Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Aynasını arıyorum aşkın...



Aynasını arıyorum aşkın...


Bazen içimdeki Yusuf

Bakıyor gözlerimin derinine

Bazen içimdeki kuyu

Uzanıyor gözlerimin derinine

Bazen gözlerim

Seni buluyor

Bir damla sunuyor kokun

Kalbim görüyor

Bazen çağıran kulağım

Tutuyor dilimi

Bir ses veriyor ruhun

Kalbim duyuyor

Baktığımda gördüğümü sandığım şey ve bir ömür aradığım güzellik içimde gizlediğim dünya imiş meğer. Arayışın başladığı noktaya döndüğünde karşına çıkanın kendin olduğunu görüyorsun. Ve döndüğün çember boyunca düz bir çizgide yürüdüğün yanılsamasını yaşatıyor yaşadığını sandığın her an Bulduğun yeni parçalarla tamamlamaya çalıştığın resim her bir yeni parçanın katılımıyla daha da yabancılaşıyor.

‘Dere kıyısında dudakların kupkuruYatar uyursun; su aramak için de seraba doğru koşup gidersinUzaklarda serabı görür ona koşar görüşüne aşık olur Uykuda arkadaşlarına gönlü gözü açık olan benim perdeleri deler her şeyi görürüm benİşte bak şimdicik de o tarafta su gördümHadi koşalım oraya varalım diye atar tutarsınHalbuki o gördüğün seraptır senin! Her adımında bu güzelim sudan biraz daha uzaklaşırsın Koşa koşa seni aldatan o seraba güya yaklaşır fakat hakiki sudan uzak düşersin!

Nice kişiler vardır ki ulaşmak istedikleri yerden hareket eder oraya varmak için yola düşerlerOna hiç çekinmeden dalgalar gelir vurur da o yine upuzun çöllerde koşar durur! Su ona şah damarından yakındır da o suzuzluktan yanar yakılır?’ Rengarenk sularda yıkanmış fırçanın beyaz ve boş bir zeminde kurulanışı değil hayatımız Karşısındakine gösterilecek değil karşısındakini gösterecek bir eser yapan sanatkarın hikayesiyle özdeştir; insanın hayatı...

En güzel resmi yapabilmek için bahse giren iki ressama birbirlerine bakan iki oda verilmiş Odalar arasına eserler tamamlanıncaya kadar perde çekilmiş Ressamlardan biri tüm boyalardan getirmiş rengi renge katmış yeni renkler yapmış odayı boyamaya başlamış. Diğer ressam hiç boya almamış günlerce odanın duvarlarını zımparalamış lekelerini temizlemiş. En sonunda başlamış duvarları cilalamaya. Ressamlar eserlerini tamamlayınca hangisinin daha güzel olduğuna karar verme vakti gelmiş. Renk renk boyalar kullanan ressamın odasına bakılmış önce; görenin idrakini zorlayan fevkalade bir güzellikle karşılaşmışlar. Daha sonra diğer ressamın odasına geçilmişressam aradaki perdeyi kaldırmış. Odadakiler karşı odanın duvarındaki resmin aksini görmüşler. Cilalanmış odanın duvarındaki resim daha göz alıcı ve parlakmış.

İnsanın ömrünce aradığı ve bazende bulduğu şey karşısındakini gösteren bir ayna imiş. Bu öyle bir ayna ki; her şeyin içimizdeki resimde varolduğunu gösterir ve ona baktığımızda aradığımızı buluruz. İnsanın gönlü de sırlı bir aynadır. Hiçbir yere sığmayacak olan; sadece insanın gönül aynasında parlar. Gönlün odası hududu olmayan aynaya dönüşür.

Yusufa hediye getiren konuğun ona ayna vermesi bundandır İçindeki resmin aksini görsün ve bilsin. Yusufun kendisi de aynadır ve güzelliği yaratanın nuruyla aydınlanır. Bir aynayı kuyulara da atsalar karanlık zindanlarda da bıraksalar; yansıttığı güzellikle aydınlanacaktır her yer...

''Yusufun güzelliği bülbülün sesi baharın çiçekleri güneşin doğuşu ve batışı annenin şefkati İsanın nefesi Musanın eli ve Muhammedin(sav) müjdesi aynadır; gören gözler işiten kulaklar ve yaşayan kalpler için''Mevlana...



Abdullah Kans



aynasını arama aşkın üzülürsün!

çünkü ahir zaman,

geçim derdinden aşk-maşk kalmadı kardeşim!

ne ayna var,

ne ona bakan ,

ne onu arayan,soran...

aşk mı arıyorsun ?

neyi arıyorsan o ol...

aşk da sen ol ,

meşk de sen ol,

uyan uysun ,

uymayana eyvallah de geç....


Edebiyat

MollaCami.Com