hoşnut oluncaya kadar affını dilerim. Allâhım! Her kuvvet, her kudret ancak Seninle kâimdir!

İşte o taşlanma esnasında Ceprail (as) gelerek
Rabbimiz senin için hususi bir melek gönderdi. Eğer istersen bu gavme beddua ette Allah CC bu kavmi yerle bir etsin.
Rahmet Peygamberi, efendimiz
Hayır. Ben Rahmetellil alemin, Rahmet olarak gönderildim.Bir peygambere beddua etmek yakışmaz der ve yine bu kavme dua eder.
Daha sonra Mekke-i Mükerreme’ye dönüyor. Aradan birkaç ay geçiyor. Ama aynı hüzün devam ediyor. Bir gece Rasülüllah efendimiz
Amcasının kızı Ümmü Hamime nin kapısını çalar.
Kim o
Ben Muhammed’im (sav). Ey amcamın kızı bu gece beni burada misafir edemisin.
Ya Rasülellah keşke daha önce haber verseydin de yiyecek içecek bir şeyler hazırlasaydım der.
Hayır yiyecek bir şey istemem der. Abdest almak için bir ibrik, su ve bie seccade lazım der.
O gece sabaha kadar evinin etrafında nöbet tutar.
Peygamber efendimiz ise iki rekât namaz kılıp çok yorgun argın ve üzüntülü bir şekilde yattı.
(efendimiz o zamanlar iki rekat sabah iki rekat akşam olmak üzere iki vakit namaz kılardı. Bu namaz Allah tarafından farzmı yoksa kendisimi kılar bilinmemektedir.).
Allah Teâlâ, lûtuf ve ihsânıyla şereflendireceği kullarını çeşitli imtihanlardan geçirmiştir. En büyük ihsan ve mükâfatlara nâil olan peygamberler de herkesten daha çok sıkıntı-ıztırap ve meşakkatlerle karşılaşmışlar... Tabiî ki en büyüğüyle de, iki cihan serveri Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) mâruz kalmışlardır.

İşte Cenâb-ı Hak, tebliğ esnasında karşılaştığı her sıkıntıya göğüs geren ve İslâm’ın intişârı/yayılması uğrunda her fedâkârlığa katlanan Sevgili Habîbi'ni Mi‘rac’la mükâfatlandırmıştır bu gece…
İşte böyle çok yorgun argın ve üzüntülü bir gecede Cenab-ı hak
Ceprail (as)’ma
Bu gece senin vazifen gamlı kederli Hz Muhammed’i yanıma getirmendir.
Azrail (as)’ma
Ey Azrail bu gece ruhları almayı bir saat bırak yeryüzüne git.
İsrafil (as)’ma
Ey İsrafil elindeki suru bir an sende bırak
Hasılı Kelam böylece semada ki dört büyük meleği arza indiriyor.ve yanlarında emriyle yetmiş bin melek bulunduruyor.
Rabbimiz Ceprail (as)’ma
Bir an Cehennemdeki bütün kapıları kapatın Cennet Çimenistanlığından bir Burak al ve Cennetteki Radvan’a söyle Cenneti daha çok süslesin ve Burakla yeyüzüne in Habibimi murat ettiğinm yere getir.
Bundan sonra Cennette ki kırk bin tane bulunan ve her birerlerinin alnında La ilehe İllallah Muhammedürrasülüllah yazılı olan Burakların yanına gelir. Fakat Burağın birtanesin çok müteessir olduğunu görür.Ve onun yanına yaklaşır.
Ey Burak nedir bu halin..?
Ben şu kardeşlerimin alnında yazılı olan Muhammed ismine Aşık oldum. Onu görme aşkıyla yanıp tutuşuyorum. Acaba o ismin sahibini ne zaman göreceğim deyince
Gel ben seni bu ismin sahibine götüreyim buyurarak beraberinde dört büyük melek ve yetmiş bin melek ile beraber Mekke-i Mükerremeye gelmişlerdir.
Bundan sonra Ümmü Hamimenin evine geliyorlar. Efendimiz uyurlarken büyük bir gürültüyle içeri girdi.
Efendimiz (sav)
Ya Ceprail kardeşim e oldu bir şeymi var die sorar.
Ceprail (as) çok yorgun argın ve üzüntülüsün. Ceneb-ı hak beni hem davetçi hemde Rafekatcı olarak gönderdi. Seni buradan alacak Mescid-i Aksa’ya, Yedi kat semaya, oradan Sidre-i müntehaya oradanda huzuru Rabbi izzete kabul edileceksin. Hadi kalk hazırlan…
Bunun üzerine fendimiz çok sevinir. Gam ve keder bir tarafta kalır.
Bu arada Efendimiz tabiri caizse küçük bir ameliyat geçirir.
Burak binek taşına çekilir. O zaman Burak nazlanır. Sanki bindirmeyi istemiyor gibi.
Biraz taştan uzaklaşır.
Ve kendisine Ey Burak neden böyle yapıyorsun sorusuna
Burak
Ahrette de bir çok Burak var benim sırtıma binip binmeyeceğinde tereddüt ettim onun için yaptım der
Efendimiz ahrette senin üzerine bineceğim der ve böylece söz alır.

