Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


cocuklara Kur'anı Kerim'i ögretmek

Soru: Anne ve babanın, çocuklarına Kur'ân-ı Kerîm'i öğretme görevi ve faziletinden bahseder misiniz?

Cevab: Bismillâhirrahmânirrahîm.

Bilindiği gibi ilk ve ortaöğretim okullarında okuyan hatta yüksek tahsil gören öğrenciler de yaz tatiline girdiler. Bu süreyi en güzel ve en verimli bir şekilde değerlendirmek ne büyük kazanç... Bu iş için en hayırlı çalışmanın ne olduğunu hiç düşündünüz mü? Hz. Osman (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

"Sizin en hayırlılarınız, Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenen ve başkalarına öğretenlerinizdir," 1 buyurdu.

En hayırlılar arasına girmeyi kim istemez, değil mi? Biliyorum, göz bebeğimiz sevgili öğrencilerimiz öğrenim yılı boyunca çok yoruldular. Fakat insan, bir ömür "öğrenci" durumunda... Beşikten mezara kadar... Nobel ödüllü bir ilim adamı Prof. Abdusselam: "Yorulduğunuz zaman nasıl dinlenirsiniz?" şeklindeki bir soruya şu karşılığı veriyor:

- Dinlenmek mi? Biz 6-7 çeşit ilim ile meşgul oluyoruz. Birinden yorulursak, diğerine geçiyor ve öylece dinleniyoruz.

Çocuklarımız da öyle... Kur'an-ı Kerim gibi dinlendirici ve ferahlatıcı bir kitaba yönelmek en hayırlı iş...

Çocuklarımızı ihmal etmeyelim. Anne-babalar da, bu en hayırlı iş konusunda çocuklarını teşvik edici olmalılar... Çocuklarını Kur'an-ı Kerim gibi dünya ve ahiret saadetini kazanmanın yollarını öğreten bir kitaptan mahrum bırakmamalılar...

Bu düşünceden hareketle, öğrencilerimizin önlerinde çok güzel bir fırsat var. Rabbimizin kitabı olan Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek... Yani sözlerin en güzelini...

Kur'ân-ı Kerîm'i ve dini bilgileri öğrenmek için, yaz tatili güzel bir fırsat. İnsanlığa asıl kurtuluş reçetesini sunan Kur'ân-ı Kerîm'i okumayı ve anlamayı ihmal etmemeliyiz.

İnsanoğlu için Rabbini ve Rabbinin gönderdiği bilgileri öğrenmekten daha büyük bir şeref olabilir mi? O, bizim Yaratıcımız... Yok iken var edenimiz... Sayılmayacak kadar çok nimetlerini bize ihsan edip yaşatanımız...

Çocuklarımız bizim canımız, ciğerimiz, en önemli varlığımız... Onları her türlü kötülük ve zararlı alışkanlıklardan kurtarmanın en önemli yöntemi, Kur'an-ı Kerim ile buluşturmak... ALLAH kelamını öğretmek... İyilik ve kötülükleri ayırt edebilmeleri için kılavuzluk etmek... Anne-babalar şunu çok iyi bilmelidirler ki, çocuklarımızın yalnız yiyecek, giyecek ihtiyaçlarını karşılamak yeterli değil... Onları manevî alanda da donanımlı hale getirmek gerekir. Hayatın anlamını, dünya ve ahirette mutlu olmanın yollarını da öğretmek lâzım... Bunu yapmayan anne-babalar, sonunda pişman olurlar. Fakat, son pişmanlık fayda vermez.

Çocuklarımız bizim en kıymetli varlıklarımız... Bizim neslimizi sürdürecekler... Onları Kur'ân-ı Kerîm gibi bir kitaptan nasıl mahrum edebiliriz? Biz, cennet ve cehennemin varlığına iman etmişiz. O canlarımızı, cehennemde görmeye gönlümüz nasıl razı olur? Rabbimiz bu konuda bizi şöyle uyarıyor:

"Ey iman edenler!.. Kendinizi ve ehillerinizi, ailenizi, çoluk-çocuğunuzu yakıtı insanlar ve kükürt, kibrit taşı olan bir ateşten, cehennem ateşinden koruyunuz... Cehennem ateşine sürüklenmelerine sebep olacak fitne ve isyandan koruyarak ALLAH-ü Teâlâ'nın emirlerine, itaate sevkedin...2

Bu ayet-i kerime inince Hz. Ömer (R.A.) Resûlullah (S.A.V.) Efendimize şöyle sordu:

- Ya Resûlellah! Kendimizi korumaya çalışıyoruz, ya aile halkını nasıl koruyalım? Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:

-"ALLAH'ın sizi menettiği şeylerden onları men edin; ALLAH'ın size emrettiği şeyleri onlara emredin."3 Meselâ, sabah namazına önce siz kalkacaksınız. Sonra eşinizi ve çocuklarınızı kaldıracaksınız.

