Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Restaurant Tasarımı

Tasarım: Autoban
Tasarımcı: Seyhan Özdemir, Sefer çağlar
Konum: Atlı Köşk, Emirgan- İstanbul
Tasarım yılı: 2006

‘Müzede changa’ müze ziyaretçilerinin soluklanması için kaçış yaratan bir müze restoranı. Müzeyi gezmeye gelen insanların girip bir şeyler atıştırmak isteyebilecekleri yumuşak bir mönüye sahip. Zaman içerisinde, tıpkı dünyadaki iyi müze restoranları gibi, doğrudan restorana gelenler de olmaya başlamış. Müşteri ve mimarın ortak hisleri paylaştığı Müzede Changa, tasarım ve zanaatın yarattığı bir mekân olarak Sakıp Sabancı müzesinin içinde yer alıyor.
Mekânın tasarımı autoban ekibine ait. Aydınlatma ekipmanları dışındaki tüm mobilyalar buraya özel olarak tasarlanmış ve üretilmiş.
Ağırlıklı olarak, ahşap, metal ve mermer malzemelerinin kullanıldığı Müzede Changa 160 malan üzerinde 75 kişi ağırlayabiliyor. Yazın ise 250 m terasla birlikte 160 kişiye ev sahipliği yapabiliyor.
İlk etapta yeni bir yapı olarak sert ve soğuk müze binası ile ‘Changa’nın duruşunu belirli bir denge içerisinde çözebilmek Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar’ın ana sorunsalı olarak ortaya çıkıyor. Tüm modern yaklaşımın içerisinde sıcak bir atmosfer yaratılan mekanda, müze yapısının soğukluğunu kıracak şekilde tamamen ahşap mobilyalar kullanılarak tasarımdaki denge sağlanıyor. Müze yapısının duruşunun yanı sıra Changa’nında ayrı bir duruşu olduğu için bu denge arayışı oldukça yerinde kurgulanıyor. Elde bulunan birtakım verileri dengeleyerek doğru bir tasarım yaklaşımı yakalamak oldukça önemli olan diğer bir nokta olarak ortaya çıkıyor.
Bitmiş bir yapının iç mekanının tasarlanması ve dış mekanın içerisine bu kabuğun yerleştirilmesi kurgulanan senaryoların uyuşması açısından oldukça zor. Ana yapı olan müze binası; taş, ahşap kullanımı ve çok fazla açıklıkları bulunan, kendine göre doğru yaklaşım içerisinde bir kültür yapısı olduğundan Autoban’ın tasarladığı restoran kurgusuyla pek fazla uyuşmamış. Müze binasının bitmiş bir yapı olması sebebiyle fazla bir müdahalede de bulunulamamış. Burada tüm duyguyu kırmak ve Changa’nın verdiği hissi verebilmek için ağaç kullanmak isteyen Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar, cilasız meşe masalar ile sandalyeler tercih etmişler. Bütün mobilyalar Autoban tarafından tasarlanırken, ahşap, sivri kenarlarının hepsi özel olarak yuvarlatılmış. Meşeden yapılmış kayık formunda bir bar kurgulanmış ve bütün geçişler üzerinde çalışılarak, hiçbir sivri geçiş kalmamasına dikkat edilmiş.
İki farklı kot seviyesine sahip mekândaki her parça elde üretildiği için kendine özgü bir eser niteliğinde; kısacası burası özel olarak çalışılmış kimlik sahibi bir mekân olarak ortaya çıkıyor. Gemi pruvası şeklinde bir barın içerisinde çözülen mutfak alanı mekânın farklı lezzetlerinin hazırlandığı kalbi gibi. Herkesin her bir element ile ilişki kurmak istediği mekânda, insanlar teker teker her mobilyayı deniyor. Yurt dışında bilinen mekanlar arasına giren Müzede Changa’nın başarısı oldukça gurur verici.
Wallpaper Dergisinin seçtiği en iyiler 2006 Ödülleri’nde (Best 2006 Awards), rakipleri arasında bulunan New York’ta bir saray restoranı olan Gilt’i de geride bırakarak birinci olması oldukça mutluluk verici. Ayrıca Changa’ları oluşturan ekibin 2007 projeleri içinde Londra’da yeni bir restoran açma projesi de bulunuyor.

Changa sözcüğü, Afrika’nın güney-orta bölgelerinde konuşulan Swahili dilinde ‘karışım’ anlamına geliyor.




Mimarlık

MollaCami.Com