Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kurban

"Rabbin için namaz kil ve kurban kes." (Kevser Sûresi: 2)
"Biz her ümmet için bir kurban kesme ibadeti koyduk ki, kendilerine Allah'in rizik verdigi hayvanlari kurban ederek üzerlerine O'nun adini ansinlar. Rabbiniz tek bir ilahtir. Yalniz O'na teslim Olun." (Hacc Sûresi: 34)
"Biz kurbanlik develeri de size Allah'in (dininin) isaretlerinden yaptik. Onlarda sizin için hayir vardir. Onlar ön ayaklarini sira halinde yere basmis durumda iken üzerlerine Allah'in ismini anin (da kesin). Yanlari yere düsüp canlari çikinca da onlardan yeyin, kanaat eden (fakir)e de, isteyen (fakir)e de yedirin. Allah onlari size boyun egdirdi ki, sükredesiniz." (Hacc:36)

"Onlarin ne etleri, ne de kanlari Allah'a ulasir, fakat O'na sadece sizin takvaniz ulasir. Sizi hidâyete erdirdiginden dolayi Allah'i büyük taniyasaniz diye o, bu hayvanlari böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananlari müjdele!" (Hacc: 37)

Kurban, kelime olarak kurb kökünden mastardir, yaklasmak mânâsina gelir. Dini istilah olarak; Allahu Teâlâ'nin rizasini ümit edip yakinligini kazanmak için kesilen hayvana kurban denir.

Peygamber Efendimiz hicretin ikinci senesinde, Sevik Gazvesi'nden dönerek Medine'ye geldiginin ertesi günü, (Zilhicce'nin onuncu günü) Müslümanlarla birlikte namazgaha çikti. Ezansiz ve kametsiz iki rekât namaz kildirdiktan sonra hutbe okudu. Bu hutbelerinde kurban kesmelerini Müslümanlara emretti. Kendileri de iki kurban kesti.

Cabir (ra) diyor ki: "Peygamber Efendimiz (sav) kurban kesme gününde boynuzlu, semiz ve burulmus iki koç kesti. Onlari kesmek için yöneldigi zaman "Ben yüzümü gökleri ve yeri yaratana dogru çevirdim, Ben Allah'a sirk kosanlardan degilim; namazim, öteki hak ibadetlerim, sagligim ve ölümüm bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'indir. O'nun ortagi yoktur. Ve ben Müslümanlardanim. Ya Rabbi bu kurban sendendir, senin içindir, Muhammed'in ve ümmetinin adina "Bismillahi Allahu Ekber" dedi ve kurbani kesti." (et-Tac. m, 207)

Hz. Aise (r.a) rivayet ediyor ki: "Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu: Âdemoglu, Kurban Bayrami gününde kan akitmaktan (kurban kesmekten) daha sevimli bir is ile yüce Allah'a yaklasmis degildir. Kanini akittigi hayvan kiyamet günü, boynuzlari, ayaklari ve killariyla gelecektir. Akan kan, yere düsmeden önce Allah katinda yüksek bir makama erisir. Onun için gönül hoslugu ile kurbaninizi kesiniz."

Kurban, kendilerini Allah'a yaklastiracak, kurtulusa vesile olabilecek firsatlari kovalayan ve Hakk'in rizasini talep edenler için, Allahu Teâlâ'ya götüren bir kurbiyet helezonu ve kanatlanma bayramidir. Kurban Bayrami, Hz. Ibrahim ve Ismail'den günümüze kadar, hep bir kahramanlik, fedakârlik, hasbilik ve teslimiyet sembolü olagelmistir. Hz. Mevlana teslimiyet anlayisini kurban kelimesiyle ayni anlamda kullanir: "Akli Mustafa'ya kurban et." diyerek bizi yakinlasmak için sünnet-i seniyye yoluna çagirir.

