Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İç mekan bitkilerinin genel yetişme istekleri



1- Sıcaklık

Bitkilerin büyüme ve gelişmeleri ile bulundukları yerlerin sıcaklığı arasında sıkı bir ilişki vardır. Sıcaklığın yüksekliği veya düşüklüğü metabolik olayları farklı yönlerde etkilemekte, böylece büyüme ve gelişme farklı düzeylerde ortaya çıkmaktadır. Doğal yayılış alanlarına uygun olarak, iç mekan süs bitkilerinin sıcaklık gereksinimleri de değişiktir. Bu bitkiler, genellikle 0 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda yetişebilir. Dona maruz kaldıklarında ölürler. Tropikal kökenli bitkilerin çoğu 10 derecenin altındaki sıcaklıklardan bile zararlanır. Yüksek sıcaklık derecelerine dayanıklılıkları da bitki çeşidi, hava orantılı nemi ve sulama suyu miktarına göre değişir. Genellikle 40 derecenin üzerinde ise ölmeye başlarlar.
İç mekan bitkileri genellikle, soba veya radyatör gibi ısıtıcıların yanında bulundurulmayı sevmezler. Çok az bitki çeşidi bu gibi yerler için uygun olabilir. Öte yandan, kışın sıcaklığın 0 derece veya daha düşük olduğu zamanlarda, birçok bitkinin konduğu pencere kenarlarında, sıcaklık tehlikeli biçimlerde düşebilir. Bu durumda, bitkilerde zararlanma olmaması için, ek ısıtma sistemleri kullanılmalı veya pencere camı ile bitkiler arasına gazete kağıtları gerilmelidir. Ayrıca, bitkiler belirli bir süre için odanın daha ılık bir yerine taşınabilir.


2- Orantılı Nem ve Su
Bitkilerin yaşayabilmeleri, büyüyebilmeleri ve gelişebilmeleri için zorunlu etmenlerden biri de orantılı (nispi) hava nemi ve sudur. Bitkiler kökleriyle suda erimiş halde bulunan besin tuzlarını alırlar. Su, içerisinde eriyebilen besin maddelerinin kökler aracılığıyla ve oradan da işlenerek toprak üstü vegetatif organlara, çiçek ve meyvelere taşınmalarını sağlar.
Terleme hızını etkileyen başlıca etmenler güneş ışığı, havadaki nem miktarı, sıcaklık, rüzgar, topraktaki su miktarı ve hava basıncı olarak sıralanabilir. Olağan koşullarda bitkilerin terleme yoluyla kaybettiği su miktarı ile kökler tarafından alınan su miktarı arasında bir denge vardır.
Sıcaklık ve ışık şiddeti kış ayları süresince yaz aylarına göre daha düşük olduğundan, bitkilerin terleme hızları da düşüktür ve bu süre içerisinde suya daha az gereksinim duyarlar. İlke olarak ister yaz, ister kış mevsiminde olsun düşük sıcaklıktaki yerlerde bulundurulan bitkilerin, daha sıcak yerlerde bulundurulanlara oranla su gereksinimleri daha azdır


3-Işık
İç mekanlarda yetiştirilen süs bitkileri de doğadaki diğer bitkiler gibi özümleme yapabilmeleri, büyüme ve gelişmeleri için ışığa gereksinim duyarlar. Bu bitkilerin büyük bir kızmının kökeni tropikal ormanlara dayanır ve yetersiz ışık koşullarına uyum gösterirler. Ancak çoğu en iyi şekilde ışıklandırılmış yerlere konulmayı gerektirir. Çünkü, iç mekanlardaki ışık şiddeti dışarıdakine (açıktakine) ve hatta ağaçların altındakine oranla daha azdır.
Işık gereksinimi bitkilere göre değişim gösterebildiği gibi, bir bitkinin ışığa olan gereksinimi de farklı zamanlarda yine farklı düzeylerde olabilmektedir. Gerçekten bitkiler gelişme dönemlerinde bol ışığa, buna karşılık dinlenme dönemleri süresince daha az ışığa gereksinim duyarlar.
İç mekan bitkileri ışığa olan gereksinimleri açısından güneşli, aydınlık, yarı gölge ve gölge yerlerde yetiştirilen bitkiler olmak üzere başlca 4 grupta toplanır.


