Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
" Yaşanan Acı Gerçekler "
YAŞANAN ACI GERÇEKLER
Bir huzurevi hatırası "Seni oğlunla gelinin bıraktı!"
Vakit akşama yaklaşıyordu. İki genç arabaya hızlıca binip, huzurevine doğru yol aldılar.
Dergiye röportaj için gidiyorlardı. Bahtiyar ihtiyarlarla hasbihal edecekler, ibretli hatıralarını, hayat derslerini, zorlu imtihanlarını, âyaşlılığın başlarına neler açtığınıâ konuşacaklar, insanlara aktaracaklardı.
Huzurevinin kapısına varmışlardı. İçeriye girmeden âAcaba ne ibretlik hadiseler dinleyeceğiz ve nelere şükretmemiz gerektiğini öğreneceğiz?â diye kısa bir konuşma yapmışlardı.
Bismillah deyip girdiler içeriye. Ruh dünyaları başka bir hâle bürünmüştü iki gencin. Kabre yaklaşmış bu bahtiyar ihtiyarlar daha dünyadayken ahiret hayatını hissettiriyorlardı.
Selâm vererek ilerliyordu iki genç. Bahtiyar ihtiyarlar sevinçle selâmı alıyor,âHoş geldinizâ diyerek, iki gence dikkatle bakıyordu.
Sanki gençlik yıllarını hatırlamışlar, yüzlerinde tebessümler oluşmuştu. Belki de içlerinden âBiz de gençken ne kadar kuvvetli, ne kadar sağlıklıydıkâ düşünceleri geçiyordu.
âAh gençliğim! Seni daimî zannettim, bu zannımda hata ettim, kıymetini bilemedimâ diyerek içleniyorlardı.
Gözleri dolu doluydu bahtiyar ihtiyarların, en küçük bir mutluluk ânında ağlıyorlardı. Ne kadar hassas, ne kadar da şefkat doluydu kalpleri.
Ellerinde tespih Rablerini zikreden nineler, bütün fani varlıktan geçmiş, Azrailâi güldürüyorlardı. Sanki şimdiden ahiret hayatının provasını yapıyorlardı.
İki genç röportajlarını tamamlamış, dinledikleri hatıralardan, şahit oldukları hayatlardan nice dersler çıkarmışlar, hayatın nasıl bir anlam ifade ettiğini yeniden anlamışlardı. âİnsan nelerle de imtihan olurmuş, Rabbimiz bize hayırlı bir hayatla hüsn-ü hatime verâ diyerek duâ ediyorlardı.
Saat ilerlemişti. Huzurevinden ayrılmak için koridordan yürüyorlardı yine selâm vererek. Birden bir yaşlı kadın çıktı iki gencin karşısına. Yaşlı teyze âYavrum, ben kayboldum. Oğlumun çarşıda dükkânı var, gidip annen kaybolmuş deyin, gelsin beni alsınâ diyordu.
İki genç şaşkın bir halde ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. İlerden az önce röportaj yaptıkları Şerife Teyzenin sesi işitildi. Şerife Teyze yaşlı kadına dönerek âSen kaybolmadın ki; seni oğlunla gelinin bıraktı, kaybolsaydın seni bulurlardıâ dedi.
Yaşlı teyze ısrarlaâKayboldumâ diyor âOğlumla gelinim beni bırakmazâ diyerek inanmak istemiyordu.
İki gencin birden yürekleri cız etti, insanların canavarlaşabileceğini görmek ne kadar da kötüydü. Ayaklarının altında Cennet bulunan annesini bilmem ne uğruna bırakıp gitmişti evlâdıyla gelini.
Dünyada annesiz rahat mı edecekti? Hem Allahâın rızasını, hem Cenneti, hem de büyük bir sevabı geri tepmenin cezası ne olabilirdi?
Oânun yolunda sarfedilmeyen mal ve Oânun yolunda olmayan evlât ahirette nasıl fayda vermeyecekse, dünyada da vermiyorduâ¦
Hasan Koç / Yeni Asya Gazetesi
İbret almak lazım !!! hayat çok kısa......ellerinize sağlık
Cenebı Hak onları başımızdan eksik etmesin..hayırlı uzun ömür versin..
emeğinize sağlık.. :)
Cenebı Hak onları başımızdan eksik etmesin..hayırlı uzun ömür versin..
emeğinize sağlık.. :)
Amin...
Teşekkür ederim, Cenab-ı Allah (c.c.) Razı olsun..
İbret almak lazım !!! hayat çok kısa......ellerinize sağlık
Teşekkür ederim, Rabbim bizleri ibret alanlardan eylesin..
Cenab-ı Allah (c.c.) Razı olsun..