Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İLAHİ HİKMETLER

Kainatta cereyan eden bin bir hadisenin hemen hepsinin arkasında, ilahi hikmetler mevcuttur. Fakat biz aciz ve zaif kullar, bunların iç yüzünü bilemediğimiz için, kimi hadiselere acır; kimi hadiselere üzülür, kederleniriz. Kimine de sevinir memnun olur, kendi kısa görüşümüzle "iyi oldu" deriz. Aslında bizler işin sadece dış yüzüne bakıyoruz. İlahi sebep ve hikmetler ise işin iç yüzüne bakıyor.
Şu kadar var ki Mü'min, hadiselerin iç hikmetini bilmese de isyan etmez. Bir hikmeti vardır diyerek itiraz etmeden susar. Fakat münkir böyle değildir. O hikmetini görüp, sebebini bilmediği hadiselere itiraz eder. Belki bir hikmeti vardır diyerek susup rıza göstererek, işi sahibine bırakma şuurunu gösteremez.
Hadiselerin iç yüzündeki esrarı görememek, sadece insanoğlu için bahis mevzu olan bir acizlik değildir. Allah ın daha nice mahlukları vardır ki, bilmemekte gayba aşina olmamakta bizimle müsavidirler. Gaybı ve dolayısıyla İlahi sırları "bildirmediği takdirde" melekler de bilemezler. Azrail Aleyhisselam da, bu ilahi esrar karşısında aczini, zaafını her zaman hisseder.
Bir zaman Allah Azimişşan Azrail Aleyhisselam a sorar:
-Ya Azrail! Bunca zamandır kullarımın ruhlarını kabzediyor, canlarını alıyorsun. Kabz-ı ervah zamanında en çok kime merhamet duydun? En fazla kime öfke duydun?
-Ya Rabbi! Her şay zatına malum olduğu gibi, bir defasında deniz üzerinde fırtınaya tutulan bir geminin suya dökülen bütün fertlerinin ruhunu kabzettim. Fakat bu sırada kucağında küçük yavrusuyla bir tahta parçasına tutunmuş, suya bir dalıp bir çıkan annenin de ruhunu kabzedip, küçük yavrusunu tahta üzerinde sağ salim bıraktığım zaman, su üzerinde annesiz kalan bu yavruya çok acıdım. Tahta üzerinde annesiz kalan bu yavrucuğun acıklı hali, beni uzun zaman müteessir etti.
Allah Azimüşşan tekrar sorar:
-Ya Azrail! Bu en çok acı duyduğun vakadır. Bir de en çok seviç duyduğun vakayı anlatır mısın? Kimin ruhunu sevinerek aldın ?
Azrail Aleyhisselam bu suale şöyle cevap verir:
-Filan yerde zalim bir hükümdar vardı; etrafını kasıp kavuruyor , inim inim inletiyordu. İşte bu zalimin ruhunu kabzetmem için emir olunduğunda, ona doğru giderken en derin neşeyi duydum. O zalimin canını alırken duyduğum sevinç kadar hiç bir yerde duymadım."
İdrakinden aciz bulunduğumuz nice hikmetler sahibi Allah u Teala bu defa Azrail e şöyle bir sual sorar:
YA Azrail! O canını alırken sevinç duyduğun zalim kimdi biliyor musun?
-Sen bilirsin Ya Rabbi Bun aciz bir kulunum.
-İşte ruhunu alırken büyük sevinç duyduğun o zalim, vaktiyle bir tahta üzerinde bıraktığın zaman büyük üzüntü duyduğun o çocuktu."
Şimdi ayetin mealini okuyalım;
"KAİNATTAKİ TASARRUFUNDAN SUAL OLUNMAZ. FAKAT İNSANLAR YİNE SORARLAR..."
(yanlış bölüme gönderdiysem kusura bakmayın pek bilmiyorum selam ve dua ile...)

sagol kardeşim çok güzeldi nerden nereye işte :)

Allahın takdiri hıkmetı işte ama anlayana
Rabbim anlayanlardan kılsın
paylaşımın için sağol


kıssadan hisse

MollaCami.Com