Yapay Işık: Güneş ışığının yetersiz olduğu durumda yapay ışık kullanılması, genellikle başvurulan bir yoldur. Yapay ışık, güneş ışığına benzerse de, 4-5 saatlik güneş ışığına eşdeğer bir ışıklandırma için aynı süre yapay ışık kullanılması yeterli olmaz. Sağlıklı bitki yetiştirmek için yaklaşık 12-16 saat yapay ışıklandırma yapmak gerekir. Yapay ışıklandırma genellikle floresans tüplerle yapılır.
Yapay ışık altında yetiştirilen bitkilerde yeterli hava neminin sağlanmasına da özen gösterilmelidir. Bu da, saksıların altına içi su dolu bir kap (sözgelimi tepsi) koymakla sağlanabilir.



4) Saksı Toprakları (Harçlar)
Bitkilerin büyüme ve gelişmelerinde çok önemli bir yeri bulunan saksı topraklarının temel görevleri, bitkiye destek olmak ve su, hava ve besin maddesi sağlamaktır.
İç mekan süs bitkileri yetiştiriciliğinde kullanılan harçları oluşturan materyaller ve bunların bireysel özellikleri hakkında aşağıda bilgi verilmiştir.
SAKSI HARCI HAZIRLAMADA KULLANILAN MATERYALLER
TOPRAK
Toprak, katı, sıvı ve gaz halindeki maddelerden oluşmuş üç fazlı bir sistem olarak kabul edilir, iyi bir bitki gelişimi için bu üç faz arasında belirli bir denge bulunması gerekir.
Toprağın katı fazı inorganik (mineral) ve organik maddelerden oluşur. İngorganik maddeler, çeşitli büyüklükteki parçacıkların karışımından ibarettir. Topraktaki inorganik maddelerden, büyüklükleri 2 mm'den fazla olanlar (taş, çakıl, vb.) toprağın iskelet maddeleri olarak kabul edilir. Toprakta asıl işleve sahip olan 2 mm'den küçük parçacıklar ise kum, şilt ve kil olmak üzere değişik "parça büyüklüğü gruplarf'na ayrılırlar. Kum taneciklerinin yüzey alanları az olup, fizikokimyasal yönden toprağın daha az aktif olan kısmını oluştururlar. Kil tanecikleri ise, geniş yüzey alanlarına sahip olup, bitki besin maddelerinin tutulması vb. gibi topraktaki çeşitli fizikokimyasal olaylarda etkin rol oynarlar. Bitki yetiştirme ortamı olarak kullanılacak ideal bir toprakta kum, şilt ve kil parçacıklarının uygun oranlarda karışmış halde bulunmaları istenir. Bu farkı büyüklükteki parçacıkların yaklaşık aynı oranlarda karışmasından oluşmuş topraklar, bünye sınıflamasında "tınlı topraklar" olarak adlandırılır.
Topraktaki organik maddeler ise canlı ve cansız organizmalardan oluşur. Canlı organizmalar içerisine, toprak florası (mikroorganizmalar) ve toprak faunası (toprak içerisindeki hayvanlar) girmektedir. Cansız organik maddeler ise, çeşitli ayrışma derecelerindeki bitkisel ve hayvansal artıkları içerir. Organik maddenin ayrışma ve parçalanması ile oluşan "humus", kolloidal özellikle olup, su ve bitki besin maddelerinin tutulmasında önemli roy oynar.
Topraktaki su ve havanın uygunoranlarda bulunması çok önemlidir. Çünkü bitkiler toprakta suya olduu kadar havaya da gereksinme gösterirler. Toprakta su fazlalaştıkça, hava oranı azalır. Drenajı yetersiz olan topraklarda, bitkilerin kök solunumu olumsuz olarak etkilenmekte ve kök gelişimi yavaşlamaktadır. Ayrıca mikroorganizmaların etkinlikleri azalmakta ve organik maddenin ayrışması yavaşlamaktadır. Öte yandan havasız (anaerobik) koşullarda toprakta toksik maddeler de üremektedir. Uygun bir bitki gelişimi için toprakta belirli oranda suyun bulunması istenir. Çünkü su, bitkilerin önemli bir yapı maddesini oluşturduğu gibi, besin maddelerinin bitkiler tarafından alınmaları da toprak suyu aracılığıyla olur. Toprak suyu içerisinde çözünmüş halde iyonlar bulunuğu için, "toprak suyu" deyimi yerine çoğu kez "toprak çözeltisi" deyimi kullanılır.
