Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


>Ümreye gideceklerin dikkatine...

Umre sezonu açıldı. İlk kafileler gelmeye başladı bile. Umreye gelecek olan Türkler için söylemek istediğim bir kaç şey var. Bunları acizane tavsiye olarak kabul ederseniz sevinirim.

İlk olarak öncelik verdiğim, itina ile dikkat etmemiz gereken bir mevzudan bahsetmek istiyorum.

Şimdiye kadar umreye gelen Türklerin genelinde olmasa da hiç de küçümsenmeyecek bir kısmının hep aynı yanlışlara düştüklerini gördüm. Zaman zaman hepimizin yaptığı şeyler aslında. “Ben yapmam” diyenler pek de inandırıcı gelmez bana açıkcası. Nefsimizin en çok zevk aldığı şeylerden bir kaçı; eleştirmek, küçük görmek, malayaniyatla ilgilenmek... Hele bir de bu fenalıkları mübarek topraklarda yapmak işin vahimiyetini arttırıyor.

Kabe’ye veya Mescid-i Nebevi’ye gittiğimde kendime oturacak yer ararken gözlerim hep Türkleri arıyor, bir Türk bulayım da onun yanına oturayım diye dakikalarca bakınıyorum bazen. Genelde zor olmuyor, maşaallah ülkemizden çok sayıda insan geliyor kutsal topraklara. Fakat ne acıdır ki; yanına oturduğum Türklerin büyük bir kısmı tanışma merasiminden sonra hiç vakit kaybetmeden şikayete başlıyor.

Mevzu derin; sokakların kiri, yemeklerin kötülüğü, esnafın fırsatçılık yaparak mallarını çok pahalıya satması, oteldeki odası, polisler, başka milletten olduğu halde Suudi olduğunu iddia ederek üstelik bu konuda çok bilgisiz olduğunu da hiç gizleyemeden bazı bayanların kıyafetlerini eleştirmek... gibi son derece lüzumsuz bahisler.

Kabenin karşısına geçip oturduğumuz zaman etrafımızdaki insanları adeta göz hapsine alarak ayıp ararcasına tepeden bakışlarımızla incelemekten vazgeçip, buralara gelebilmenin kıymetine anlayarak elimizde olan nimetlere şükredelim biraz da.

Burayı, dünyanın küçük bir emsali olarak kabul edelim. Bu küçük dünyada bir çok milletten, kültürden insanlar var. Elbetteki bütün bu insanların bizimle hemfikir olması, yaşam tarzlarımızın aynı olması, kısacası bizler gibi olması mümkün değil. Temizlik anlayışımızdan tutun da, damak tadımıza kadar herşeyimiz farklı olacaktır. Tıpkı bizim de onlardan farklı olduğumuz gibi. Bunları normal karşılamamız lazım. Bazılarının yemeklerini beğenmediğimiz, onların çirkin şeyler yediklerini göstermez ve bu yüzden bizlere onları aşağılama hakkını vermez.

Bu kutsal topraklarda ibadet ederken imtihanda olunuyoruz aslında. Burada karşılaştığımız binlerce, onbinlerce insanın her biri başka bir fıtrat. Her insan başka bir alem. Bu yüzden müslümanlığın gereği olan; hoşgörü, mü’minin mü’mine muhabbetle davranması, birbirimize din kardeşim diyerek daha makul yaklaşmamız Efendimizin kokusunun sindiği bu yerlere gelebilen her müslümanın dikkat etmesi gereken durumlar.Eğer bir din kardeşimizi şahit olduğumuz bir yanlışından dolayı ikaz etmemiz icab etse bile bunu hoşgörüyü, tatlı dili ve uygun üslübu dikkate alarak yapmamız gerekir.

Bir başka husus; kimsenin buraya lüks içinde, evinde alıştığı konforu bulmak umudu ile tatile çıkar gibi gelmesini tavsiye etmem. Bu fikirde olan Türklerde çok fazla ve elbetteki bekledikleri konforu bulamadıkları için sinirleri bozuluyor ve yine neticede lüzumsuz işlerle meşgul olmuş oluyorlar.

Amacımız sanki burada ibadet etmek, günahlarımızın affolunması için Allaha yalvarmak, Efendimizin huzuruna varıp mübarek ruhuna bir fatiha okumak değil de; diğer insanları terbiye etmek, yanlışlarını düzeltmek, kendi bildiğimizi kabul ettirmek. Hem de küçümser bir tavırla, sanki bizler kusursuzuz gibi. Rahatımızdan ve keyfimizden ödün de veremiyoruz çok kez.

Kendimizi çok mükemmel görüyoruz ya, öyleyse biraz da şöyle düşünelim; Kabe Türkiye’de olsaydı neler olurdu acaba? Afrikalısı, Çinlisi, Pakistanlısı, Hintlisi, Mısırlısı, Suudlusu, Endonezyalısı, Filipinlisi...

Milyonlarca insan bizim ülkemize Kabe’de ibadet etmek için gelseydi neler olurdu? Sokaklarımızı temiz tutmak, esnafın fırsatçılık yapmasına mani olmak, lokantaların çıkardığı yemeklerin her milletin insanının damak tadına hitap etmesini sağlamak, o kadar insana yetecek kadar otel yapmak, bunların işletmesini hiç bir müşteriyi üzmeden yapabilmek, ulaşımın insanların istediği gibi çok rahat olmasını sağlamak, Kabe’nin yakınlarındaki sokakları her gün yüzbinlerce insanın geçip gitmesine rağmen her an tertemiz tutmak, bayanların kıyafetlerini kendi bildiğimiz doğru üzerine tek düzey haline getirmek sandığımız kadar kolay olur muydu acaba? Hoşumuza gitmeyen durumlarda bunları düşünürsek eğer, olanları daha makul karşılamamız kolaylaşacaktır kesinlikle.

