Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Hücreler Konuşur Mu?

Hücreler insanlar gibi konuşur, anlaşır, çevresini sorgular, algılar ve farklı durumlara karşı farklı tutum geliştirebilir.

Hücre, çekirdeğe sormadan kafasına göre bölünemeyeceği gibi, çekirdek de komşularına sormadan kafasına göre hücreye “bölün” emri veremez. Hücre, bölünmesini gerektiren durumlar ortaya çıktığında, eğer komşu hücrelerden bölünebileceğine dair izin alabilirse bölünür. Örneğin; bir kaba konulan sağlıklı hücreler çoğaltılırsa, ancak bir sıra halinde ortamın yüzeyini kaplayana kadar çoğalırlar. Ardından hücreler birbirlerine “artık çoğalmak için yer kalmadı, her tarafı doldurduk” anlamına gelen sinyaller gönderirler ve böylece çoğalma durur. Buna “kontak inhibisyon” denir. Eğer hücrelerde bu mekanizma çalışmıyorsa, bu durumda çoğalma kontrolü kaybolmuş demektir. Hücreler kontrolsüzce çoğalır ve kapta üst üste binmeye başlarlar. Bu durum bir çok hücrelide ortaya çıkarsa kanser tablosu oluşur ve genellikle ölümle sonuçlanır.

Hücrelerin gönderdiği ekstraselüler sinyal molekülleri hedef hücrenin üzerindeki veya içindeki spesifik reseptörler ile tanınır ve çok karmaşık mekanizmalar yoluyla yorumlanırlar. Eğer reseptör hücre içindeyse, buna bağlanacak ligandın hücre zarını geçebilecek nitelikte olması gerekir. Hücreler arasında sinyal iletimi için nükleotidler, peptidler, aminoasitler, steroidler, yağ asidi türevleri ve retinoidler; hatta nitrik asit ve karbonmonoksit gibi gazlar bile kullanılabilir. Bu moleküller hücreden, difüzyon ve çoğunlukla da ekzositoz yoluyla salınırlar.

Bu sinyaller sinaptik sinyaller gibi belli bir mesafeye, hatta endokrin sinyaller gibi çok uzaklara bilgi ulaştıran sinyaller olabileceği gibi, sadece çevresindeki birkaç komşu hücreyi etkileyebilen bölgesel(parakrin) sinyaller de olabilir. Parakrin sinyaller komşu hücreler tarafından tutularak ya da enzimler tarafından etkisiz hale getirilerek bu sinyal moleküllerinin uzağa difüzyonları engellenir.

Bunun dışında bazı hücreler de tekrar kendi reseptörlerine bağlanabilecek sinyaller salabilir. Buna otokrin sinyal denir. Örneğin; gelişme sürecinde farklılaşma aşamalarından birinde hücre içinde bulunduğu süreci kuvvetlendirmek için kendi kendini uyarıcı otokrin sinyal molekülleri salabilir.

Sonuç olarak, hücreler çok çeşitli yollarla yakına, uzağa hatta kendilerine sinyal moleküllerini kullanarak mesajlar gönderir ve birbirlerini etkilerler. Zaten hücre, çevresinin durumuna göre kendi durumunu şekillendiriyor olmasaydı, yaşaması da pek mümkün olmazdı herhalde.

Emeğine sağlık kardeşim. Bu güzel bilgileri bizlerle paylaştığın için teşekkür ederiz

"Yarabbi, benim hayretimi artır!"

ben teşekkur ederım kardeşim

teşekkürler. ibretli bir hadise..


Bilimsel makaleler

MollaCami.Com