Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Imam eşâri

İMAM EŞÂRİ

Ehl-i sünnetin itikaddaki iki imamından biri. İsmi, Ali bin İsmail’dir. Künyesi, Ebu'l-Hasen'dir. 260 veya 266 (m. 879) senesinde Basra'da doğdu. 324 veya 330 (m. 941) da Bağdat'ta vefat etti. Basra kapısı ile Kerh arasındaki kabristana defnedildi. Soyu, Eshab-ı kiramdan büyük bir sahabeye dayanmakta olup, şeceresi şöyledir: Ali bin İsmail bin İshak bin Sâlim bin İsmail bin Abdullah bin Musa bin Bilal bin Ebi Bürde bin Ebu Müsel-Eşari'dir.

İmam-ı Eşari, üvey babası ile mutezile kelamcılarından olan Ebu Ali Cübbai'nin talebesi olduğundan, bu bozuk yol üzerine yetiştirilmişti. 40 yaşına kadar mutezile fırkasında bulunmuştur. Bu fırkanın meşhurları arasına katılmıştı. 40 yaşından sonra bu bozuk yoldan dönmüştür.

İmam-ı Eşari hazretlerinin, bu bozuk yoldan dönmesi şöyle nakledilir:
Bir Ramazan-ı şerif ayının ilk günlerinde rüyasında Peygamber efendimizi gördü. Peygamberimiz ona: "Ya Ali, benden nakledilen yola yardım eyle" buyurdular.

Bu rüyadan sonra Ramazan-ı şerif ayının ortasında, ikinci defa Peygamber efendimizi rüyada görmekle şereflendi. Rüyasında, "Sana emrettiğim şey ne oldu, ne yaptın?" buyurdu. "Benden bildirilen yola, sünnetime yardım et, bu yola uy!" buyurdular. Bu rüyadan sonra kelam ile uğraşmayı terk etti.

Üçüncü defa Ramazan-ı şerifin yirmiyedinci gecesi, Peygamber efendimizi rüyada gördü. "Sana emrettiğim şey ne oldu?" buyurdu. "Kelam ilmini terk edip, Kur'an-ı kerim ve hadis ilmine sarıldım" dedi. "Benden rivayet edilen, bildirilen yola, sünnetime yardımcı olmanı emrettim" buyurdu.

Bunun üzerine imam-ı Eşari özür dileyip, "Meselelerini ve delillerini öğrenmek için otuz yıl harcadığım yolu (mutezileyi), nasıl terk edeyim?" dedi. Peygamber efendimiz, "Allahü teâlâ sana, ilahi yardımı ile yardım eyledi. Bunu yakinen bilmeseydim sana böyle emretmezdim" buyurdu. İmam-ı Eşari bu rüyayı da gördükten sonra uyanıp, "Hakdan öte, sapıklıktan başka bir şey yok" diyerek, mutezile yolundan dönüp, Ehl-i sünnet itikadına girdi.

Bu rüyasından sonra onbeş gün evinden çıkmadı. Meseleleri derinlemesine inceleyip, gözden geçirdi. Sonra Basra Camii'ne gidip, kürsüye çıktı. O sırada mutezile bozuk yolunun meşhur ve kuvvetli âlimlerinden sayılan ve böyle bilinen imam-ı Eşari, kürsüden cemaate şöyle hitabetti: "Ey insanlar! Çoktan beri size görünmez oldum. Dikkatle düşündüm. İnsafla inceledim. Yanımdaki delilleri gözden geçirdim. Tercih hususunda zorlandım. Sonunda Allahü teâlâdan beni hidayete, doğru yola kavuşturmasını istedim, dua ettim. Allahü teâlâ beni hidayete, doğru yola kavuşturdu. Mutezile yoluna ait itikadlarımın hepsinden vazgeçip, kurtuldum" diyerek, Ehl-i sünnet itikadına girdiğini herkese ilan etti.

