Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


kaza namazı

değerli arkadaşlar kaza namazı cematle kılınabilir mi?
biligisi olan varmı
cevaplarsa sevinirim
hayırlı günler

Kaza namazlarının evde kılınması daha iyidir. Çünkü günahları örtüp açıklamamak lazımdır. Böyle bir açıklama Hakka karşı saygısızlık sayılır ve başkaları için de kötü bir örnek olabilir.

Büyük İslam İlmihali / Ömer Nasuhi Bilmen

Kazaya kalan aynı vaktin namazı, usulü üzere cemaatle, de kılınabilir. (Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen)

"Müşrikler, Hendek Savaşı’nda Resûlullah'ı dört vakit namaz kılmaktan alıkoydular. Nihayet, gecenin Allah'ın bildiği kadar bir kısmı geçtikten sonra Bilâl ezan okudu ve kamet getirdi; Rasülullah (s.a.v.) ikindiyi kıldırdı; sonra Bilâl kamet getirdi, Hz. Peygamber akşam namazını kıldırdı; sonra kamet getirdi, Rasülullah (s.a.v.) yatsı namazını kıldırdı" (Buhârî, “Mevâkýt”, 36, 38; Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, II, 535).

Mesela bir vakit namazı cemaatle kılındıktan bir müddet sonra (birkaç vakit, birkaç gün...) imam efendi kendisinde (elbisesinde kan, vs olabilir) namaza mani bir sebep olduğunu fark etse o namazı yine aynı cemaat ile kaza etmeleri mümkündür.

Kazaya bırakılan namaz gizli okunan bir namaz ise (öğle, ikindi) kazası da aynen böyle kılınır. Aşikar okunan bir namaz ise (sabah, akşam, yatsı) kazasını cemaatle kılarken imam yine aşikar okur.

teşekkür ediyorum.
Allah razi olsun
selam ve dua ile

farz borcu olanların vaktin sünnetlerine niyet edip kılması gerekir. normal sünnet diye nitet etmesi onu borçtan kurtarmaz.


farz borcu olanların vaktin sünnetlerine niyet edip kılması gerekir. normal sünnet diye nitet etmesi onu borçtan kurtarmaz.


Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakil bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı?

Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar. Boş yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilir?..

Ömer Nasuhi Bilmen-Büyük İslam İlmihali


Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakil bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı?

Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar. Boş yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilir?..

Ömer Nasuhi Bilmen-Büyük İslam İlmihali

farzı, kaza etmek farzdır. Vacibi kaza etmek vaciptir.Sünneti kaza etmek emr olunmadı.Hanefi mezhebinin alimleri söz birliği ile bildiriyorlar ki;(Sünnet namazlarının yalnız vaktinde kılınmaları emr olundu.Vaktinde kılınmayan sünnet namazlar,insanın üzerinde borç kalmaz. Bunun için vaktinden sonra kaza edilmeleri emr olunmadı.
Abdülkadir-i Geylani hazretleri(Fütuh-ul gayb) kitabında buyuruyor ki:Mü'minin ilk önce farzları yapması lazımdır.Farzlar bittikten sonra,sünnetleri yapar. Ondan sonra nafilelerle meşgul olur.Farz borcu varken ,sünnet ile meşgul olmak ahmaklıkdır.Farz borcu olanın sünnetleri kabul olmaz.Ali ibniEbi Talib "radıyallahü anh" bildriyor: Resulullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki:(Üzerinde farz borcu olan kimse, kazasını kılmadan nafile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur. Bu kimse,kazasını ödemedikçe, Allahu teala, onun nafile namazlarını kabul etmez).Abdulkadir-i Geylanin yazdığı bu hadis-i şerifi şerh eden Hanefi mezhebi alimlerinden Abdülhahak-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:(Bu haber,farz borcu olanların, sünnetlerinin ve nafilelerinin kabul olmayacağını göstermektedir.Sünnetlerin, farzları tamamlayacağını biliyoruz. Bunun manası FARZLAR YAPILIRKEN, BUNLARIN KEMALLERİNE SEBEB OLAN BİRŞEY KAÇIRILIRSA,SÜNNETLER, KILINAN FARZIN KEMAL BULMASINA SEBEB OLUR. FARZ BORCU OLANIN KABUL EDİLMEYEN SÜNNETLERİ BİR İŞE YARAMAZ.
Bunlar bizim sözlerimiz değildir. DİN NAKİL DİNİDİR SELİM OLAN AKIL ANLAR

O halde borcu olan biri aç mı duracak? ??? Namaza biraz geç yaşta başlamış biri, kılamadığı tüm namazları bir günde kaza etmesi mümkün değil, bazen birkaç yılını alabiliyor... Bu adam, kaza borcu var diye teheccüd namazını kılmaktan mahrum mu olacak? Ya da bir tesbih namazı kılıp Cenab-ı Hakk'tan af dileyemeyecek mi?

İmam-ı Şafi Hz. 'nin içtihadı önce kaza namazlarının kılınması gerektiğidir. Bununla kaza namazlarının bir an önce kılınması gerektiğini anlıyoruz. Fakat Hanefi mezhebine göre hüküm öyle değil.

