Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kalbden çikanlar kalblere tesir eder.

Kalbden çikanlar kalblere tesir eder.


Kitâb, altin bir kafes, ilm içinde kusdur,
kafesi satin alan, kusa mâlik olmusdur.
Saril kitâblara ki, kalbin nûr ile dolsun,
önce okuyacagin, Kur’ân-i kerîm olsun!



Bir delikanli issiz kalmis ve is aramaya gitmis.... Aganin yanina git, bahçesi sulanacak demisler. Aganin yaninda bu gence is vermisler, su tasimasi için ip-kova ve omuzuna da tasimasi için sopa vermisler. Ise baslamis... Sans buya, kovanin biri saglam biri delik... Saglam kova hiç su akitmiyor, delikli kovanin yarisi yolda bosaliyor, yarim kova su geliyor. Bu, iki sene sürmüs böyle. Saglam kova, delikli kovaya meydan okumaya, hakaret etmeye baslamis. Sen zaten ne ise yararsin, yine bende is var, bir damla suyu zayi etmeden getiriyorum diyor.


Senin getirdiginin yarisi bosa gidiyor, sen hep yarim adamsin, yarim olarak getiriyorsun diyor. Artik delikli kovanin canina tak etmis... sucubasina diyor ki; -yeter bu kadar, bu saglam kovadan ugradigim hakaretler artik yeter, her gün tafra, tafra, hakaret, diyor. Ben buna dayanamiyorum, ya kir beni, yada yama, ne yaparsan yap, yeter ki saglam olayim... Sucu çocuk; \"öylemi\" diyor, ozaman bugün su tasimayalim da beraber bir gezelim diyor. Gitmisler dereye.... buradan bahçeye kadar gidelim demis. O zaman tabi yollar dar.

Yolda gelirken demis ki delikli kovaya, sen hep omzumun sag tarafindaydin, ötekide sol taraftaydi. Su yolun iki tarafina bak demis. Senden akan sulardan ne güzel güller, yesillikler, bitkiler büyüdü ama öteki taraf kupkuru. Bir taraf kuru, bir taraf mükemmel, hayat. Iste kibirli insanlar dolu kovaya benzer, fakat etrafa bir damla faydalari olmaz. Diyor ki; Senin gibi delikli kovanin, hem kendine faydasi var, hem bana faydali, hem de topraga faydasi var.

Güller yetisti senin geçtigin yerlerde... Hangisi olmak istersin, ondan mi, bundan mi? O da; Biraz daha delsen iyi olur galiba demis... Onun için, kibirli insanlarin hiç faydasi yoktur. Bir insan kibirli mi, degil mi faydasindan belli olur. Eger dagitmiyorsa, vermiyorsa o dolu kova gibi etrafa faydasi olmayandir, ise yaramaz. Eger eli açiksa (yani kovanin delikleri varsa) tamamdir, herkese faydali olur, etrafinda çiçekler yetisir..

Muvaffak olamamak iki sebeple olur; Kibir ve israf. Büyük bir zât buyuruyor ki; Eger biri gelse dese ki, igne ile uludag toz hale gelebilir... inanin, olabilir deyin... fakat biri, kalbinden kibrin tamami gider derse, inanmayin. Kibir böyle kötü bir ahlaktir. Cünki, yapistirma falan degil, hücrelerin içine geçmistir. Bu kibrin çikmasi, temizlenmesi mümkün olmadigina göre.... çare nedir..? neyapmak lazimdir..?

Kötü huylu birinin bir bagçesi varmis. Bagçesinin kenarlarina, insanlara zarar versin diye diken dikmis. Zamanla dikenler büyümüs, bagçenin disina tasmis. Insanlar da geçecek baska yer olmadigindan, oradan geçiyorlar ve her taraflarina diken batiyormus. Dayanamamislar, amca bu dikenler çok fena, ne olur bunlari kes demisler. O da; size ne, bagçe benim demis. Onlar da valiye gitmisler, olanlari anlatip, adami sikayet etmisler. Vali de adami çagirmis, insanlar rahatsiz oluyorlar, dikenleri kes demis.

