Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İMAMI Gazâli

Subki Tabakalinda Gazâli'yi şöyle anlatir: Aslen Tüs şehrinden olan Gazâli'nin adi, Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ahmed, künyesi Ebû Hâmid el-Gazâli, lâkabi ise Hüccet'ül-İslâm dir.

O İslâm dininin, insanoğlunu D âr'üs-Selâma (Cennet'e) götüÂ*ren bir delil ve bürhani idi. İlmin ceşitli dallarinda söz sahibi olan Gazâli, mantik ve mefhum ilminde cok geniş bir bilgiye sahipti.

Muasirlarindan yildizlara ulaşan hasimlarini, mücadele edilmesi gittikce gücleşen bid'atcilari; yerle yeksan edecek dereceye yükselen Gazâli, bidayet ve nihayet erbabinin hedefine eksiksiz bir şekilde varmiştir. O, huzurunda başka arslanlara yer bulunmayan bir arslan idi. O oiidördünde parlayan bir ay idi. Fakat ayin gündüz parlamadiğim herkes bilmektedir.

O da, herkes gibi bir beşer, fakat kocaman dağ gibi bir beşer... O, halktan bir parca, fakat dizilmiş inci taşlarinin parcasi.

Hicretin beşyüzüncü senelerinde, karanlik gecelerin yildizlara ihtiyacindan daha fazla ihtiyac duyulan bir insan olmuş ve felsefi sacmaliklara karşi durarak âdeta bütün müslümanlarin imÂ*dadina yetişmiştir.

Hayati boyunca, İslâm dininin hakikatlerini bütün insanlara pervasizca bildirmiştir, islâm korusunu, mizrağinin ucunu dahi lekelemeden saldirganlarin saldirisindan muhafaza etmeye muÂ*vaffak olmuştur. Kalemi sayesinde, dinin hakiki hüviyetini örtÂ*meye calişan şüphecilik bulutlari dağilmiş, hakikatler olduğu gibi herkese görünmeye başlamiştir. Bütün bu ilmi calişmalar yaninda, kalbi de takva ile dolu idi. Halvethanesinde tevhid deniÂ*zine dalmiş ve ibadetten başka hicbir şeyi kendisine arkadaş edin-meiniştii Dünyaya metelik vermeydi, her bakimdan alişverişini Allah ile yapmişti.

İmam Münâvi de Gazâli hakkinda şöyle der: O bir denizdi. Öyle bir deniz ki, ondaki inciler hicbir denizde bulunmaz. Semalardan daha yüce bir allâme idi. Onun kalbindeki ilim yildizlarinin kiymeti nerede, gökteki yildizlarin kiymeti nerede?

O, dünyanin bütün bahcelerinden daha üstün bir ilim bahcesiÂ*dir. Onun ortaya döktüğü değerli inciler sayesinde İslâm milletiÂ*nin gerdanliği intizam bulmuştur. İlimlerin engin denizlerine dalip, bid'atcilari geri püskürtmek icin gereken calişmayi yapmakÂ*tan bir an bile geri kalmamişti.

Ebû İbrahim Feth b. Ali el-Bağdâdi, Bağdadi Tarihinin zeylinde Gazâli icin şöyle demektedir: "O öyle bir kimse idi ki, gözler onun gibi konuşan, onun gibi zeki ve anlayişli kimseyi görmemişti'.

İbn Mukri Tuhfet 'ül-İrşâd ilâ Sebil'ir-Reşad adli eserinde Gazâli icin aynen şöyle der: 'Onun mübarek ismiyle göğüsler inşirah bulup kabarir, nefisler sevinir. Onu ağzina alan büyük âlimler övülür ve kitaplar şöhret bulur. Onun naminin yayildiği yerde sesler alcalir ve başlar eğilir'.

İbn Asâkir, Tarih1 inde Gazâli icin uzun malûmat vermekte ve medh ü senasini yapmaktadir. Hafiz b. Semani de ayni şeyi yapmiştir.

Hafiz Muhibbiddin b. Neccar el-Hanbeli, Bağdad Tarihine yazdiği zeylde şöyle demektedir>,Gazâli her sahada fakih ve imamÂ*lara önderdir.

