Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Modern mi değil mi?

Bu yazımı toplumsal olaylar ve değişimlerle ilgili romanlar yazmış olan Peyami Safa’nın Fatih-Harbiye romanına dayanarak yazmaya çalıştım. 1899-1961 yılları arasında yaşamış olan ve deyim yerindeyse bıçak sırtı gibi kesilmeye çalışılan iki dönemi de görmüş ve o açıdan da diğer eserlerinde de olduğu gibi bu eserinde de toplumsal değişimler ve bunun insanlar üzerindeki psikolojik etkisi ve ikilemi anlatılmaktadır. Bu değişimi romanında tahlil etmeye, yorumlamaya çalışmış. Burada Fatih semti tabii olarak Osmanlı’yı, Şark’ı temsil etmekte, Harbiye ise Batı’yı temsil etmektedir. Fatih lüksten ve gösterişten uzak, tarihi yapısı ve dokusu olan, alaturka müziğinin sohbetlerde çalındığı, sohbetlerinde Gazali’nin, Mevlâna’nın eserlerinin okunduğu bir mekanken Harbiye ise daha gösterişli, lüks hayat vadeden, balolar, yeni giysiler ve batının taklit edildiği bir mekan olarak tasvir edilmektedir. Neriman ise bu iki mekan ve onların çağrışımları arasında ‘Acaba hangisi daha doğru?’ şüpheleri içerisinde gidip gelmektedir. Her ikisi de birbirine zıt hayatlar ve birini seçtiğinizde diğerini unutmanız onun üzerine perde çekmeniz gerekmektedir.

Kitabın kısaca özeti ve bunun günümüze yansıması nasıldır? Kitap aşağı yukarı 75 yıl önce yazılmış, Cumhuriyet kurulalı 8-10 yıl olmuş, yeni bir rejim ve eski ile yeni arasında tercih yapmak zorunda olan halk var. Şimdi burada şu soruyu sormak gerekir:’ Eski nedir? Yeni nedir? Yeni gelirse önceki eskir mi, eskimeli midir?’ bunları tartışalım. Evvela üzülerek söylemeliyim ki bu sorulara günümüzde de bir çok aydınlarımız ve yazarlarımız da net cevap verememekte ve Neriman gibi sathi düşünmektedirler. Modernlik günümüzde başı açıklıkla, barlara gitmekle eşdeğer tutulmaktadır ve daha acı olan bunun dışındaki anlayışın yanlış olduğu kanaatidir. Gericilik ise güncel bir mesele(?) olan türbanla, dini değerlerle bağlı olmakla eşdeğer tutulmaktadır. Buradaki yanılgı şudur; modernlik veya gericilik sadece şekle mi bağlıdır? Kafaların içi hiç mi önemli değildir? Türbanlı bir hanımefendi pekala modern olabileceği gibi başı açık bir insan da pekala gerici olabilir. Ancak işin kolayına kaçılmış ve buna bir de formül bulunmuş ve formül evrenselleştirilmiş. Formül şu; türbanlı eşittir gerici, başı açık ise eşittir modern. Pekala akla şöyle soru gelmektedir; Türbanlıların hepsi başını açtığında ülke modern mi oluyor? Ya da modern olanlar başlarını örterlerse gerici bir ülke mi oluyoruz?. Yukarıdaki formül bizi bu sorulara götürmektedir. Ayrıca laiklik sadece kadınlara mı bağlıdır? Bu satırların yazarlarının hemcinslerinin laiklikte hiçbir yeri yok mudur? O zaman bizler de bağıralım. Sokaklara çıkıp haykıralım; ‘Bizler de laikliğin içerisinde yer almak istiyoruz!’ Hasılı kimliğini unutan bir toplum kimlik krizine girer ve yeni kimlik arayışlarına girer. Eski kimliğine küfreder ve yenisi göklere sığdıramaz. Hasılı; geçmişimizi iyi okuyalım, ne küfrederek ne de onu överek ders çıkaralım



alıntı

EMEĞİNİZE SAĞLIK....


Makale Köşemiz

MollaCami.Com