Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


>uzun bir yazı ama İBRET OLSUN DİYE OKUYUNUZ LÜTFEN>

ÇOK BİLİNEN BİR KÖŞE YAZARI HANIMIN (EŞİ TANINAN BİR SİYASETÇİ ) BİR KONUĞU İLE YAPTIĞI RÖPORTAJIN ÜÇDE BİRİ ,

OKUYUNUZ LÜTFEN DİKKATLİCE, SIKILMAYACAKSINIZ GÜVENCE VERİRİM!!!!!


Bizim yetiştirilmemizde çok büyük yanlışlar yapıldı. Oralara hiç girmeyelim.

Örtününce nasıl bir şey geliyor insana: "Doğru yolu bulmuş, Allah’a yakın, Allah’ın emirlerine uyan biri gibi" mi?

- E tabii. Böyle zannediyorsunuz.

Peki nasıl bir konfor sağlıyor? Erkekler daha mı az tacizde bulunuyor? Öküz bakışlardan kurtulunuyor mu?

- Kendimi ve bedenimi erkeklerin gözünde daha korunmuş hissediyordum. Ama son 10-15 yıldır Türkiye’de örtünmenin anlamı tamamen değişti.

Çeşitli bağlama yöntemleri de var...

- Evet. Bağlama nasıl bir şey biliyor musunuz, bir yere mensubiyetiniz vardır, hemen otomatik olarak onların şekillerine girersiniz. Ben hayatta onlardan olmadım. Estetik kaygılarım da vardı, modern giyinmeye çalıştım. Kocaman pardösülerle, uzun büyük eşarplarla hiç dolaşmadım.

Peki sizin gibi örtünenleri ciddiye alıyorlar mıydı? Yoksa "yanar- döner" mi buluyorlardı?

- Bilmiyorum, ilgilenmiyorum.

Siz daha modern örtülü bir kadın olarak, kendinizi klasik biçimde örtünenlerin yanında nasıl hissettiniz?

- Yalnız. Hiçbir yere ait olamadığım için bu yalnızlığı hep hissettim. Ama bunu ben seçtiğim için şikayet de etmedim.

Saçınız görünmüyordu değil mi?

- Hayır ama saçımı göstermeyeceğim diye renk uyumundan ve modelden taviz vermiyordum. Kendimce bir tarz üretiyordum.

Boya var mıydı saçınızda?

- Tabii. Başım örtülü diye saçımın bakımını hiçbir zaman ihmal etmedim. Ya sadece kadınların çalıştığı kuaföre gidiyordum ya da kuaför eve geliyordu.

Örtülüyken kıyafetlerde uyum ve kombinasyon daha mı zor...

- Çok daha zor. Mesela kıyafet giyip başımı örtmeden aynada tepeden tırnağa kendime bakarım, beni rahatsız eden en ufak bir şey olmaz... Ama sonra bir örterim, her şey değişir.

Nasıl yani?

- Başörtüsü, giysiyi bambaşka bir şeye dönüştürür. O kadar bıçak sırtı bir şey ki örtünme. Örtünmenin getirdiği bir tarz var. Ama hem modern olmak istiyor hem de başörtüsü bana uyum sağlasın diyorsanız, çok zor. Modacı bir arkadaşım vardı, örtülü tek müşterisi bendim. Bazen bir kıyafetle gelirdi, "Çok yakışacak R.... bu sana..." derdi. Giyerdim gerçekten de harika olurdu, ama başörtüsü taktığım anda bütün havası değişiverirdi. Yıllar içinde kendimce yöntemler buldum. Başörtüsünü bir aksesuar olarak tanımladım. Ve sadeliğe gittim, tek renk giydim.

Örtülü olunca iki hayat oluyor değil mi? Dışarıdaki hayat, evdeki hayat...

- Biraz öyle. Evde çok rahatsınız ve modernsiniz...

Sizi, mesela kocanızın yakın arkadaşları o modern halinizde görebilir miydi?

- Hayır. Mahrem diye bir olay var ya; ölçü, nikah düşmeyen erkek... Baba, abi, dayı, amca, yeğenler tamam...

Kocanızın amcası..

- Yok onlar mahrem olmuyor...

Ama çok zor değil mi mesela kapı çalıyor tüpçü geliyor, başınızı bağlayıp kapıyı açmanız gerekiyor. Kapının yanında örtüler mi asılı...