Önceden mutezile yolu üzere yazdıklarını ve bildirdiklerini iptal etti. Ehl-i sünnet itikadı üzere kitaplar yazıp, dağıttı, ömrünün sonuna kadar bu doğru itikadın yayılması için uğraştı

Ebu'l-Haseni Eşari hazretlerinin Ehl-i sünnet mezhebine geçmesi ile, kelam ilmi, mutezilenin elinden kurtulmuş oldu. Onların elinde tehlikeli ve zararlı iken, doğru yolda gidenlere rehber oldu. Onun Ehl-i sünnete geçmesi, Ehl-i sünnet itikadının yayılmasında büyük bir zafer olmuştur. O zaman tesirli ve zararlı olan mutezile yolu mensupları, imam-ı Eşari hazretleri tarafından susturulmuştur. Onları öyle zorlayıp sıkıştırdı ki, hepsi küçük ve güçsüz karıncalar gibi kaldılar. Daha önce hocası olan mutezilenin ileri gelenlerinden Ebu Ali Cübbai ile yaptığı münazarada onu mağlup etti. Çok meşhur olmasına rağmen, Eşari hazretlerinin karşısında cevap vermekten aciz kaldı.

Ebu Sehl Sulûki şöyle anlatır: "Basra'da bir mecliste Ebu'l-Hasen Eşari ile mutezililer arasında çetin bir münazara oldu. Mutezililer çok kalabalıktı. Onunla münazaraya giren herkes yeniliyor, susmak mecburiyetinde kalıyordu. Öyle oldu ki, o gün artık kimse onun karşısına çıkamadı. İkinci defa böyle bir münazara için gittiğimizde, mutezileden kimse gelmemiş, münazaraya cesaret edememişlerdi. Bunun üzerine bir zat imam-ı Eşari'ye: "Firar ettiler, kaçtılar yaz, kapıya as" dedi.

İmam-ı Eşari hazretleri; tefsir, hadis ve fıkıh ilmini zamanın meşhur âlimlerinden olan Zekeriyya bin Yahya es-Saci'den, Ebu Halife el-Cumhi, Sehl bin Serh, Muhammed bin Yaküb el-Mukri, Abdurrahman bin Halef ed-Dabi'den öğrenmiştir.

Bağdatta Cami-i Mensür'da Cum'a günleri Ebu İshak Mervezi'nin hadis derslerine devam etmiş, kendisi de Ebu İshak Mervezi'ye kelam ilmini öğretmiştir.

İmam-ı Eşari hazretleri tasavvuf ilminde de âlim ve evliya idi. Ebu İshak İsferani şöyle demiştir: "Benim ilmim, Şeyh Ebu'l-Hasen Bahili'nin ilmi yanında, deniz yanında bir damla gibidir. Ebu'l-Hasen Bahili'nin de, benim ilmim, Ebu'l-Hasen Eşari'nin ilmi yanında, deniz yanındaki bir damla gibidir, dediğini işittim."
İmam-ı Eşari, gayet tatlı, açık ve ikna edici konuşurdu. Bu sebeple hocası Cübbai, daha önce münazaralara kendi yerine onu gönderirdi. Hakkın, doğrunun ortaya çıkması için mücadeleyi sever, yazarak ve anlatarak hak uğrunda müdafaadan yılmazdı.

İmam-ı Eşari hazretlerinin zamanı, mutezile fırkasının Ehl-i sünnete çok saldırdığı, hatta zorbaya baş vurduğu bir döneme rastlamaktadır. Valilik, kadılık gibi makamlar, mutezile fırkasından olanların elinde bulunuyordu. Böylece bozuk itikadlarını yayıyorlar, insanları saptırıp, imanları ile oynuyorlardı. Bu sırada İmam-ı Eşari ve diğer Ehl-i sünnet âlimleri, kitaplar yazarak onları reddediyor, bozuk fikirlerini çürütüyorlardı. İmam-ı Eşari ayrıca, mutezile fırkasının ileri gelenleri ile çetin münazaralara girip, onları susturdu. Kendisine, neden onların yanlarına, hatta devlet erkanından olanlarının makamına gittiği sorulunca, şöyle cevap vermiştir: "Onlar valilik, kadılık gibi makamlarda bulunuyorlar. Kibirleri sebebi ile bize gelmezler. Biz de gitmezsek, hak nasıl ortaya çıkacak? Ehl-i sünneti anlatanların, onu yayıp, hizmet edenlerin bulunduğunu nasıl bilecekler ve nasıl anlayacaklar?"

