Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Arap İhaneti Yalanı

Arap İhaneti Yalanı

Arap ihaneti (!)

Birinci Cihan Harbinde Anadolu'da ne işleri olduğunun cevabını asla veremeyen işgalcilerin silahla ve zorbalıkla alamadıkları bu topraklara yaptıkları en büyük ihanetlerden biridir Arap ihaneti (!) siyonist ve batı kaynaklı bu iddialar İslam alemini çok derinden sarsmıştır. Birinci Cihan Harbinde Arapların Türkleri arkadan vurduğu, İngilizlerle bir olup Müslüman kardeşlerini sattığı anlatılıyor bu ülkede yıllardır. Okullara bile giren bu iddia zaten her geçen gün maneviyattan yoksun bırakılan bu ülke evlatlarını, iyice uzaklaştırıyor kardeşlik duygusundan. Efendimizin s.a.v irtihali ile Arabistan coğrafyasında başlayan ifsat ve ayrılıklar nasıl İslam'a zarar vermişse, bugünkü iddialarda aynı derece İslam'ı zedeleyici bir fitnedir.

Geçilemeyen set: İman!

Birinci Cihan Harbi'nde bütün imkanlarını kullanarak hain emellerine ulaşamayan güçler şunu anlamışlardı ki; bu millette onlarda olmayan bir şey var ve bu millet topla tüfekle yenilemiyor. Ve yüzyıllardır değişmeyen politikaları olarak, akıllarında muhafaza ettikleri; "kaleyi içten yıkma politikası" üzerinde bir kez daha birleşmişlerdi. Bu İslam alemini birbirine düşürme politikasından başka bir şey değildi… Tanzimattan beri sürdürdüğü batı temayülünü Cumhuriyeti kurduktan sonra esas gayesi olarak kabul eden zihniyet; İslam dünyası ile ilişkilerini de koparma noktasına getirdi. O günlerden beri sürdürdükleri "Arap ihaneti" vaveylasını daha da yüksek sesle söyleyip uçurumun derinleşmesini sağladılar... Ve o sadık kardeşlerine haksızlık ederek hain emeller peşinde koşanların emellerine alet oldullar. Bu gibi fitneleri içimize atanların amaçları İslam kardeşliğinin bir işe yaramadığı hissini vererek hilafetin ilgasına teşvik etmekti. Çünkü hilafet tüm Müslümanları bir kılan, temeli sağlam bir bina idi. İslama zaten her çağda nefretle bakan batı hala bu tutumundan taviz vermiş değildir. Nitekim geçenlerde Vatikandan yapılan, İslam'ı ve Hz. Muhammed'i s.a.v hedef alan çirkin sözler batının kininin ne kadar taze olduğunun ispatıdır. Karikatür krizi ile kendine güveni artan batı, basiretsiz İslam ülkelerinin suskunluğu karşısında iyice galeyana gelmiş ve bu bir haçlı seferidir deme cesaretini kendinde bulmuştur. Eğer dinler arası diyalog ve hoşgörü peşinde beyhude koşanlar batıya olan teveccühlerinin yarısını İslam alemine gösterselerdi durum çok daha farklı olacaktı.

Yıkım ya da inşa

Bu toprakların insanlarına, Arapları bir tehdit olarak göstermek isteyen zihniyetin hala bu emel peşinde koştuğunu bilmeyen yoktur.
Adı konulmuş ama tarifi asla yapılmamış bir başka manifestodur Arapçılık…
Bizleri böyle yıpratanlar aynı stratejiyi Araplar üzerinde de uygulamaktadır. Bizleri "Araplar sizi arkanızdan vurdu" diyerek kandırmaya çalışan müstemlekeciler, Arapları da: "Osmanlı size zulmetti ve sizi sömürdü" diyerek kandırmaktadır. Birinci dünya savaşında Lübnan'da başarılı olamayan emperyalistler, bir Fransız ajanı göndererek Cemal Paşa'yı kandırmışlardır. Müslüman kılığına giren bu ajan, Cemal Paşa'ya bölgesindeki ulemanın hain olduklarını söylemiş ve onların idamına sebep olmuştur. Bu yüzden Osmanlı o bölgede zalim olarak adlandırılırsa, Osmanlı halkının bunda ne kabahati vardır?