Saksı harçlarında kullanılan tınlı toprak (veya yalnızca tın) deyimi uygun oranlarda kum, şilt ve kil içeren ve organik maddece zengin toprakları ifade eder.. Tın, toprak içeren saksı harçlarının en önemli yapı maddesidir. Harcın fiziksel ve biyolojik özellikleri üzerine etkisinden başka; anyon ve katyondeğiştirme kapasitesine sahip olan kili ve organik maddeyi karışıma kazandırmaktadır. Özellikle mikroelementleri ve yavaş yarayışlı hala geçen azotu olmak üzere çeşitli besin maddelerini içerdiği için bitki beslemenin temelini oluşturur. Tın, fiziksel ve
kimyasal olarak harcın en değişken öğesidir. Bu nedenle, eğer iyi sonuç alınmak isteniyorsa tının seçiminde gereken özen gösterilmelidir.
Harç hazırlamada kullanılan bir tının seçiminde dikkate alınacak en önemli etmenler şunlardır:
- Yaklaşık % 20 dolayında kil içermeli ve 5.5-6.5 arasında bir pH değerine sahip olmalıdır.
- Toprakta (tın) iyi bir agregasyon mevcut omlalıdır. Agregatlar kararlı olmalı; toprak ıslandığı zaman
parçalanmamalı ve dağılmamalıdır.
- Yeterince organik madde kapsamalıdır. Topraktaki organik maddelerden kısmen parçalanmış olanları
başta azüt olmak üzere bezin maddeleri sağlarken, ileri derecede ayrışmış ve huminleşmiş organik maddeler ve topraktaki çeşitli fiziksel ve kimyasal olayları düzenlerler.
TURBA (TORF, PEAT)
Fazla yağış, yüksek nem ve düşük yaz sıcaklıklarının egemen olduğu yörelerde, bataklık ve benzeri su altındaki arazilerde yetişen bitkilerin, oksijensiz (anaerobik) koşullar nedeniyle normal şekilde parçalanamayıp birikmesiyle oluşmuş, kısmen ayrışmış durumdaki organik maddelere "turba (peat veya torf)" adı verilir. Turba birçok çağdaş tohum, çelik ve saksı harçlarının vazgeçilmez bir malzemesi olup; tınsız kompostların çoğunun temelini oluşturur. Tek başına da harç olarak kullanılabilmekle birlikte, daha çok başka materyallerle çeşitli oranlarda karıştırılarak kullanılmaktadır.
Turba topraklarının hacim ağırlıklarıdüşük su tutma kapasiteleri yüksektir. Büyük oranda gözeneklilik (porozite) gösterirler. Ayrıca turba toprak alkalinliğini (bazikliğini) belirli bir noktaya değin düşürür. Eğer turba çok asit ise, istenilen pH derecesini sağlamak üzere kireçleme gerekir. Doğrudan doğruya bulundukları yerden alınıp kullanıldıkları zaman genellikle hastalık, zararlı ve yabancı tohumlarla bulaşık değildir. Satın alındığında (özellikle balyalar halinde sıkıştırılmış durumda iken) çoğu kez kurudur ve kullanmadan önce iyice nemlendirilmelidir. Çünkü kuru turbanın toprakta nem absorbe etmesi çok uzun süreyi alır. Turbanın taşınması ve korunması (depolanması) kolaydır. Ancak kurak dönemlerde sulanmazsa, kolaylıkla dağılabilir ve yanabilir.
Yataklardan elde edilen turbalar 1.6 mm-1.9 cm. arası parça büyüklüklerinde öğütülür. Küçük parçalar, tümüyle kumlu topraklar dışında diğer bütün topraklar için uygundur. Çok kumlu topraklar için iri parçalar daha iyidir. Toz halindeki turba ise mümkün olduğunca kullanılmamalıdır.
Turba doğal durumda azot dışında belli başlı besin madelerinden yoksundur. Ortalama % 3.5 N içerir. Ancak, R K ve iz elementler az miktarda bulunur, mineral topraklarla karışmışdurumda, yüksek katyon değişimine sahip olması nedeniyle, bitkilere bisin maddesi sağlanmasında çok önemli bir işlevi vardır.
Turbaların oluştuğu bataklıklarda çok çeşitli bitkileryetişmekte ve turbalar bu belli başlı bitki türlerine göre
sınıflandırılmalıdır. Yetiştiricilik açısından turbalar Sphagnum ve Sazlık turbaları olarak iki ana grup altında
toplanabilir. '