Ebu Abdullah ibni Hafif şöyle anlatmıştır: "Gençliğimde, imam-ı Eşari hazretlerini görmek için Basra'ya gitmiştim.
Basra'ya vardığımda, heybetli ve güzel yüzlü, yaşlıca bir zat gördüm. Ona, "Ebu'l- Hasen Eşari hazretlerinin evi nerededir?" dedim. "Onu niçin arıyorsun?" dedi. "Onu seviyorum ve görüşmek istiyorum" dedim. Bana, "Yarın erkenden buraya gel" dedi. Ertesi gün erkenden söylediği yere gittim. Beni yanına alıp, Basra'nın ileri gelenlerinden birinin evine götürdü, içeri girince, o zata yer gösterdiler. O da oturdu. Mutezilenin meşhur âlimleri, münazara için orada toplanmıştı. Biz girip oturduktan sonra, o mecliste bulunanlar, aralarında oturan bir mutezile âlimine çeşitli meseleler sormaya başladılar. O şahıs cevap vermeye başlayınca, beni oraya götüren zat karşısına çıkıp, söylediği yanlış şeyleri reddediyor, doğrusunu söyleyip, onu susturuyordu. Öyle konuşuyordu ki, dinleyenleri tam ikna edip, doyurucu bilgi veriyordu.

Ben, bu zatın haline ve ilmine hayran oldum. Yanımda bulunan birine "Bu zat kimdir?" dedim. "Ebu'l-Hasen Eşari'dir" dedi. İmam-ı Eşari evden çıktıktan sonra, yine peşinden gittim. Yanına yaklaşınca, İmam-ı Eşari'yi ve hizmetini nasıl buldun?" buyurdu. "Fevkalade" dedim.

Sonra, "Efendim, o mecliste neden siz baştan bir mesele sormadınız? Başkaları sorduktan sonra mevzuya girdiniz?" dedim.
“Biz, bunlarla konuşmak için söze girmiyoruz. Ancak Allahü teâlânın dininde yanlış ve sapık şeyler söylediklerinde reddediyoruz. Yanlış olduğunu isnat edip, kendilerine doğrusunu bildiriyoruz” buyurdu."

İmam-ı Eşari; eser yazmak, münazaralara girmek ve kıymetli talebeler yetiştirmek suretiyle, Ehli ' sünnet itikadının yayılması ve böylece insanların saadete kavuşması hususunda büyük hizmetler yapmıştır. Yetiştirdiği talebelerinden bir kısmı şu zatlardır: Ebu Abdullah Muhammed bin Abdullah, Ebu'l-Hasen Bahili, Ebu Abdullah bin Hafif Şirazi, Hafız Ebu Bekr Cürcani el-ismaili, Şeyh Ebu Muhammed Taberi el-Iraki, Zahir bin Ahmed Serahsi, Ebu Abdullah Hameveyh es-Sayrafi, Dimyani.
Bunlardan Ebu Abdullah Tai, imam-ı Ebu Bekr Bakıllani'nin hocasıdır. Ebu'l Hasen Bahili de Ebu İshak isferani'nin ve hocası olan Ebu Bekr Fürek'in hocasıdır. Bu zat, önceden imamiyye fırkasından iken, Ebu'l-Hasen Eşari hazretleri ile yaptığı bir münazara ve ilmi mübahese sonunda hatasını anlayıp, imamiyye fırkasını terk edip, Ehl-i sünnet itikadına girdi, imam-ı Eşari'nin bildirdiği itikadı Basra'da yaydı, ibni Hafif ise, İmam-ı Eşari'nin en meşhur talebelerinden olup, (Şeyh-i Şiraziyyin) Şirazlıların şeyhi, üstadı ismiyle meşhur olmuştur.

Diğer meşhur bir talebesi olan Dimyani ile İbni Hafif, İmam-ı Eşari'nin münazara meclislerinde yanında bulunurlardı. Talebelerinden Ebu Abdullah Hameveyh es-Sayrafi, uzun müddet imam-ı Eşari'nin yanında bulunmuştur. Sonra memleketi Sirafa dönüp, orada ders verip, talebe yetiştirmiş; imam-ı Eşari'nin bildirdiği itikad bilgilerini memleketinde yaymıştır.

