Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Ehl-i Sünnet

EHL-İ SÜNNET

Peygamberimiz s.a.v.'in sünnetine ve Ashâbının yoluna bağlı olan ve onların izlediği dini yol ve metodu benimseyenlerdir.
Kitap ve Sünnet üzerinde ittifak etmiş, ihtilâf ve tefrikadan sakınmış, dinde münakaşaya sebep olan hususlarda aklı değil, Kitap ve Sünneti kaynak alan, nassları esas kabul eden topluluk.
Hz. Peygamber s.a.v.'in sünnetine tâbi olanlara Ehl-i sünnet; onun sahâbîlerini âdil kabul ederek onların din hususundaki metodunu takip edenlere de Ehl-i cemaat ikisine birlikte "ehl-i sünnet ve'l-cemaat" denilmiştir.

"EHL-İ SÜNNET VE'L-CEMAAT" TABİRİ

"Ehl-i sünnet ve'l-cemaat" tabiri ile ifade edilen Müslüman topluluğun, sünnet ve cemâate tabi olmak gibi ayırıcı iki önemli özelliği vardır. Sünnet; Hz. Peygamber s.a.v.'in söz, fiil ve takrirleri ile ahlâki ve beşerî tavırlarıdır. Ancak konumuz itibariyle, sünnetin bu anlamda sınırlarını çizmek, hangi çeşitlerinin ne derece bağlayıcı olduğunu tespit etmek, önemli değildir.
İslâm hukukçularının, sünnetin çeşitlerinin fıkhî bağlayıcılıkları üzerindeki görüş ayrılıkları ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan farklı yaklaşım metotları, hep ehl-i sünnet çerçevesinde oluşmuş farklılıklardır.


SÜNNET

İslâm toplumunun yani ümmetin oluşması için Hz. Peygamber'in usûlünün esas alınması ve peygamberî usulü ittifakla takip eden Sahabi cemaâtının yolunun izlenmesidir. İslâm toplumunun fikrî ve amelî oluşumunu sağlayan, Allah'ın Kitabı ve Hz. Peygamberin sünnetidir. Bunun için Allah-ü Teâlâ, Kur'an ile birlikte Peygambere tabı olup bağlanmanın ve ona itaat etmenin gerekli olduğunu belirtmiştir. "Allah, önceleri açık bir şaşkınlık içinde olan inananlara, Allah'ın âyetlerini okuyan, kötülükten arındıran, Kitabı (Kur'an) ve hikmeti (sünnet) öğreten ve size daha bilmediğiniz nice şeyleri de öğreten bir Peygamber gönderdi." (Bakara, 151) Kötülükten arındırmak (tezkiye), haram ve helâli Kuran'dan öğrenmek ile tefsir edilmiş, hikmet ise, ittifakla "sünnet" olarak kabul edilmiştir.

Kuran farzı, vâcibi tayin etme, helâli, haramı belirleme açısından Allah'ın hükmü ile Rasûlü’nün hükmünü, iki temel esas kabul etmiştir.
"Allah ve Rasûlünün yoluna aralarında hüküm vermesi için davet olunduklarında, inananlar; "dinledik ve itaat ettik" diye cevaplar. İşte ancak bunlardır kurtulanlar." (Nûr, 5)

Peygamberimiz s.a.v., "Size emrettiklerimi yerine getirin, yasaklarımı da gücünüz yettiğince terk edin." buyurmuştur (Müslim, 412, İbn Mâce, Mukaddime, 1)
Sünnete bağlılık, dinî bir zorunluluktur. -Kuran bize yeter- düşüncesiyle sünneti ihmal etmek tarih boyunca bütün bid'at fırkalarının ortak özelliği olan gizli bir hıyanet çeşididir.
Peygamberimiz s.a.v. bu durumun ileride ortaya çıkacağını haber vererek, dinî hiçbir kaygısı olmayan bu insanlardan bizi sakındırmıştır.
"Tok karınlı, koltuğuna yaslanıp size "Kuran yeterlidir; Kuran neyi helâl kılmışsa onu helâl bilin, neyi haram kılmışsa onu haram bilin." diyen adamların çıkması yakındır. Haberiniz olsun, dikkatli olun: Bana Kuran ile birlikte (hüküm bakımından) onun bir benzeri (sünnet) de verilmiştir." (Ebû Dâvûd, Sünne, 6, Ahmed b. Hanbel, IV, 131)

teşekkürler kardeşim ..önemli

Rica ederim.


Ehl-i Sünnet Akaidi

MollaCami.Com