Belgelerle çöken ihanet yalanı

Kadir Mısıroğlu'nun tespitleri: "Birinci Cihan Harbi´nde Arapların cihad-ı ekber fetvasını dinlemedikleri iddiası ise menfi bir propaganda maksadına bağlı olarak büyütülmüş bir meseleden ibarettir. Evvela şunu unutmamak gerekir, bu fetva hilafeti, İslam dünyasında cidden nafiz bir kudret haline getiren 2.Abdülhamid Han hazretleri gibi mübarek bir hükümdara karşı her tarafta derin akisler uyandıran bir ihtilal yaparak iş başına gelen ittihatçı güruhun elinde iradesiz bir oyuncak mevkiine düşen Sultan Reşad tarafından ilan edilmiştir. Üstelik hilafetten ziyade Alman menfaatini temsil etmekte olduğu aşikardı. Ayrıca 400 sene Osmanlı hoşgörüsü altında yaşayan Araplara Türkçe konuşma mecburiyeti getirmek gibi saçmalıklarla dolu İttihatçı idaresinin incelenmesi de Arap aksülamelinin keşfi için zaruridir."

Araplar üzerinde yapılan propagandalar

Söylenenlere inat, mezkur zamanda yaşananlara bir bakalım.
İngilizler 4 Haziran 1915te Arabistan halkına şu beyannameyi dağıtıyordu: "Sizin mükerrem dininize karşı bizim niyetlerimizi biliyorsunuz. O da şudur ki: İngilizler İslam dinine her suretle ihtiram ve onun büyüklüğü ile tebcil eder. Arabistan'a hububat gönderiyorduk ancak Türk ve Alman subayları bunlara el koyup aleyhimizde savaşan askerlerini beslediler. Bu kötü niyete karşı İngiltere hükümeti Bilad-ı Arabiye'de oturanların ve hacıların erzak ve yiyecek azlığından dolayı sıkıntıya düştüklerini işitmekte bütün şefkat ve sadakat duyguları harekete gelerek deniz yolu ile Cidde ye yiyecek getirilmesine karar vermiştir." (Bayur, Türk İnk.Tarihi sy.339-340) İşte yalanlar böyle açıkça söylenmişti. O gün dinimize bu kadar saygı gösterdiğini söyleyen İngilizler, haçlı seferinin neresinde duruyorlardı?

31 Ekim 1914 tarihli bir beyannamede Lord Kitcher Şerif Abdullah'ı şöyle bilgilendirmişti: "Almanya Osmanlı Devleti'ni altınla satın almıştır. Fakat böyle olmasına rağmen Türkiyenin savaşta tarafsız kalması durumunda İngiltere, Fransa ve Rusya Osmanlının güvenliğini garanti etmiştir. Şayet Araplar da İngiltere ve müttefiklerine destek verirlerse toprak bütünlükleri korunacaktır. Her türlü saldırıda yardım edilecektir." (N.ZEİNE, Arap-Turkish relations and the emergence of Arap nationalizm,beirut 1958)

Arap aleminden cihada katılım

İran, Osmanlının tarih boyu diş geçiremediği ender devletlerden olmasına ve Osmanlı'yla çetin mücadelelere girmiş olmasına rağmen İran ülkesinde şu fetvayı yayınlatarak Sünni- Şii ayrımcılığı yapanlara adeta tokat vurmuştur: "Sünni, İmamı, İsmailli, Zeydi, Vehhabi, Şia, mezhepleri ile bu mezheplerin bütün uleması şu yönde ittifak ve içtima ederler ki: Kafirlerin İslam beldelerine saldırısı ve onların insanları öldürmeye, malları yağma etmeye, küfür kelimesini yükseltmeye İslam kelimesini alçaltmaya koyulmaları üzerine kudreti olan her Müslüman için "kafirler ve müşrikleri def" ve din düşmanlarının saldırısını kırmak uğrunda kudreti yettiği ölçüde cihat etmek farzdır." (Başbakanlık Osmanlı arşivi dâhiliye şifre kalemi numara 48/173)

Mezheplerin bir araya gelerek verdikleri bu fetva, bugünkü Müslüman ülkelere örnek olmalıdır.

Ayrıca "Müçtehitlerin cihat hakkında fetva ve emirlerine ait telgraflar Necef ve Kerbeladan meccanen (ücretsiz) çekilecek, ücretleri İçişleri Bakanlığı tarafından karşılanacaktır." (Başbakanlık Osmanlı arşivleri meclis-i vükela numara 198/57 şevval 33) diye fetva veren İranlıların yeri neresidir bu ihanette?

