Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Allah dostlarının Namazı.

Yunus Baki KOÇAK
- Molla Hâmid Ekinci: Bediüzzaman, ibadet ve münacatla meşgul olurken saatlerce diz üstünde otururdu. Oturmaktan ayağının parmağı yara olmuştu. Molla Resul: “Bizde Allahtan korkuyoruz ama senin ödün patlıyor. Biz gibi rahat otursan ayağın yara olmayacaktı” dedi. Üstad: “Molla Resul, kısa ömürde, kısa dünyada ebedi hayat kazanmaya gelmişiz. Hem burada rahat oturayım, hem cenneti dava (varlığını ispat) edeyim, olmaz böyle şey.” dedi.

Bayram Yüksel: Üstadımız az yer, az uyur sabaha kadar dua niyaz ve ubudiyette bulunurdu. Namazı çok huşu içinde kılardı. Sureleri okurken tane tane okurdu. Namaza dururken, tam huzura vardığında “Allâh’u Ekber” dediği zaman bizler arkasında korkardık. Mübalağa olmasın, ahşap bina sarsılırdı. Y.A.G. Hediyesi “Said Nursi ve Risale-i Nur” 22.3.1993.

Bediüzzaman: Bir zaman kalbime geldi, niçin Muhyiddin-i Arabî gibi zatlar sahabeye yetişemiyorlar? Sonra namaz içinde “Sübhâne Rabbiyel a’la” derken, şu kelimenin manası inkişaf etti. Tam manasıyla değil; fakat bir parça hakikati göründü. Kalben dedim: keşki, bir tek namaza bu kelime gibi muvaffak olsaydım, bir sene ibadetten daha iyi idi. Namazdan sonra anladım ki, o hatıra ve o hal, sahâbelerin ibadetteki derecelerine yetişilmediğine bir irşaddır. Sözler 459.

Peygamberimiz: “Ey kızım Fâtıma, Peygamber kızıyım diye sakın namazı terk etme. Namazı vaktinde kılmadıkça cennete gireceğini zannetme” buyurdu. S.N. Nasıl Kalkılır 92.

Hatem-i Es’am: Ben abdest azalarımı yıkarken, yıkadığım her aza ile işlediğim günah ve kusurlara tövbe ve istiğfar ederek yıkarım. Camiye giderken nefsimle münakaşaya tutuşurum. Onun istediği dünyevi şeyleri, ben reddederim. Namaza başlarken, tekbirle beraber dünyevi bütün işlerimi arkama atar, ayağımın altında sırat, sağımda cennet, solumda cehennem, arkamda da Azrail bekliyor ve bu namazımda belki son namazım diye düşünürüm. Kibir ve gururumu rükûda hırpalar secdeye vardığımda sustururum. İbretli Bakışlar 49–50; Gunyetüt Talibin 430.

Mü’min, Allah’ın huzuruna durmadan evvel bütün maddi ve manevi kirlerden (günahlardan) arınıp, Allahın büyüklüğünü kudret ve azametini göz önünde bulundurarak, dünyevi meşgale ve vesveseleri bir kenara bırakıp, Allahın huzuruna, O’nun şanına yakışır bir vaziyette varması lazımdır.

Namaza başlayıp kıraati okurken, bâtıni azaya vekil olan lisan “İyyakena’büdü ve iyya kenestain” dediği zaman; batına tercüman olmazsa, yalan söylemiş olur. Yalnız diliyle böyle derken, kalbinde neler dolaştığını ve gözleri nereye baktığını ve kulaklarını nereye verdiğini bilen Allah “Sen benim huzurumda, hem kendine ve hem de seni vekil eden diğer azalarına iftira ediyorsun. ‘Ancak sana ibadet ederiz, senden medet umarız.’ diye, Bana yalan söylüyorsun” deyip yüzüne vurur.

Bunun için Allah dostları bu ayete gelince, tir tir titrer ve namazımız yüzümüze vurulacak diye kendilerini derleyip toparlarlar idi.



Muhyiddin-i Arabi Hazretlerinin Fütûhatında anlattığı bir vâkıa: Allah dostu bir muallimden bir genç, Kur’an-ı Kerim okuyordu. Muallim bir gün gencin yüzünün sararmış olduğunu fark etti ve gence sebebini sordu. Genç, her gece namazda Kur’an-ı hatmettiğini söyledi. Muallim “Evladım bu gece namaza başladığında, yanında benim olduğumu farz et” der. Genç o gecede o şekilde namaz kılar. Fakat her gece hatmederken o gece Kur’an-ı yarısına kadar ancak okuyabilir. Sabahleyin vaziyeti hocasına anlatır. Hoca “Önümüzdeki gece (Resûlullahın talebesi olan) herhangi bir sahabenin yanında imiş gibi namazını kıl” der. Genç, o gecede öyle namaza başlar ve sabaha kadar ancak Kur’an-ın dörtte birini okuyabilir. Muallim, ertesi gün “Kur’an kendisine nazil olan Fahr-i Kâinat Efendimizin huzurunda imiş gibi kemâli tâzimle namaza başla” der. Genç, o gecede Kur’an’dan bir cüz ancak okuyabilir. Muallim “Önümüzdeki gece de Kur’an-ı Resûlullaha getiren Cebrail (AS)ın huzurunda imiş gibi namaza başla” der. Talebe o gecede birkaç ayet ancak okuyabilir. Ertesi gün hoca: “Evladım şimdi vazifen büyüktür önümüzdeki gece abdestten sonra tevbe-i istiğfar et. Namaz kılan adamın huzuru ilahide münacatta bulunduğunu hatırından çıkarma, kemali tevazu ile namaza başla” dedi. Genç bu şekilde hazırlanıp, kalbini ve lisanını bir edip “Allâh’u Ekber” deyip namaza durarak fatihaya başlar. “İyyâke na’büdü” ye gelince “Acaba lisanımı kalbime uyduramıyor muyum? Yoksa Rabbim “Yalan söylüyorsun” diye, yüzüme mi çarpacak?” diye sabaha kadar tekrarlar durur. Sabaha tâkati kesilir ve hocasının yanına gidemeyip, hocasına haber gönderir. Hocası yanına geldiğinde, gencin son nefesinde olduğunu görür. Hocasını gören genç ağlamaya başlar ve “Hocam, Allah senden razı olsun. Şimdiye kadar kıldığım namazların ne olduğunu (şimdi) anladım. “İyyâke na’büdü”ye gelince, Cenab-ı hakkın heybet ve azâmeti karşısında yalan söyleyeceğim diye korktum ve ciğerlerim parça parça oldu. Artık dünyaya veda ediyorum.” dedi. Üç gün sonra genç vefat etti. Defnettikten sonra, halk dağıldığında hoca kabrin başına dikilip “Ey evladım ne haldesin?” diye sordu. Kabirdeki talebe: “Ben hay ım ve hay olan Cenab-ı Hakkın yanındayım, bana bir hesap sorulmadı” diye cevap verdi. Bu sesi işiten muallim (Kendi halinin nasıl olacağına müteessir olarak) evine döndü ve üç gün sonra oda vefat etti.

Allah(c.c) razı olsun inşallah...

rabbim bizlerede yaptıgımız ibadetlerin lezzetini alıp tam manasıyla yapmayı nasipetsin


Namaz

MollaCami.Com