Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Peygamber Efendimiz sav.'in Eğitim Metodu ( Seminer Notları)


Peygamberler, Allah(c.c) tarafından kendisine gönderilen bilgiyi insanlara bildiren ve öğreten kimselerdir. (Ahkam-ı İlahiye’yi insanlara tebliğ için Allah’ın vazifelendirdiği zata peygamber denir.) Bu anlamda, her peygamberin asıl vazifesinin eğitimcilik olduğunu söyleyebiliriz. Hz. Muhammed (sav) vazifesinin eğitimcilik olduğunu da “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim.” diyerek ifade ettiği hadisi şerifiyle daha iyi anlıyoruz.
Hz. Peygamber (sav), sadece getirdiği mesaj ile değil bu mesajı insanlara anlatmak ve öğretmek için kullandığı eğitim metodu ile de çağımıza hitap etmektedir. Hz. Muhammed’in (sav) öğretim yönteminde kişisel (bireysel) farklılıklara göre hitap etme, uygulayarak, misallendirerek anlatma, mukayese ve muhakeme yapma, neden sonuç ilişkisi kurma, mantıklı düşünme gibi özelliklerin ön plana çıktığını görmekteyiz.
Hz. Muhammed’in (sav) bir eğitimci ve öğretici olarak kullandığı kendine özgü eğitim metodunu günümüzdeki eğitim sisteminde öne çıkan iki yaklaşıma göre örneklendirerek incelemeye çalışacağız.
Son yıllarda eğitim alanında yapılan bilimsel ve deneysel araştırmalarda iki kuram dikkati çekmektedir.
Bunlardan biri, öğrenmenin nasıl gerçekleştiği konusundaki yapılandırıcı (constructivist approach) yaklaşım, diğeri ise insan zekasını yeniden tanımlayan çoklu zeka (multiple intelligence) teorisidir. Bu iki teorinin ortak özelliği eğitimde bireysel farklılıkları ön plana çıkarmalarıdır. Çağımızda eğitim biliminin araştırmaları sonucu ortaya çıkan bu yaklaşımların Peygamber Efendimizin eğitim sistemiyle uyuşuyor olduğunu görmekteyiz.


PEYGAMBER EFENDİ’MİZİN EĞİTİM METODU
Hz. Muhammed’in (sav) eğitim metodunu anlayabilmek için öncelikle şu soruları sormamız gerekir.
Nasıl bir topluma gönderildi?
Bir eğitimci olarak hangi özelliklere sahipti?
Nasıl bir eğitim metodu kullandı?

NASIL BİR TOPLUMA GÖNDERİLDİ?
Hz. Muhammed, (sav) insanları İslam’a davet etmeden önce Arap Yarımadasında yaşayan toplumu kısaca şöyle değerlendirebiliriz. Arap toplumu, güçlünün zayıfı ezdiği her türlü ahlaksızlığın yaşandığı, kadınların bir eşya gibi alınıp satıldığı, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, can ve mal güvenliğinin olmadığı, putperestlik inancının yaygın olduğu, ahlaki özelliklerden mahrum bir toplumdu.


Peygamber Efendimiz (sav), böyle bir toplumu 23 yıl gibi kısa bir zaman dilimi içinde dini, sosyal, siyasi, ahlaki açıdan değiştirerek büyük İslam medeniyetinin temellerini atmıştır. Bu değişim Peygamber Efendimizin uyguladığı eğitim metodu ile gerçekleşmiştir.

BİR EĞİTİMCİ OLARAK HANGİ ÖZELLİKLERE SAHİPTİ
Bir eğitim sisteminin başarılı olabilmesinde öğretmenin rolü çok büyüktür. Peygamber Efendimiz (sav) ‘in eğitiminin başarılı olmasındaki en önemli faktörlerden biri de eğitimci olarak sahip olduğu özelliklerdir. Peygamber Efendimiz, yaşadığı toplumu her yönüyle çok iyi tanıyan ve toplumda çok iyi tanınan bir insandı. Herkesin güvendiği, saygı duyduğu, fikirlerine başvurduğu, güzel ahlakı ve yaşantısı ile insanlara örnek olan Hz. Peygamberimize toplumda el-Emin (güvenilir) adı verilmişti. O’nun bir eğitimci olarak sahip olduğu özelliklerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz.
GÜVENİLİR SABIRLI HOŞGÖRÜLÜ ADALETLİ ANLAYIŞLI
MERHAMETLİ KOLAYLAŞTIRICI CESARETLENDİRİCİ
TEVAZU SAHİBİ