- Bu meselenin sosyolojik ve psikolojik tespitlerinin çok ciddi yapılması lazım. O kadar polemiğe açık ki. Bütün alimleri birbirine sokacak meseleler bunlar. Ama faydası yok, konuşmam.

Kadının örtünmesinin erkeklerin dayatması olduğunu düşünüyor musunuz ya da onların sahiplenme duygusunun bir sonucu olduğunu...

- Örtünmeyi tarih boyu incelediğiniz zaman şunu fark ediyorsunuz, örtünme dünya ilk kurulduğunda beri insanlık tarihinin çok eski bir alışkanlığı. Neredeyse bütün dinlerin yaşam biçiminde var. Bizim de ülkemizde örtünün kabul edilme biçimini çok iyi sorgulamamız lazım. O kadar çok şey var ki üzerine tartışacak, kafa yoracak. Bir de kaç yüzyıldır din kitaplarını erkekler yazdığı için de bu böyle...

Farkındalığınız ne zaman başladı?


- Son 5-10 yıldır. Çünkü sürekli okuyorum. Ben 20 yaşında evlendim, peş peşe üç çocuk doğurdum, onları yetiştirdim. Kendimi düşünecek vaktim olmadı. Hayat da bu arada geçti, gitti. Şimdi 47’yim ve bir sürü şeyin farkındayım. O yüzden de artık örtünmemeye karar verdim. Ama hálá fevkalade inançlı biriyim...

30 yıl sonra açılmaya karar verdiniz? Tetikleyen ne oldu?

- Herkesin olgunlaşmaya başladığı bir yaş var. Ben kadınların 35’ten sonra olgunlaştığını düşünüyorum, 40’a doğru, en azından bana öyle oldu. Çok okumaya başladım. Zaten sade bir yaşam sürerim, pek sosyal değilim, kendimi tamamen kitaplara verdim. Bu tabii içsel yolculuğumun çok zenginleşmesine sebep oldu. Bir tür uyanış. Tabii bir günde bu noktaya gelmedim, yıllar aldı, 10 küsur yıl...

Tereddüt, kaygı, korku...

- Ben korku nedir bilmem. Böyle bir duygum hiç yoktur. Osho’dan bunun psikolojisini bile okudum, neden acaba bende çok iz bırakan bir korku yok, diye. Cesur adımlar atmayı seven bir yapım var. Bir şeye inandıysam, onu beynim kabul ettiyse, vücudum eylem olarak ona hemen hazır oluyor...

Tedirginlik...

- Olmuştur tabii...

"Bunca zaman beni hep örtülü tanıdılar, nasıl açılırım ki?" demediniz mi hiç?

- Dedim. Ama onların ne düşündüğünden çok benim ne istediğim önemliydi. Bu, benim kişisel kararımdı. Önce iki yıl şapka taktım. Sebebi daha modern ve estetik örtünme yolları aramam...

Niye böyle bir derdiniz var?

- Çünkü estetiğe düşkünüm. Nedenini bilmiyorum. Bir gerekçe bulmam gerektiğini de sanmıyorum. Türkiye’de de, yurt dışında da kamusal alana uyum sağlayacak bir görünüm içinde olmak istedim. Bu da suç değil herhalde.

Şapkaya geçince kocanız ne dedi?

- Karışmaz ki. Niye karışsın?

Ne bileyim bazıları karışır...

- Başımı açtığımda, M.... Bey’in ofisine gittim, kapıdan içeri girdim, çalışıyordu, kafasını kaldırdı, göz göze geldik, "Şaka bu değil mi?" dedi, "İçeri girmeden şapkanı çıkardın elinde tutuyorsun öyle değil mi?" dedi. "Yoo hayır" dedim. İki üç aydır bu konuyu konuşuyorduk ama zamanını bilmiyordum. Bana hep "Senin kararın" demişti, "Benim karışma hakkım yok." Ben de ona sormadım. Yaptım.

İnsanlar sizi şapkalı görünce "Bu tamam başını açacak, hazırlık yapıyor" diye düşünmediler mi?

- Mutlaka düşünmüşlerdir. Ama yanılıyorlar. Çünkü ben geçiş dönemi filan düşünmem. Açmaya inandıysam, açarım. Küt diye. Kimseyi dinlemem. Ama şu var: Şapkaya geçiş başımı açmamı benim için kolaylaştırdı.

Anneniz ne dedi sizi şapkalı görünce...

