Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Suriye tarihi

SURİYE TARİHİ

Mezopotamya'nın bereketli ovaları üzerinde kurulan Suriye tarih boyunca medeniyetin ve ticaretin bir merkezi olmuştur. Suriye, Asuri-Süryani halkının kurduğu imparatorluk ve beyliklerinin yoğun bir yaşam alanı olmuştur.
Akdeniz'den Zagroslara kadar uzanan Asur imparatorluğu topraklarına Yunanlılar tarafından verilen bir isimdir.
1922'ye kadar Suriye adıyla herhangi bir devlet, imparatorluk veya beylik kurulmamıştır. Suriye topluluklar arasında birleştirici coğrafik bir isim olarak kullanılmıştır. Bu coğrafik ismi ilk kez Yunanlılar, daha sonra Persler, Araplar, Osmanlılar ve Batılılar kullanmışlardır. Suriye coğrafyası 1946 yılında bağımsızlığına kadar kesin olarak belirlenmemiştir.
Asur İmparatorluğu döneminde Suriye coğrafyası geniş bir alanı kapsarken, Seleukidlerin son dönemlerinde sadece Fırat nehrinin batı yakasındaki alanı kapsıyordu. Yani Suriye tanımlaması bölgedeki yabancı yöneticilerin sınırlarının genişletme durumuna bağlıydı.

Bu coğrafyada şimdiki Suriye devletinin kuruluşuna kadar Suriye'de güçlü bir merkezi devlet kurulamamıştır. Eski tarihte Ebla, Halep, Mari gibi güçlü site devletleri kurulduktan sonra Aramiler döneminde Şam'dan idare edilen beylikler birliği en güçlü siyasal yapılanmasıydı. Mezopotamya, Mısır ve Anadolu'da imparatorluklar kurulurken Suriye her zaman bunların gölgesinde kalmıştır. Suriye'nin site devlet yönetimi M.S.270'li yıllarda oluşan Palmira krallığına kadar sürmüştür.
Bu son krallık Roma İmparatorluğu tarafından bastırılınca 7. yüzyılda Arap-İslam devletinin gelişine kadar güçlü bir siyasal konumu elde edememiştir.
Suriye önemini daha çok Avrupa, Mısır ve Hindistan üçgenindeki konumuna borçludur. Liman şehirleri ve Palmira gibi merkezi konuma sahip olan şehirleri yüzünden ticaret Suriye'nin can damarını oluşturuyordu.
Arap işgaline kadar Suriye'de Aramice dili kullanılan dildi. Bunun yanında egemenler tarafından Yunanca'da kullanılıyordu. Büyük bir bölümü Hıristiyanlaşmıştı, fakat hala eski dinlere mensup olan bölgeler de vardı.

BÖLGENİN İSLAM'LA TANIŞMASI
Hazret-i Muhammed'in vefatından sonra Suriye Arap-İslam fethine maruz kalan ilk bölgeydi.
Muevvi hanedanın başa gelmesiyle Arap-İslam imparatorluğu Avrupa, Afrika ve Hindistan'a kadar yayılmış, Şam ve Suriye bu imparatorluğun merkezi haline gelmişti. Suriye'de Arapların işgalinden sonra birçok yerli insan İslam dinine geçmiş ve Arapça resmi dil olarak yürürlüğe konmuştur. 750 yılında Arap-İslam İmparatorluğu'nun başkenti Şam'dan Bağdat'a taşınınca Suriye önemini yitirmeye başladı.

11. yüzyıl Selçuk ve Haçlı Seferlerinin Suriye'yi ayaklar altında tahrip ettiği tarihin başlangıcıdır. 14. Yüzyılın başına kadar Suriye Haçlılar, Selahattin Eyyubi ve takipçileri arasında adeta bir arenaya dönmüştü. Haçlıların ülkeden çıkarılmasından sonra ise tekrar Asya'dan gelen Moğolların akınlarına maruz kaldı. Suriye büyük bir harabeye dönüştü.

OSMANLI DENETİMİNE GİRMESİ
1516 yılında ise Suriye yeni bir güç olan Osmanlı İmparatorluğu'nun denetimine geçti. 400 sene süren Osmanlı egemenliği altında Suriye diğer Arap ülkeleriyle bütünleşti ve refahı arttı. Eskiden önemli bir merkez olan Şam Hac yolundaki konumuyla tekrar yıldızı parlayan bir şehir haline geldi. Halep ise önemli bir ticaret merkezi oldu. Aynı zamanda Suriye'nin kapıları da Fransa'ya açıldı. Suriye tarihinde ilk kez Mısır egemenliği altında (1831-1840) merkezi bir yönetime sahip oldu. Bu dönemde yeni vergi sistemi yürürlüğe konuldu. Mısır egemenliğinde Batılı ülkeler Suriye üzerinde etkilerini arttırdılar.