NASIL BİR EĞİTİM METODU KULLANDI?
Hz Muhammed’in (sav) eğitim metodunun sacayağı diyebileceğimiz en önemli özellikleri şunlardır.
Kuran-ı Kerimi vahiy yolu ile öğrendikten sonra öncelikle kendi uygulayarak insanlara örnek oldu.
Yaşadığı toplumu çok iyi tanıyan Hz. Muhammed (sav), öğreteceği bilgiyi insanların bireysel farklılıklarını dikkate alarak anlattı ve herkese anlayışına ve seviyesine uygun olarak hitap etti.
İnsanlara öğrettiği yeni bilgileri, onların anlayacağı misaller ve benzetmeler yaparak, geçmiş yaşantıları, duygu ve düşünceleri ile ilişkilendirerek anlamalarını ve hayatlarına geçirmelerini sağladı.

PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)’IN EĞİTİM METODUNU GENEL HATLARI İLE TANIDIKTAN SONRA SON YILLARDA ÜLKEMİZİN EĞİTİM SİSTEMİNDE DE ETKİLİ OLAN ÇOKLU ZEKA TEORİSİNİ TANIYALIM
EĞİTİMDE ÇOKLU ZEKA NEDİR?
Çoklu zeka teorisi, Harvard Üniversitesi eğitim profesörlerinden olan Howard Gardner tarafından ortaya çıkarılmıştır. Gardner beynin belirli bir kısmı hasara uğramış felçli insanlar üzerinde yaptığı araştırma sonucunda, beynin hangi kısmı zarara uğramışsa o kısmının kabiliyetini kaybettiğini ancak zarar görmeyen kısımların işlevlerini devam ettirebildiklerini gözlemlemiştir. Mesela; müziksel kabiliyetini kaybeden insanların halen konuşabilmekte olduğuna tanık olmuştur. Bu durum Gardner’ın, insan beyninin farklı bölümlerden oluştuğunun ve her bir bölümün özel işlevlere sahip olduğu sonucuna ulaşmasını sağlamıştır. Bundan yola çıkan Gardner, insanların tek tip zekaya sahip ve zekanın doğuştan gelen sabit değişmez olduğu yönündeki inancın aksine, insanlarda birçok zeka çeşidi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Gardner’ın tanımına göre zeka; yaşam boyu karşılaşılan farklı durumlarda problemleri çözme ve yeni ürünler ortaya çıkarma kapasitesidir. Zeka, değişen dünyada yaşamak ve değişimlere uyum sağlamak amacıyla her insanda kendine özgü bulunan kabiliyetler ve beceriler bütünüdür.
Çoklu zekanın en önemli özelliği öğrenme sürecinde kişisel farklılıkları dikkate almasıdır.
Nasıl ki her insanın kişiliği karekter yapısı farklı ise kendine ait özellikleri var ise herkesin beyin yapısı ve algılaması da farklıdır.
Bu anlamda belli bir içerik, konu veya ders farklı zeka çeşitlerine göre anlatılmalıdır. Bunun için öğrenciyi tanımak ve nasıl anladığını bilmek çok önemlidir.
İnsanlarda sekiz tür zeka olduğunu söyleyen Gardner, araştırmalarla daha başka zeka türlerinin de ortaya çıkacağını savunmaktadır.

HORWARD GAEDNER’IN TANIMLADIĞI ZEKA TÜRLERİ:

SÖZEL- DİLSEL ZEKA

MANTIKSAL-MATEMATİKSEL ZEKA

GÖRSEL- MEKANSAL ZEKA

BEDENSEL- KİNESTETİK ZEKA

MÜZİKSEL- RİTMİK ZEKA


KİŞİSEL- İÇSEL ZEKA

KİŞİLER ARASI- SOSYAL ZEKA

DOĞA- VAROLUŞÇU ZEKA

BU ZEKA ÇEŞİTLERİNİN HANGİ ÖZELLİKLERE SAHİP OLDUĞUNU AÇIKLADIKTAN SONRA PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)İN FARKLI ZEKA ÇEŞİTLERİNE NASIL HİTAP ETTİĞİNİ HADİSLERDEN MİSAL VEREREK GÖRELİM.


