Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Gelmiş geçmiş en büyük Gerilla komutanı İmam Şamil

İmam Şamil'den Bazı Güzel Sözler

• Sonunu düşünen kahraman olamaz
• Söyleyin O Rus Çar'ına; başında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde kökleşen zafer imanı,kökünden kazınmadıkça; en genç muhariplerimle, en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kolları kalıncaya kadar bu mübarek vatanı, son dağına,son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiçbir kuvvet men edemeyecektir. Bu uğurda bütün evlad ve ailemi kılıçtan geçirseniz, en son müridimi yok etseniz tek başıma ve son nefesime kadar; sizinle yine döğüşeceğim. Son cevabım budur!...
• Arkadaşını affet; affettiğini hatırlama ve hatırlatma!..

İmam Şamil 1797 yılında Dağıstan’ın Gimri köyünde dünyaya geldi. Babası bölgenin yerli halklarından Avarlar'a mensup Dengau Muhammed’dir. 15 yaşında iken at binerek kılıç kuşandı. 20 yaşına geldiğinde iki metreyi aşan boyu ile atlama, ateş etme, güreş, koşu, kılıç gibi spor dallarında üstün yetenek sahibi olmuştu.
Bütün hayatını ülkesinin milli bağımsızlığına adayan, askeri dehasını bütün dünyaya ve bizzat ebedi düşmanı Rus yüksek makamlarına dahi kabul ettiren, adını dünya tarihine "gelmiş geçmiş en büyük gerilla lideri" olarak yazdıran İmam Şamil aynı zamanda büyük bir din alimiydi.

İmam Şamil'in Namaza Verdiği Önem

İmam Şâmil genç yaşta ordu komutanlığına getirilmişti. Ruslarla şiddetli bir savaş oldu. İmam Şâmil, bir şarapnelin göğsüne çarpması sonucu günlerce kendine gelemedi. Annesi başucunda vefâtını beklerken, Rabbimiz’in lütfuyla gözlerini açtı. Annesi sevinçten uçacak gibiydi. Oğlu yaşıyordu. Bundan dolayı Allah’a hamdetti. Şeyh Şâmil annesinin gözlerinin içine baktı ve sordu:

- Anne namazım geçti mi?

Şeyh Şamil’den İbret Dersi: ‘ O'NUN VARİSİ DEĞİLMİYİM ’

İmam Şamil, Allah-u Tealâ’nın dostuna dost düşmanına düşman olmaya çok önem verir; mücadelenin hızını kesenlere hiç acımaz, ‘Ruslarla anlaşsak!..’ diyenleri oracıkta yargılar ve cezasını uygulardı.

Hâl böyleyken, Çeçenistan’dan gelen iki savaşzede Şamil’in annesine çıkar ve Ruslar’ın Müslüman köylerinde işledikleri melaneti anltıp, kadıncağızı yüreğinden yaralarlar. Garibim zulme kendi uğramış gibi üzülür ve eteğini topladığı gibi oğlunun yanına koşar. Şamil, ayni anda on yerde olacak değildir ya; ellerini açar ve ‘Ne yapabilirim ki?’ diye sorar. Olacak bu ya, kadıncağızın ağzından ‘Ruslarla anlaşsan!..’ sözleri çıkar.

Şamil beyninden vurulmuşa döner, yüzünü elleriyle kapar. Karşısındaki annesi olmasa hemen mahkemeyi kurar ve dayağa başlar. Ama cenneti ayaklarının altında aradığı bir kadını, Gülçiçek Hatun gibi bir anayı incitmekten korkar.

Kadıncağız bin pişman olur ve büyük bir kararlılıkla cezalandırılmayı arzular. Hatta ‘Bak oğlum’ der, ‘Allah-u Tealâ’nın emrinden kıl kadar ayrılırsan sütümü helâl etmem sana.’

Şamil, boşa koyar dolduramaz, doluya koyar aldıramaz. Ortalığı yapış yapış bir sükunet sarar.Fesatçılar meydanı boş bulur, dişlerinin arsından ‘Görelim bakalım!..’ diye mırıldanırlar.’Şimdi Şamil ne yapacak?’

Şamil, kimsenin aklına gelmeyen bir şey yapar. Naiplerini(Yardımcılarını) toplayıp meydana çıkar ve ‘Küffar ile anlaşalım demenin cezası 100 değnektir’ der. ‘Anam, merhameti yüzünden oyuna geldi ancak işlediği suçun manevi bedelini çok ağır ödedi. Şimdi sıra maddi cezasına geldi ki, bu cezayı o’nun varisi olan oğlu çekmeli.’