Bu arada efendimiz (sav) ben Burakla gidiyorum ama acaba yarın benim ümmetim kabirlerinden kalktığında mahşer yerine nasıl gidecekler
Rabbimiz ise
Habibim üzülme senin ümmetini (yani bizleri) mahşer yerinde biner olarak sevk edeceğim buyurarak efendimizi teselli etmiştir.

Efendimiz burağa binerek yolculuk başlamış oluyor. İşte bu miraç kelimelere sığmaz. Ne kadar anlatsak kelime kifayet etmez, yetersiz kalır.
Tabiî ki yolculuk esnasında efendimiz bir çok şeylerle karşılaştı.
Meselen; Büyük bir taş ve taşın kendisinde bir delik var ve etrafından bir şey çıkıyor. Geri dönmek istiyor ama dönemiyor. Dönemeyince Efendimiz (sav) bu gördüğü şeyi Ceprail (as)’ma sorar…
O da O taş, kaya ve kayadan çıkan su. İâdesi mümkün olmuyor. Ve ekler Kayadai o delik insan’daki ağzı temsil eder, ifade eder. Ağızdan çıkan söz bir daha geri alınmaz. iadesi mümkün olmaz. Burada efendimiz bir şey hatırları yordu
Ümmetine söyle ağızdan çıkan şeye dikkat etmeli ağızdan çıkan şey güzelse, iyi, has ama çirkinse tekrar onu iade etmek mümkün değildir…

Efendimiz bir hadis-i Şeriflerinde Ben ömrümde Miraçtan daha güzel bir şey görmedim buyurmuşlardır.
Tabi efendimiz (sav) ilk olarak Burakla sonra Manevi bir asansör refref le yolculuk yapmıştır.
Onun içindir ki Merhum Süleyman Çelebi kitabımızda ne güzel ifade etmiş:
Söyleşirken Cebrâil ile kelâm
Geldi Refref önüne verdi selâm...

Mi'rac gecesinde Resûlüllah Efendimiz’e (sa.) hediye olarak üç sey verilmişti Bunlar
Beş vakit namaz,
Bakara sûresinin son iki ayeti (Âmene’r-Rasûlü…),
Şirk Koşmamak şartı ile La ile illallah' diyen her Müslümanın cennete girebileceği müjdesiydi.

Silsile-i Sadat'tan Ebu'l Faruk Hazretleri bir sohbetlerinde, namazın mânevi mi’rac olduğunu beyanla şunları dile getirmişlerdir.
Namaz mânevi mi’rac’dır. Müslümanlar her gün beş defa Cenab-ı Hakk’ın “ekımi’s-salâte: namazı ikame edin/dosdoğru kılın” hitab-ı izzetine muhatap oluyorlar. Bu suretle sûri (maddi) rızık ve mânevi rızık ile rızıklanmak üzere günde beş defa Hazret-i Mevlâ’nın mânevi sofrasına çağrılıyorlar. Bu şeref insanların ve cinlerin dışında hiçbir yaratığa nasip değildir. Çünkü karşılığı mükâfat ve terfi-i derece (derecelerin yükseltilmesi) olan ibadetler, yalnız insanlara ve cinlere mahsustur. Bu hususta melekler de memurdurlar; lakin onlar, bu emirle imtihan olmak, karşılığında mükâfat almak için memur ve muhatap değillerdir. Kendilerinde cüz’-i türâbî (toprak nevi/parçası) ve (diğer) anâsır (ateş-hava-su) bulunmadığından melâike-i kirâm bile ehl-i salâtın (namaz kılanların) nail olduğu/kavuştuğu böyle bir ziyafetle şerefyâb olmamışlar, bu şereften mahrum kalmışlardır.