İşte, herkesten ve özellikle öğrencilerimizden yaz tatilini fırsat bilerek öğrenmelerini istediğimiz Kur'ân-ı Kerîm'den mahrum olmak, hiçbir mahrumiyete benzemez. Bu, telâfisi mümkün olmayan bir kayıptır. Nasıl ki, yabancı dil ve okul derslerinden başarılı olabilmek için yüksek paralar ödüyor, dersane dersane, öğretmen öğretmen dolaşıyorsak; Kur'ân-ı Kerîm'in de öğrenip anlaşılmasına büyük önem vermeliyiz.

• Kur'an-ı Kerim'le Tam Buluşma Zamanı

ALLAH'ın yüce kelâmını öğrenmek ve Kur'ân-ı Kerîm ilimleri ile meşgul olmak için önümüzde güzel bir fırsat var. Yaz tatili. Bugünün dünyasında Kur'ân-ı Kerîm'e ulaşabilmek hiç de zor değil. Camilerimizde hocalarımız okutuyor. VCD, kaset, elif-ba'lar, kitap gibi pek çok öğrenme materyali mevcut. Bazı TV kanalları her gün Kur'ân-ı Kerîm kıraatı yayınlıyorlar. Eğer spor, müzik, yabancı dil öğrenimi gibi konulara ayırdığımız vakitler gibi; Kur'ân-ı Kerîm öğrenimini de ciddiye alır, vakit ayırırsak, Kur'ân-ı Kerîm ile buluşmak, öğrenmek hiç de zor olmayacaktır.

Burada, Kur'ân-ı Kerîm öğreticisi hocalarımıza da bir hatırlatma yapmak istiyorum. Kur'ân-ı Kerîm öğreterek "en hayırlılar" içinde yer almaya devam etmek onlar için de bir fırsat. Kur'ân-ı Kerîm öğrenmek için gelenlere gösterecekleri şefkat ve güzel muamele sayesinde Kur'ân-ı Kerîm'in mesajını daha çok kişiye ulaştırmaya vesile olabilirler. Böyle bir şerefe ulaşmak her insana nasip olmaz. Hatta, her Kur'an-ı Kerim bilen, bir yakınına, bir komşusuna Kur'ân-ı Kerîm öğretebilmek için çırpınmalı. Her ev bir Kur'ân-ı Kerîm okulu haline gelmeli. Kur'ân-ı Kerîm hayatımıza girmeli. Hayatımıza renk, içimize ferahlık katmalı.

• Kur'ân-ı Kerîm öğrenmemenin hiç bir bahanesi yok.

Bu konuda hiç bir kimsenin bir bahane bulmaya hakkı yok. İşte Diyanet İşleri Başkanlığı, bütün camilerde "yaz kursları" başlatmış bulunmaktadır. Hocalarımızın da bu konuda duyarlı davranıp fedakârlık yapacaklarına inanıyorum. Çocuklarımızın bu "yaz kursları"na gönderilmesi büyük bir imkândır.

Bu itibarla çocuklarımızın gönüllerini ve hayatlarını Kur'ân-ı Kerîm'le aydınlatmak durumundayız. Çocuklarımızı Kur'ân-ı Kerîm'le buluşturmanın daraldığı zaman ve ortamlarda, her evin Kur'ân-ı Kerîm mektebi haline getirilmesi ve çocukların ilk mektep ve ilk mabed sayılan kendi yuvalarında Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmeleri gerekir. Çocuklarımızı kesinlikle ihmal etmeyelim. Çünkü bu konudaki ihmalin faturasının çok ağır olacağını bilelim. Teyp ve video kasetleri, VCD'ler, elektronik cihazlar, hatta internetten de faydalanarak Kur'ân-ı Kerîm öğrenmemiz mümkün... Yeter ki, bu işi ciddiye alalım ve öğrenmeye karar verelim. Çünkü kıyamet gününde Kur'an-ı Kerim'i niçin öğrenmedin? Çocuğuna niçin öğretmedin? diye sorulunca, ne cevab vereceğiz? Geçerli bir mazeretimiz olacak mı? Kesinlikle olmayacaktır. Ona göre..

