Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kaside-yi Bürde hakkında bazı notlar..

İlginiz için teşekkürler, devam etmeye çalışacağız inşallah..

عَدَتْكَ حَالِيَ لاَ سِرِّي بِمُسْـــــتَتِرٍ
عَنِ الْوُشَاةِ وَلاَ دَائِي بِمُنْحَسِــــمٍِ

Adetke hâliye lâ sırrî bi müstetirin.
Ani’l- vüşâti ve lâ dâî bi münhasimin.

Bizden olmadığın hâlde hâlimi öğrendin!
Gizli sırrım kalmadı, aşkın bana ettiği bitme bilmeyen dertlerim üzerine!

Bu âşık hâlimi artık herkes bilmekte!
Kınayanların başkalarına jurnal edeceği bir şeyim yok artık!
Gizli sırrım da kalmadı bitmeyen derdim de…

Müstetir : (Setr. den) Örtülü, gizlenen. Gizli, saklı.

مَحَضْتَنِي النُّصْحَ لَكِنْ لَسْتُ أَسْــمَعُهُ
إِنَّ الْمُحِبَّ عَنِ الْعُذَّالِ فيِ صَــمَمٍِ

Mehadteni'n - nusha lâkin lestü esmeuhû.
lnne'l-muhibbe ani'l uzzâli fî samemin.


Bana candan-gönülden nasihat etmektesin, lâkin ben onu duyamıyorum!
Zâten âşık kişi çok kınanmaya karşı sağırdır.

Bana temiz bir kalb ile sevgi besleyerek öğüt vermektesin, ancak ben onu duyamıyorum!
Elbette, gerçekten çok seven âşık, aşkından dolayı yüzüne karşı çok kınanansa bile bir sağır gibidir.
Aşkını, övseler de sövseler de fark etmez!
Öğüdü duyamayan nasıl öğüt tutsun!

إِنِّى اتَّهَْمتُ نَصِيحَ الشَّيْبِ فيِ عَذَلِي
وَالشَّيْبُ أَبْعَدُ فِي نُصْحٍ عَنِ التُّهَــمِ

İnnît-tehemtü nâsîha'ş-şeybi fî azelî,
Ve'ş - şeybü eb'adü fî nushin ani't - tûhemi.

Kınandığım için bana nasihat eden ak saçlı yaşlıyı itham ettim!
Oysa o saç sakalı bu yolda ağarmış yaşlı, bana nasihatinden dolayı suçlanmaktan çok uzaktı..

Ben var ya ben!
Kınanmam hakkında bana dost öğüdü veren gün görmüş ihtiyarı kabahatli bulmuştum!
Hâlbuki bu ihtiyar nasihatleri yüzünden töhmet altına sokulmaktan çok uzaktı!


İtham : Kabahatli görmek. Suç isnad etmek. Töhmetlendirmek. Kabahatli görünmek. Töhmetli olmak.
Şeyb : İhtiyarlık. Yaşlılık. * Saç, sakal ağarması.
Tühem : (Töhmet. C.) Suçlar, töhmetler, kabahatlar.

İkinci Bölüm : Nefsin İsteklerinden Men Edilmesi

فَإِنَّ أمَارَتِي بِالسُّوْءِ مَا أتَّعَظَـــتْ
مِنْ جَهْلِهَا بِنَذِيرِ الشَّيْبِ وَالْهَـــرَمِ

Fe inne emmârati bis süi metteazat
Min cehlihâ bi nezîriş şeybi vel herami.

Gerçektende her zaman fenalık ve günah emreden nefsim koyu bir cahil olması nedeni ile ölümün
yaklaştığını hatırlatan saç ağarması ve ihtiyarlığın
korkutmasındanda nasihat alıp uyanmamış ve kendine
gelememiştir.

وَلاَ أعَدَّتْ مِنَ الْفِعَلِ الْجَمِيلِ قِـرَى
ضَيْفٍ أَلَمَّ بِرَأْسِي غَيْرَ مُحْتَشَـــمِ

Ve lâ eaddet minel fîğlil cemîli gıra
Dayfin elemme bi ra`si ğayra muhteşemi.

Her zaman kötülük emreden benim nefsim tevbe ve
salih amel benzeri ölüm misafirinin yemeği
durumundaki güzel hazırlık işinden hiçbir şey
yapmadı. O misafirde çekinmeyerek ansızın kendisine
tazim göstermeme fırsat vermeden gelip başıma
kondu.

لَوْ كُنْتُ أعْلَمُ أَنِّي مَا أُوَقِّـــرُهُ
كَتَمْتُ سِراً بَدَا لِي مِنْهُ بِالْكَتَــمِ

Lev küntü ağlemü enni mau vakkıruhû
Ketemtü sırran bedali minhü bil ketimi

Eğer ben nefsimin beni yeneceğini ve ihtiyarlıkta gelen
misafirimi ağırlayamayacağımı bilseydim beni eleveren
ak saçlılık ve ihtiyarlık sırlarımı keten denilen boya ile
kapatır gizlerdim.


***


مَنْ لِي بِرَدِّ جِمَاحٍ مِنْ غَوَايَتِهــَـا
كَمَا يُرَدُّ جِمَاحُ الْخَيْلِ بِاللُّجُــــمِ

Men li bi raddi cimâhin min ğavayeti ha
Kema yüraddü cimahül hayli bil lücümi.


Binicisini kendi istediği şekilde sevkeden azgın ve başı
gemlenemeyen at gibi olan nefsi emmaremin azgın
atların dizgin ve gemlerle döndürüldüğü gibi başına
buyruk istediği gibi ve istediği tarafa giden nefis atımı
salih ameller ve iyi huylar tarafına döndürmeyi benim
için kim garanti edebilir.

