Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Münker Nekir ve Hz.Ömer (ra)

Hazret-i Server-i kâinât ve mefhar-ı mevcûdât, Resûlullah (sav), bir gün meclis-i şerîflerinde kabr azâbını, münker ve nekîrin ne yol ile gelip, heybet ile süâl etdiklerini beyân buyurdular.


Hazret-i Ömer (r.a) sordu ki,


-Yâ Resûlallah! Biz kabre girdikden sonra, bu akıl bize verilip, sonra mı süâl olunuruz, yoksa verilmeden mi süâl olunuruz.


Hazret-i Resûl-i ekrem (sav) buyurdular ki,


-Şimdi ne aklda isen, kabrde de böyle olursun.


Ömer (r.a) hazretleri dediler ki,


-Böyle oldukdan sonra, üzülmeğe lüzûm yokdur.


Sonra, Hz.Ömer (r.a) vefât etdi. Kabre defn etdikden sonra, Hz.Alînin (r.a) falan zemânda, Hz.Ömerin böyle söylemiş olduğu hâtırına geldi. Göreyim davâsının erimidir, diyerek kabrine geldi. Mubârek gözlerini yumup, kalb-i şerîflerini Hz.Ömerin ahvâline yöneltip, tam bir teveccüh ile murâkabeye vardıklarında, Allahü teâlâ gözlerinden perdeyi kaldırıp, durumu müşâhede etdiler. Gördüler ki, Münker ve Nekîr heybetle gelip,


Hz.Ömere dediler ki,


-Rabbin kim, dînin nedir, Peygamberin kimdir.


Hazret-i Ömer onlardan süâl buyurdular ki,


-Yedinci gökden buraya kadar, ne mikdâr yol geldiniz.


Dediler ki,


-Yedibin yıllık yoldur.


Hazret-i Ömer (r.a) buyurdular ki,


-Yâ siz yedibin yıllık yoldan gelinceye kadar Hâlıkı unutmadınız. Bugün evimden çıkıp, kabre gelince, Rabbimi ve dînimi ve Peygamberimi nasıl unuturum. Melekler dediler ki,


-Yâ Ömer biz de senin böyle cevâb vereceğini bilirdik. Lâkin bu heybetle gelip, süâl etmeğe memûruz.


Sonra, Hz.Alî (ra) mubârek gözlerini açıp, Allahü teâlâ mubârek etsin, Ömer da'vâsının eri imiş, dedi.

Hazret-i Ömerin (ra) hilâfet müddetleri on sene, altı ay, yedi gündür. Ömrü şerîfleri altmışüç sene on gündür.

Kaynak: Menakıb-i Çihar Yar-i Güzin

bunu dymuştum elhamdulillah

Allah razi olsun..

Hazret-i Resûl-i ekremin 's.a.v.' huzûr-ı şerîflerinde oturan, Kureyş hâtunlarından birisi, yüksek ses ile konuşurken, hazret-i Ömer 'r.a.' gelip, içeri girmeğe izin taleb etdi. Hâtunlar kalkıp, sür'atle perde arkasına çekildiler. Hazret-i Ömere 'r.a.' izin verilip, içeri girdi. Bakdı ki, hazret-i Resûl-i ekrem 's.a.v.' gülüyordu.

Ömer 'r.a.' dedi ki,
- Allahü teâlâ hazretleri mubârek dişlerini güldürsün, yâ Resûlallah! Neden dolayı gülersiniz.

Server-i kâinât hazretleri buyurdular ki,
- Bu hâtunlara hayret etdim ki, benim yanımda idiler. Ne vakt ki senin sesini işitdiler, kaçıp, perde arkasına girdiler.

Hazret-i Ömer 'r.a.' dedi ki:
- Yâ kadınlar! Beni görünce, Resûlullahın huzûrunda olduğunuz hâlde, niçin korkup, kaçdınız. Onun huzûrunda râhat oturup, korkmuyorsunuz!

Hâtunlar, perde arkasından dediler ki,
- Yâ Ömer! Sen yaratılışda şiddetli ve gadablısın.

Server-i kâinât buyurdular ki;
- Ey Hattâb oğlu! Sen sözünden ferâgat et! Varlığım yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, şeytân yolda sana rastlasa, o yolu bırakıp, başka yola sapar, yolunu değişdirir.

[Peygamberimizin 's.a.v.' kadınlar ile oturması hicâb âyeti gelmeden evvel idi. Hicâb âyeti gelince, kadınlar ile bir arada oturmadı.]

Kaynak: Menakıb-i Çihar Yar-i Güzin
__________________

Teşekkürler degerli kardeşim

Allah ogunumuze yardım etsın ne ömeriz ne sahabe bu ahir zamanda sevgiisi ile getirdikleri ile peygambere uyabılmeye calısıyoz ınsallah cumlemızın kı kabul olur yaptıklarımız ettıklerımız hayırlarımız

Allah razı olsun paylasım içinnn


Menkıbeler

MollaCami.Com