Ayrıca Abdülkadir Geylani Hz. önceden Şafi mezhebinde idi. Daha sonradan Hanefi Mezhebine geçmiştir.

Bu konu ile ilgili Halis Ece Hoca'mızın geniş bir açıklaması var. Okumak için tıklayınız...


O halde borcu olan biri aç mı duracak? ??? Namaza biraz geç yaşta başlamış biri, kılamadığı tüm namazları bir günde kaza etmesi mümkün değil, bazen birkaç yılını alabiliyor... Bu adam, kaza borcu var diye teheccüd namazını kılmaktan mahrum mu olacak? Ya da bir tesbih namazı kılıp Cenab-ı Hakk'tan af dileyemeyecek mi?

İmam-ı Şafi Hz. 'nin içtihadı önce kaza namazlarının kılınması gerektiğidir. Bununla kaza namazlarının bir an önce kılınması gerektiğini anlıyoruz. Fakat Hanefi mezhebine göre hüküm öyle değil.

Ayrıca Abdülkadir Geylani Hz. önceden Şafi mezhebinde idi. Daha sonradan Hanefi Mezhebine geçmiştir.

Bu konu ile ilgili Halis Ece Hoca'mızın geniş bir açıklaması var. Okumak için tıklayınız...

kimse teheccüd namazını, tesbih namazını kılmayın demiyor.Bu vakitlerde kazaya niyet ederek namaz kılarsak hem o vakitte namaz kıldığımız için teheccüd sevabı alıp borçtan kurtulmanın neresi yanlış. Dikkatle düşünecek olursak burada bir kar var öteki türlü sadece teheccüde niyet edersek sadece nafile kılmış oluruz.Hanefi mezhebinde kazası olanın nafilesi kabul olmaz hükmü vardır. Şafi mezhebinde ise borcu varken nafilelerle uğraşmak HARAM dır.

Bu dediğiniz hangi mezhebe göredir? Böyle bir uygulamaya ne Rasülullah Efendimiz zamanında rastlıyoruz ne de daha sonra. Şafi mezhebinden olanlar nafile kılmayıp önce kaza kılacak, diğerleri ise neye niyet ettiyse o namazı kılacak.

Niyet namazın farzlarından biridir. Kalben iyet etmek fazdır, yani hangi namazı kılacağının bilincinde olmak. "Hem teheccüte hem de kazaya kalan ikindi namazının farzına" gibi bir niyet görülmüş değildir, niyet de olmaz zaten.


Bu dediğiniz hangi mezhebe göredir? Böyle bir uygulamaya ne Rasülullah Efendimiz zamanında rastlıyoruz ne de daha sonra. Şafi mezhebinden olanlar nafile kılmayıp önce kaza kılacak, diğerleri ise neye niyet ettiyse o namazı kılacak.

Niyet namazın farzlarından biridir. Kalben iyet etmek fazdır, yani hangi namazı kılacağının bilincinde olmak. "Hem teheccüte hem de kazaya kalan ikindi namazının farzına" gibi bir niyet görülmüş değildir, niyet de olmaz zaten.

böyle bir uygulamaya zaten Resulullah Efendimiz zamanında rastlamamız mümkün değildir.Ozaman insanlar özürsüz namazlarını kazaya bırakmamışlardır.Namaz iki türlü kazaya kalır
1.Özür ile kaçırmasıdır. Buna fevt denir
2.Namazı vazife bildiği,ehemmiyet verdiği halde tembellikle terk etmesidir.Buna da faite denir ki bu Peygamber Efendimiz Aleyhiselatu ve sellem zamanında görülecek birşey değildir. Herneyse biz size birkaç nakil yapalım; Kemaleddin İbni Hümam (Farzı, vacibi kılmamak günah olur, sünnetleri kılmamamak ise, sevaplarınave yüksek derecelere kavuşmamaya sebeb olur
Abdülkadir-i Geylani"kaddesallahu sirrehül'aziz" (Kaza borcu olanın sünnet kılması,alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz.Kaza borcu varken sünnet kılan kimse, sultan davet ettiği halde, gitmeyip, onun hizmetçisi ile vakt geçiren kimse gibidir. Mü'min tüccara benzer. Farzlar onun sermayesi, nafileler de kazancıdır. Sermaye kurtarılmadıkça, kazanç olmaz.
Aklı selim olarak düşünülse bunun doğruluğuna inanır ve itiraz etmez. Hepimizin nefsi kafir olduğu için nefslerimiz bunu kabul etmiyor. Bu toprağın üzerinde Cenab-ı Hak herkesi serbest bırakmıştır. Yarın gerçekler ortaya çıktığında Rabbim hiçbirimizi utandırmasın

Kıymetli kardeşim, Abdülkadir Geylai Hz. nin Şafii olduğunu belirtmiştim. Şafii Mezhebinde de kaza namazı dururken nafile kılınmadığını da belirtmiştik beraberce. Ancak mesele sizin "çift niyet" görüşünüzde. Bir namaza nasıl niyet edilirse odur. Bir kaza namazı kılarken bu aynı zamanda tesbih namazı yerine falan da geçmez.

