Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Geçmişte namaz vakitleri nasıl hesaplanırdı

Geçmişte namaz vakitleri nasıl hesaplanırdı

Takvimin tarihi seyri

Astronomi ilmi, tarihte diğer milletler tarafından “hobby” olarak görülürken, Müslümanlar astronomiyi ibadetleri kolaylaştıran bir ilim olarak ele almışlardır. Bu sebeple İslam dünyasında astronomi, ibadet vakitlerinin farklı muhitlerde pratik uygulama çalışmalarının yürütüldüğü saha olmuştur.

Daha ilk dönemlerden itibaren Müslüman âlimler, bilimin imkânlarından faydalanarak rasathaneler kurdular. Buralarda pratik aletler icat ederek bunları, ibadethanelere kurulan muvakkithanelere yerleştirip, yaptıkları hesaplar pratik kullanıma sundular. Ve yüzyıllarca muvakkitler tarafından namaz vakitleri dosdoğru hesaplandı. Muvakkitlerin olmadığı yerlerde kendilerine namaz vakitlerini hesaplama ilmi öğretilen müezzinler, bu işi yaparlardı.

Rasathanelerde âlimler tarafından yapılan rasatlar, âlimlerin fetvaları ile birleştirilerek o zamanki pratik hayatta kullanılan karşılığı ile ifade edilir, kayıt altına alınırdı. İfadeler genelde güneş saati dilinden yazılırdı. Bunun yanında usturlap, Rubu’ tahtası ve su saati cinsinden de kayıtlar tutulurdu.

Güneş saati: Müslümanlar güneşi günlük, ayı ise aylık ve yıllık ibadetlerini düzenlemek için kullanırlar. Bu, Hazreti Allah’ın Müslümanlara bir lütfudur. Güneşin gökyüzündeki durumunu tanımlamada kullanılan aletlere güneş saati denir. Güneş saatleri dünyanın farklı coğrafyalarına yayılan Müslümanların ibadetlerini kolayca yapabilecekleri pratik bir alet olarak kullanılmıştır. Mekanik saatlerin kullanılmasından önce taşınabilir güneş saatleri kullanılıyordu. Bu saatlerde zamanın tayinini hesaplamak için bir çubuğun gölgesinden faydalanıyordu. Yatay, silindir ve ekinoksiyal diye tarif edilen farklı güneş saatleri vardı. Bu saatlerde çubuğun gösterdiği çizgi, gerçek güneş zamanını işaret ediyordu.

Usturlâb: Bu alet, esas itibarıyla gökyüzünün bir düzlem şeklinde panoramik olarak gösterilmesi esasına dayanır. Bir çeşit hareketli gök haritası diye tarif edilebilir. Usturlâbın üzerinde ibadet vakitlerini hesaplamada aracı olan güneş’in ve önemli bazı yıldızların konumları ile kullanım için yapılan tanımlar yazılıdır. Usturlâb; lineer, düzlemsel =(doğrusal) ve küresel olmak üzere üç sınıfa ayrılır. Usturlâb ile yer tayini, yıldızların yüksekliği, günün saati, matematik hesaplamaları, enlem dairesinin hesabı gibi birçok hesaplama yapılabilir.

Rubu’ tahtası: Şekli bir dairenin dörtte biri kadar tahtadan yapıldığı için bu ismi almıştır. “Osmanlı bilgisayarı” denilen bu alet yardımı ile gök cisimleri gözlenerek yükseklik açıları tespit edilebilirdi. Namaz vakitlerinin hesabında yükseklik çok önemlidir. Vakit hesaplamada Müslüman alimler bu noktayı çözerek bize büyük kolaylık sağladılar. Rubu’ tahtası üzerinde altı daire yayı bulunur. Bu yaylardan her biri öğleden evvel ve öğleden sonra farklı saatleri gösterir. Bu yaylara saat-i zamaniye denir. Bu çizime göre gece ve gündüz on iki kısma ayrılmıştır.

Muvakkithaneler: Namaz vakitlerinin güneşe göre hassas bir şekilde tayin edildiği, ayrıca kıble yönü ile hicri ay başlangıçlarının tespit edildiği yerlerdir. Muvakkithaneler ilk Emeviler döneminde ortaya çıkmış daha sonra zamanla kurumsallaşmışlardır. Kurumsallaşmanın zirve dönemi olan Osmanlı döneminde muvakkithanelere tayin edilecek kişilerde aranan özelliklere baktığımızda buraları daha iyi anlayabiliriz. Muvakkit İlm-i Nücum’a (astronomi) ait bilgilere vâkıf olmasının yanında İlm-i Mîkât (namaz vakitleri) ile ezan vakitlerini müezzinlere bildirecek, irtifa (yükseklik) alma fennini yapabilecek, muvakkithane saatlerinin doğruluğunu kontrol edecek, Cuma ve Bayram namazlarında müezzinlerle beraber mahfilde hazır bulunacak.


Müneccimbaşı ve ilk takvim hazırlığı

Günlük, aylık ve yıllık ibadetleri muntazaman bir araya getiren takvimler, Müslümanların kıymetini bilmeleri gereken çok büyük bir kolaylıktır. Şimdi evlerimize astığımız takvimler, aslında uzun bir yolculuk neticesine oraya geldi. Bu yolculukta Osmanlı Devleti’nin bir kurumu olan Müneccimbaşılığın önemli bir yeri vardır. Müneccimbaşı; Osmanlı Devleti’nde astronomi kurumunun başındaki kişi demektir. Ayrıca Müneccimbaşılar namaz vakitleri hakkında yazdıkları eserler ve düzenledikleri astronomik cetvellerle din ilimleri literatürüne çok önemli katkılar sağlamışlardır.

Zamanla tek bir cetvelde topladıkları bilgilerin şimdiki pratik takvimlere dönüşmesinin ilk adımı, nevruzdan nevruza yıllık olarak Padişah için özel hazırlanıp takdim edilen cetvellerdir. Bu cetveller gayet süslü olarak hazırlanır ve içinde hicri, rumi takvimin günleri ile mevsimler, yapılıp yapılmaması gereken işler yer alırdı. Hazırlanan cetveller matbaanın icadından sonra basılıp neşredilmeye başlanmıştır. O tarihlerde takvim neşretme imtiyazı müneccimbaşılara verilmişti.

Ayrıca İstanbul’da bulunan muvakkithanelerin idaresi müneccimbaşına bağlıydı. Oralara tayin edilecek muvakkitlerin yetişmesi ve imtihanlarını müneccimbaşı takip ederdi. Mekteb-i Fenni Nücûm gibi müneccimbaşına bağlı olarak müvakkit yetiştiren astronomi okulları da kurulmuştu. Son müneccimbaşı Hüseyin Hilmi Efendi’nin 1924′de vefatından sonra, yeni müneccimbaşı tayin
edilmedi. Bunun yerine aynı zamanda ressam olan meşhur muvakkit Ahmet Ziya Bey başmuvakkit olarak getirildi.

Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri de son Müneccimbaşı Hüseyin Hilmi Efendiden muvakkitlik dersi alan üç kişiden biridir. Ve Hüseyin Hilmi Efendinin hicri 1342 miladi 1924 senesi için hazırladığı takvimi Türkiye’de 1982 yılında kullanılan takvimin aynısıdır. Peki, namaz vakitleri nasıl hesaplanıyor da teknoloji gelişmesine rağmen namaz vakti hesaplamalarında dakika bile oynamıyor?

çok teşekkürler


Namaz Vakitleri

MollaCami.Com