- Hoşuna gitmedi. "Açsan daha iyi" dedi. Gerçi açtıktan sonra da hoşuna gitmedi. Ama bu, benim hayatım.

Başınızı açınca babanız ne dedi?

- Hiç yorum yapmadı.

Çocuklar?

- Büyük oğlum bir iki ay tavır aldı. Başın ağrıyacak bu yüzden filan dedi. Ama sonra o da alıştı.

Kızınız 20 yaşında ve örtülü değil, bu kararı alırken ona da örnek mi olmak istediniz?

- Yok hayır. Bu karar o kadar bana ait ki. Açarsam eşime şöyle olur, kızıma böyle olur diye düşünseydim zaten yapamazdım.

Mahalle bakkalı 30 yıl sizi örtülü görmüş. Bir gün sabah açık görüyor, ne oluyor?

- Kimse yüzüme negatif hiçbir şey söylemedi. Ha akıllarından geçmiyor mudur? Geçiyordur. Ama dillendirmediler. Buna izin vermedim.

Sokağa ilk çıktığınızda kendinizi çıplak hissetmediniz mi?

- Hayır, çünkü zihnen ve ruhen işi bitirmiştim. Ben gerçekten hazırdım. Önce yurtdışında başımı üç gün açtım. Neden yaptım bunu? Tamam zihnim karar verdi ama bedenimin bir alışkanlığı var. 30 yıl buna alışmış olan bedenim ne cevap verecek, ne kadar uyum sağlayacak, ölçmek istedim. Bu, içimde hissettiklerim. Dışarıdan insanların algısına gelince, sanırım şapka takınca onların gözünde modern bir kadına dönüşmüştüm. Bir başka deyişle, örtü takan kadın imajından zaten çıkmıştım. Bunları tabii sonradan fark ettim. Şapkadan sonra açınca, sırıtmadı. Belki direkt örtü takarken açsaydım farklı olurdu...

Peki şapkanızı çıkardınız ve kapıdan dışarı çıktınız... O ilk günden söz ediyorum...

- Evde karar verdim, bugün o gün, diye... Henüz eşimin haberi yok... Kimsenin yok... Evden çıktım, şoför beni alacak ve eşimin ofisine götürecek...

Şoförün yüzünde bir şaşkınlık görmediniz mi?

- Görmez miyim? O kadar saygılıdır ki bana karşı, görür görmez yüzünü çevirdi, saygısızlık yapmamak için... Bunu hiç unutmuyorum. Ben kendimden emin davranan biriyimdir. Hele böyle bir durumda.

Siz çok mu ciddisiniz?

- Çok çatlağım aslında. Bakma böyle durduğuma. Farklı bir R.... var içimde. Ama onu ortaya çıkartmamak ikimizin de hayrına! İşte şoförümüz bana bakmamaya çalışıyordu, sanki istemeden beni ayıp bir şey yaparken yakalamış gibiydi. Tabii sen rahat davranınca karşındaki de rahatlamaya başlıyor...

Saçlarınız nasıldı?

- İlk açtığımda mı? Victoria Beckham modeliydi. Hani bir tarafı biraz daha uzun. Ofise gelince, kapıdaki bekçi, sekreterler, hepsinin yüzündeki şaşkınlığı okudum...

Kimseye "Çocuklar siz de fark etmişsinizdir, şapkamı çıkardım" filan demiyor musunuz?

- Nasıl yani? Ne demek! Niye böyle bir şey yapayım? Üstelik etrafıma beton örmüşüm, mesafe koymuşum. Ne böyle bir şey söylerim ne de böyle bir şey söylenmesini isterim. Böyle davranmazsan, her tür insandan her tür lafı işitirsin.

"Bu yaptığım aileme, kocama zarar verebilir" diye hiç düşünmediniz mi?

- Bunları düşünsem yapamazdım. M.... Bey de "Şaka mı yapıyorsun?" deyince, "Yoo" dedim, "En önemli kısmını tamamladım. Bir sen kalmıştın! Şimdi olay bitti. Geçmiş olsun!"

Çelik bir iradeniz var...

- Son üç senedir, kişisel gelişim ve NLP konuları üzerinde çalışıyorum...

Peki şimdi gelelim meselenin özüne: Neden açtınız başınızı?