1-Sphagnum turbaları: Turba oluşan bataklıklarda birçok Sphagnum yosunu bulunmaktadır. Bunlar arasında en önemlileri Cymbifolia grubundan S. papillosum ve S. megellanicum ile Acitifolia grubundan S. rubellum. S.plumulosum ve S. fuscum'dur.
Sphagnum yaprakları yalnızca bir tabaka hücreden oluşmuştur. Cymbifolia grubunun yaprakları geniş, kayık şekillidir ve bu yapı onların çok fazla oranda su absorbe etme ve tutmalarını sağlar. Bu grup yosunların oluşturduğu turbalar gevşek ve hacimli bir yapı gösterirler. Acutifolia grubundaki Sphagnumlar daha küçük yapraklara sahiptir, daha az su tutarlar ve bunun sonucu oluşan turbalar daha sıkı yapılıdır.
Sphagnum turbalarının genel özellikleri şunlardır. Süngerimsi lifli tekstüre (bünyeye) ve yüksek su tutma
kapasitesine sahiptir, (kendi ağırlığının 15-20 katına değin su tutabilir.) Poroziteleri (gözeneklilik) oldukça
yüksektir (yaklaşık % 80 dolayındadır). Kül kapsamları azdır. Ayrıca, çok asit özellikte olup, 3.5-4.5 arasında bir pH değerine sahiptirler.

2-Sazlık turbaları: Bu tip turbalar sazlar (Carex türleri), kamış otları (Phragmites), pamukotları (Erioophorum vaginatum), süpürge çalıları (Calluna vulgaris) ve bazen ağaç kökleri kalıntılarından oluşurlar. Genellikle mineral topraklarla birlikte bulundukları için Sphagnum turbalarından daha çok besin maddesi içerirler. Daha koyu renkli, daha çok huminleşmiş ve ayrışmış olup, birim ağırlıkça daha çok katyon değişim kapasitesine sahiptir. Su tutma, kapasiteleri Sphagnum turbalarına göre daha düşüktür (kendi ağırlıklarının 7-8 katı su tutarlar). pH değerleri 3.5-7.0 arasında değişir. Uygun bir amenajman izlenirse saksı harçları yapımında da kullanılabilir.
1961 yılında Amerika Birleşik Devletleri Genel Hizmet Bakanlığı tarafından turba tanımlama ve sınıflandırma
esasları yeniden düzenlenmiştir. Amerikan Materyaller Test Derneği tür kökeni ve lif kapsamına dayalı bir sistem önermiştir, bu sistem beş grubu içermektedir.