Bütün âlimlerin ittifaki ile ümmetin rabbânisidir. Zamaninin müctehidi, önderi ve müceddididir. Bütün bir memleket ondan bahsetmiş, fazileti halk arasinda hakli olarak jrayilmiştir. Her meslek ve meşreb erbabi tarafindan, ilim sahasindaki büyüklüğü itiraf ve otoritesi kabul edilmiştir.

Sapik bid'atcilar kendisinden korktuğu gibi, cedelciler de onun getirdiği deliller karşisinda sönüp perişan olmuştur. Dakik ve ince calişmalari sayesinde, bid?atcilarm ve ehl-i sünnete muhalif olanÂ*larin maskeleri alaşaği edilmiş ve yirtilmiştir. Bütün hayatinda, sünnet-i seniye ve dine yardimdan başka bir hedefi olmayan Gazâli'nin kitaplari, güzellik ve mânevi cemâlde güneş işiğinin yeryüzüne yayilişi gibi yayilmiştir. Muvafik ve muhalif herkes kendisini otorite kabul etmiştir.


Doğumu ve Yetişmesi
Gazâli, Tüs şehrinde H. 450 senesinde doğmuştur. Babasi kendi dükkâninda yün eğirerek ve satarak gecinirdi. Ölüm döşeğinde iken oğullari Muhammed ile Ahmed'i arkadaşlarindan mutaÂ*savvif bir zata teslim ederek, kendisinden şöyle ricada buÂ*lunmuştur:

Hattatliğa (yazi yazmaya) cok merak, ettiğim halde maalesef bunu öğrenemedim. Fakat benim yapamadiğim bu işi şu iki yavruma yaptirmak azminde idim. Ne yazik ki Allah'in ezeli fermani gelip catmiş ve benim icin ona icabet etmekten başka cikar yol kalmamiştir. Artik Allah yolunda dostum ve bir kardeşim olarak yavrularimi sana emanet ediyorum.

Babalarinin ölümünden sonra vasileri onlari büyüttü, yazi öğretti ve ilim öğrenmelerine azami dikkati sarfetti. Babalarindan kalmiş olan pek az miktardaki mallari bitince, eğitim ve öğretimleri baba dostuna zor gelmeye başladi. Bunun üzerine baba dostu kendilerine şöyle dedi:
Sizin malinizin tamamini size sarfettim ve bitirdim. Ben ise dünyadan alâkasini kesmiş bir kimseyim; onun icin bir serÂ*vetim yoktur ki, sizin icin sarfedebileyim. Bu nedenle sizin icin en uygun şey, ilim talebesi olmaniz hasebiyle herşeyinizi karşilayacak bir medreseye yazilmanizdir. Böylece vaktinizi cok kiymetli birşeyle değerlendirmiş olurÂ*sunuz.

Bu tavsiye üzerine, onlar da bir medreseye yazilarak tahsilleÂ*rine devam ettiler. İşte yükselmelerinin temeli burada atilmiştir?

Gazâli, zaman zaman bu duruma şöyle işaret ederdi: 'Biz ilmi Allah icin değil, başka şeyler icin okuduk. Fakat Allah sonradan kendine cevirdi'.


İlme Başlamasi
Çocukluğunda memleketin âlimlerinden Ahmed b. Muhammed er-Razikâni'den fikih dersleri almiştir. Daha sonra Gürcan şehrinde bulunan âlim Ebû Nasr el-İsmaili'den okuyup, liocasina kitabinin kenarlarina Hâşiye ve notlar yazdirtmiş ve memleketine dönmüştür.

İmam Esâd el-Muhayni şöyle der: Gazâli'den bizzat dinledim:

Cürcan'dan memleketime dönerken yolda haramiler yoluÂ*muzu kesmişti. Birlikte bulunduğumuz kafilede ne varsa hepsini aldilar. Hic olmazsa gasbedilen kitaplarimi almak icin arkalarindan yürüdüm. Reisleri bana dönerek 'Geriye dön, yoksa seni öldürürüz!' dedi. Reise yalvarip, kendisinden Allah rizasi icin mallarimi geri vermesini rica ettim. Onlarin kendi işlerine yaramayacağini söyledim. Bana şöyle dedi:

- Mallarin neler?