- Öyle bir noktaya geldim ki, belki de bu kadar okuduğum, kendimi geliştirdiğim için, düşünmeye çok fırsatım olduğu için, büyüdüğüm için... İnsanlığın ortak paydalarını buldum... İnanç olarak, günlük yaşantı olarak, değerler olarak... Tüm bunlar beni bu noktaya getirdi. Örtünme olayının beni bir sınıfın içine otomatik olarak soktuğunu fark ettim. Ve o sınıfın içinde; nereye gidersem gideyim, ağzımdan dünyanın en doğru lafları da çıksa da sürekli önyargıyla yaklaşıldığını fark ettim.

Ve siz bundan hoşlanmıyorsunuz...

- Hoşlanmıyorum tabii. Ben nötr olmak istedim. Başım örtülüyken de, şapkalıyken de şimdi de dünyaya son derece geniş bir yelpazeden bakan biriyim. Aklınıza gelebilecek en uç insanı getirin, onunla bile paylaşacak bir şeyim vardır. Siz bile benim yanımda tutucu kalırsınız. Ama başımda örtü mü var? Kategorize ediliyorum. Buna da şiddetle karşıyım. Benim dindarlığım değişmedi. Hálá 5 vakit namaz kılıyorum. İnsani değerlerim aynı. Öyle bir şey ki başörtüsü, kimse sizi görmüyor, sadece o bez parçasına bakıyor. Ben de bundan kurtulmak istedim!

Peki "Kocası siyaset yapıyor, o yüzden reklam bunlar!" laflarıyla nasıl başa çıktınız?

- En ağır laflar bunlar. Ben kocam dahil hiçbir insanın sözüyle hareket etmem. Öleceğimi bilsem, "Kocan cumhurbaşkanı olacak, ört başını ya da aç başını" deseler, hissetmiyorsam yapmam. Ona zararım dokunmuş olabilir ama bu gerçekten istediğim bir şeydi. Kendimi çok daha rahat hissediyorum.

30 yıl boyunca başınıza örttüğünüz şimdi bez parçası dediğiniz şey için ne düşünüyorsunuz?

- Ne sihirli bir bez parçasıymış diyorum. Herkes bundan besleniyor. Dost da düşman da. Herkesin rant konusu. İşte bu örtü, yıllarca benim de kafamdaydı. Ben onu çıkararak, kafamı kurtardım. Çünkü tenis maçı gibiydi. Biri oradan vuruyor, biri buradan. Başımızı nereye çevireceğimizi bilemiyoruz. Bir de sosyal hayatta sıkıntılarını yaşıyoruz. Şimdi dünya varmış diyorum.

ŞOKU BİR KERE YAŞARLAR DEDİM ŞAPKAYI ARABAYA BİLE ALMADIM

Abilerimle, annemle babamın yanına Yalova’ya gidiyoruz. Abilerim hep örtüsüz olmamı tercih etmişlerdir. Ama biri dedi ki "R....., kendi ruh sağlığın için şapkanı al yanına. Bir geçiş dönemi olsun, orada çıkart. İçeri girerken şok etme insanları..." "Yok abi" dedim, "Yapamam. Eğer bir kere şapkayla gidersem, hep şapkayla gitmem ve orada çıkarmam gerekecek. Şoku bir kere yaşarlar ve biter." Öyle de yaptım. Şapkayı arabaya bile almadım. Kimse bir şey söylemedi. Annem biraz mahsunlaştı o kadar. Üzüldü. Onu da ifade etti.

ETİKETLENMEYİ REDDEDİYORUM

İnsanların örtünüzden dolayı size önyargılı davranması içinizde stres yaratıyor, artık bu yok, çok daha hafifim. Aslında bir tarz değişikliği, o kadar. Yoksa yolum aynı. Beni eskiden bir sınıfa koyuyorlardı. Şimdi koyamayacaklar. Etiketlenmeyi reddediyorum.

Yüzümü içme suyu ile yıkarım

Başınızı açtıktan sonra eşinizle ilişkiniz değişti mi? Sizi daha güzel buluyor mu?

- O beni her zaman güzel buluyor. Yani öyle söylüyor...

Nasıl bu kadar genç kalabildiniz? Ne yapıyorsunuz?

- Spor yapıyorum. Gün aşırı fitness, haftada bir yüzme. 15 yıldır organik besleniyorum. Yediğime, içtiğime çok dikkat ediyorum. Evde 4 tahıllı ekmek yapılır. Dışarıda yemem, yiyeceksem yemeğimi yanıma alırım, çıkınlarım vardır. Asla abur cabur yemem. 17 yıldır Cola içmedim.