(1) Sphagnum yosun turbası (Turba Yozunu): Fırında 105°C dolayında kurutularak suyu uzaklaştırılmış
bir turba örneği, ağırlıkça % 75'in üzerinde Sphagnum yosunu lifleri içerir. Lifler, hücresel yapısı belirlenebilen
Sphagnum yosunlarının sap ve yapraklarından oluşmalıdır. Örnekler kuru madde üzerinden en az % 90 organik
madde kapsamalıdır.
(2) Hypnum yosun turbası: Örnekler fırın kuru ağırlık esasına göre % 50'den çok Hypnum yosunu lifleri
içermeli ve organik madde kapsamları fırın kuru ağırlık esasına göre % 90'dan az olmamalı, lifler çeşitli Hypnum
yosunlarının sap ve yapraklan olmalıdır.
(3) Kamış-saz turbası: Fırın kuru ağırlık esasına göre turba en az % 33.3 kamış, saz veya çayır otu lifleri
gibi yosun olmayan lifleri içermelidir.
(4) Turba humusu: Fırın kuru turbanın toplam lif içeriği % 33.3'den daha az olmalıdır.
(5) Diğer turbalar: Önceki grupların dışında kalan turbalar bu grubu oluşturmaktadır.



Bakım Önlemleri

1- Saksı Değiştirme
Saksı değiştirme işlemi, iç mekan süs bitkileri yetiştiriciliğinde önemli bir yer kaplar. Bitkiler, yetiştiricinin gereksiz yere bitkinin saksısının değiştirmesi veya saksı değiştirmeyi tam bilmemesi nedeniyle zararlanmaktadır.

içerisinde belirli miktarda toprak bulunan kaplarda (sözgelişi saksı, kasa, çanak vb. gibi) yetiştirilen süs bitkilerinin bir süre sonra varolan bitki besin maddeleri beslenme sonucu azalır. Saksı değiştirmeyi gerektiren başka bir önemli neden de, bitkinin toprak üstü kısmı ile birlikte köklerinin de gelişmesi ve saksının zamanla yetersiz duruma gelmesidir.
Saksı değiştirme sırasında genel bir kural, yeni saksının eskisine oranla bir boy daha büyük tutulmasıdır. Saha büyük saksı kullanılması hem gereksiz hem de sakıncalıdır. Çünkü, büyük saksılar fazla yer kaplarlar; ayrıca, bitki köklerinin saksı toprağını tümüyle kaplayacak biçimde gelişmesi uzun zaman alır. Bu konu uygulama sanıldığından çok daha önemli sonuşlar vermektedir. Bu nedenle, iç mekan süs bitkileri yetiştiriciliğinde, özellikle son yıllarda olabildiğince küçük saksılar kullanılarak, saksı harçlarının sıvı gübrelerle desteklenmesi ilkesi yerleşmiş bulunmaktadır.
Saksı değiştirme sırasında köklere ve bu arada tüm bitkiye toplu bir görünüş kazandırmak, bitkinin alt kısımlarında oluşabilecek çıplaklaşmaları önlemek amacı ile sürgün ve ana dallarda budama yapılabilir. Ancak bazı bitkilerin budamaya karşı duyarlı oldukları unutulmamalıdır. Kök budaması ise kök uçlarının canlılığını yitirdiği veya kök sisteminin aşırı geliştiği durumlarda sözkonusudur. Böyle durumlarda kökler keskin bir bıçakla hafifçe budanır.
Plastik saksılarla toprak saksılar arasındaki en önemli farklılık gözenekliliktir. Plastik saksılar gözeneksizdir. Toprak saksılar ise, yapım tekniklerine bağlı olarak değişik oranlarda gözenek içerirler. Bu da, arada bazı farklılıklar olmasına yol açar.