Fransız Jezuitler 1831 yılında misyoner okulları kurdular. Fransızlar 1875 yılında da Sint Joseph Universitesi'ni, Amerikan Presbyterianlar de 1866'da Amerikan Üniversitesi'ni ve matbaaları Beyrut'ta kurdular.

Mısır egemenliği sona erince Suriye toplumu Osmanlı egemenliğine tekrar geçti, fakat modernisazyonu sürdürdü.
Örneğin daha önce paşalar tarafından yönetilen Suriye artık ücretli memurlar tarafından idare ediliyordu ve bu esnada birçok Avrupa'lı okullar yerleştirildi.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarına kadar bile Suriye'de ortak bir ulusal ruh oluşmamıştı. Buna rağmen Osmanlı egemenliğinden kurtulmak için Arap milliyetçilği 19. Yüzyılın ikinci yarısında giderek gelişti. Beyrut'taki Hıristiyan entellektüeller Suriye toplumunun birliğini sağlamak için Arap dil ve kültürüne dayalı yurtseverliği geliştirmek amacıyla bazı ideolojik kulüpler oluşturdular.
20. Yüzyılın başında Osmanlılarda gelişen aşırı milliyetçilik (Türkçülük) duyguları Müslüman Suriyeliler tarafından da Arap milliyetçiliğiyle cevap verildi. Bu yüzden Şam'da birçok milliyetçi kulüp kuruldu ve Bilad al-Şam'ın bağımsızlık düşüncesi geliştirildi.

FRANSA'NIN MANDASI
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Suriye Fransa'nın bir mandası oldu. Bu manda yönetimi 1946'ya kadar fiilen devam etti.
Fransa mandası altında bulunan Suriye'den 1 Eylül 1920 tarihinde Lübnan yeni bir devlet olarak fiilen ayrıldı.
Eylül 1920 tarihlerinde Şam ve Halep merkezli devletler kuruldu. Şam ve Halep devletleri 1922'de Suriye Federasyonu kurdular, 1925 tarihinde de Suriye Devleti adını aldılar ve 1941'e kadar bu şekilde devam ettiler.
1920 tarihinde Alevilerin yoğun yaşadığı bölgede Aleviler Toprağı, 1922'de Aleviler Devleti ve 1930'dan 1941'e kadar devam eden Lazkiye Hükümeti kuruldu.

1922-1941 tarihleri arasında Cebel Druz bölgesinde Dürzi halkına muhtariyet verildi.
1920-1922 tarihleri arasında Halep Devletine, daha sonra da Suriye'ye bağlı olan Antakya bölgesine Fransızlar tarafından kısmi bir muhtariyet verildi.
Fransız sömürgecileri 1925'te Cebel Druz'de patlak veren ve Şam'a kadar yayılan bir isyanı ancak 1927'de bastırabildiler.
1926-1936 arasında Fransızların sıkı kontrol ettikleri parlamenterist bir sistemi kurdular. Suriye'de ilk kez 1932 yılında Mehmed Ali Abed cumhurbaşkanlığa seçildi.
Fransa 29 Haziran 1939'da Antakya bölgesini Türkiye'ye verdi.
Eylül 1941'de hür Fransız kuvvetleri komutanı Catroux Suriye'nin bağımsızlığını ilan etmişse de 1946'ya kadar İngiliz ve Fransızların yönetiminde kaldı.
Büyük Britanya imparatorluğu Suriye, Lübnan, Filistin ve Ürdün'den oluşan Büyük Suriye Krallığını kurmayı ve başına da Haşimi ailesinden Abdullah'ı getirmeyi planlıyordu. Yapılan görüşmeler sonuç vermeyince Suriye'de bir ayaklanma başladı. Gelen Fransız takviye güçleriyle bu isyan bastırıldıysa da İngilizler ve Fransızlar 1946'da Suriye'yi terk etmek zorunda kaldılar.
Bu anlamda Suriye Nisan 1946'da bağımsızlığına kavuştu.