Dönüp dolaşıp aynı şeyi söylüyoruz/söylüyorsunuz. Peygamberimiz zamanında görülmeyenin kaza namazı olduğundan bahsetmemiştim zaten. Bir namazı kılmanın iki namaz yerine geçmeyeceğini belirtmiştim.

Son duanıza "amin" diyorum.


Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı?



Yukarıda hepimizin anlayacağı şekilde ifade edilmiş. Resulullah efendimizin şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak sünnetler feda edilemez. Bu yüzden hanefi mezhebine göre kaza borcu olanın daha fazla ibadet etmesi gereklidir ve kaza namazlarını kılmak için sünnetleri terketmemelidir.

Örneğin namaza geç başlayan bir kimse sünnetlerle beraber kıldığı farz namazlarının ardından kazaya kalan son namazı için niyet edip namazını kılabilir. Namazını kazaya bıraktığı için de Allah'tan af dilemeli ve kabul edilmesi için dua etmelidir.

Aynı zamanda bir kimse teheccüd namazını kılıp ardından da varsa şayet borcunu kaza edebilir. Fakat bir namaz asla hem teheccüd hem de kaza niyetiyle kılınmaz.Hanefi mezhebine göre borcu olan bir kimse daha fazla ibadet etmelidir. Farz namazlarını sünnetleri ile kılmalı nafile ibadetlerden geri kalmamalı ve bununla birlikte kazaya kalan namazlarını da kılmalıdır. Bunu zahmetli bulanlar ise boşa geçirdikleri onca zamanın hesabını nasıl vereceklerini düşünmelidir.


Yukarıda hepimizin anlayacağı şekilde ifade edilmiş. Resulullah efendimizin şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak sünnetler feda edilemez. Bu yüzden hanefi mezhebine göre kaza borcu olanın daha fazla ibadet etmesi gereklidir ve kaza namazlarını kılmak için sünnetleri terketmemelidir.

Örneğin namaza geç başlayan bir kimse sünnetlerle beraber kıldığı farz namazlarının ardından kazaya kalan son namazı için niyet edip namazını kılabilir. Namazını kazaya bıraktığı için de Allah'tan af dilemeli ve kabul edilmesi için dua etmelidir.

Aynı zamanda bir kimse teheccüd namazını kılıp ardından da varsa şayet borcunu kaza edebilir. Fakat bir namaz asla hem teheccüd hem de kaza niyetiyle kılınmaz.Hanefi mezhebine göre borcu olan bir kimse daha fazla ibadet etmelidir. Farz namazlarını sünnetleri ile kılmalı nafile ibadetlerden geri kalmamalı ve bununla birlikte kazaya kalan namazlarını da kılmalıdır. Bunu zahmetli bulanlar ise boşa geçirdikleri onca zamanın hesabını nasıl vereceklerini düşünmelidir.


Biz mi anlatamıyoruz yoksa... Evet dediklerinizin bazılarına katılıyorum.Şimdi sorarım size acaba biz namazdan hesaba çekilince bize neden teheccüt, tesbih, kuşluk,evvabin ve hatta farz namazlardan önce ve sonra kıldığımız sünnet diye niyet ettiğimiz namazları mı soracaklar yoksa farzların hesabını mı? İmam-ı Rabbani Hazretleri Mektubat kitabında buyuruyor ki nafilelere verilen sevaplar farz yanında bir damla gibidir aklı olan denize mi talib olur yoksa damlaya mı? Sürekli diyorsunuz ki Abdülkadi-i Geylani Hazretleri Şafi'i mezhebinde ne çıkar hangi mezhepte olduğu. Zaten Şafi'i mezhebindekilerin kaza borcu varken nafilelerle uğraşması haramdır.Şafi'i mezhebindekiler de bunu bildiklerinden sadece farzları kılıyorlar.Maliki ve Hanbeli mezhebinde de durum aynıdır. Sadece Hanefi Mezhebinde kabul olmaz deniyor. Çift niyete de takılmışsınız galiba ona da bir açıklık getirelim.Önce size birşey sormak isterim izninizle Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) farz namazların önünde ve arkasında Allahu tealaya şükür için namaz kılmıştır peki bunlara ne diye niyet etmiştir şayet bunu yanıtlarsanız memnun oluruz. Konuya daha sonra Allahu taela'nın İzniyle devam edebiliriz

Burası imtihan yeri değil, sorunun cevabı verildiyse konuyu değiştirip uzatmaya gerek yok. Karşıdaki ne demek istediğimizi anlasa cevap vereceğiz; ama gerek duymuyorum. Ben A'dan bahsederken adam B'ye cevap istiyor...


Burası imtihan yeri değil, sorunun cevabı verildiyse konuyu değiştirip uzatmaya gerek yok. Karşıdaki ne demek istediğimizi anlasa cevap vereceğiz; ama gerek duymuyorum. Ben A'dan bahsederken adam B'ye cevap istiyor...
demek oluyor ki bir cevabınız yok ohalde bu konu burada kapanmıştır teşekkürler


Dini Sorular ve Cevaplar

MollaCami.Com