Saksı değiştirme sırasında yapılacak işlemler şöyle sıralanabilir: Saksısı değiştirilecek olan bitkinin toprağı hafifçe nemlendirilir. Bitkinin kök boğazı sol elin yüzük parmağı ile orta parmağı arasına alınır. Bu arada sol elin avuç içi saksı toprağını tutar ve saksı ters çevrilerek kenarı sert bir yere hafifçe vurulur. Böylece bitkinin kök yumağının saksı kenarından kolayca ayrılması sağlanmış olur. Sağ elle saksı çıkarılır ve bu sırada toprağın dağılmamasına özen gösterilir. Daha önce belirtildiği şekilde kök ve gövde budaması yapılır. Bundan sonraki işlem yeni saksının dikim için hazırlanmasıdır. Saksının dip kısmındaki akıtma deliği üzerine küçük bir kaskı kırığı konur. Böylelikle sulama sırasında toprağa verilen suyun fazlası bu delikten dışarı akar. Saksı dibinde akıtma deliğinin bulunmaması veya bu deliğin kapanması durumunda kökler fazla sulama ile kısa zamanda çürürler. İyi drenaja gereksinimi olan bitkilerde ise, saksı dibinde önce saksı kırıkları veya küçük çakıllardan bir drenaj tabakası oluşturulur.
Yeni saksıya dikim sırasında bitki sol el ile saksı ortasına gelecek biçimde ve istenilen yükseklikte tutulur. Bitkinin eskisine oranla daha derin veya yüzeysel dikilmemesine dikkat edilmelidir. Ancak, bu kuralın tersine bazı bitkiler sürekli biraz daha derine dikilir. Sağ elle kök yumağı ile saksı arasında kalan boşluğa yeni hazırlanan harç doldurulur ve boşluk kalmaması için harç çepeçevre parmakla bastırılır. Daha sonra saksı tabanı üzerinde birkaç kez masaya vurularak harcın iyice oturması sağlanır. Saksı tümüyle toprakla doldurulmamalı sulama payı olarak saksı kenarı üst düzeyi ile toprak yüzeyi arasında 1.5 cm dolayında bir boşluk bırakılmalıdır.
İşlem bittikten sonra, bitkilere önce toprak tümüyle nemli duruma gelinceye değin su verilir. Daha sonraları az su verilmeli, ama sık sık su püskürtülmelidir. Saksısı yeni değiştirilmiş bitkiler, ışık seven nitelikte olsalar bile, başlangıçta doğrudan güneş ışığı altında bırakılmamalı, yarı veya hafif gölge yerlerde bulundurulmamalıdır.


2- Gübreleme
Tüm kültür bitkileri gibi iç mekan süs bitkileri üreticiliğinde de amaç nicelik ve nitelik yönünden yüksek ürün elde etmektir. Bu amaca ulaşmak için alınan kültürel önlemlerin başında gübreleme gelmektedir. Bitkiler yaşamlarını sürdürebilmek için bazı besin maddelerini kesinlikle almak zorundadır. Bazı elementler vardır ki, bunlardan birisinin yokluğunda bile bitkiler olağan gelişmelerini gösteremez ve bunlardan herhangi birisinin yerini bir başka element dolduramaz. Bitkilerin yapısında fazlaca bulunan ve bitkiler tarafından çok miktarda gereksinme duyulan elementlere "Makro elementler" adı verilir. C, H, N, O, P, K Ca, Mg, S bu gruba girer.
Çok az miktarı bile bitkilerin gereksinmelerini karşılamaya yeten ve bitki bünyesinde çok az bulunan elementlere ise "Mikro elementler" denir. Fe, Mn, Zn, Cu, B, Mo, Cl ve Na bu grubu oluşturur.
Karbon ve oksijen büyük kısmı doğrudan doğruya havadan sağlandığı, hidrojen de sudan sağlandığı için bunların noksanlıkları söz konusu değildir. Makro elementlerden "Temel bitki besin maddeleri" olarak bilinen N, P, ve K bitkisel organizmada fazla kullanıldığından, toprakta noksanlığına en çok ratslanan bitki besin maddeleri olmaktadırlar.
Günümüzde dünyada ve ülkemizde üretilen ticaret gübreleri genel olarak bu üç bitki besin maddesini içermektedir. Ticaret gübreleri;
1. Azotlu
2. Fosforlu
3. Potasyumlu
ve bu üç besin maddesinden ikisini veya üçünü belirli oranlarda kapsayan
4. Kompoze (Karışık) gübreler olarak gruplandırılmaktadır.


