Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


HAZAN MEVSİMİ...



Yaşlılık… Hayatın hazan mevsimidir…

Mevsimin geldiğini rüzgârların kolunu kanadını devirmesinden,

Sağlıklı yanlarının sararan yapraklar gibi düşmesinden anlarsın…

Şöyle geriye dönüp baktığında bunca yılı hiç yaşamadığını düşünürsün, bir rüya gibi gelir sana, bitmez sandığın yıllar…

Zaman çalacağını çalmıştır senden, bir değirmen misali öğütmüştür hayatını…

Saç ve sakal beyazlamış, yıllardır çekilen sıkıntılar derine buruşukluk olarak aksetmiştir. Ne sevimsiz olur bu mevsimde aynalar…

Omurga yıllardır taşıdığı yükün altında yıpranmış, Vücutta düzgün çalışan bir organ kalmamıştır. Bakışlar derinleşir, Kahkahaların yerini bilgece tebessümler alır. Bazen de gencecik yaşında bir yaşlı gibi yaşadığın için hayıflanırsın, derin bir keşke çekersin geriye dönemeyeceğini bile bile…

Bayram sabahları eli öpülen, “yavrum bizim zamanımızda” diye başlayıp “şimdilerde nerde” diye biten anılar anlatmak sırası sendedir artık…

Birkaç eski fotoğraf tazeler hafızanı

Gençlikten kalan hatıra kırıntılarını anımsayıp gülersin…

Toprağa gençlik gözüyle bastığın gibi basmazsın artık, küçümsemezsin toprağı… Hele birde evlatların hayırsız çıkmışsa, hazan mevsimin çetin geçiyorsa; toprağı tek dostun gibi görürsün, hem de ne dost…

Bu mevsimi yaşamak seni korkutmaz, zaten geleceğini biliyordun. Seni korkutan yalnızlıktır…

Annen, baban ve arkadaşların bu mevsimi yaşadı ve gitti. Bazı arkadaşların da hazanı görmeden henüz hayatın ilkbaharında gitmişti…

Ruhlarına bir yasin okumak için mezarlığa gidersin…

Ve mezarların sana göz kırptığını görürüsün.

Artık dünyalık hayaller kurmak anlamsız gelir sana,

Alıcı gözüyle bakmazsın artık hayata…

Nelerim var diye arada bir heybeni kontrol edersin.

Düşündüğün tek konu Asıl vatanda seni nelerin beklediğidir.



Bir elinde doksan dokuzluk tespih,

Bir elinde bastonun,

Sonsuzluk yurdunun kapısına

Doğru yürürsün…

bazende gencecik yaşında bir yaşlı gibi yaşadığın için hayıflanırsın , derin bir keşke çekersin geriye dönemeyeceğini bile bile ... :'( :'(
sanki beni anlatıyor burası emeğine sağlık sevgili neyzen lal

rica ederim kardeşim...
Rabbim ömrümüzü Zatına yaraşır geçirmemizi nasip buyursun....

Bir elinde doksan dokuzluk tespih,
Bir elinde bastonun,
Sonsuzluk yurdunun kapısına
Doğru yürürsün…


Bazen hayat, baston ve tesbihlik hali beklemiyor; son bulmak için :-\
Yüzümüz ak bir şekilde sonlansa ömrümüz. Ah! :'(

Bir de şu geçti aklımdan. Sanırım dünya da hazan mevsimini yaşıyor. Çabuk tükeniyor her bir şey. Bitiyor daha ele geçmeden. Tükeniyor daha tam anlamıyla bilinmeden. Ve sanırım birazcık da tadı, tuzu kalmadı ya da biz bitirdik o hazzı...

Harika bir yazıydı. Paylaşım için teşekkürler kıymetli kardeşim ;)

gelmenize çokk memnun oldum Kardelen kardeşim.


Edebiyat

MollaCami.Com