Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


yetim çocuk..

Yetim Çocuk

Bişr, on yaşında, kıvırcık saçlı, güler yüzlü, sevimli bir çocuktu. O, annesiyle babasını, annesi ve babası da Bişr'i çok severdi. Ailecek mutlu bir hayatları vardı.
Şimdi ise Bişr, kimsesiz ve yapayalnızdı. Yardımsever insanların kendisine verdikleriyle yaşamaya çalışıyordu. Artık onun yüzü gülmüyor, neşe dolu gözleri eskisi gibi parlamıyordu. Her şeyden önemlisi; anne ve babasının başını okşadığı, "yavrum" deyip bağırlarına bastığı huzur dolu günler geride kalmıştı.
Bir bayram günüydü. Bütün çocuklar bayramlık elbiselerini giymiş, neşe içinde gülüp oynuyorlardı. Bişr, başını ellerinin arasına almış, anne ve babasını düşünerek bir köşede sessiz sessiz ağlıyordu. Üstü başı perişandı. Sabahtan bu yana midesine bir lokma bile girmemişti. Kendi kendine:
- Şimdi bana kim sahip çıkacak? Kim karnımı doyurup bayramlık elbiseler alacak? diye düşünüyordu.
Tam o sırada, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de oradan geçiyordu. Çocukları çok seven Allah Rasulü (s.a.s), onları seyrederken birden Bişr dikkatini çekti. Hemen onun yanına gitti. Tatlı ve şefkatli sesiyle:
- Yavrucuğum! Niçin ağlıyorsun? Nedir derdin? Neden arkadaşların gibi sen de gülüp oynamıyorsun? diye sordu.
Bişr başını kaldırmadan:
- Ben ağlamayayım da kim ağlasın!
Bütün çocuklar, bu güzel günde bayramlıklarını giyip anne ve babasıyla bayramlaştılar. Benim babam bir savaşta şehit oldu. Annem ise bir başkasıyla evlendi. Üvey babam yanlarında kalmama izin vermedi. Şimdi yapayalnız kaldım. Arkadaşlarıma bakıyorum hepsinin ailesi var. Onlar, anne-baba dedikçe benim içim yanıyor. Benim de annem-babam olsaydı, ben de gülüp oynardım, dedi ve o âna kadar içinde hapsettiği hıçkırıklarını salıverdi.
Bişr'ın bu çaresiz durumu karşısında, bir şefkat ve merhamet abidesi olan sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’ in yüreği sızladı ve çok duygulandı. Mübarek gözleri yaşla doldu. Bişr'ın saçlarını ipek tenli nurlu elleriyle okşadıktan sonra:
- Bak yavrum, dedi. İster misin, ben senin baban olayım? Aişe annen, Ali amcan, Fatıma, Hasan ve Hüseyin de kardeşlerin olsun.
Kendisiyle konuşanın Peygamber Efendimiz (s.a.s.) olduğunu anlayan Bişr, büyük bir sevinçle:
- Tabiî ki yâ Rasulallah! diyerek O'nun mübarek eline sarılıp öptü.
Daha sonra birlikte Peygamberimiz (s.a.s.) in evine doğru yola çıktılar. Bişr'in mutluluktan içi içine sığmıyordu. Yolda yürürken sanki Peygamberimiz (s.a.s.)’in mübarek elinden Bişr'in küçücük kalbine ılık ılık sevgi ve mutluluk akıyordu. Eve geldiklerinde herkes Bişr'e yakın ilgi gösterdi. Onu güzelce giydirip karnını doyurdular. Onunla sohbet ettiler, şakalaştılar.
Bişr, dünyanın en mutlu insanıydı şimdi. Kaybettiği bütün mutluluklar, birden geri dönmüştü. Bir müddet sonra izin alarak tekrar arkadaşlarının yanına gitti. Artık yüzü gülüyor, yaş dolu gözleri neşe saçıyordu. Arkadaşlarının arasına katıldı ve onlarla birlikte oynamaya başladı. Ondaki bu ani değişikliği fark eden arkadaşları, merak edip Bişr'e:
- Ne oldu sana? Daha birkaç saat önce ağlıyordun. Üstünde eskimiş elbiseler, ayağında paramparça olmuş bir ayakkabı vardı. Şimdi ise oldukça güzel elbiseler giymişsin. Üzüntülü hâlin gitmiş, çevrene neşe saçıyorsun. Sendeki bu değişikliğin sebebi nedir? diye sordular.
Bişr, sevgiyle parlayan gözleriyle arkadaşlarına bakıp gülümseyerek:
- Benim yerimde olsaydınız siz de sevinirdiniz. Ben açtım, şimdi karnım doydu. Giysilerim eskiydi, şimdi yenilendi. Hiç kimsem yoktu, şimdi ise Peygamberimiz (s.a.s.) babam, Aişe (r.a) annem, Ali (r.a) amcam, Hasan-Hüseyin (r.a) ve Fatıma (r.a) da kardeşlerim oldular. İşte bu yüzden çok sevinçliyim, dedi.

Allah razı olsun çok güel paylaşım

amin..

Allah razı olsunnn

Allah razı olsun kardeşim



Peygamberimiz (s.a.s.)’ in yüreği sızladı ve çok duygulandı. Mübarek gözleri yaşla doldu. Bişr'ın saçlarını ipek tenli nurlu elleriyle okşadıktan sonra:
- Bak yavrum, dedi. İster misin, ben senin baban olayım? Aişe annen, Ali amcan, Fatıma, Hasan ve Hüseyin de kardeşlerin olsun.
Kendisiyle konuşanın Peygamber Efendimiz (s.a.s.) olduğunu anlayan Bişr, büyük bir sevinçle:
- Tabiî ki yâ Rasulallah! diyerek O'nun mübarek eline sarılıp öptü.




Ne büyük bir güzellik, ne eşsiz bir merhamet....
Rabbimiz O'na layık ümmet olmayı nasip etsin.
Bu güzel paylaşım için teşekkürler.

Rabbim cümlemizi Kainatın Efendisinin iftihar edeceği ümmetten eylesin inşallah kardeşim..


Rabbim cümlemizi Kainatın Efendisinin iftihar edeceği ümmetten eylesin inşallah kardeşim..
her zaman böyle hikayeler nedense benim içimi yakıyor.. :'( sağolasın hüzn-ü aver


kıssadan hisse

MollaCami.Com