Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


giybet-hutbe

Muhterem Müslümanlar!
Bu haftaki hutbemiz giybet etmenin kotulugu hakkindadir.Gıybet, bir Müslümani, duyduğu zaman hoşuna gitmeyecek bir ­seyle anmaktadır.
Gıybet, dinî bakımdan hiçbir zaruret yok iken, bir insanı kusu­ru ile anmaktir ve ölmüş kardeşinin kokmuş etini yemek gibi cirkindir.
Bir gün Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: "Gıybet nedir, biliyor musunuz?"Ashâb:"Allah ve Resulü daha iyi bilendir" dediler. Resûl-i Ekrem:"Kardeşini, hoşlanmayacağı bir şeyle anmaktır" buyurdu. Ashab-tan biri tarafından:"Eğer söylediğim, kardeşimde (mevcud) olursa (bir mahzur) gö­rür müsünüz?" denildi. Resûlullah:"Şayet söylediğin onda bulunursa gıybet etmiş olursun. Eğer söy­lediğin onda yoksa iftira etmiş olursun" buyurdular.
Kuran-i Kerimde bir âyet-i kerimede buyruluyor ki:
"Ey iman edenler, zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü bâ'zı zan (vardır) ki günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Kiminiz de kiminizi arkasından çekiştirmesin. Sizden herhangi biriniz ölü kar­deşinin etini jemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'­tan korkun. Çünkü Allah tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyicidir" (Hucurat-12)
Peygamber Efendimiz (s.a.s) soyle buyuruyorlar: Dört kişinin, çektikleri şiddetli azaptan, Cehennemdekiler rahatsız olur. Biri, ateşten bir tabut içindedir, ikincisi bağırsaklarını yerde sürür, üçüncüsü kan ve irin kusar, dördüncüsü kendi etini yer. İlki borçlu olarak öldü. İkincisi idrardan sakınmazdı. Üçüncüsü, müstehcen konuşurdu. Dördüncüsü, gıybet ve koguculuk ederdi.
İbrahim bin Edhem Hazretleri, bazı kimseleri evine davet etmişti. Müsaîirler sofraya oturunca bir şahsın giybetini etmeye başladılar. O büyük zat da,
"Bizden evvelkiler, evvelâ ekmeği sonra eti yerlerdi. Siz eti ek­mekten önce yemeye başladınız" diyerek gıybetlerine mani olmuştur.

Muhterem Müslümanlar!
Giybet muslumanlar arasindaki kardeslegi ve muhabbeti sonduren bir haramdir. Hadis-i serifte bildirildigi uzere; "gıybet yapan, bu hareketine tevbe ederse, cennete en son gire­cektir. Tevbe etmez ve dedikodu devam edecek olursa cehenneme ilk girenlerden olacaktır."
Gıybet yapan, iyilik ve sevaplarını sağa sola atan kimse gibidir. Hasan Basrî Hazretlerine, "Falan senin aleyhinde konuşuyor" denildi. Bu büyük zât da, bir tabak helva doldurup o kimseye götürdü ve:
"Sevaplarını bana hediye ettiğini haber verdiler. Ona mükâfat olmak üzere bunu getirdim. Çok bir şey değil amma kusura bakma" dedi.
Haksız yere gıybet olunan kimsenin, günahının yansını Allah Te-âlâ bağışlar. Giybet yapanin sevaplari, giybetini ettigi kimseye verilir. Eger sevabi kalmazsa giybetini ettigi kimsenin gunahlarindan ona verilir. Kıyamette bu kimsenin amel defteri, sahifeleri açık olarak, kendisine takdim olunduğunda, kul:
"Yâ Rabbi, şu yaptığım (ibadetlerimin) şu (oruçlarımın) ve na­mazlarımın sevapları nerede? Onlar sahifelerimin arasında yok?" di­yecek. Cenâb-ı Hak da:
"Halkı gıybet etmen sebebiyle (onlar) mahvoldu" buyuracak.
Bir hadis-i serifte soyle buyruluyor: "Kıyamette bir kimse, sevap defterinde, yapmadığı ibadetleri görür. "Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır" denir."
Hutbemize bir hadis-i serifle nihayet verelim: Miraca çıkarıldığımda, bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan kimseler gördüm. "Bunlar kim" dedim. Cebrail aleyhisselam, "Gıybet ederek insanların etini yiyen, şahsiyetlerini zedeleyen kimselerdir" dedi." (Ebu Davud)


Hutbe ve Vaazlar

MollaCami.Com