3- Sulama ve Püskürtme

a) Sulama
Bitki yetiştirirken en önemli konulardan biri sulamadır. Bitkilerin ne kadar sık sulanması gerektiği de en çok sorulan sorulardan biridir. Bu konuda etkili olan etmenlerini özetlersek:
- Bitki çeşidi en önemli etkendir. Mesela, kurak ortamda yaşayan ve dokuları içinde bol su depo eden kaktüsler ve sukkulent (etli) bitkiler; palmiyeler, eğreltiler ve siklamenlere göre suya daha az gereksinme gösterirler.
- Bitkiler etkin gelişme dönemlerinde, dinlenme dönemlerine göre suya daha çok gereksinme duyarlar.
- Eğer kökler toprak içerisinde fazlaca yayılıp tüm saksıyı doldurmuş ise, su bitki tarafından kolayca alınır ve topraktaki nem kısa sürede kaybolur. Bu durumda bitkileri sık sulamak gerekir.
- Bazı topraklar fazla oranda su tutar ve daha uzun sürede kururlar. Bu nedenle su tutma kapasitesi düşük olan kumlu topraklarda yetiştirilen bitkileri, humusca zengin tınlı topraklardakine oranla daha sık sulamak gerekir.
- Bitkinin güneş ışınları altında, gölgede veya yapay ışık altında olması da topraktaki nem durumunu ve bitkinin su kaybını etkiler. Güneş altında veya yapay ışık altında, bitki daha fazla terleme yapacağı için, gölge bir yerdeki bitkiye oranla daha çok suya gereksinme gösterir.

Su bitki için önemlidir, ama aşırı sulama da hiç su vermemek kadar tehlikelidir. Önemli olan nokta bitkileri her gün gözlemek ve her akla geldiği zaman değil, suya gereksinim gösterince sulamaktır. Gerçekten, süs bitkilerinden çoğunun genellikle saksı toprağının kuru tutulmasından çok, sürekli bir şekilde nemli tutulma sonucu zarar gördükleri yetiştiriciler tarafından bilinen bir olgudur. Bu ise yeterli bilgi ve deneyime sahip olmayan kimselerin bitkiye ne denli bol su verilirse o denli iyi gelişir şeklinde yanlış bir önyargıya sahip olmalarının bir sonucudur.

b) Su Püskürtme
Bu konuyla ilgili bitkilerin çoğu tropik ve subtropik kökenli olduğundan yalnızca topraktaki nem gelişmeleri için yeterli olmamakta, havadaki nemin de yeterli miktarda olması gerekmektedir. Seralarda orantılı hava neminin istenilen düzeyde tutulabilmesine karşılık, yazın orantılı nemi çok düşük olan veya kışın kaloriferle ısıtma yapılan yerlerde süs bitkilerinin çoğuna sık sık su püskürtülmesi gereklidir
Kışın orantılı nemi düşük olan, sözgelimi kaloriferle ısıtma yapılan yerlerde bulundurulan bitkilere püskürtülen suyun yaklaşık olarak oda sıcaklığında olması uygundur. Sulamada olduğu gibi, püskürtmede de kullanılabilecek en uygun su yağmur suyudur.
Püskürtme yapılamadığı durumlarda, bitkilerin yapraklarını ıslak bir sünger veya bez ile silerek nemlendirme gerekir.