İnsanın sizin 47 olduğunuza inanası gelmiyor! Cildiniz olağanüstü güzel...

- Teşekkür ederim. Ona da çok iyi bakarım. Mesela yüzümü asla musluk suyu ile yıkamam. İçme suyu kullanırım. Sürekli temiz tutarım. Güneşten korurum. Genetiğin de rolü var ama ben de genç ve diri kalabilmek için çok uğraşıyorum.


GEÇMİŞ OLSUN.................DİYORUM BEN ..........

:-X :-X :-X Sadece YAZIK diyorum..

Allah c.c razı olsun paylaşım için,yazıyı okuyunca bir daha şükrettim Rabbime..

çok acı birşey..cahillik kadar kötü birşey yok

Şoförün yüzünde bir şaşkınlık görmediniz mi?

- Görmez miyim? O kadar saygılıdır ki bana karşı, görür görmez yüzünü çevirdi, saygısızlık yapmamak için.


aslında bu cümle; söyleyen kişininde haberi yok ama çok şey ifade ediyor...

bu yazı, üyeler için geçerli değil ama yaşı küçük kızlarımız, bu yazıdan yanlış ders çikarabilir. kafalarında soru işareti oluşabilir.sizde yorumunuzu ekleseydiniz daha iyi olurdu.

tesekkürler kardesim adam bilmediginin cahilidir.

gerçektende çok merak ettim bu bayanı....
arkadaşlar bileniniz varmı?
demek hala günümüzde böyle cahillerde var...

Çok teşekkürler...
:-[ :'(



gerçektende çok merak ettim bu bayanı....
arkadaşlar bileniniz varmı?
demek hala günümüzde böyle cahillerde var...

Paylaşım için teşekkürler. Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın.

Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtüna'nın eşi Reyhan Gürtüna

PAYLAŞIMINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER...

bu konuda söyleyecek çok şey var aslında ,

en vahiminden başlayayım,diğerleri zaten herkesçe malum,

ben bu insanların bilerek önce başlarının kapatıldığını sonrada,bakın devir değişti,önemli olan başörtüsümüdür, o zaten teferruattır demeye getirildiğini ve başlarının açıldığını ,

ve yeni gelecek seçimlerde bu tür insanların bu ÖZVERİLERİ! karşılığında dünyevi olarak yüksek yerlerde koltuklar ve döşekler alırken, uhreviyatta ki koltuk ve döşekleri sattıklarını düşünüyorum,

ve Rabbim ıslah etsin,amin diyorum

Bu röportajı daha öncede okumuştum ve şu yazıları okurken o zamanda şimdide içime o kadar dokundu ki..
RAB'BİM hidayette payı var ise versin,bizleride doğru yolundan şaşırtmasın.
Cepni kardeş dediğiniz gibi söylenecek çok şey var aslında ama bazen de sukut en iyisi sanırım :-X
Teşekkür ederim kardeşim.

af Allah'ım cc af! bir şeyi yok etmek için bir bütünü değil,parçaları ele almak lazım. evvela yozlaştırma sonra hakiki darbe. neden bu kadar uzaklaştık? bir imaj, bir moda veya herhangi birşey. bunlardan hangisidir ki tesettür? kendi kutsallarımızı neden yerin dibine soktuk? tesettürde moda, tesettürde çizgi, tesettürde şu, tesettürde bu...neslimizi müslümanlıktan uzaklaşmaya, kimlik avına çıkmaya zorlayan bir dolu bahaneyle geldiler karşımıza. kendimizi ve etrafımızdaki bir nebze ışık tutamadıysak, her koyun kendi bacağından asılır safsatalarıyla nefsimizi okşadıysak vay halimize! modernizmi bir metrelik kumaşa hasrettiysek yazıklar olsun bize! insanlık ve medeniyetin en güzel mümessili olan islamiyeti tanıtamadıysak, yada gözlerimizi bu güzelliğe kapatıp başka yollar aradıysak nefsimize tüh bize! eyvah bize! yazık bize!
(afedersiniz kardeşler ama yeni okudum bu yazıyı daha ve çok üzüldüm. muhatabım nefsimdir)

bu kişinin kim olduğunu az çok tahmin ediyorum
eski belediye başkanının eşi galiba



RAB'BİM hidayette payı var ise versin,bizleride doğru yolundan şaşırtmasın.

Teşekkür ederim kardeşim.


Serbest Kürsü

MollaCami.Com