Adam yine, bagçe benim demis. Vali de; bagçe seninse, millet de benim, baglayin bunu atin hapse, dövün demis. Adam hapse götürülürken beni valiye götürün demis. Valiye geri getirmisler, vali bey, siz haklisiniz, ben yanlis yaptim demis ve dogru bahçesine gitmis. Dikenler okadar büyümüs ve kök salmiski, temizlemek mümkün degil,.. daha evvel temizlenmesi lazimdi... fakat çare yok, temizlenecek.. valinin emri var.. kartlasmis dikenleri keserken, dikenler batmis ve adam ölmüs... Peki ne yapmasi gerekirdi?

Bunu anlatan zât diyor ki; (Ahlaki bu kadar kök salarsa, ölür, fakat o ahlakla gider). O agaçlarin asi olmasi lazimdi, o köklerin üzerinde dikenler yerine güller açabilirdi... yani bir mürsid-i kamile gitmesi lazimdi ve o mübarek zât asi yapacakti, sonra o ayni köklerden güller, sümbüller, çiçekler açacakti, meyveler yetisecekti.

Madem ki bu kötü ahlak kök salmis, yapacagimiz sey mürsid-i kamile gidip, onun verecegi ahlakla ahlaklanmaktir, yani asi yaptirmaktir. Asi tutar fakat bu asiyi yapabilen mütehassisa gitmek lazim, sahtelerine gidilmez, fayda yerine zarar olur. Hakikisi bulunamazsa kitablarina müracaat edilir.

Bir mübarek zâttan faydalanmanin iki ana sarti vardir. Birincisi, velinin silsilesi, Resulullaha (sallallahü aleyhi vesellem) kadar belli olmalidir. Resulullah efendimiz, feyzin kaynagidir. Feyz, Allah sevgisi demektir. Onun kalbindeki feyzler bütün kainata her an devamli olarak gelir. Ama almak ayri bir meseledir. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi vesellem Allah sevgisinin havuzudur, orada çesitli musluklar vardir, ama kaynak aynidir, hepsi ehl-i sünnetdir.

Yani silsile belli olmalidir. Ikinci sart, dinini ögrendigi zâttan zerrenin zerresinin zerresi süphesi olmayacak. Feyzi, yani Allah sevgisini veren, suna vereyim, buna vereyim diye ayirmaz, uygun olmayanlarda feyz almaga devam eder, fakat aldigi feyz birikir birikir, ayni seker hastasina seker zarar verdigi gibi, düsmanliga dönüsür. Ilk düsmanlik, arkadaslarina olur, sonra hocasina kadar düsmanligi olabilir. Cok tehlikelidir bu. Onun için, bu tehlikeden kurtulmak için, Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin buyurdugu gibi, aklimi biraktim ve kurtuldum demeliyiz.

Birlesik kaplar gibi, mü’minler bir araya geldigi zaman istese de istemese de Allah sevgisi mutlaka kalbden kalbe geçer. Ancak, üç kisi bundan istifade edemez. Birincisi; kafir, ikincisi; hocasini inkar eden, üçüncücü; hocasini imtihan eden. Bunlarin kalbine ask, muhabbet giremez, kalbleri kararir. Bunlar etrafina zarar verir. Hatta kabirlerinden bile zulmet gelir, onun için Peygamber efendimiz ilk zamanlar eshab-i kirama kabir ziyaretini yasak etmisti, daha sonra müslümanlarda vefat ettikten sonra serbest birakildi. Kitab okurkende çok dikkat etmeliyiz.

Kitabin içindekilerden daha çok yazari mühimdir. Kalbden çikanlar kalblere tesir eder. Itikadi bozuk olan insanlarin yazdigi kitablari okuyanlar, yazarindan etkilenip itikadi bozulabilir. Büyükler, pis borudan sifa gelmez buyuruyorlar, vücudumuzun gidasini almakta dikkat ettigimiz gibi ruhumuzun gidasini almaktada dikkat etmeliyiz, hatta daha çok dikkatli olmaliyiz. Ruhun gidasi ilimdir, dindir, ibadetlerdir. Bedene bozuk gida alan ölür, fakat ruha bozuk gida alan imanini kaybeder. Yemegin nasilki temiz olmasina dikkat ediyorsak, okuyacagimiz kitabida iyi seçmeliyiz. Yazan, yazdigindan önemlidir.

Allahü tealaya emanet olunuz efendim.

Cuma gününü tebrik ederiz,
müstecâb dualarinizi istirham ederiz efendim.

Ali Zeki Osmanagaoglu

Selam Sevgi ve Dua Ile


kıssadan hisse

MollaCami.Com