Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


beraat gecesi hakkında


Muhterem Mü’minler!
Hutbemiz, BERAT GECESİ’NİN FAZÎLETİ hakkındadır.
Cenâb-ı Hakk zamanı halk etmiş ve onu dilimlere, bölümlere ayırmış; yani senelere, seneleri aylara, ayları haftalara, haftaları günlere, günleride saat ve dakîkalara taksîm etmiştir. Bu kısımlardan bazısınıda müstesnâ olarak yekdiğerlerinden daha üstün kılmış ve onu kullarına rahmet ve mağfiret vesilesi yapmıştır. İşte bu müstesnâ, üstün vasıflarla muttasıf olan vakitlerden biriside Berat Gecesi’dir ki hicrî Şa’bân-ı Şerîf’in onbeşinci gecesidir. Yani önümüzdeki 31 Ekim Çarşamba’yı 1 Kasım Perşembe’ye bağlayan gecedir.
Berat kelimesi Berâet’in kısaltılmışı olup, borçtan,isnad edilen suçtan kurtulmak manâsına gelmektedir. Ayrıca devlet tarafından vazîfelilere verilen ferman ve ödenilen vergi karşılığında mükelleflere verilen makbuz manâsını da taşır.
Berat gecesi fazîleti pek büyük bir gecedir. Bunun en başta gelen sebebi ise Kur’ân-ı Kerîm’in bu gecede indirilmiş olmasıdır. Şöyleki; Kur’ân-ı Kerîm’in indirilişinin birinci safhası olan Levh-i Mahfuz’dan Dünya semâsına indirilmesi bu gecede tahakkuk etmiştir. Hutbemin başında okuduğum Âyet-i Kerîmesinde Cenâb-ı Hakk: “Hâ- mîm.(Helâl ile harâmı vesâir hükümleri)açıkca bildiren (bu)kitâba yemîn ederim ki, hakîkat, biz onu mübârek bir gecede indirdik. Gerçek biz(onunla kâfirlerin uğrayacakları azâbı)haber vericileriz. (O, bir gecedir ki) her hikmetli iş, nezdimizden sâdır olan bir emirle, o zaman ayrılır.”
Muhterem Mü’minler!
Ayrıca bu geceye mahsus beş büyük haslet vardır:
Birincisi:Hikmetli her iş bu gece tefrîk ve vazîfe sahiplerine tevzî olunur. Levh-i Mahfuz’daki ilâhî takdirler arasından o sene içinde cereyan edecek, hâdise ve şüûnâtın listelerinin yazılmasına, nüshalar haline getirilmesine bu geceden itibâren başlanır ve Kadir Gecesinde tamamlanır.
İkincisi: Bu gece yapılan ibâdetin fazîleti pek büyüktür. Hz. Âişe vâlidemiz şöyle naklediyor: Bir gün Hz.Peygamber yanıma girdi, elbisesini çıkardı. Biraz durduktan sonra tekrar giyindi. Ortaklarımdan birinin yanına gidecek diye beni bir kıskançlıktır aldı. O dışarı çıkınca ben de peşine takıldım. Bakîu’l-Ğarkad denilen kabristana vardı. Mü’minlere ve şehidlere duâlar etti. Kendi yaptığımdan kendim utandım ve “Anam babam sana fedâ olsun. Sen Rabbının rızâsı peşinde bende dünyâ peşindeyim diyerek geri döndüm. Biraz sonra Resûlüllah’da içeri girdi.Benim sık sık nefes alışımın sebebini sordu. Kendisine olup bitenleri anlattım. Buyurdular ki: “Allah Resûlü sana haksızlık edecek diyemi korkuyorsun”. Resûl-ü Ekrem elbisesini çıkardıktan sonra “Bu gece ibâdet yapmama müsâde edermisin” dedi. Bende “Anam babam sana fedâ olsun, evet” cevâbını verdim. Namaz kılmaya başladı, bir ara secdede o kadar çok kaldı ki, endişelendim ve yoklarken elim ayağına dokunmuş olacak ki kımıldadı. Bende hayatta olduğuna kanaat getirerek sevindim. Secdede şöyle dua ediyordu: “Ey Allahım! Azâbından affına sığınıyorum, gadabından rızâna ilticâ ediyorum, Senden Sana sığınıyorum. Hiçbir övgüyü senin nefsine karşı olan övgüne denk saymıyorum.” Sabah olunca durumu kendisine haber verdim. “Bunları hem öğren hemde başkalarına öğret. Bunları bana Cebrâil öğretti” buyurdu.”
Üçüncüsü:Cenâb-ı Hakk bu gecede Benî Kelb kabîlesinin koyunlarının tüyleri sayısınca Ümmet-i Muhammede rahmet eder.
Dördüncüsü:Mağfiretin meydana gelmesidir.Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki: “Bana Cebrâil a.s. geldi ve dedi ki: Şu Şa’ban ayının yarısı(berat)gecesi (yokmu) o gecede Allah için, Benî Kelb Kabîlesinin koyunlarının tüyleri sayısınca âzadlılar vardır. Allah, bu gece:Müşrike,çok buğuzkar kimseye,akrabalık münâsebetini kesene,büyüklük taslayana,ana babasına isyan edene ve şarab düşkünü olana (rahmet nazarıyla) bakmaz.”
Beşincisi:Bu gece Peygamberimize ümmetinin tamamına şefaat selâhıyyeti verildi.
Bu gecede tahakkuk eden bir diğer hadise de, kıblenin Kudüs istikametinden, Mescid-i Haram tarafına çevrilmiş olmasıdır.
Muhterem Mü’minler!
Bu mübarek geceyi ihyâ etmek, feyzinden istifâde edebilmek için kazâ ve nâfile namazlar kılmalı, tevbe-i istiğfar etmeli, Kur’ân-ı Kerîm okumalıdır. Günün mânâ ve ehemmiyetini birbirine anlatıp, mümin kardeşinin kandilini tebrîk etmelidir. Ayrıca bu geceye mahsus ve kılınması ehemmiyetle tavsiye olunan yüz rek’atlik HAYIR NAMAZI vardır ki, vaziyeti müsait olupta bu namazı kılan kimse, o sene içersinde ölürse şehidlik mertebesine nâil olacağı pîranımız tarafından beyan edilmektedir. Namazın kılınış şekli: her rek’atde bir Fâtiha on İhlâs-ı Şerîf okunur. Mevzû ile alâkalı bir hadîs-i şeriflerinde Rasûlüllah(sav) Efendimiz buyuruyorlar ki: “Şa’bânın yarı(onbeşinci) gecesi olduğu vakit, gecesinde (ibâdet için) kalkınız. Gündüzünde oruç tutunuz. Zirâ Allâh-ü Teâlâ güneşin batışı ile(beraber) dünyâ semâsına rahmetiyle tecelli eder de (şöyle) buyurur: Bir mağfiret dileyen yok mu onu bağışlayayım! bir rızık isteyecek yok mu ona rızık vereyim! bir dertli yok mu (istesin de) âfiyet vereyim! Bu (dâvet) tanyeri ağarıncaya kadar devam eder.”
26.10.2001
Ümrâniye


Hutbe ve Vaazlar

MollaCami.Com