Bir sohbetimizde bu konudan yani Kur'an-ı Kerim'i öğrenmek ve eşimize-çocuklarımıza öğretmekten bahsederken, dinleyenlerden biri:

- "Hocam! Ne yapalım! Anne-babamız bize öğretmemiş, ALLAH onlardan sorsun" deyince:

- "Böyle söyleme! ALLAH afetsin, de! Öğrenmeğe çalış" demiştim. O ise, aynı düşüncesini sürdürünce, kendisine:

- Neyle meşgul oluyorsun, ne iş yaparsın? Diye sordum.

- Ağır vasıta şoförüyüm. Bir nakliye şirketinde çalışıyorum. Kamyon-tır vesaire kullanıyorum, diye cevab verdi. Kendisine:

- Peki! Bunları yani ağır vasıta şoförlüğünü, kamyon-tır vesaire kullanmasını sana kim öğretti? Annen-baban mı öğretti? Diye sordum. Şaşırır gibi oldu. Böyle bir soru beklemediği halinden belliydi.

- Hayır, annem-babam öğretmedi, ben kendim öğrendim! Dedi. Ben de ona:

- Peki! Ağır vasıta şoförlüğünü, kamyon-tır vesaire kullanmasını kendin öğrendiğin gibi, Kur'an-ı Kerim'i neden kendin öğrenmedin? Diye sordum. Bir cevab veremedi. Sadece:

- Eh, işte! Demekle yetindi. Nasıl iyi demiş miyim?

Evet! Muhteremler! Annemiz-babamız şu veya bu sebeble bize Kur'an-ı Kerim'i, dini bilgileri öğretmemiş, buna imkan bulamamış olabilirler. Peki bu imkanlarla biz öğrensek, ne olur? Elbette çok güzel olur. Hem kendimizi, hem de onları büyük bir vebalden kurtarmış oluruz.


Bu ayet-i kerime inince Hz. Ömer (R.A.) Resûlullah (S.A.V.) Efendimize şöyle sordu:

- Ya Resûlellah! Kendimizi korumaya çalışıyoruz, ya aile halkını nasıl koruyalım? Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:

-"ALLAH'ın sizi menettiği şeylerden onları men edin; ALLAH'ın size emrettiği şeyleri onlara emredin."3 Meselâ, sabah namazına önce siz kalkacaksınız. Sonra eşinizi ve çocuklarınızı kaldıracaksınız.

İşte, herkesten ve özellikle öğrencilerimizden yaz tatilini fırsat bilerek öğrenmelerini istediğimiz Kur'ân-ı Kerîm'den mahrum olmak, hiçbir mahrumiyete benzemez. Bu, telâfisi mümkün olmayan bir kayıptır. Nasıl ki, yabancı dil ve okul derslerinden başarılı olabilmek için yüksek paralar ödüyor, dersane dersane, öğretmen öğretmen dolaşıyorsak; Kur'ân-ı Kerîm'in de öğrenip anlaşılmasına büyük önem vermeliyiz.

• Kur'an-ı Kerim'le Tam Buluşma Zamanı

ALLAH'ın yüce kelâmını öğrenmek ve Kur'ân-ı Kerîm ilimleri ile meşgul olmak için önümüzde güzel bir fırsat var. Yaz tatili. Bugünün dünyasında Kur'ân-ı Kerîm'e ulaşabilmek hiç de zor değil. Camilerimizde hocalarımız okutuyor. VCD, kaset, elif-ba'lar, kitap gibi pek çok öğrenme materyali mevcut. Bazı TV kanalları her gün Kur'ân-ı Kerîm kıraatı yayınlıyorlar. Eğer spor, müzik, yabancı dil öğrenimi gibi konulara ayırdığımız vakitler gibi; Kur'ân-ı Kerîm öğrenimini de ciddiye alır, vakit ayırırsak, Kur'ân-ı Kerîm ile buluşmak, öğrenmek hiç de zor olmayacaktır.

