Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


“Hiperaktif arzu” bozukluğu evlilikleri bozuyor!

Evliliklerin yolunda gitmeyen dönemeçlere girmesine yardımcı olan türlü sorunlarının arasına yeni bir tanesi daha katıldı: Hiperaktif arzu.
Köşemdeki yazıları genelde sizlerden gelen sorular üzerine inşa etmeye çalışıyorum farkındaysanız. Daha önce “Evlilikte arzu bozukluğu” ile ilgili yazmıştım. Şimdilerde arzu bozukluğunun “Hiperaktif” şekli devreye girmeye başladı. Yani ilişkilerde aşırılık isteme, doymak bilmeme, partneri bunaltacak kadar aktif beklentiler.

Nedir hiperaktif arzu?

Mahrem ilişkide aşırılık, doymak bilmeme, kendisinde bu anlamda fazla enerji olduğunu kabul etmekle birlikte doyurmak için zaman ve çaba harcama. Bu arzuyu eşle abartı derecede giderirken, eşinin kendisinden nefret etmeye başladığını görememe. Veya eşten karşılık bulamıyorsa, arzusunu doyurmak için başka kişilere yönelme hali. Hiperaktif arzu genellikle “kontrolsüz”, “sürekli olması istenen”, “önüne gelen herkesle kolaylıkla yapılan”, “içinden gelen arzuyu engelleyemeyen”…ve benzeri tabirlerle anlatılmaya çalışılır.

Yüksek düzeyde cinsel arzu, eğer gelgeç bir dönemi tarif etmiyorsa, bazı ilaçların kullanımına paralel artışla açıklanamıyorsa, bazen patolojik bir sorun olarak bile ele alınabilir. Çünkü hiç gerilemeyen, partneri bıktıran bir potansiyelin sürekli doyurulmasını talep etmek, karşı tarafın duygu ve fiziksel yapısını düşünmemek, ortam/koşul düşünmeksizin sadece kendi isteklerinin yerine getirilmesini beklemek, patoloji değil de neyle açıklanabilir?

Bu beklenti bazen o kadar raydan çıkıyor ki; örneğin kadının babası uzun süren sorunlu bir hastalığın ardından vefat ediyor. Hastane ve tedaviler konusunda eşinin yanında olmayan adam, arzuları için her gece karısını sıkıştırıyor, kendi ihtiyaçlarını(!) gideriyor. Babanın toprağa verildiği günün akşamı bile kocası, kadından hiperaktif dürtülerini yatıştırmasını isteyebiliyor! Kadın, babasının vefatının ardından eşine boşanma davası açıyor…

…veya öyle raydan çıkmış kişiler var ki; çocukları evden kovuyor gün ortasında. Üstelik açıktan ne yapacaklarını söyleyerek!

Bizler pek çok insanın bu hiperaktif arzu yüzünden zarar gördüğünü biliriz. Çünkü zaman içinde eğer evlilerse ya evlilik hayatları sıkıntıya girer ya da sürekli partner değiştirme huyları bir süre sonra başlarına farklı şekillerde sağlık sorunları açar.

Eğer bir insanın cinsellik arayışı bütün hayatını dolduruyorsa, işiyle ve ailesiyle ilgilenmesini engelliyorsa, eşinin duyguları ve onunla paylaşımlarını durdurup, sadece ilişki bazında yaşamalarına vesile oluyorsa ortada ciddi bir durum var demektir. Allah'ın insanlara hediye ettiği bazı nimetler vardır. Bu nimetler, biz insanların aşırılıkları nedeniyle karşı tarafta tiksinti ve nefret duygularının gelişmesine neden oluyorsa, mutlak yardım alınmasını gerektirir. Kişi en hafifinden kendisine göre değil, eşine göre hareket etmeyi öğrenmesi gerektiğini bilmelidir.

Normal ve sağlıklı insan, yemesinde/içmesinde, oturup/kalkmasında, çalışmasın/dinlenmesinde genel anlamda belirli bir dengede hareket eder. Herhangi bir davranışındaki aşırılık, psikolojik veya fiziksel hastalık olarak teşhis alabilir.

Demek istiyorum ki; normal insanın istek ve beklentileri de normaldir. Hiperaktif arzu sorunu yaşayan kişilerin genellikle kişilik bozukluğu, saldırgan depresyon, narsistik veya sınır kişilik bozukluğu yaşayan kimseler olduğu bilinmektedir.

Arzu fazlalığı ve bu duyguya yatırım yapıp arzularını sürekli olarak yatıştırma çabası bir anlamda “bağımlılık”tır. Bilgisayar bağımlılığı gibi, alkol/sigara/madde bağımlılığı gibi. Çünkü bağımlılığın temelinde kişinin bağımlı olduğu eyleme olan ihtiyacı yatar. Kişi, bağımlılık maddesine ulaşmak için türlü yollar dener. Bu nesneyi kendisi için realize etmeye çalışır. Bağımlılık nesnesine ulaşamadığı zaman hırçınlaşır, huzursuzlaşır. Hiperaktif arzu yaşayan insanlar da böyledir. Eşini sürekli ilişkiye zorlar. Gece demez gündüz demez, misafir demez, hastalık demez, ortam demez, çoluk/çocuk demez, evde cenaze var demez! Karşılığını bulamadığında surat asar, sinirlenir, eşinin burnundan getirir.

…

Evlilik, iki insanın birbirine “eşâ€ olmasıdır. Birbirini incitmeden, birbirlerinin maddi/manevi ve fiziksel ihtiyaçlarını gidermeleri harika olur. Kimsenin kimsenin sınırlarını (yani normallerini) zorlamadığı, karşılıklı konuşup anlaşarak uyum içinde yaşayıp gittikleri tatlı bir yaşantıdır.

…varsa arızalar çözümlenmelidir.

Evlilikte sorunlar üç sınıfa ayrılır özetle:

Kadından kaynaklanan sorunlar
Erkekten kaynaklanan sorunlar
İlişkinin kendisinden kaynaklanan sorunlar
Bu yazıları yazıyoruz ki kendinizle ve ilişkilerinizle ilgili farkındalıklarınız artsın. Hem siz hem eşiniz mutlu olsun. Evlilikte kadın ve erkek mutluysa çocuklar haydi haydi mutlu oluyor zaten.

Demek ki neymişâ€¦?

Hiperaktif arzu durumu -bir anlamda- yardım alması gereken psikolojik bir sıkıntıymış. Kişiye ait olan bu problem, evlilik ilişkisini olumsuz yönde etkiliyor ve birçok evlilik bu nedenle bitiyor. Ya partner terk ediyor evliliği aşırı ilişkiden tiksinti geldiği için ya da kişinin kendisi “Eşim bana yetmiyor.” diyerek boşanıyor. Oysa bilmiyor ki sorun kendisinde!

Bilenler bilmeyenlere söylesin, mümkünse bu durumda olanlar yardım alsın…

Sevgiler…

Mehtap KAYAOĞLU (Psikolojik Danışman&Psikoterapist)

teşekkürler


Makale Köşemiz

MollaCami.Com