Suriyeli askerler

Irak da bu savaşta Müslüman Türk halkının yanında yer almıştı. Osmanlı ordusunun 23, 25, 26, 27, 42, 43 ve 44. tümenlerinin tümü ve 21, 22, 23, 39, 40 ve 41. tümenlerinin yarısı Suriyeli askerlerden oluşmuştu. 35 ve 36. tümenlerin tamamı ise Irak ve Mezopotamya bölgesindeki Arap askerlerinden oluşuyordu. Osmanlı ordusunda genel toplam olarak 100 binden fazla Arap asker yer almıştı. Iraktaki Şiiler Osmanlı halifesi lehinde propaganda yapmışlardı. Irak aşiretlerinden Uceymi Sadun Paşa bütün harp boyunca Osmanlı Devleti'ne sadık kalmış ve gayretleri ile tüm Irak halkı savaşa iştirak etmiştir.

İsyan eden Mekke Emiri

Savaşa girildikten sonra İstanbul'dan Mekke Emiri Şerif Hüseyin'e de cihada katılması için bir çok telgraf yollanmıştı. Zayıf karakterli Mekke Emiri Şerif Hüseyin çeşitli düşünceler içinde idi ve merkezden gelen baskıyı biraz olsun azaltıp zaman kazanmak için Medine kadısı ile beraber cihada katıldığını ilan etti. Hiçbir zaman savaşacak güçte olmayan 1.500 asker sağlamış ve karşılığında Cemal Paşa'dan tam 60.000 Osmanlı altını almıştı. Osmanlı'nın savaştan yenik ayrılacağı kanaatine varan Şerif Hüseyin itibarını İngilizlere garanti ettirmekle beraber saf değiştirdi. Yaptığı anlaşmalara göre savaş bitince İngilizler, kurulan yeni Hicaz'da Şerif Hüseyin'in itibarını koruyacaktı. Aslında bu isyanda İttihatçıların tutumu Şerif Hüseyin'e koz vermişti. Çünkü şerif Hüseyin İttihatçılara güvenmiyor, onları dinsiz sayıyordu. Nitekim yayımladığı isyan beyannamesine besmele ile başlayan Şerif Hüseyin kendisini dindar olarak addetmesine rağmen bir siyonist tuzağa düştüğünü fark edememişti.

Ve gizlenen gerçek

İşte böylesine mücadelelerle Türk halkının yanında yer alan Müslüman Arapları hainlikle itham edenler elbette bu gerçekleri bilmiyor değiller. Fakat onlar ayrılıkçı bir politika izlediklerinden bunu saklıyorlar. Halbuki Allah Kuran-ı Kerim'de; "Bildikleri hakkı saklayanları" lanetlemişti. Allah böyle suistimallerin önüne geçilmesi için bizi Kuran'da "Mümin kullarıma söyle konuştukları zaman sözün en güzelini söylesinler zira şeytan aralarını açmak ister. Şüphesiz o apaçık düşmandır." (İsra,53) diyerek uyarmıştı.

Siyonist ve emperyalistlerin uydurması olarak ortaya atılan Arap ihaneti iddiası tamamen Ümmet-i Muhammed'i birbirinden ayırmak için uydurulmuştur.

Ne Araplar Türkleri vurdu iddiası sona ermiştir ne de Türklerin Arapları vuramayacağı garantidir.
Ama unutmamak gerekir ki, iki tarafta da bu kinleri yükselten siyonistlerdir.
Ortada dönen yüzlerce oyun var.
Müslümanlara düşen, Arap-Türk gibi ırkçı sözleri bırakıp, Allah'ın boyası ile boyanma vaktidir.
Bir tek İslam milleti vardır, o da Kuran'da belirtilen; Millet-i İbrahim'dir.
Ve hepimizin bildiği gibi, "KÜFÜR (KAFİRLER) TEK MİLLETTİR."
Yani İslam dünyasına bir saldırı, bir oyun yapılacağı zaman; birbirini yiyen kafir ülkeler anında birlik olur ve var güçleriyle İslam ve Müslümanlar aleyhine çalışırlar.

asıl ihanet 1917 de filistinde yaşandı.. Türk askerleri arap köylerinden geçerken güllerle karşılanırken, yahudi köylerinden taşlarla uğurlanıyordu

cumle biraz devrik ne demek istediniz sayin acizz

bu sefer anlaşılmıştır umarım

Cumhuriyet tarihi baştan ayağa YALAN.


Serbest Kürsü

MollaCami.Com