فَلاَ تَرُمْ بِالْمَعَاصِي كَسْرَ شَهْوَتِهَـــا
إِنَّ الطَّعَامَ يُقَوِّي شَهْوَةَ النَّهِـــمِ

Fela terum bil measi kesre şehvetiha
İnnet taâme yukavvi şehveten nehimi.

Nefsi emmare ve onun isteklerinin günah ve kusurlara
devam ederek (doyurulup) kırılacağını ve yok olacağını umma , çünkü yemek obur ve aç gözlülerin
isteklerini çoğaltır ve kuvvetlendirir. (Günaha devam
etmekte aynen bunun gibidir. Günaha devam ettikçe nefsin ve şehvetin günah işleme isteğini kuvvetlendirmekten başka bir işe yaramaz.

وَالنَّفْسُ كَالطِّفْلِ إِنْ تُهْمِلْهُ شَبَّ عَلَى
حُبِّ الرِّضَاعِ وَإِنْ تَفْطِمْهُ يَنْفَطِــمِ

Ven nefsü ket tıfli in tühmilhü şebbe ala
Hubbir radâi ve in teftımhü yenfetımi.

Nefis ilk baştan süt emen çocuk gibidir. Onun kendi haline bırakırsan süt emme isteği ve sevgisi gençleşip tazelenir. Onu sütten kesip alıştırırsan o da emmeyi bırakıp kesilmiş olur.

فَاصْرِفْ هَوَاهَا وَحَاذِرْ أَنْ تُوَلِّيَــهُ
إِنَّ الْهَوَى مَا تُوَلَّى يُصْمِ أَوْ يَصِـمِ

Fasrıf hevâha ve hâzir en tüvelliyehü
İnnel hevâ ma tüvellâ yüsmi ev yesimi.

Ey nefsini terbiye etmek istek ve kararında olan kimse! Onu isteklerinden vazgeçir ve sana hükmetmesinden sakın. Çünkü, nefsin istekleri neyi hedefler ve hakim olursa onu ya helak veya rezil ve rüsvay eyler.

وَرَاعِهَا وَهِيَ فِي الأَعْمَالِ سَــائِمَةٌٌ
وَإِنْ هِيَ اسْتَحْلَتِ الْمَرْعَى فَلاَ تُسِمِ

Ve raihâ vehiye fil ağmali sâimetün
Ve in hiyestahletil mer’a fe la tesümi.

Nefsin ibadetle meşgul olup salih amel işlerken de onu gözet ve kolla. Şayet yaylağını tatlı bulur, salih amelden zevklenir, kibir ve ucbe düşerse; terki caiz bir amel ise onu yaylağında yayılmaktan alı koy ve otlatma. Yani o ameli terk ederek ona hak ettiği cevabı ver.

كَمْ حَسَّنَتْ لَذَّةً لِلْمَرْءِ قَاتِلَــةًًً
مِـنْ حَيْثُ لَمْ يَدْرِ أَنَّ السَّمَّ فَِى الدَّسَـم

Kem hassenet lezzeten lil mer’i kâtileten
Min haysü lem yedri ennes semme fid desemi.


Nefis, çok kere insana öldürücü olan leş eti, tatlı ve
güzel göstermiştir. Şöyle ki yağlı lokma içerisinde olan
zehiri insan anlayamamıştır.

وَاخْشَ الدَّسَائِسَ مِنْ جُوعٍ وَمِنْ شِبَعٍ
فَرُبَّ مَخْمَصَةٍ شَرٌ مِنَ الّتُخَـــــمِ

Vahşed desâise min cûin ve min şibeın
Fe rubbe mahmesatin şerrun minet tühami.

Ey gönül! Gerek açlık, gerekse tokluk desiselerinden kork ve sakın. Ilımlı olmayı ve orta yolda bulunmayı bırakma. Özellikle de açlığı ve susuzluğu mutlak ibadet sanma, nice açlık vardır ki, tokluktan daha zararlıdır.

واسْتَفْرِغِ الدَّمْعَ مِنْ عَيْنٍِِ قَدِ امْتَلأتْ
مِنَ المَحَارِمِ وَالْزَمْ حِمْيَةِ النَّـــدمِ

Vestefriğid dem’a min aynin kadimteleet
Minel mehârimi velzem hımyeten nedemi.

Haramla dolmuş gözden yaşı boşalt ve pişmanlık perhizine yapış.

''Bu beytin, yüz on dokuz defa okuyan kimsenin ZİHİN AÇIKLIĞI için çok önemli bir iksir olduğu, en zekasız bir kimsenin bile bundan sonra bir okuyuş veya dinleyişte istenilen bilgiyi ve ibareyi ezberleyebileceği ve bir daha unutmayacağı defalarca denenmiş ve görülmüştür.''

وَخَالِفِ النَّفْسَ وَالشَّيْطَانَ وَاعْصِهِمَا
وَإِنْ هُمَا مَحَضَاكَ النُّصْحَ فَاتَّهِـــمِ

Ve hâlifin nefse veş şeytane vağsihima
Ve in hüma mehadâken nusha fettehimi.

Ey gönül! Nefis ve şeytana uyma ve ikisine de karşı gel. Eğer nefis ile şeytan sana sözederlerse sözlerini düşman sözleri olarak bil, yorumla. Sakın ha onların öğütlerine güveneyim deme ve asla kabul etme!

''Bu beyiti vird haline getirip devam eden kimseyi yüce Allah nefis ve şeytanın şerrinden korur.''


Kasidei Bürde

MollaCami.Com