BAĞIMSIZLIK DÖNEMİ
1947'de Suriye'de ilk seçimler yapılarak Şıkri al-Kuvatli cumhurbaşkanı seçildi. 1948'de İsrail devletinin kuruluşundan sonra yüz binden fazla Filistin'li Suriye'ye göç etti. 30 Mart 1949'da Suriye genelkurmay başkanı askeri bir darbe yaptı. Bu darbe Arap dünyasındaki ilk darbeydi. Albay Adip Şişakli hükümeti 1949-1954 arasında geniş bir toprak reformu yaptı. Büyük toprak ağalarının ile devlet hazinesine ait topraklar topraksız köylülere dağıtıldı. 1958 tarihinde Cemal Abdülnasır'ın Arap dünyası için öngördüğü Birleşik Arap Cumhuriyeti Mısır, Suriye ve Kuzey-Yemen devletleri arasında kuruldu. Mısır'ın bu cumhuriyetteki gelişen otoritesi hoşnutsuzluklara neden olduğu için planlanan birlik 1961'de bozuldu.

1963'te Baas Partisi askeri bir darbeyle Nasır yanlısı hükümeti devirdi. Bu darbe bir ay önce Irak'ta aynı yöntemle iktidara gelen Irak Baas Partisi tarafından coşkuyla karşılandı. Suriye Baas Partisi içinde sağ-sol ayrılığı 1966'da doruğa çıktı. Baas Partisi'nin iki kurucusu ve sağ görüşü temsil eden Mişel Aflak Irak'a Salahaddin Bitar ise Fransa'ya kaçtı. İkisi de sol çizgiyi savunanlar tarafından öldürüldüler (Mişel Aflak Irak'ta, Bitar'da Fransa'da).

HAFIZ ESAD’IN ORTAYA ÇIKIŞI
1967 Arap İsrail savaşında Suriye Golan Tepelerini kaybetti. Bu dönemde Savunma Bakanı olan Hafız Esat 16 Kasım 1970'te askeri ve kansız bir darbeyle iktidarı ele geçirdi.
Hafız Esat iktidara geldikten sonra Baas Partisi'nin ve devletin bütün iplerini ele geçirdi. Dinsel, mezhepsel, ulusal ve siyasal farklılıklar sıkı bir yönetimle bir potada eritilmeye ve eşitlik sağlanmaya çalışıldı. Suriye yönetimi bölgedeki kritik durumdan ve bölgesel sorunlardan dolayı sıkı tedbirler almak zorunda kaldı. Suriye toplumu siyasi, askeri ve ulusal bir örgütlenme ağına ulaştırıldı.

Suriye 1973'te Mısır'la birlikte İsrail'e karşı giriştiği savaşı kaybetti. Lübnan’la tarihten gelen yakın ilişkilerini sürdüren Suriye 1975'te patlak veren savaşta değişik müdahale biçimleriyle yardımcı olmaya çalıştı. 1976 tarihinde 35.000 askeri Lübnan'a gönderdi. Suriye ile İsrail arasındaki düşmanlık etkisinden ve hızından hiçbir şey devam etmeden 1990'lı yıllara kadar devam etti.

İsrail'le var olan çelişkiler ve düşmanlık nedeniyle Lübnan Suriye ilişkileri üst boyutlara çıkarıldı. 1982 Hama kentinde Müslüman Kardeşlerin ayaklanması bastırıldı. Bölgede önemli bir konuma sahip olan Suriye İsrail'e karşı dönemin Sovyetler Birliği tarafından aktif desteklenmiştir. Bu temelde silah yardımı da alıyordu. Sovyetlerin çözülüşünden sonra Suriye'nin bölgedeki etkisi bölge barışı açısından daha büyük bir önem kazandı.
Suriye evrensel gelişmeleri yakalamaya çalıştı. 1991'de Suriye Madrid Barış Konferansı'na katılarak Ortadoğu'daki barış görüşmelerine katkı sunmuştur.
Suriye 1988'de Irak-İran savaşının sona ermesinden sonra bölge devletleriyle ilişkilerini yeniden düzeltme yoluna girmiştir.
Suriye Esat yönetiminde geçmişten daha farklı bir çizgi ve farklı arayışlarla 2000 yıllarına girmiştir.

Hafız Esad'ın ölümünden sonra yönetime oğlu Beşar Esad getirildi.
Yönetim Nusayri inancına sahip. Ülkedeki halkın büyük bölümü sünni, bir kısmı şii, bir kısmı da nusayridir.
Ülkede ufak gruplar halinde başka mezhep ve din mensupları da vardır.


Dünya Tarihi

MollaCami.Com