Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İSLAM TARİHİ ... İLK VAHİY...

İSLAM TARİHİ ... İLK VAHİY...





~~~~ İ S L A M T A R İ H İ ~~~~

~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~


PEYGAMBER EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED (s.a.v.)' in Hz. HATİCE İLE EVLİLİĞİ

Hz.İbrahim(a.s)'ın şu duasında da zikrettiği gibi "Ey Rabbimiz, namazı dosdoğru kılmaları için ben; çocuklarımdan bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kabe) yanında, eksiksiz bir vadiye yerleştirdim... " (İbrahim:37). Resulullah Hz. Muhammed (sav) ve ailesinin, tarım ve ziraatle uğraştığına dair hiçbir bilgi mevcut değildir. Mekke vadisinde zaten ziraat yoktur. Geriye yalnız ticaret kalıyor. Bu ticaret de daha çok; kumaş, yiyecek, gıda ürünleri, kuru yemiş ve güzellik malzemeleri üzerine idi. Habibullah (sav)'in gençlik dönemine girmesiyle beraber ticaretle uğraşmaya başlamıştır. Mekkeli tüccar, Kays b. es-Saib İslam'dan önce O'nunla ticari münasebetleri olduğunu ve ondan daha iyi bir ortağa rastlamadığını anlatır.

Mekke'lilerin tacire (kadın tüccar) ve tahire (temiz kadın) adını verdikleri Hz.Hatice, Mekke'li zengin bir dul kadın idi. İki kez evlenmiş, iki eşini de kaybetmişti (ilk eşi; Atik el-Aziz et-Tamime, ikinci eşi; Hind b.Zürare'dir. Her iki eşinden de birer çocuğu olmuştur. Birkaç sene kıtlığın ağır basması üzerine Ebu Talib, yeğenini iş istemesi için Hz. Hatice'ye gönderdi. Hz. Hatice'de, ahlakının güzelliğini ve ününü sık sık duyduğu Hz. Muhammed'e memnuniyetle kervanını teslim etti ve onu, kölesi Meysere'yi de yanına katarak Kudüs yakınlarındaki Busra denilen yere gönderdi.

Hz.Muhammed (sav)'in burada Netura isimli keşişle karşılaştığı tarihçiler tarafından anlatılır. Her an onun başının üzerinde dolaşan bulut keşişin dikkatini çekmiş ve kendisi ile tanışmak istemiştir. Evvelce tanışmış olduğu Meysere'yi yanına çağırarak Hz.Muhammed hakkında bazı sorular sordu. Aldığı cevaplar karşısında irkilen keşiş; "O Peygamber'dir, hemde Peygamberlerin sonuncusudur", demekten kendisini alamamıştır. Hz.Muhammed (sav) alışverişlerini tamamladıktan sonra Mekke'ye döndüler.

Meysere yolculuk boyunca tüm olanları Hz. Hatice'ye bir bir anlatır. Hz.Hatice'nin Peygamberimize karşı saygısı ve sevgisi bir kat daha artmıştır. Hz.Hatice iş bahanesi ile Hz . Muhammed'i (sav) sık sık evine davet etti ve hediyeler gönderdi. Allah Resulu ile evlenmeyi istiyordu. Sonunda meseleyi dostu Nüfeyse'ye açtı. Onun aracılığıyla Muhammed (sav) ile Hz. Hatice evlendiler (miladi 595). O sırada Hz.Muhammed (sav) 25, Hz.Hatice ise 40 yaşında bulunuyordu. Peygamber efendimizin daha sonra Hz. Mariye'den olan oğlu İbrahim hariç diğer tüm çocukları Hz. Hatice annemizdendir. Bunların isimleri: Kasım, Rukiyye, Fatıma, Ümmü Gülsüm ve Abdullah idi. Kasım ve Abdullah küçük yaşta vefat etmişlerdir.

Peygamber efendimiz her sahada olduğu gibi aile hayatında da örnek ev reisi olmuş, hanımına ve çocuklarına karşı her halukarda müşfik davranmışlardır.

İLK VAHYİN GELİŞİ VE RİSALETİN BAŞLANGICI


Habibullah (sav) otuzsekiz yaşına girmişti. Bir sene boyunca gaibden sesler duyup, bazı nurlar gördü. Daha sonra Allah'ın sevgili kulu, altı ay kadar süren sadık rüyalar görmeye başladı. Gördüğü rüyalar apaçık ortaya çıkıyor, gerçekleşiyordu. Hz. Muhammed (sav) yaşadığı bu haller üzerine, yalnızlık aramaya başladı. Toplumun zilletinden sıkılıyor; yalnız kalmayı arzuluyordu.
Resulullah halvet yeri olarak Mekke'ye 5 km. kadar uzakta bulunan Hira mağarasını tercih etmişdi. Dedesi AbdulMuttalip'te Ramazan aylarında bu mağarada inzivaya çekilirdi. Allah Resulü sık sık bu mağaraya çekilip ceddi Hz.İbrahim'in dini üzere ibadet ve dua ediyor; insan ve kainatın yaradılış sebep ve hikmetleri üzerinde derin düşüncelere dalıyordu. 610 senesinin, Ramazan ayının 27. gecesi idi. 40 yaşına gelmiş olan Hz. Muhammed (sav), o senenin Ramazan ayını bu mağarada geçiriyordu. Seher vaktine doğru, vahiy meleği Cebrail (as), Allah'ın Habibine insan suretinde gözükerek hitap etti ve Kur'an'ın ilk ayetlerini kendisine okudu. Resullah olayı şöyle anlatıyor; "Bana kendisinin Cebrail adlı melek olduğunu ve Allah'ın beni Peygamber olarak seçtiğini bildirmek için geldiğini söyledi. Bana abdest almayı ve istincayı öğretti. Temiz olarak dönünce; "OKU" diye emretti. "Ben okumayı bilmiyorum" diye cevap verdim. Beni kollarının arasına alıp sıktı. Sonra yere bırakarak; "Oku" diye emretti. Ben yine okuma bilmediğimi söyledim. Beni tekrar ve daha kuvvetli bir şekilde sıktı.Tekrar "Oku" dedi. Ben okuma bilmediğimi tekrarladım. Be sefer beni üçüncü defa sıkarak bıraktıktan sonra dedi ki; "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından (embriyo) yarattı. Oku! Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O'dur. İnsana bilmediğini O öğretti." (Alak1-5)

Allah Resulü de, Alak süresinin bu ilk ayetlerini tekrar etti, inen ayetler, Resulullah'ın hem diline hemde kalbine yerleşmişti. Hemen ardından Melek kayboluverdi. Heyacan ve şaşkınlık içerisinde Hz. Resul mağaradan çıkarak evine doğru yola koyuldu. Yolda hayreti bir kat daha arttı. Zira ağaçlar, dağlar, taşlar, çiçekler; "Esselamü aleyke ya Resulullah", diyerek kendisini selamlıyorlardı. Titreyerek eve dönen Allah Resulü, hanımına; "beni örtünüz! Beni örtünüz" diyerek yatağa girdi. Uyandığında biraz sakinleşmişdi. Olanları Hz. Hatice'ye anlatarak, tedirginliklerini arz etti. Bu hadise ile beraber, Resulullah'ın özel hayatı kapanıyor, hayatının ikinci safhası olan Peygamberliği başlıyordu.

RABBİM BİZİ ÜMMETİ OLARAK KABULET VE MAĞFİRET EYLE AMİİİN.....


~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~*~~~


İslam Tarihi

MollaCami.Com