SÖZEL- DİLSEL ZEKA:

Kelimelerle düşünme, ifade etme, kelimelerdeki anlamları ve düzeni kavrayabilme gücüne sahip olma, ayrıca mizah, hikaye anlatma, mecazi anlatım ve benzetme yaparak dili etkin bir şekilde kullanma becerisidir.

PEYGAMBER EFENDİMİZİN SÖZEL ZEKAYI KULLANIMI
Hz. Muhammed (sav) çok düzgün, açık ve net konuşan bir insandı. Hitabet kabiliyeti kuvvetliydi ve bu özelliği ile karşısındaki insanları etkileme gücüne sahipti.

KISSA ANLATARAK İNSANLARI UYARMASI
Öğretilecek bir konuyu doğrudan anlatmak yerine kıssa ile misallendirerek anlatmak öğrencinin konuyu anlamasını kolaylaştırır. Sözel zekaya hitap eden bu yöntem Hz. Peygamber’in (sav) eğitim metodunda önemli bir yere sahiptir.
Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurdu:
“Bir gün bir adam yolda yürürken şiddetle susamıştı, nihayet bir kuyu buldu oraya indi, su içip çıktı. O sırada bir köpek dilini çıkarıp soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalıyordu. Bunun üzerine o adam; “Bu köpek tıpkı benim gibi susamış” dedi ve hemen kuyuya indi. (su kabı olmadığından) ayakkabısına su doldurdu ve onu ağzı ile tutarak kuyudan çıktı. Köpeğe su içirdi. Bundan dolayı Allah ondan razı oldu ve günahlarını bağışladı.
Sahabeler: Ya Rasulallah; hayvanlarda da bizim için sevap var mı? diye sordular.
Peygamberimiz: “Her canlı yüzünden sevap vardır” buyurdu.

BENZETME YAPMASI
Hz. Muhammed (sav), anlattığı konunun önemini vurgulamak ve daha iyi anlaşılabilmesini sağlamak için dikkat çekici benzetmeler yapardı.
Hz. Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Herhangi birinizin tevbe etmesinden dolayı Allah Teala’nın duyduğu hoşnutluk, ıssız çölde giderken üzerindeki yiyecek ve içeceğiyle birlikte devesini elinden kaçıran, arayıp taramaları sonuç vermeyince deveyi bulma ümidini büsbütün kaybederek bir ağacın gölgesine uzanıp yatan, derken yanına devesinin geldiğini görerek yularına yapışan ve aşırı derecede sevincinden ne söylediğini bilmeyerek:
-Allahım! Sen benim kulumsun; ben de senin rabbinim, diyen kimsenin sevincinden çok daha fazladır.”

ŞAKA İLE ÖĞRETMESİ
Hz. Peygamber (sav), öğretmek istediği bir konuyu mizah yolu ile de anlatmıştır. Şaka yaparken bir taraftan düşündürmeyi ve ders vermeyi de ihmal
etmemiştir. Bir gün yaşlı bir kadın Peygamberimize gelerek: Ya Rasulallah! Cennete girmem için bana dua eder misin? dedi. Peygamber (sav) Efendimiz:
“Sen bilmiyor musun, ihtiyarlar cennete giremez.”, kadın üzüntüsünden ağlamaklı hale geldi. Hz. Peygamber: (gülerek) üzülme, sen yaşlı olarak değil bir genç kız olarak cennete gireceksin der.



MANTIKSAL- MATEMATİKSEL ZEKA:
Sayılarla düşünme, karşılaştırma yapma, mantıksal ilişkiler kurma, bulmaca çözme, eleştirel düşünme, neden sonuç ilişkisi kurma ve akıl yürütme becerisidir.