- Şu torbada bulunan kitaplar. O kitaplari dinlemek, öğrenmek ve yazmak icin diyar-i gurbete gittim.

Bu sözlere katila katila güldü ve dedi ki: "Sen nasil oluyor da 'Bu kitaplarda bulunani öğrendim' diyebiliyorsun? Kitaplari aldiğimiz icin bütün bilgilerin kayboldu. Kitaplarin yok olduğu icin ilmin de yok olmuş". Bunlari söyledikten sonra arkadaşlarina, kitaplari bana vermelerini söyledi. Bu cete reisini, beni irşad etmesi icin Allah konuşturmuştu. Tûs'a döndüğüm zaman üc sene durmadan calişip hocamdan öğrendiklerimi ve kitabimin kenarina yazdiklarini tamaÂ*men ezberledim. Öyle bir hale gelmiştim ki, artik biri yoÂ*lumu keser de kitaplarimi alirsa, ilimsiz kalmayacaktim.

Gazâli, bu üc senelik hummali calişmadan sonra Nişabur şehrine giderek orada İmam-i Harameyn Abdülmelik el-Cüveyni'nin (1028-1085) derslerine devam etti. Onun önünde diz cökerek ilmini ilerletti. Mezheb /Hilâfiyat, Cedel^ Usûl-ü Fikih, Usûl-ü Hadis ve Mantik ilimlerinde tam olarak yetişti. Bütün bu ilimleri tam manâsiyla öğrendikten sonradir ki, bu ilim erbabinin sözlerini de iyice anlamişti.

Bu ilimleri yok etmeye calişanlarin dâvalarini; ilmi delillerle redde calişti, bu işte de büyük bir başari gösterdi. Bu ilimlerin her dalma ait kitaplar tertip ve telif etti.
Zekâsi son derece parlak ve sezgisi son derece gelişmiş idi. Gayet acaip bir yaratilişa sahipti. İdrâki son derece ileriydi. Hafizasi cok kuvvetli; ince ve derin mânâlari ortaya cikarmaktason derece mahir idi. İlimde bir zirve ve münazarada aşilmaz bir gecitti.
İmam-i Harameyn talebelerini şöyle tarif ederdi: 'Gazâli bütün âlemi kaplayan bir denizdir. el-Kiya delici bir arslandir. el-Hevâftl de yakici bir ateştir'.

imam Gazali eserlerini online okuyabilirsiniz > ihya.info | Ihya ve Imam Gazali

bide safi mezhebine bagiliymis imami gazali


Bu sözlere katila katila güldü ve dedi ki: "Sen nasil oluyor da 'Bu kitaplarda bulunani öğrendim' diyebiliyorsun? Kitaplari aldiğimiz icin bütün bilgilerin kayboldu. Kitaplarin yok olduğu icin ilmin de yok olmuş". Bunlari söyledikten sonra arkadaşlarina, kitaplari bana vermelerini söyledi. Bu cete reisini, beni irşad etmesi icin Allah konuşturmuştu. Tûs'a döndüğüm zaman üc sene durmadan calişip hocamdan öğrendiklerimi ve kitabimin kenarina yazdiklarini tamaÂ*men ezberledim. Öyle bir hale gelmiştim ki, artik biri yolumu keser de kitaplarimi alirsa, ilimsiz kalmayacaktim.



Allah'ın terbiye yolları akıl almayacak kadar hayranlık verici. Basit bir eşkıya ile bir kulunu terbiye ve irşad edebiliyor.

Bir de İmam-ı Gazali Hazretlerinin yunan filozoflarının bozuk fikirlerine ve devrinin tüm sapık mezheplerine verdiği cevaplar, yazdığı reddiyeler, getirdiği deliller müthiştir.
Onun kıvrak zekasını ve Allah vergisi derin dehasını ortaya koyar.
Şafi mezhebine uyardı evet, ama bunun hiç bir mahzuru olmadığını hepimiz biliyoruz.
Allah onlardan razı olsun.


Islam Alimleri

MollaCami.Com