Şeyh Ebu Ali Zahir de, hocası imam-ı Eşari'den öğrendiği Ehl-i sünnet bilgilerini Horasan'da yaydı. Böylece imam-ı Eşari'nin bildirdiği itikad bilgileri, Ehl-i sünnet mezhebi, doğuda ve batıda yayıldı. Hicri 300 senesinden itibaren Irak havalisinde, İran'da yayıldı. Selçuklu devleti hükümdarlarının resmi mezhebi oldu. Daha sonra Atabekler tarafından müdafaa edilip, Şam ve Bağdat çevresinde yayıldı. Selahüddin Eyyübi Mısır'ı fethedince, orada da yayıldı.

Eserleri:
İmam-ı Eşari hazretlerinin eserleri, beş grupta toplanır:
1. Kırk yaşından önce mutezile iken yazdığı eserler. Bunları sonradan iptal etmiştir.
2. Felsefecilere, yahudi, hıristiyan ve mecusilere yazdığı reddiyeler.
3. Hariciye, mutezile, şia ve zâhiriyye fırkalarına yazdığı reddiyeler.
4. Makalatlar
5. Kendisine sorulan suallere cevap olarak yazdığı risaleler ve diğerleri.

İmam-ı Eşari hazretlerinin pek çok eseri vardır. Bunları ibni Asakir "Tebyin" isimli eserinde, ibni Fürek'den nakledip, isimlerini yazmıştır, ibni Fûrek ise, "Ebu'l-Hasen el-Eşari, el-Umed (veya el-Gamed) adlı kitabında, kendi eserlerini saydığını bildirmektedir. Bu eserler, onun yanında dersini dinleyenlere söyleyerek yazdırdıkları, çeşitli İslam memleketlerinden sorulan suallere verdiği cevapları ihtiva eden, üçyüzyirmi senesine kadar yazdığı kitaplardır. Bundan sonra üçyüzyirmidört senesine kadar da pek çok eser yazmıştır" demektedir, İbni Fürek ayrıca, Ebu'l-Hasen el-Eşari'nin el-Umed adlı eserinde isimlerini bildirdiği eserlerden başka kitaplarını da bildirmektedir.

"El-Umed" adlı eserde bildirilen kitaplardan bazıları:
1. Kitab-ül-F'usül: Mülhidler (dinsizler), tabiatçı felsefeciler, dehriler, zamanın ve âlemin kadim olduğuna inananlara reddiyedir. Bu kitapta; brehmenler, yahudiler, hıristiyanlar ve mecusilere de cevaplar vermiştir. Bu kitap büyük bir eserdir.
2. Mücez: On iki kitaptan ibarettir.
3. Halk-ül-efal
4. İstitaa hakkındaki kitap
5. Sıfatlar hakkındaki kitap
6. El-Luma fi'r-reddi ala ehli'z-zeygi ve'l bida': Kur'an-ı kerim, Allahü teâlânın iradesi, Allahü teâlânın görülmesi, kader, istitaa, va'd ve va'id ve imamet meselelerinden bahseden on bölüm ihtiva eden kıymetli bir kitaptır, İmam-ı Eşari hazretlerinin bu mevzularda söyledikleri hakkında iyi bir kaynaktır. Yakın zamanda Mısır'da ve Beyrut'ta basılmıştır. Beyrut baskısında, ayrıca Richard J.Mc. Carthy tarafından bir mukaddime ve İngilizce’ye tercümesi vardır. Spitta, bu eseri hülasa ederek, Joselp Heli tarafından Almancaya tercüme edilmiştir.
7. Risalet-ül-iman: Spitta bu kitabı Almancaya tercüme etmiştir.
8. Kitab-ul-Funün: Mulhidlere (dinsizlere) cevap olarak yazılmıştır.
9. Kitab-ün-Nevadir: Kelam ilminin inceliklerini anlatır.
10. Dehrilerin (dinsizlerin) Ehli tevhide karşı yaptıkları bütün itirazlarının toplandığı bir kitap.
11. El-Cevher fi'r-Reddi ala ehli'z-Zeygi vel-Münker.
12. Nazar, istidlal ve şartları hakkında Lübbai'nin suallerine verilen cevaplar.
13. Mekalat-ül-felasife: Felsefecilere cevap olarak yazılmış bir eserdir. Kitap üç makaleyi ihtiva eder. Eserde ibni Kays ed-Dehri'nin bazı şüpheleri, Aristo’nun sema (gök) ve alem hakkındaki fikirleri çürütülmüş; hadiseleri, saadet ve şekaveti yıldızlara bağlıyanlara lazım gelen şeyler açıklanmıştır.
14. Cevab-ül-Horasaniyyin: Çeşitli meseleleri ihtiva eder.