Kısıtlı vaktini böyle boş şeylere kafasını takarak hem kendini yıpratan hem de etrafındaki insanlara farkında olarak veya olmayarak aynı malayaniyatla meşgul etmek suretiyle zarar veren umreciler, tahmin ediyorum ki Türkiye’ye geri döndüklerinde dizlerini dövüyor olmalılar. Bu yüzden yakında umreye gelecek olanların, burada ömürlerinin en kıymetli günlerini geçirdiklerini, her bir dakikalarının bile çok ehemmiyetli olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Elbette bu fena hallerde her fenalıkta olduğu gibi şeytanın da hissesi vardır. Kutsal topraklarda mümin insanların ibadetini, zikrini engelleyip; gözüne, kulağına, gönlüne perde indirmeye çalışcaktır. Şeytanın da vazifesi bu. Fakat bizler sahip olduğumuz aklımızla şeytanı alt etmeliyiz. Gözümüze hoş gözükmeyen her ayrıntıya takılmadan Mekke’ye, Medine’ye gelmekteki asıl maksadımızı hatırlayıp Türkiye’den yola çıkarkenki huşumuzu yitirmemeliyiz.

Zaten Mekke’de ve Medine’de bunca güzellik içinde, bu manevi atmosferde, bu bambaşka alemde, Allah’ın evinde, Efendimizin doğduğu, yaşadığı, vefat ettiği bu kutsal topraklarda, sayısız sahabenin ayak bastığı, her bir köşesinde asr-ı saadete dair ayrı bir iz bulunan bu yerlerde, Uhud dağının insanlara saçtığı nurla nurlanmak varken; böylesine basit, boş, lüzumsuz noktalara takılmak pek de akıllı işi değil esasında.

Bir tavsiyem de bayanlara olacak; bizler, buradaki peçeli bayanların çorapsız tavaf etmesine kızarken hemen o anda dönüp kendi kılığımıza kıyafetimize bakarsak yanlışın büyüğünün kendimizde olduğunu görürüz. Elbetteki her bayan için söylemiyorum bunu, hatta önceki senelere göre dikkat çekici bir düzelme bile var. Fakat henüz bu hatasının farkına varamayanlar epeyce fazla.

Daha geçen hafta Kabe’de bir kaç Türk bayan gördüm saçı yarı açık, yarı kapalı namaza duran. Üstelik tek problem başörtüsü de değil, rahat tavaf etmek için Türkiye’de özel hazırlattıkları kıyafetler de buraya pek uygun düşmüyor. Bayanların fıtratında vardır güzel görünmek isteği, fakat burası bunun hiç de yeri değil. Pantolonla, kocaman topuzlu kafaya gelişi güzel attılan sözde başörtüsü şallarla tavaf etmek ne derece doğrudur, hatta doğru mudur? Bir Türk bayanla sohbet ederken neden böyle giyindiğini sorduğumda bana neden yaptığını kendisinin de bilmediğini söyledi. Hatta Türkiye’de sokağa asla böyle çıkmadığını iddia ediyordu. Gerçekten çok enteresan bir durum.

Umreye gelen ve böyle giyinmeyi tercih eden bayanlar, gelmeden önce nereye gideceklerinin idrakine varırlarsa böyle nahoş durumlara meydan vermemiş olurlar.

Burası Mekke, burası Beytullah
Burası Medine, burada Resulullah...


Ayşenur KAHVECİ

Rabbim en kısa zamanda bizlerede Ümreyi nasip etsin,amin..

amin cümlesine inşllh.
güzel bir konu takdire şayan olmuş syn cepni.elinize saglık :)

Burası Mekke, burası Beytullah
Burası Medine, burada Resulullah

Rabbim en kısa zamanda bizlerede Ümreyi nasip etsin,amin

TŞKRLR GÜZEL UYARILAR.

Amin... İnşallah.
Emeğinize sağlık cepni kardeşim. Rabbim o mübarek topraklara gidipte düştüğü gafletten etrafındaki güzellikleri göremeyen kullar olmaktan muhafaza buyursun bizleri.

allah razı olsun paylaşım için. ama biz türkler böle ne yazıkki kendimize bakmadan çevreye bakıyoruz. önce kendi ayıplarımızı ayıklamamız lazım.

yerinde bir ikaz RAHMAN razı olsun

RABBİM en kısa zamanda bizlerede nasib etsin
etmekle kalmayıp kadrini kıymetini bildirsin
rızalıkılarını alarak ayrılmayı nasip etsin inşallah..

sağol kardeşim paylaşımın için

ah ahhhhhh bir de bana sor sen bu olanları. bazen gülüyosun olanlara. bazen hayret bazen şaşkın..... ama işte buralarda sakın ama sakın kimseye bir şey deme

unutmaki mekke de olanlar allahın , medine de olanlar rasuulullahın müsaafiridir. ev saahibi evini açmış ise bize bir şey demek düşmez. haddimiz dahi değildir. biz kimiz de allahın ve rasuulullahın müsafirlerine bir şey diyecez. buralara gelmişse davetle gelmiştir. ve bence en faziiletli amel allah ve rasuulunun müsaafirlerine yardımdır.

vesselam


Serbest Kürsü

MollaCami.Com