Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Mina, Arafat ve Müzdelife

MİNA'DA

Zilhicce'nin 8. (Terviye) günü güneş doğduktan sonra gidip, öğle namazını Mina'da kılmak müstehabdır.
Arefe günü sabah namazını Mina'da alaca karanlıkta kılar.

ARAFAT'TA

Güneş doğunca Arafat'a gidip, zevale kadar kalarak öğle namazını Nemre Mescidi'nde okunan hutbeden sonra, ikindi ile beraber kılar ve vukuf mahalline (Vakfe'ye) gider.

Cemaate yetişemeyen, öğle ve ikindiyi ayrı ayrı vakitlerinde kılıp Vakfe'ye gider.

Arafat'ın her yeri Mevkıf (Vakfe Mahalli)dir.

Arafat'ta vakfe için mümkün olursa zevalden sonra boy abdesti alır. Cebel-i Rahme civarında kıbleye veya Cebel-i Rahme'ye karşı durup, tekbir, tehlil ve telbiye eder. Yemek ister gibi el uzatıp, kendisine, ana-babasına ve din kardeşlerine candan dua ederken, ağlamağa çalışır. Çünkü ağlamak kabul alametidir.

Kat'i kabülünü umarak, ısrarla yalvarmalıdır. (Burada affedilmekten ümitsiz olmak büyük günahtır)

O gün, uzaktan gelenler için bulunmaz fırsat ve ganimettir. Böyle kıymetli günü çadırlarda çay sohbetleriyle zayi etmek layık değildir.

Vakfe'yi binek üzerinde yapmak efdal; ayakta yapmak da, oturarak yapmaktan evladır.

MÜZDELİFE'DE

Güneş batınca yavaş yavaş ve kimseye eza etmeden Müzdelife'ye iner. Fırsat buldukça sür'atlenir. Şiddet, izdiham ve halka eza etmek haramdır.

Müzdelife'de Meş'ar-ı Haram civarına konar. Orada akşamı yatsı ile beraber kılar. (Yolda akşamı kılmak caiz değildir).

Müzdelife'de gecelemek sünnettir. Fecr'in tulu’unda, imam sabah namazını erkenden kıldırır ve beraber Vakfe ederler. Cezbe ve israr ile duaya gayret ve devam ederler.

Hacılar Mina'da şeytan taşlamak için atacakları cemreleri (küçük taşları) burada toplarlar.

İslâm medeniyeti¬nin temellerinin atıldığı, Hz. Peygamberin, arkadaşlarının ve ehli beytinin yaşadığı ve pek çoğunun bağrında yattığı kutsal yerleri ziyaret ederken tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkmak gerekmez mi?
Manevî dünyasında yeni bir pencere açmak, hayatında olumlu bir gelişme meydana getirmek amacıyla çıktığı bu kutsal yolculukta kişinin amacına ulaşması için, zihnen, kalben, fikren yoğunlaşarak umre yapması gerekir. Böylece yanlış yöneliş, duygu, düşünce ve gü¬nahlardan arınacak, temizlenecek ve hayatında yepyeni tertemiz bir sayfa açmış olarak bu yolculuktan dönecektir.
Kendimizi, yeryüzündeki görevimizi ve sorumluluğumuzu doğru bir şekilde kavrayabilirsek yolumuzu şaşırmayız. Kendimiz, çevremiz ve tüm insanlık için yararlı bir insan oluruz. İnsan olarak, kul olarak herkesin geçmişte birtakım eksiklikleri, hataları ve yanlış yönelişleri olabilir. Muhakkak ki bunları işlememiş olmayı çok arzu ederiz.


Bu, geçmişte işlediğimiz ve İslâmî bir şuurla bağdaşmayan her şeyi silip süpürüp atmak ve hayatımızda yeni bir sayfa açmak üzere yapılacak bir sözleşmedir. Tıpkı Mina’da Akabe biatleriyle, temel insanî ve ahlâkî değerlere bağlı kalacaklarına dair Hz. Peygamberle sözleşme yapan Medineli sahabiler gibi. Umreye niyet etmek üzere girilen ihram, bu misakın simgesidir. İhram, elbise değildir. İhram, niyet ve telbiyedir. Bir karardır. Bir ikrardır. Kibirden, gururdan, kendini beğenmişlikten, bencillikten, gösterişten sıyrılıp ihlası ve takvayı kuşanmaktır.
Umre ve Hac vazifemizi tam manasıyla yapabilmek için nerede neler yapacağımızı öğrenmek için ve gerekli tüm sorularınız için bize ulaşın.


Hac ve Umre

MollaCami.Com