Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bir efsane

Anamas Dağları Beyşehir Gölü'nün güney sınırını oluşturur. Aslında Toros Sıra Dağları'nın uzantısı olan dağlar, yörede bu isimle anılırlar. Kar, en yüksek tepesinin daim misafiridir. Yaz ve kış hiç terk etmez onu. Belki de görünüşündeki heybet bundan kaynaklanır. Güneş gölün üzerinden süzülerek avuçlarında batar tepenin ve gece mağrur başını aşarak çöker kente. Bu heybetli dağlara ait bir de efsane dolaşır dillerde:
Eski zamanlarda yörükler bu dağların eteklerinde çadır kurarlarmış. Serin yaylaklarda yazı geçirir, hayvanlarını otlatırlarmış. Bu yörüklerin arasında bir yetim oğlancıkla anası yaşarmış. Yetim oğlan anasına bakmaya çalışır, yuvasının geçimini üstlenirmiş. Oğlan eve zamanla hakkı olmayan şeyleri getirmeye başlamış. Bolluğa da kavuşmuşlar. Çocuk büyüyünce yörenin en korkulur eşkıyası olmuş. Bir gün yakalanarak kadının huzuruna getirilmiş ve idam cezasına mahkûm edilmiş. Bunun üzerine eşkıya:
"Kadı efendi beni asmayın. Ben çocukken anam n'ettimse ses etmedi… Eve getirdiğimi haram mı helal mi demeden yedi. Bana doğruyu yanlışı göstermedi. Bu yüzden beni değil 'anamı as'ın.
Kadı eşkıyayı haklı bularak onu değil anasını asmış. Böylece bu dağların adı Anamas kalmış.
Şimdi bu ibretlik efsaneyi zamanımıza göre biraz yorumlayalım.
Günümüzde çocuk eğitiminin önemi daha iyi anlaşılmıştır. Buna rağmen çocuklarımız maddeci medeniyetin kıskaçları arasında ölüme terk ediliyor. Yoğun iş temposunda daha lüks, daha rahat hayatlar için delicesine çalışıyoruz. Ailemizi özellikle de çocuklarımızı ikinci plana atıyoruz. Yalnızca karın doyurmakla yükümlü yabancı ellerde yetişen çocuklar, kendilerine göre bir dünya kuruyor zihinlerinde ve aynı evde aynı kanı taşıyan fakat birbirine yabancı insanlar yaşar duruma geliyor. Üzerinde bir sorumluluk olan evlat yerine kendi hayatını yaşayan ve ailesine yük olmayan evlat, ebeveynlerin işine geliyor.
Bir Müslüman’ın yiyip içtiğinin helal olup olmadığını sormak benim ayıbıma gider. Fakat çocuğun cebine parasını koyup gerisine karışmayan anne ve babaların vicdanlarını sorgulamaları gerektiğine inanıyorum.
Şöyle düşünün: Mizan kurulmuş, evlatlarınız Allah'ın huzuruna getirilmiş. Onların her günahından size de bir pay veriliyor. Sonunda gerçekten helak olan siz oluyorsunuz.
Kurtuluş orada değil dünyada. Kendimizin ve ailemizin kurtuluşa erenlerden olabilmesi için samimi bir çaba harcamalıyız. Çocuklarımıza yiyip içtiklerinin, giyim kuşamlarının, saç sakal modellerinin, özellikle de düşünce tarzlarının nereden geldiğini sormamız, onların ahlaklı, yetkin bireyler olabilmesi için de bazı önlemlere başvurmamız gerekiyor.
'Müslüman Türk kültürü içinde "kökü mazide olan bir ati" anlayışıyla yoğurmalıyız evlatlarımızı. Bu işin sonu kadı değil Allah huzurudur.............

tşkkrlr... :)

"Kadı efendi beni asmayın. Ben çocukken anam n'ettimse ses etmedi… Eve getirdiğimi haram mı helal mi demeden yedi. Bana doğruyu yanlışı göstermedi. Bu yüzden beni değil 'anamı as'ın.

İşte anne-baba olmanın ne kadar zor ve ne kadar mesuliyetli bir iş olduğunun kanıtı he :)
Evet, şimdiki zamanda insanlar daha bilgili, daha kültürel yaşamayı öğreniyor. Yalnız arada unutulan çooook büyük bir nokta var. Kendileri öğrenmeye çalışırken, kendilerinden sonra gelecek nesle bir hiç! bırakıyorlar.
Ama eminim bizler öyle yapmayız :)
Yoksa Allah korusun; "Bu işin sonu kadı değil Allah huzurudur" Değiil mi?

Çok güzel bir efsaneydi. Okuyanı çok olur inş. :)
Paylaşım için teşekkürler...

okudugunuz icin ben tesekkur ederim

çok eğitici bir paylaşım ,teşekkürler,


tşkkrlr... :)

eline emeğine sağlık kardeşim..


Aile ve Çocuk

MollaCami.Com