Bu gecede nasıl bir ibadet yapılacağı edileceği aşağıdaki linkde mevcuttur...
http://www.mollacami.net/forum/index.php/topic,15953.0.html


Bu vesîleyle Mollacami ailesinin ve İslâm âleminin Mi‘rac Kandili’ni tekrar tebrik eder; Cenâb-ı Hak’tan, böylesine rahmet-i ilahisi ve mağfiret - feyiz ve bereket bol olan gün ve gecelerden, istifâde edebilmeyi nasip ve müyesser kılsın.


//Tefcirut-tesnim // Mustafa özalt.....// mollacami.net // ücharfbeşnokta //

Bu vesîleyle Mollacami ailesinin ve İslâm âleminin Mi‘rac Kandili’ni tekrar tebrik eder; Cenâb-ı Hak’tan, böylesine rahmet-i ilahisi ve mağfiret - feyiz ve bereket bol olan gün ve gecelerden, istifâde edebilmeyi nasip ve müyesser kılsın.

Amin.Allah razi olsun.Rabbim bu mübarek gün ve geceleri hakkı ile geçirebilmeyi nasip eylesin.


Amin.Allah razi olsun.Rabbim bu mübarek gün ve geceleri hakkı ile geçirebilmeyi nasip eylesin.

Bu vesîleyle Mollacami ailesinin ve İslâm âleminin Mi‘rac Kandili’ni tekrar tebrik eder; Cenâb-ı Hak’tan, böylesine rahmet-i ilahisi ve mağfiret - feyiz ve bereket bol olan gün ve gecelerden, istifâde edebilmeyi nasip ve müyesser kılsın.


Amin amin amin... Hz Allah razı ve memnun olsun kardeşim, bizde sizin vesilenizle kardeşlerimizin kandillerini mübarek etmiş olalım. Rabbim cümlemize bu mübarek geceyi hakkıyla ifa edip, tekrarına ulaştırmayı nasip etsin.

Bu gecede nasıl bir ibadet yapılacağı edileceği aşağıdaki linkde mevcuttur...
http://www.mollacami.net/forum/index.php/topic,15953.0.html

Bu vesîleyle Mollacami ailesinin ve İslâm âleminin Mi‘rac Kandili’ni tekrar tebrik eder; Cenâb-ı Hak’tan, böylesine rahmet-i ilahisi ve mağfiret - feyiz ve bereket bol olan gün ve gecelerden, istifâde edebilmeyi nasip ve müyesser kılsın


Amin..Allah razı olsun..

Amin.Allah razi olsun.Rabbim bu mübarek gün ve geceleri hakkı ile geçirebilmeyi nasip eylesin.


inşallah..amin..

RABBİM TÜM DUALARINIZA İCABET ETSİN MİRAÇ GECENİZ MÜBAREK VE HAYIRLARA VESİLE OLSUN..

Amin... Amin... Amin...
Allah sizden razı ve memnun olsun kardeşim. Rabbim hepimize bu gecenin feyzinden yararlanmayı nasib etsin. Tüm kardeşlerimizin kandilini de mübarek kılsın.


Amin amin amin... Hz Allah razı ve memnun olsun kardeşim, bizde sizin vesilenizle kardeşlerimizin kandillerini mübarek etmiş olalım. Rabbim cümlemize bu mübarek geceyi hakkıyla ifa edip, tekrarına ulaştırmayı nasip etsin.

Paylaşım için teşekkürler

Cümlemizden inşaallah.

Bütün kardeşlerimin Miraç kandili mübarek olsun Rabbim hepimizin ettiği duaları kabul etsin


Receb-i Serif

MollaCami.Com