c) Havalandırma
Bitkiler için insanlarda temiz hava mutlaka gerekli değildir. Eğer bitkiler kapalı alanlarda yalnız başlarına yetiştiriliyor iseler, hava değişimi olmaksızın uzun süre normal bir gelişim gösterebilirler. Ancak bulunduruldukları ortamın havası yapay yollarla kirletilirse bitkiler bundan zararlanabilir ve dolayısıyla zaman zaman havanın değiştirilmesine ve temizlenmesine (yani havalandırılmaya) gereksinim duyarlar.

alıntı

BİTKİ YETİŞTİME LAMBALARI
Bilindiği üzere, Bütün canlılar gibi bitkilerinde ışığa ihtiyaçları vardır.
Bitkiler İçin Yapay ışık:
Bitkiler, kışın az güneşli günlerinden etkilenir gelişme ve verimlilikleri azalır.. Güneş ışığının yetersiz olduğu bu zamanlarda, Yapay ışık, kullanılmalıdır. Sağlıklı ve düzenli bitki yetiştirmek için, günlük güneş ışığını takviye ederek, yapay ışıklarla 12-16 saate ulaşan ışıklandırma yapmak gerekir.
Yapay ışıklandırma da farklı özellikte lambalar kullanılır.
Bu lambalar genel olarak, Metal Halojenürler (MH) ve Yüksek Basınç Sodyum (HPS) lambalar olarak bilinir.
Ne yazık ki Ülkemizde Enerji maliyeti, Elektriğin pahalı olmasından dolayı, bu tür bitki yetiştirme lambaların kullanılmamaktadır.

LED BİTKİ YETİŞTİRME LAMBALARI
Biz, bitki yetiştirme lambalarında enerji sarfiyatını azaltabilmek, Seralarda verimliliği artırabilmek için, 3 yıl gibi bir süredir, Led bitki yetiştirme lambaları üzerinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
Son 2 yıldır Seralarda ve farklı özelliklerde, 20 den fazla farklı ışık dalga boyu ve spektrum kombinasyonlarda yaptığımız test ve değerlendirmelerimiz sonucunda, Bitki yetiştirme de verimlilik olarak %60, enerji sarfiyatında %80 gibi değerin üzerinde ciddi sonuçlar elde ettik.
Bu çalışmalarımız ve aldığımız sonuçlar doğrultusunda artık, Ülkemizde de özellikle Seralarda, Led Bitki Yetiştirme Lambaları kullanılabilir duruma gelmiştir.
Özellikle 2011 – 2012 kış döneminde seralar ve hobi bahçeleri için yaşanan, soğuk, yağışlı ve kapalı geçen günlerde ışık yetersizliği yüzünden seralarda gerektiği gibi verimlilik oluşmamasından, Led bitki yetiştirme lambalarına olan ihtiyaç bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Bu arada başka yerlerde de gözlemlediğimiz kadarıyla, Bitki yetiştirme ışıkları, özellikle led bitki yetiştirme ışıkları konusunda bir hayli yanlış bilgi ve deneyimler var.
Unutmayalım ki, her bitki ve yetiştirme alanına göre farklı özelliklerde ışık gereksinimi bulunmaktadır.

Bu konularda bilgi ve deneyimlerimizi sizlerle paylaşmak ve Ülkemizdeki Seralarda ve hobi bahçelerinizde verimliliği artırmak için Led Bitki Yetiştirme lamba ihtiyaçlarınızı karşılamaya hazırız.
hepinize başarılar diliyorum, Sahin 0.555.221 69 22 LED BTK YETTRME LAMBASI
[ATTACH=CONFIG]131[/ATTACH]


Ev dekorasyonu

MollaCami.Com