Burada, Kur'ân-ı Kerîm öğreticisi hocalarımıza da bir hatırlatma yapmak istiyorum. Kur'ân-ı Kerîm öğreterek "en hayırlılar" içinde yer almaya devam etmek onlar için de bir fırsat. Kur'ân-ı Kerîm öğrenmek için gelenlere gösterecekleri şefkat ve güzel muamele sayesinde Kur'ân-ı Kerîm'in mesajını daha çok kişiye ulaştırmaya vesile olabilirler. Böyle bir şerefe ulaşmak her insana nasip olmaz. Hatta, her Kur'an-ı Kerim bilen, bir yakınına, bir komşusuna Kur'ân-ı Kerîm öğretebilmek için çırpınmalı. Her ev bir Kur'ân-ı Kerîm okulu haline gelmeli. Kur'ân-ı Kerîm hayatımıza girmeli. Hayatımıza renk, içimize ferahlık katmalı.

• Kur'ân-ı Kerîm öğrenmemenin hiç bir bahanesi yok.

Bu konuda hiç bir kimsenin bir bahane bulmaya hakkı yok. İşte Diyanet İşleri Başkanlığı, bütün camilerde "yaz kursları" başlatmış bulunmaktadır. Hocalarımızın da bu konuda duyarlı davranıp fedakârlık yapacaklarına inanıyorum. Çocuklarımızın bu "yaz kursları"na gönderilmesi büyük bir imkândır.

Bu itibarla çocuklarımızın gönüllerini ve hayatlarını Kur'ân-ı Kerîm'le aydınlatmak durumundayız. Çocuklarımızı Kur'ân-ı Kerîm'le buluşturmanın daraldığı zaman ve ortamlarda, her evin Kur'ân-ı Kerîm mektebi haline getirilmesi ve çocukların ilk mektep ve ilk mabed sayılan kendi yuvalarında Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmeleri gerekir. Çocuklarımızı kesinlikle ihmal etmeyelim. Çünkü bu konudaki ihmalin faturasının çok ağır olacağını bilelim. Teyp ve video kasetleri, VCD'ler, elektronik cihazlar, hatta internetten de faydalanarak Kur'ân-ı Kerîm öğrenmemiz mümkün... Yeter ki, bu işi ciddiye alalım ve öğrenmeye karar verelim. Çünkü kıyamet gününde Kur'an-ı Kerim'i niçin öğrenmedin? Çocuğuna niçin öğretmedin? diye sorulunca, ne cevab vereceğiz? Geçerli bir mazeretimiz olacak mı? Kesinlikle olmayacaktır. Ona göre..

Bir sohbetimizde bu konudan yani Kur'an-ı Kerim'i öğrenmek ve eşimize-çocuklarımıza öğretmekten bahsederken, dinleyenlerden biri:

- "Hocam! Ne yapalım! Anne-babamız bize öğretmemiş, ALLAH onlardan sorsun" deyince:

- "Böyle söyleme! ALLAH afetsin, de! Öğrenmeğe çalış" demiştim. O ise, aynı düşüncesini sürdürünce, kendisine:

- Neyle meşgul oluyorsun, ne iş yaparsın? Diye sordum.

- Ağır vasıta şoförüyüm. Bir nakliye şirketinde çalışıyorum. Kamyon-tır vesaire kullanıyorum, diye cevab verdi. Kendisine:

- Peki! Bunları yani ağır vasıta şoförlüğünü, kamyon-tır vesaire kullanmasını sana kim öğretti? Annen-baban mı öğretti? Diye sordum. Şaşırır gibi oldu. Böyle bir soru beklemediği halinden belliydi.

- Hayır, annem-babam öğretmedi, ben kendim öğrendim! Dedi. Ben de ona:

- Peki! Ağır vasıta şoförlüğünü, kamyon-tır vesaire kullanmasını kendin öğrendiğin gibi, Kur'an-ı Kerim'i neden kendin öğrenmedin? Diye sordum. Bir cevab veremedi. Sadece:

- Eh, işte! Demekle yetindi. Nasıl iyi demiş miyim?

Evet! Muhteremler! Annemiz-babamız şu veya bu sebeble bize Kur'an-ı Kerim'i, dini bilgileri öğretmemiş, buna imkan bulamamış olabilirler. Peki bu imkanlarla biz öğrensek, ne olur? Elbette çok güzel olur. Hem kendimizi, hem de onları büyük bir vebalden kurtarmış oluruz.


Hayatın İçinden İslam

MollaCami.Com