HZ. MUHAMMED (SAV)’İN MANTIKSAL ZEKAYI KULLANIMI
Hz. Peygamber’in öğretimde kullandığı en önemli metodlardan biri de soru sormaktır. Soru sormak, kişiyi muhakeme yapmaya, olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurmaya ve araştırmaya yönlendirir. Diğer bir deyişle mantıksal düşünmeye zorlar. Hz. Muhammed (sav)’in öğretimde bu yönteme çok önem verdiğini görmekteyiz.
BİLMECE SORMASI
Hz. Muhammed (sav) çevresindekilere şöyle bir soru sorar:
Ağaçlardan bir ağaç vardır ki, bunun bereketi Müslümanın bereketi gibidir. Yaprakları düşmez, dökülüp yayılmaz. Rabbinin izniyle her mevsim meyve verir. Müslüman gibidir. Şimdi bana söyleyin bu ağaç nedir?
Peygamber Efendimizi Müslümanların çok iyi tanıkları ve özelliklerini iyi bildikleri hurma ağacını Müslümanlara benzetmesi, insanları mantıksal düşünmeye ve muhakeme yapmaya zorlamaktadır.
KARŞILAŞTIRMA YAPMASI
Peygamber Efendimiz (sav) bir gün eshabına sorar; Ne dersiniz, birisinin kapısının önünde bir ırmak bulunsa ve burada her gün beş kere yıkansa, üzerinde kir ve pislik kalır mı?
Ashap: Kirden ve pislikten hiçbir şey kalmaz.
Hz. Muhammed (sav) “İşte suyun kiri temizlediği gibi günde beş kez kılınan namaz da sizin günahlarınızı temizler”.
Buraya kadar verdiğimiz tüm misallerde Peygamber Efendimiz (sav) muhatabının anlayacağı dilden konuşmuş onlara yaşadığı çevreden misaller vermeyi tercih etmiştir. Bu yaklaşımı O’nun toplumda daha etkili olmasını sağlamıştır

GÖRSEL VE MEKANSAL ZEKA:


Resimler, imgeler, şekiller ve çizgilerle düşünme, harita, tablo ve diyagramları anlayabilme muhakeme etme becerisidir.

HZ. MUHAMMED (SAV)’İN GÖRSEL ZEKAYI KULLANIMI
Öğretimde şekil, grafik, resim veya şemaların kullanılması öğrenilecek konunun hafızada kalıcı olmasını ve soyut kavramların daha iyi anlaşılmasını sağlar. Peygamber Efendimiz (sav)’de öğreteceği bazı konuları şekil çizerek anlatmıştır.

ŞEKİLLER ÇİZEREK ANLATMASI
Bir gün Peygamber Efendimiz (sav) bir çizgi çizer, sonra bu Allah’ın yoludur der. Sonra bunun sağına ve soluna çizgiler çizer ve şu açıklamayı yapar:
Bunlar çeşitli yollardır. Her biri üzerinde (kötülüğe) davet eden şeytan vardır. Arkasından şu ayeti okudu. “Şu emrettiğim yol benim dosdoğru yolumdur. Hep ona uyun. Başka yollara ve dinlere uyup gitmeyin ki sizi onun yolundan
saptırıp parçalamasınlar. (Enam 153)

BEDENSEL- KİNESTETİK ZEKA

Hareketlerle, jest ve mimiklerle kendini ifade etme, beyin ve vücut koordinasyonunu etkili bir biçimde kullanabilme becerisidir. Bu zekaya sahip insanlar söylenenden daha çok yapılanı anlar.

PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)’İN BEDENSEL ZEKAYI KULLANIMI

Beden dili insanlık tarihi açısından en eski iletişim aracıdır. Beden dili bir anlamda duygu ve düşüncelerimizin yansımasıdır. Hz. Muhammed (sav) konuşmalarında beden dili olarak ellerini, jest ve mimikleri kullanmaya özen göstermiştir. Ayrıca öğreteceği bazı şeyleri de uygulayarak anlatmıştır.
Peygamber Efendimiz (sav): “Mümin diğer bir mümin için birbirine kenetlenmiş duvar gibidir.”dedi. (Peygamber Efendimiz iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek bu kenetlenmeyi gösterdi).
Resulullah (sav): “Yetimi koruyan kimse ile ben cennette şu ikisi gibiyiz.”buyurdu ve aralarını biraz açarak işaret ve orta parmağını gösterdi.

MÜZİKSEL- RİTMİK ZEKA

Sesler ve ritimlerle düşünme, farklı sesleri tanıma ve yeni sesler üretme becerisidir.

PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)’İN MÜZİKSEL ZEKAYI KULLANIMI

Kur’an-ı Kerim edebi anlamda incelendiğinde de olağan üstü özellikler taşıdığı görülmektedir. Kur’an düz bir metin olmaktan uzak, içinde teşbihler, vecizler, istiareler, kıssaların bulunduğu bir kitaptır. Sözlerin birbiriyle uyumu, ahengi güzel sesle birleştiğinde ise insanları ruhen de etkilemektedir.
Kuran’daki harflerin, kelimelerin ve cümlelerin seslendirilmesi esnasında ortaya çıkan, kulağa ve ruha hoş gelen, diğer söz türlerinde hiç rastlanmayan bir musiki vardır….
Peygamber Efendimiz (sav): “Kur’an-ı seslerinizle süsleyiniz”buyurarak, Kur’an-ı Kerim’in güzel sesle okunmasını tavsiye etmiştir. Bu da müziksel zekaya sahip olan insanların Kur’an-ı Kerim’i daha iyi anlamalarına yol açacaktır.
Peygamber Efendimiz (sav) yalnız Kur’an’ın değil insanları her gün beş kere namaza davet eden ezanın da güzel sesle okunmasını istemiş ve bu yüzden güzel sesli olan Bilal Habeşi’nin ezan okumasını istemiştir.

DOĞACI ZEKA

Doğadaki tüm canlıları tanıma, araştırma ve canlıların yaratılışları üzerine düşünme becerisidir.

PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)’İN DOĞACI ZEKAYI KULLANIMI
Peygamber Efendimiz (sav) doğa ile iç içe olan Arap toplumuna öğreteceği birçok bilgiyi yaşadıkları çevre ile misallendirerek anlatmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav)’in doğacı zekayı çok sık kullandığını görmekteyiz.
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu:
Kur’an-ı okuyan ve gerğini olduğu gibi kabul eden mümin, kokusu hoş, tadı güzel turunç meyvesi gibidir.
Kur’an okumayan, fakat gereğini tatbik eden mümin, tadı olan ve fakat kokusu bulunmayan hurmaya benzer.
Kur’an okuyan, fakat gereğini tatbik etmeyen münafık da, sadece kokusu hoş olan fesleğen gibidir. Kur’an okumayan münafık da tadı acı ve kokusu çirkin Ebu Cehil karpuzuna benzer.
Buraya kadar verdiğimiz birçok misalde Peygamber Efendimiz (sav)’in doğacı zekayı ne kadar çok kullandığını görmekteyiz

KİŞİLER ARASI- SOSYAL ZEKA

Grup içerisinde işbirlikçi çalışma, sözel ve sözsüz iletişim kurma, insanların duygu, düşünce ve davranışlarını anlama, paylaşma, ifade edebilme becerisidir.

PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)’İN SOSYAL ZEKAYI KULLANIMI

Peygamber Efendimiz (sav)’ın en çok kullandığı zeka çeşitlerinden birisi sosyal zekadır. O, “Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mümin) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olmaz.”diyerek bir değişle bencilliğin imana engel olduğunu söylemiştir. Böylece içinde bulunduğu topluma kardeşliği, bir arada yaşamayı ve paylaşmayı öğretmiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde şöyle buyurmuştur:
“Bütün müminler, birbirini sevmede, birbirine acımada ve birbirine şefkat göstermede bir vücud gibidir. Vücudun bir uzvu rahatsız olunca diğer uzuvları da ona ortak olur.”
Peygamber Efendimiz (sav) ashabı ile bir yolculuktadır. Yemek için mola verilir. Arkadaşlarının her biri bir görev üstlenir. Peygamber Efendimiz (sav): “Ben de ateş için odun toplayayım” der. Arkadaşları engel olmak isterler. Ey Allah’ın Elçisi! Siz dinlenin biz o işi de görürüz. Peygamber Efendimiz (sav) bütün ciddiyeti ile cevaplar:
Gerçekten bunu isteyerek yapacağınızı biliyorum. Ancak ben bir toplum içinde ayrıcalıklı olmaktan hoşlanmam. Bunu Allah da sevmez. Ve odunları toplamaya koyuldu.

KİŞİSEL- İÇSEL ZEKA
İnsanın kendi duygularını, duygusal tepki derecesini, düşünme sürecini tanıma, kendini değerlendirebilme ve kendisiyle ilgili hedefler oluşturabilme becerisidir.

PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)’İN KİŞİSEL-İÇSEL ZEKAYI KULLANIMI
Müslümanlardan bir genç Peygamber Efendimiz (sav)’ın huzuruna çıktı ve “Ey Allah’ın Rasulu! Zina etmeme izin ver”. Dedi.
Sahabiler onu: Sus! Sus! Diye azarladılar.
Peygamber Efendimiz (sav) o delikanlıya:
-Şöyle gel diye yanına çağırdı.
Delikanlı yanına gelip oturdu. Peygamberimiz onunla konuşmaya başladı:
-Söyle bakalım. İstediğin şeyi başkalarının annenle yapmalarına razı olur musun?
-Hayır olmam.
-Zaten kimse hiç kimse annesiyle zina edilmesine razı olmaz. Peki, kızınla zina edilmesini ister misin?
-Hayır istemem.
-Öyleyse hiçbir kimse kızıyla zina edilmesini istemez. Bir başkasının kız kardeşinle zina etmesini ister misin?
-Hayır istemem.
-Hiçbir kimse kız kardeşiyle zina edilmesini istemez. Peki, halanla zina edilmesi seni memnun eder mi?
-Hayır, kesinlikle.
-Halasıyla zina edilmesi hiç kimseyi memnun etmez. Peki, birinin teyzenle zina etmesine razı olur musun?
-Hayır, buna da razı olmam.
-Teyzesiyle zina edilmesine kimse razı olmaz.
Bu konuşmadan sonra Peygamber Efendimiz (sav) elini delikanlının omzuna koydu ve:
-“Allahım! Bunun günahını bağışla! Kalbini temizle! İffetini koru!”diye dua etti.
O günden sonra bu delikanlı öyle şeylerle ilgilenmedi.
Peygamber Efendimiz (sav), genç delikanlıya zinanın Kuran’daki hükmünü anlatabilir ve onu korkutabilirdi. Ama Peygamber Efendimiz (sav) bunu yapmak yerine gencin duygularına seslenip, yapmak istediği şeyin yanlışlığını kişisel zekayı kullanarak ona öğretmiştir.
Öncelikle sorular sorarak gence muhakeme yaptırmış, daha sonra empati kurmayı öğreterek başkalarının duygularını da anlamasını sağlamıştır.







BURAYA KADAR VERDİĞİMİZ MİSALLERDE PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)’İN BİR HADİSTE BİRÇOK ZEKA ÇEŞİDİNİ BİR ARADA KULLANDIĞINI GÖRMEKTEYİZ.

Özellikle doğacı zeka, matematiksel zeka, sözel ve sosyal zekanın birçok hadiste bir arada kullanılması Peygamber Efendimiz (sav)’in kişisel farklılıklara ne kadar önem verdiğinin bir göstergesidir.
İnsanlığa her açıdan örnek olan Peygamberimizin eğitimcilik yönü ve eğitim metodu VII. yüzyıldan çağımıza ışık tutmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav)’in eğitim metodunun başarısı, eğittiği toplumda kısa sürede yaptığı köklü değişikliklerle ispatlanmıştır.

Bu metodun temel özelliklerini; Peygamber Efendimiz (sav) İslam’ı sadece teorik olarak öğretmekle yetinmeyip aynı zamanda hayatın bütün safhalarında ne şekilde uygulanacağını kendi davranışlarıyla göstermesi, sözleri ile davranışları arasındaki uygunluk ve eğittiği kişilerin bireysel farklılıklarını, kabiliyet ve kapasitelerini dikkate alarak öğretmesi olarak özetleyebiliriz.

Bu yöntem insanların İslam’ı daha iyi anlamalarını ve öğrenip uygulamalarını sağlamıştır.
Günümüz eğitiminde etkili olan çoklu zeka teorisiyle uyumlu olan bu metod, sadece Peygamber Efendimiz (sav)’in çağının ötesine hitap ettiğini göstermekle kalmamalı, özellikle din eğitiminde de kullanılmalıdır.


RAHMAN razı olsun elinize emeğinize sağlık RABBİM cümlemizi ona layık eylesin..

Allah razi olsun , emeginize saglik.Rabbim ogrendiklerimizle amel etmeyi nasip etsin bize.

Amin Rabbim sizlerden de razı olsun sevgili hak yolcusu ve _Ay Parçam_ ..

Allah razi olsun , emeginize saglik


Okul Öncesi Çocuk Eğitimi

MollaCami.Com