Kurban Rabbimizin bize verdigi emanetleri O'nun her seyin sahibi oldugunu bilerek gönül hosnutluguyla sadece rizasini umarak hakiki sahibine teslim edebilmektir. Rahim, Hakim oldugundan süphe etmeden, Hz. Ibrahim ve Ismail misali...

Hz. Ibrahim Mekke'deydi. Rüyasinda bir ses: "Ey Ibrahim! Allah, oglun Ismail'i kurban etmeni emrediyor." diyordu. Bu rüya Allah'tan mi, yoksa seytandan mi bilemedi. Zilhicce ayinin sekizinci günüydü. Ertesi gün, ayni vakitte ayni rüyayi görünce, rüyanin Allah'tan oldugunu anladi. Bu bir dostluk imtihaniydi. Allahu Teâlâ'nin dostluguyla sereflenen Hz. Ibrahim'den en sevgili varligini kurban etmesi isteniyordu. En sevgilinin adi Ismail oldugu için, kurban Ismail'in adiydi.

Zilhicce'nin onuncu günüydü. Hz. Ibrahim o sabah Ismail'e, ip ve biçak almasini, oduna gideceklerini söyledi. Ismail hiç süphelenmedi. Mina mevkiine gelince Hz. Ibrahim rüyayi yavas yavas ogluna anlatmaya basladi. Hayati veren ve alan Allah degil miydi? Allahu Teâlâ simdi ondan emanet ettigi hayati geri istiyordu. Bu çok serefli bir alisveristi. Ismail, babasina teslimiyet ve tevekkülle su cevabi verdi:
"Babacigim, ne ile emrolunduysan o isi yap. Beni Insaallah sabredenlerden bulacaksin."
Hz. Ibrahim uzun yillar sahip olamadigi ve yillar yili yaptigi dualarin kabulü olarak kendisine verilen oglunu Rabbine takdim ediyordu. Ismail'in son sözleri su oldu:
"Babacigim ellerimi, ayaklarimi bagla ki fazla çirpinmayayim. Elbiseni topla ki, kan siçrayip kirletmesin. Annem görür ve üzülür. Biçagi siddetle çal ki ölüm kolay olsun. Beni yüzümün üzerine yatir, yüzüme bakarsan bana acirsin. Ayrica ben de biçagi görmeyeyim, korkuveririm. Annemin yanina vardiginda selâmimi söyle. (Kurtubi, 15-104)
Hz. Ibrahim oglunu sag tarafina yatirdi, gözlerini bagladi. Biçagi oglunun boynuna olanca gücüyle sürerken "Bismillah" dedi, fakat biçak kesmedi. Biçaga bakti, keskindi. Ikinci, üçüncü defa denedi, biçak yine kesmedi. Hz. Ibrahim yillar evvel kendisini atesin yakmadigini hatirladi. Demek ki bu defa da Cenab-i Hak, biçaga "Kesme!" emrini vermisti, kesmiyordu.
Bir ses duydu. "Allahu Ekber! Allahu Ekber!" diyordu. Basini kaldirdi: Cibril-i Emin yaninda semiz bir koç oldugu halde inmekteydi. Hamd ve sükür duygulari içinde "La ilahe illallahu vallahu ekber" dedi. Durumu fark eden Hz. Ismail, Cenab-i Hakk'a minnet ve sükranlarini dile getirerek "Allahu Ekber ve lillahil hamd" dedi.

Aradan asirlar geçmesine ragmen, bütün mü'minler Hz. Ibrahim, Hz. Ismail gibi Rabbinin rizasini umarak Zilhicce ayinin arefe günü, sabah namazindan baslayip bayramin dördüncü günü ikindi namazina kadar "ALLAHU EKBER ALLAHU EKBER LA ILAHE ILLALLAHU VALLAHU EKBER ALLAHU EKBER VELILLAHI'L HAMD" diyerek minnet ve sükranlarini Rabblerine sunarlar. Bu tekbire "tesrik tekbiri" denilir ve vaciptir.

Allah razi olsun.


Allah razi olsun.


Kurban Bayramı

MollaCami.Com