Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Olmayan bir şey için sen bana bu vesveseyi yapar mıydın?

Soru:
Son zamanlarda -şeytan ve nefis müstesna- hiçbir baskı olmadığı halde, Allah'ın varlığı hususunda şüpheye düşmeye başladım. Önceleri küçük (zayıf) olan bu şüphe, gitgide beni rahatsız etmeye başladı. Mesela: Namaz içinde, 'Biz namaz kılıyoruz, ama ya Allah yoksa bu hareketimiz boşuna değil mi?' veya oruç tutar iken 'Ya Allah yoksa' şeklinde adi bir düşünce bütün benliğimi sarıyor. O derece ki, bundan kurtulmak ve sıyrılmak mümkün olmuyor.

Cevap:
Birçok dünya ilimlerinin doğuşunda şüphe ilk noktadır. Bu duygu, kuvvetlenerek zan haline gelmiş, hududu tespit edilmiş ve tarifi yapılmış ise "müspet" olma vasfını kazanmıştır. Felsefe gibi bu vasfı kazanamayanlar mazide ve hâlde çöküp gitmişlerdir.

Fakat Halık'ımızın varlığı o kadar açıktır ki, onun varlığında izahata bile ihtiyaç yoktur. Allah olmasa, aslı faslı, ismi ve cismi olmayan alem ve Adem nasıl ve ne şekilde olacaktı? Çamurdaki bir iz, oraya basan ve oradan geçip giden bir canlıya delalet etmeye yeterken, bu muazzam kainat ve içindeki varlıklar, Allah'ın varlığına açık birer delil değil midir?

Tahmin ederim ki, şüpheciliği esas alan felsefecilerin tesiri altında kalmış veya yahut derslerinize giren hocaların bir kısmının kafalarınıza doldurduğu, felsefe yoluyla gönlünüze aktardığı evham ve şüpheler sizi ve birçok bahtsız genci bu hale sürüklemektedir. Siz aldığınız dini terbiyenin tesiri ile imanınızı korumak için nefis ve şeytanın tohumlarını yeşertmesine karşı cihad vermektesiniz. Bu imkan ve iktidara malik olamayanlar, küfrün ve inkarın içine düşmekte ve çok kere kendini kurtaramadan fani hayatını bitirmekte ve yitirmektedir.

Kalbinize bu şüphe gelince, "Euzü billahi mineşşeytanirracim"i okuyunuz. O devam ettikçe siz de bu mübarek kılıçla nefsin boynunu vurmaya devam ediniz. Cenab-ı Hak, Kuran-ı Kerim'de; "Eğer şeytandan bir fit seni dürtecek olursa hemen Allah'a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitici, tam bilicidir." buyurmaktadır.
Umarım ki, şeytanı bu şekilde kahredip, uzaklaştırmış olursunuz. Bunu takiben, yürekten gelen bir samimiyetiyle, yedi "Kelime-i tevhid" ile yedi defa "La havle vela kuvvete illa billahil-aliyyil azim" deyiniz.


Böyle bir şüphe bulunmadığı zamanlarda Salevat-ı Şerife'ye devam ediniz. Günde yüz defa Efendimiz'in s.a.v. ruh-i şerifi için Salevat okuyunuz. Sesiniz, Allah Resulü'nün s.a.v. manevi antenlerine intikal etmeye başlar. Bunu takiben Efendimiz'in s.a.v. şefaat ve yardımlarını isteyiniz.
Cankurtaran simidi, nasıl denize düşeni kurtarmakta yardımcı olursa, Salevat-ı Şerife de "itikadi meselelerde" şüpheye düşeni kurtaran bir "manevi gemi"dir.


Bu şüphe hali, namaz içinde geldiği zaman, kalbinizin dili ile iblise şu cevabı veriniz: "Allah olmasaydı, olmayan bir şey için, sen bana bu vesveseyi yapar mıydın? Senin yaptığın bu vesvese bile Allah'ın var olduğunun delilidir."
Bir de banyo yaptığınız yere küçük abdest bozmayınız.

Mehmed Emre / Fetvalar
Emekli müftü


Ehl-i Sünnet Akaidi

MollaCami.Com