Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Allah-ü tealanın sevdiklerini sevmek (Hutbe)


Ey şeref-i İman ile müşerref olan ehl-i İman,
Bu haftaki hutbemiz ALLAH-Ü TEÂLÂ’NIN SEVDİKLERİNİ SEVMEK hakkındadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Dini Celil-i İslam’ı tebliğ etmeye başladığında, başta kendi amcası Ebu Leheb ve bazı nüfuz sahibi kimseler olmak üzere Mekke müşrikleri, Peygamber Efendimiz’in kırk yaşına kadarki hayatını, ahlakını, emin oluşunu çok iyi bilmelerine rağmen onu yalanlamışlar, bununla da kalmayıp akla hayale gelmedik sıkıntılar vererek vazgeçirmeye çalışmışlardı. Ancak Rasül-i Zişan Efendimiz bu sıkıntılara katlandığı gibi, onların iman etmeleri için çok gayret göstermiş, Taif’te olduğu gibi, asla onların helakini arzu etmemişti.

Bununla birlikte Cenab-ı Hak, başta muhtereme Hz. Hadice validemiz, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali, Hz. Bilal (r.anhüm ec.) gibi mümtaz sahabiler olmak üzere, nasibi olanların gönlünü İslam’a açıyor, iman şerefini ihsan ediyordu. Bu arada nazil olan ayet-i kerimelerle, saldırı ve sıkıntılarını gün be gün arttıran müşriklere ve ehl-i kitaba karşı da, Habib-i Edibini teselli ediyor; sabretmesini, yeri geldiği zaman onlarla mücadele ve kıtale girişmesini emir buyuruyor ve İslam’ın bir gün mutlak zaferle galib geleceğini müjdeliyordu. Ve neticede nice zorlu mücadelelerden sonra Mekke on bin kişilik bir İslam Ordusu ile fethedilmiş, mü’minler mutlak surette zafer elde etmiş ve kısa bir zaman sonra da Rasül-i Ekrem (s.a.v.) irtihal buyurmuşlardı.

Kısaca hülasa etmeye çalıştığımız yirmi üç senelik bu saadet asrında, daha sonra kıyamete kadar yapılacak olan İslamî Hizmetlerin temelleri atılmıştır. Rasülüllah (s.a.v.) Efendimiz Allah (c.c.)’nün izni ve inayeti ile yetiştirdiği âlim sahabileri vasıtasıyla İlim Yolu’nun; Eshab-ı Suffe vasıtasıyla da Maneviyat Yolu’nun temellerini atmış, böylece İslamî İlimler ve Nur-i İlâhî günümüze kadar nasibi olan insanlara ulaşmıştır. Bütün bu zaman zarfında ulemamız ve Allah Dostları, birçok sıkıntılara maruz kalmalarına rağmen, Peygamber Efendimiz’in sünnet-i seniyyesine sımsıkı yapışmaları sebebiyle İslam’a hizmetten hiç geri durmamışlar ve onlar da adeta gecelerini gündüzlerine katarak çok büyük gayretler göstermişlerdir.
Tüm mü’minlere düşen vazife, İslamî İlimlerin ve Nur-i İlâhî’nin nesillerden nesillere aktarılmasını temin eden ulemamızı ve Allah dostlarını sevmek, onları hayırla yâd etmek, hürmet etmek, muhabbet beslemek, onlarla kalben, ruhen, manen beraber olmaya gayret göstermektir. Bu iş o kadar kıymetli bir iştir ki Rasül-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz şu hadis-i şerifleriyle bu muhabbetin neticesini çok veciz bir şekilde ifade buyurmuşlardır: “Kişi sevdiği ile beraberdir”Allah (c.c.)’ya, Rasülullah (s.a.v.)’e ve Ahirete iman etmiş, cennete ve cemal-i ilahî’ye kavuşmayı arzu eden bir kişi için Rasül-i Ekrem (s.a.v.) ve O’nun Ashabıyla beraber olmaktan; o kıymetli Ulemamız ve Allah Dostlarının civarında olmaktan, onlarla birlikte Allah’a kavuşmaktan daha güzel ve şerefli ne olabilir ki?


İşte bunun yolu aslında çok kolayca bir kelime ile ifade edilen, ancak çok büyük bir nasib olan muhabbettir. Kim kimi severse, kime tabi olursa onunla beraber olacaktır. İsrâ Suresi’nde bu hususla alakalı olarak şöyle buyruluyor: “Biz günün birinde her sınıf insanı tabi oldukları imamları-önderleriyle çağıracağız”[1]İşte bunun için Cenab-ı Hak kimlerle beraber olunması icab ettiğini birçok Ayet-i Kerime ile izah buyurmuştur. Tevbe Suresi’nde meâlen şöyle buyruluyor. “Ey iman edenler, Allah’tan korkup ittika ediniz ve sadıklarla beraber olunuz”[2] Bu Ayet-i Kerime’nin tefsirinde şu ifadelere yer veriliyor:
“İmanlarınızda ve ahidlerinizde veya Din-i Hakk’da gerek niyet gerek söz ve gerek fiilce ve hatta her hususta sadık olanların maiyetinde bulununuz, sadıkların velayet ve refakatlerinden ayrılmayınız. Onlar gibi özü doğru, sözü doğru, işi doğru olunuz. Onlara uyunuz.”
Muhterem Mü’minler,
İmam-ı Rabbani (k.s.) Hz. Mektubat-ı Şerife’de birçok kez Allah Dostlarına muhabbetten ve neticesinden bahseder. Bir evladından gelen bir mektuba cevaben yazdıkları Mektupta şöyle dua ederek ifadelerine başlıyorlar.“Cenab-ı Hak sizin bu mübarek taifeye olan muhabbetinizi gün be gün ziyadeleştirsin, onlara karşı olan tevazu ve ilticanızı ömür sermayeniz kılsın. Çünkü “kişi sevdiği ile beraberdir” Hadis-i Şerifi hükmünce onlara muhabbet eden onlarla beraberdir, onlarla birlikte olanlar şekavetten mahfuzdur.
Ebu’l Fâruk Silistrevî Hz.leri bu hususta Allah’ın sevdiklerini sevmek, onlarla beraber olmak hususundaki Ayet-i Kerimeleri izah ederek şöyle buyuruyorlar: “Şeytan hiç uyumayan bir musallat-ı habisedir. İşte bundan dolayı Hz. Mevla Kur’an-ı Azimü’ş-Şan’da وابتغوا اليه الوسيلة , فادخلى فى عبادى , كونوا مع الصادقين buyurarak ma’iyyet-i zatiyye, ma’iyyet-i zamaniyye, ma’iyyet-i mekaniyye’de mürşid-i kâmilin yanında olmayı emretmiştir
( ihyaforum.com // ücharfbeşnokta)

[1] İsra Suresi, 71
[2] Tevbe Suresi, 119


hocam bugün ki hutbe bu mudur???????

Bilmiyorum ki
ama büyük ihtimalle hac hakkında olur, gündem bu çünkü, hac ayı, bir önceki hutbe

teşekkür ederim sayın hocam hayırlı cumalar


Hutbe ve Vaazlar

MollaCami.Com