Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Tasavvufi Hikmetler

Hikem-i Ataiyye
(Tasavvufi Hikmetler)

Melâl(hüzün) içindesin Yoksul olduğunu düşünüyorsun Ne ki senden alınmıştır, o senin hayrınadır İçindeki yoksulluğu hissediyor musun? İşte senin için en hayırlı vakit Unutma, ihtiyaç mütemadîdir

Madem ki içinde bulunduğun yer, konuştuğun kimse sana feyz vermiyor, terke mani olan ne?

Sevdiğin ve kendisine koştuğun iyi iş, meşgul olman gereken iştir

Yapacağın iki iş birbirine karıştığı zaman onlardan nefsine ağır gelenine bak ve onu yap Çünkü nefse ancak hak ve doğru olan şey ağır gelir

Yok olmayan bir izzet ve şerefin seninle olmasını istiyorsan, fâni bir izzet ile aziz ve bahtiyar olmaya çalışma

Cenab-ı Hakk'ın, halkın eliyle sana ezâ ve cefâ ettirmesi, onlarla beraber oturup kalkmaman içindir Her şeyin seni rahatsız etmesini istiyor Ta ki seni hiçbir şey meşgul etmesin, Allah'tan alıkoymasın

Her meseleye cevap veren, her gördüğünden bahseden, her bildiğini anlatan bir kimse gördüğünde bu haliyle onun cahil olduğunu anla

Hâli ve yaşayışı sana feyz ve hamle vermeyen, kâli(konuşması) ve sözü seni Allah'a götürmeyen kimse ile dostluk etme, arkadaşlık yapma

Dünyada bulunduğun müddetçe keder ve üzüntülerin gelip çatmasını garip görme Çünkü dünya, vasfına layık olanları ve tabiatının gereğini ortaya koyacaktır

Allah katında kıymet ve değerini öğrenmek istiyorsan; seni hangi işte ikame ettiğine, hangi halde tuttuğuna bir bak

Şeytanın senden gafil olmadığını bildiğin zaman, varlığını elinde bulunduran Allah'tan gafil olma

Senin için vakitlerin en hayırlısı yoksulluğunu müşahede ettiğin, sendeki zayıflık ve zillete döndürüldüğün vakittir

Yaratıcısını müşahede edemediğin sürece kainatla berabersin O'nu müşahede ettiğin zaman ise dünya seninle olur

Allah ile huzur haline ulaşamadın diye zikri terk etme, zikrin peşini bırakma Çünkü bizzat zikirden gafil olmak, zikir yaparken gafil olmaktan daha beterdir Olabilir ki (Hakk Teâlâ) seni gafletle yapılan zikirden yakaza hâlindeki zikre() yükseltebilir

Varlığı sence küçük görülen ve göze batmayan ibadet aslında kalplerin dirilişi için en çok ümit verici ibadettir

Senin ALLAH'tan istediğin şeylerin en hayırlısı, O'nun senden istediğidir

Allah razi olsun,
keske bu sayfa devam edip gitse , okumaktan bikmam ne güzel hikmetler.


Allah razi olsun,
keske bu sayfa devam edip gitse , okumaktan bikmam ne güzel hikmetler.


aynen size katılıyorum..

[center][/c65.hikmet
Ey mürid, umut kestiğin şeyden hürsün, ümit beslediğin şeyin kölesisin.
İnsan için en büyük şeref ve meziyet hürriyet, en alçak hâl ise bağlılıktır. Hürriyet şerefi, umutsuz olmanın ve kanaat etmenin neticesi, kölelik de tamah ve ümidin semeresidir.
Tamah ve ümit, birşeye duyulan aşırı sevginin ve ihtiyaç şiddetinin delilidir. Umut kesmek ve kanat, ondan kalbin feragat ettiğinin ve muhtaçsızlığının (gınanın ) burhanıdır.
Sevgi ve ihtiyaç şüphesiz köleliktir, vazgeçmek ve ihtiyaç duymamak da hürriyettir. Tamah (açgözlülük) eden kuldur, umut kesen hürdür. "Tamah ettirmek olmasaydı, hür ve asil yaratılışta olanlar hiçbir şeyle köleleştirilemezlerdi." denmiştir. Yükseklerde uçan bir kartalı
tuzağa düşüren tamah değil de nedir?
Bu hususta bir beyit:
Halini gördüm esir oldum kemend-i zülfüne
Dane için kendimi saldım düşürdüm dâme ben
(Yüzündeki beni görünce saçının esiri oldum. Tane için alçaldım, tuzağa düştüm.)
Aşağıdaki hikaye de bu hikmeti tasvir eden garip olaylardandır.
Fet-i Musuli Hazretleri bir gün etrafında oynayan çocukları seyrediyordu. Bu sırada biri gelip
Hazret'e sordu:
"Heva ve heveslerine uyan, nefs ve şehvetlerine esir olanların özellikleri nedir?
Bu sırada çocukların birinin elinde ekmek, diğer birinde ekmek ve katık vardı. Katıksız çocuk öbüründen katık istedi.
O da: "Köpek olursan veririm" dedi. Katık isteyenin boynuna ip bağladı ve arkasından koşturmaya başladı.
Musuli hazretleri buyurdu:" İşte nefsani şehvetlerine tâbî olanların hâli,şu köpek gibi
sürünmekteki olan çocuğun hâlinin aynıdır. Zira bu çocuk yalnız ekmeğe kanaat
edip katık tamahında bulunmasaydı, bu garip duruma düşermiydi?"enter]

Yaratıcısını müşahede edemediğin sürece kainatla berabersin O'nu müşahede ettiğin zaman ise dünya seninle olur
allah razı olsun kardeşim

61. Hikmet
yaptığın ibadetler seni sevindirip övündürmesin. Ancak Cenab-ı Hakk'ın seni
ibadete muvaffak ettiği için sevinmelisin. Zira Cenab-ı Hak Kur-anda buyurmuştur:
"De ki, Allah'ın ihsan ve rahmetiyle sevinç duysunlar, ancak bununla sevinip övünsünler: Bu onların toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. (Yunus/ 58)
İbadetle ferahlanmak biri kötü ve biri iyi olmak üzere iki türlüdür. Kötü sayılan sevinç, ibadet edenin ibadet ve taatin kendi ihtiyari ve kuvvetiyle yapıldığını sanmaktan dolayı hâsıl olan
sevinçtir. Bu bir nevi ucb yani kendini beğenmedir ve küfran-ı nimettir. İyi olan ferah ise, ibadet edenin kendisinden zuhur eden ibadetleri ilahî ihsan görerek, Allah' ın başarı vermesinin sonucu
ve tecellilerin semeresi bilerek, yalnızca bu fazl ve kereme karşı şükran duyup sevinmesi
övünmesidir. Hikmetin sonunda belirtilen ayet, işte bu ikinci kısım sevince delâlet etmektedir.
İbadet, abidden(İbadet edici) çıkması ve abidin fiili olması bakımından sevinmeye,
övünmeye şayan değildir. İbadet, abide Cenab-ı haktan bir nimet, ibadet edenin
elinden çıkmış bir ilahi fiil ve başarı olması bakımından marifet sahiplerinin övüncü olur.


Kaynak: Hikem-i Atâiyye Şerhi
Kastamonulu Seyyid Hafız Ahmed Mahir.


Yaratıcısını müşahede edemediğin sürece kainatla berabersin O'nu müşahede ettiğin zaman ise dünya seninle olur Allah razı olsun... kardeşim
Teşekkürler...


Tasavvûf

MollaCami.Com