Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Necip Fazıl''ın tarif ettiği Türk gençliği...

Necip Fazıl''ın tarif ettiği Türk gençliği

ESERLERİNDE İslamiyet ile ilgili motifleri ön plana çıkardığı için, ''sistemli bir şekilde'' Türk milliyetçilerine unutturulmak istenen ''şairler sultanı'' Necip Fazıl Kısakürek, bütün ömrü boyunca ''batı teslimiyetçiliğine'' karşı başkaldıran ''inançlı'' ve ''imanlı'' bir gençlik yetiştirmek için uğraştı durdu!..
Necip Fazıl, ''gençliğe hitabesinde'' hayalindeki ''asımın neslini'' bakın nasıl tarif ediyordu:.

* * *
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...
"Zaman bendedir ve mekân bana emanettir" şuurunda bir gençlik...
Devlet ve milletin 7 asırlık hayatında 4 devre...
Birincisi iki buçuk asır...
''Aşk'', ''vecd'', ''fetih'' ve ''hakimiyet''...
İkincisi üç asır...
''Kaba softa'' ve ''ham yobaz'' elinde ''sefalet'' ve ''hezimet''...
Üçüncüsü bir asır...
Allah''ın, Kur''an''da "hayvandan aşağı" dediği ''cüce taklitçilere'' ve ''batı dünyasına'' esaret...
Ya dördüncüsü?...
Son yarım asır!..
''İşgal ordularının'' bile yapamayacağı bir cinayetle, ''madde plânında'' kurtarıldıktan sonra ''ruh plânında'' ebedi helake mahkumiyet...
İşte tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören, bunları, ''yükseltici aşk'', ''süründürücü satıhçılık'', ''çürütücü taklitçilik'' ve ''öldürücü küfür'' diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi...
''Beşinci devre''nin kapısı önünde nur infilakı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik...
Gökleri çökertecek ve bütün ''dikey''leri ''yatay'' hale getirecek bir çığlık kopararak "Mukaddes emaneti ne yaptınız?" diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...
''Dininin'', ''dilinin'', ''beyninin'', ''ilminin'', ''ırzının'', ''kininin'', ''kalbinin'' dâvacısı bir gençlik...
Halka değil, ''hakka'' inanan, meclisinin duvarında "Hakimiyet hakkındır" düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti hakka kölelikte bilen bir gençlik...

* * *

Emekçiye "Benim sana acıdığım ve seni koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın. Ama sen de zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın" diyecek...
Kapitaliste ise "Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın" ihtarını edecek...
''Kökü'' ezelde ve ''dalı'' ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik...
Bir buçuk asırdır türlü buhranlar içinde yanıp kavrulan ve bunca keşfine rağmen başını ''yarasalar'' gibi taştan taşa çalarak kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığı, Türk''ün de yine bir buçuk asırdır işte bu ''hasta'' batı adamında bulduğunu sandığı şeyin, o mübarek oluş sırrının hakikatinin İslâm''da olduğunu gösterecek ve bu tavırla ''yurduna'', ''İslâm âlemine'' ve ''bütün insanlığa'' model teşkil edecek bir gençlik...
"Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan "Ben varım!" cevabını verici, "Benim olmadığım yerde kimse yoktur" fikrini besleyici bir dâva ahlakına kaynak bir gençlik...
''Canların canı'' uğrunda can vermeyi ''cana minnet'' sayacak kadar gözü kara ve o nispette usule, stratejiye uygun bir gençlik...
Zifiri karanlıkta, ''ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar'' gözü keskin; ve ''gerçek kahramanlık'' madeniyle ''sahtesini'' ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik...

* * *

Bugün ''komik üniversitesi'', ''hokkabaz profesörü'', ''yalancı ders kitabı'', ''demagog politikacısı'', ''çıkartma kâğıdı şehri'', ''muzahrafat kanalı sokağı'', ''takma diş fabrikası'', ''fuhuş albümü gazetesi'', ''mümin zindanı mâbedi'', ''evi yıkık ailesi'' hasılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik...
Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara "Siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız. Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi." diyecek ve gerçek müslümanlığın ''nasıl''ını ve ''ne idüğü''nü her haliyle gösterecek bir gençlik...
Allah''ın kâinatı yüzü suyu, hürmetine yarattığı sevgilisinin mukaddes eteğine tutunacak ve onun düşmanlarını ancak ''kubur farelerine'' lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik...
İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum.
Şekillenmesi, billurlaşması için 30 küsur yıldır, ''devrimbazlık kodamanların'' viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerîmden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım.

* * *

İsrafil KUMBASAR

Not: Tartışmaya sebebiyet vermemesi için yazının ufak bir kısmı silinmiştir...


Makale Köşemiz

MollaCami.Com