El-Umed'de bildirilenlerden başka, ibni Fürek'in zikrettiği eserlerinden bazıları da şunlardır:
1. Tenasühe inananlar hakkındaki eser.
2. Mantıkçılara dair yazılan eser.
3. Hıristiyanlar hakkında yazılan kitap.
4. Delail-ün-nübüvve hakkındaki kitap.

İmam-ı Eşari'nin ayrıca: Risale ketebbiha ila ehli's-sagr bi bab-ül-ebvab adlı eseri vardır. Kitap, Kafkas dağlarının Hazar denizi ile bitiştiği yerde bab-ül-ebvab (Demirkapı yahud Derbend) denilen kasabanın âlimlerine yazılmıştır. Bu eser, Ehl-i sünnet vel-cemaat âlimlerini geniş olarak anlatmaktadır.

Bunlardan başka şu eserleri de meşhurdur:
Makalat-ül-islamiyyin: Bu eserinde itikadi fırkalardan ve kelam ilminin ince meselelerinden bahsetmektedir. Matbüdur.
El-ibane an usül-üd-diyane; Ehl-i sünnet dışı fırkaların reddi için yazılmış olup, bu husustaki delilleri içinde topladığı eseridir.
Kavl-ül-cumlat, Eshab-ül-hadis ve Ehlüs-Sünne fi'l-itikad (basılmamıştır.)
Risalet-ül-istihsan el-Havdu fi ilm-il-kelam, basılmıştır, ingilizce tercümesi vardır.
İzah-ül-Bürhan et-Tebyin ala usülid-din
Kitab-ül-ulüm
Tefsir-ül Kur'an- eş-Şerh vet-tafsil.

Allah razı olsun.
İmam-ı Maturidi'den sonra bu konuyu da toparlayıp koyacaktım, fırsatım olmadı.
Maturidi ve Eşari hakkındaki biyografileri incelerken şunu fark ettim,
ikisi de hak ama sanki Eş'ari daha yaygın gibi.
Hanefi dışındaki ameli mezhepler itikatta Eş'ari'ye uyuyor.
Hak olduğu için bunun bir sakıncası yok elbette.
Ama ilginç bir ayrıntı. Mektubatta da İmam-ı Rabbani hazretlerinin Eş'ari hazretlerinin hükümlerine daha yakın olduğunu gözlemledim.
Bu hususlara Peygamberimiz s.a.v.'in "Ümmetimin ihtilafı rahmettir." hadis-i şerifi ne kadar uygun düşüyor değil mi?
Ehl-i Sünnet çerçevesinden ayrılmadıktan sonra tüm ihtilaflar rahmettir.

Bir Hanefi olarak şahsen ben itikatta Maturidi'ye uyuyorum ama merak ettiğim bir husus var.
Hanefiler Maturidi'ye uyacak diye bir şart var mı?
Yani bir hanefi, Eş'ari'ye de uyabilir mi?
Veya örneğin bir Şafi, Maturidi'ye uyabilir mi?

benim sorularrima cevaplayaman buna mi cevap verecek



Bir Hanefi olarak şahsen ben itikatta Maturidi'ye uyuyorum ama merak ettiğim bir husus var.
Hanefiler Maturidi'ye uyacak diye bir şart var mı?
Yani bir hanefi, Eş'ari'ye de uyabilir mi?
Veya örneğin bir Şafi, Maturidi'ye uyabilir mi?


bu konuyu araştırmam lazım bilen arkadaşlar varsa cevaplar yoksa ben biraz araştırayım kardeş

herkes herseyi bilecek diye kaide yok umarim kirmamisimdir vahit koc ama zumrudu anka burdaki cogu moddan alim

herkes herseyi bilecek diye kaide yok umarim kirmamisimdir vahit koc ama zumrudu anka burdaki cogu moddan alim


kitapcı kardeşim, yok öyle bişey. Alim kim ben kim?
Rica ederim böyle şeyler söyleme kardeşim.
Arkadaşların hepsi birbirinden değerli, sen de dahil.