Milletin şaşkın bakışları arasında sırtından cübbesini çıkarır, yüzüne tereddütle bakan infazcıya ‘Vur, haydi durma!..’ der.
Yüz değnek bu, dile kolay…Sırtı parmak parmak kabarır, yer yer kan çıkar. Son değneği de yiyince büyük bir sürûr ile şükür secdesine kapanır ve krize Şamil’ce bir nokta koyar.

Şeyh Şamil'in hayatı ile ilgili 2 tane eklenti ekledim.İnşallah yararlı olur.

Kâbe-i Muazzama ziyaretinde yine ona ait kasideden okuduğu dizeler…

Ey günahkârlar sığınağı, sana sığınmaya geldim! Çok kabahatler işledim, sana yalvarmaya geldim!

Karanlık yerlere saptım, bataklıklara saplandım, Doğru yolu aydınlatan ışık kaynağına geldim.

Çıkacak bir canım kaldı, ey bütün canların canı! Uygun olur mu söylemek, canımı fedaya geldim.

Dertlilere tabipsin, ben ise gönül hastası, Kalp yarama deva için, kapını çalmağa geldim.

Cömertlerin kapısına, bir şey götürmek hatadır. Basmakla şeref verdiğin, toprağı öpmeye geldim.

Günahlarım çok, dağ gibi, yüzüm kara katran gibi, Bu yükten ve siyahlıktan, tamam kurtulmaya geldim.

Temizler elbet hepsini, ihsan deryandan bir damla, Gerçi yüzüm gibi kara, amel defterimle geldim.

Kapına yüz sürebilsem, ey canımdan aziz canan, Su ile olmayan işler hasıl olur o topraktan.


Ziyareti anlatan satırlar:

Peygamber Efendimize olan yakıcı aşkın ve O’na kavuşmanın heyecanıyla sel gibi gözyaşı akıtan Şeyh Şamil, sürünerek Resulullah’ın kabri şerifine, mübarek huzurlarına gelir. Başta Medine muhafızı Hafız Paşa, Seyyidler, dünyanın dört bucağından gelmiş hacılar, heyecanla onu takip ederken Kabr-i saadetin kıble tarafına geçip, mübarek ayak uçlarından Resulullah’a gönlünün en derin köşelerinden coşup gelen vecd ile:

''Esselatü vesselamü aleyke ya Resulullah! Esselatü vesselamü aleyke ya Habiballah! Esselatü vesselamü aleyke ya Seyyidel Evveline vel-ahirin!''

diyerek selam verince,


Resulullah’ın selamına mukabelesi ile şereflendi.


Orada bulunanların şahit olduğu bu hadiseden sonra, Şeyh Şamil, uzun müddet dua edip gözyaşı dökerek hasretini giderdi.

Şeyh Şamil'in Tarihe Gecen Rus Çarına Mektubu

O'na (rus çarına) söyleyin;

Başında bulunduğum bu kahramanların,
Kalplerinde kökleşen zafer imanı kökünden kazınmadıkça
ve en genç muhariplerinden en ihtiyar naiplerime kadar;
tek kurşunları tek kolları kalıncaya kadar,
bu mübarek vatanı son dağına, son köyüne
ve en son kaya parçasına kadar
karış karış müdafaa etmekten
beni hiçbir kuvvet men edemeyecektir.
Bu uğurda bütün evlad ve ayalimi kılıçtan geçirseniz;
en son müridimi yok etseniz;
tek başıma ve son nefesime kadar
sizinle yine dövüşeceğim.

Son cevabım budur!

Şimdiki zamanda da bir Şamil lazım. Sonumuz hayrola... ::)

Değerli bir paylaşım olmuş. Emeğinize sağlık...

Keşke Bu Zat-ı muhteremler gibileri tekrar yetişse...