okudugunuz kitaplar okadar agir ki onlari anliyosunuz ve sordugunuz sorularda o kalitede o acidan demistim... herkes degerli tabi o ayri

okudugunuz kitaplar okadar agir ki onlari anliyosunuz ve sordugunuz sorularda o kalitede o acidan demistim... herkes degerli tabi o ayri


Estağfurullah kardeşim, teveccühün.
Bu ilimlerin günümüze kadar ulaşması için gece gündüz çırpınan Allah'ın veli kulları olmasaydı, ne ben ne sen bir şey bilebilirdik :)

bu forumda olmak ve sizin gibi degerlele karsilasmak Allahin isi olsa gerek... bazen hic bilmedigim konular cikiyor karsima ve ben ogrenmeyi ve arastirmayi cok severim ... kendimi ifade edemesemde cumlelerle bazen kalben hissederim ama dilime bir turlu gelmez iste orda yardimci olunuyor ... ben sizin okudugunuz kitaplara merak sariyorum ve ozeniyorum...benim icin cok guzzel orneklerden birisiniz burda ki herkes gibi bunu samimi soyluyorum ertesi gunu sikayet etmiyecem insallah :)

Teşekkür ederim kardeşim. O senin iyi niyetin :)
Ben de buradaki herkes için aynı şeyi düşünüyorum.

herkes herseyi bilecek diye kaide yok umarim kirmamisimdir vahit koc ama zumrudu anka burdaki cogu moddan alim

:)
...

benim sorularrima cevaplayaman buna mi cevap verecek


herkes herseyi bilecek diye kaide yok umarim kirmamisimdir vahit koc ama zumrudu anka burdaki cogu moddan alim

Yok kırılmadım kardeşim ama benim sorularımı "cevaplayamayan" sözüne biraz alındım galiba
evet ben cahil birisi olabilirim ama bunu bu bu şekilde alaylı olarak yazmak biraz nefsimi zorladı galiba
birde sistem yanlışlığı biraz aklımı karıştırdı tabi acaba soruyu soran veya sorulan ilişkisi aynı düzlemde değil gibi geldi
çok özürdilerim "benim sorularrima cevaplayaman buna mi cevap verecek"sözünüz beni üzdü sadece bunu söylemek istedim eger bunu söylediğim için sizi üzdüysem şimdiden çok özür dilerim

ozur dilerim kardesim inanin dengem bozuk bu gunlerde inanin sorun bende...ben sizden milyonarca kez daha kara cahil biriyim...inanin ogrenmeye calisiyorum ve cok sinirli bi yapim var...dolaysiyla dengede bozulunca boyle hos olmayan cumleler agzimdan ciktigi icin ozur dilerim ...

herkes herseyi bilecek diye kaide yok umarim kirmamisimdir vahit koc ama zumrudu anka burdaki cogu moddan alim



MOD seçerken zaten ilim testi yapmıyoruz. ne kadar bilgilisin, ne kadar çok şey biliyorsun diye sorulmuyor ki :)

Mod'lar herşeyi bilecekte değil.. zaten bilebilmemiz de mümkün değil.. modluk biraz forum bekçiliği gibi birşey. daha modern tabirle GÜVENLİK :)

gerektiğinde konuları taşır, düzenler, üyeleri uyarır vs.

Bir hastanede güvenliği gösterip; "bu adam bu hastanede çalışıyor ama kalp amaliyetı yapamıyor" der gibi olmuşsunuz. tebrik ederim, süpersiniz :)

o yüzden modlara fazla kızdırmayın, elleri sopalıdır :)

İmam-ı Maturidi hanefi mezhebi mensubudur. Bir hanefinin eşari olması imam-ı azam hazretlerinin ictihadlarına uymaması anlamına gelmez mi

Afedersiniz gelmezmiş. Bu mümkünmüş. Son osmanlı şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi'de amelde hanefi itikatta eşari imiş. Bilginize...


Eşari Mezhebi

MollaCami.Com