İMAM ŞAMİL VE HÜRRİYET
Şeyh Şamil Kafkasya da özgürlük mücadelesinin mahyalaşmış ismidir. Yüzyıllardır onun kutlu mücadelesinin destanları ile büyüyen nesillerin ruhları özgürlükle ve mücadele ile yoğrulmuştur.
Şamil hürriyeti öylesine benimsemiştir ki, bundan taviz vermeyi düşünenleri en ağır şekilde cezalandırmıştır. Velev ki bunun annesi veya oğlu olması fark etmemiştir.
Zira bir keresinde perişan durumda olan Çeçenler Ruslarla geçici olarak barış yapılması amacıyla aracı olarak Şamil’in anası Baho Hatun’u Şamil’in yanına göndermişlerdir. Şaşkınlık içinde kalan Şamil annesinin yine de cezalandırılması gerektiğini düşünmüştür. Annesi: “Oğul, eğer cezamı yerine getirmezsen sana analık hakkımı helâl etmem” diyerek dizlerinin üzerine çökmüştür. Bunun üzerine Şamil: “Ana senin cezanı ben çekeceğim.” Diyerek beline yüz kırbaç vurdurmuştur. Sırtı kanlar içinde kalan Şamil kalkarak bunu annesine kimlerin yaptırdığını sormuştur. Ortaya çıkanları halk linç etmek isteyince Şamil : “Bırakın onları gitsinler ve gittikleri yerlerde gördüklerini anlatsınlar” demiştir.
Ahulgah Kalesi düşerken Şamil 12 yaşındaki oğlu Cemaleddin’i Ruslar’a rehin vermiştir. Ruslar’ın elinde 30 yaşına kadar esir kalan, onların kültürü ile büyüyen ve bir Rus Generali olan Cemaleddin Çeçenler’in Ruslar’ı yenebileceğine asla inanmıyordu. Şamil onu da ölümle cezalandırdı ve büyük âlimlerin ısrarı üzerine cezasını sürgüne çevirmiştir.
Milletinin bekası ve özgürlüğü için en yakınlarını dahi bu kutlu davaya olan inancı zafiyete uğratmaktan alıkoymuş ve onlara en ağır cezaları vermekten çekinmemiştir. Bizlere liderin nasıl bir dava bilincine sahip olması gerektiğini ve söz konusu milletinin menfaati olduğunda en yakınlarına bile gereken dersi vermekten çekinmemesi gerektiğini gösteren eşsiz bir örnek, eşsiz bir dava adamı İmam Şamil…
Şeyh Şamil Çeçenler’in direniş mücadelesinde bir komutan, bir siyasi lider olmasının yanı sıra aynı zamanda çok iyi dini eğitim almış bir din adamıdır. İmam Mansur ile başlayıp, İmam Gazi Muhammed ve akabinde İmam Şamil ile devam eden bu şanlı mücadelenin liderlerinin tümü bu hasletlere sahiptir. Zira bu bir peygamber geleneğidir.
General Klugenov İmam Şamil’e bir takım teklifler de bulunuyor:
“Şamil, bak Çar Nikola sana büyük bir fırsat tanıyor. Teslim ol, hayatını yaşa!”
—Benim için hayat, hürriyet demektir. Kafkasya’nın istiklâli demektir.
—İstediğin mevki ise al sana Dağıstan Hanlığı ömür boyu senindir.
—Ben mevki peşinde değilim.
—İstediğin para ise, istediğin kadar altın vereceğiz.
—Benim derdim dünya malı değildir.
—Bütün Kafkasya’nın hükümdarı sen ol. Sana istediğin kadar, silah ve para. Yeter ki, Çar Nikola’ya bağlılık yemini et.
—Bak General sana bir şey söyleyeyim: “Bu topraklar bizim. Bu vatan bizim. Siz buradan çekip gidin, bu mesele de burada kapansın” diyor Şamil.
Mevcut iktidar sahiplerine ve takiyyeci mantıkla bir yerlere gelmeye çalışanlara ders verici nitelikte…
Zira Şamil mal, mülk, makam hırsı içerisinde değil milletinin hürriyeti için mücadele veriyor. Günümüzde ise koltuk sevdalıları ABD’ye, AB’ye verdikleri sözler sayesinde o koltuklarda oturuyorlar. Çocuklarının zengin olması için vergi indirimleri yapıyorlar. Bol kârlı ihaleler damatlara veriliyor. Ve türlü oyunlarla milletin toprakları peşkeş çekiliyor. Avrupa ile ABD ile iktidar sahipleri Katolik nikâhı kıymışlar. Bu yoldan dönemiyorlar. Verilen tavizler başka tavizlere kapı aralıyorlar.
Biz Müslüman Türk Milleti’ni köleler mi, İmam Şamil gibi şerefli bir ölümü, şerefsizce bir hayata tercih eden liderler mi yönetmelidir?

Burak EVCİ


İz Bırakanlar (İslâm Büyükleri)

MollaCami.Com