Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İcma-i ümmet hususunda bir soru

Hoca kardeşlerime kafama takılan bir hususta fikir danışmak istiyorum.

Edille-i Şer'iyye'den 3.delil olan "İcma-i ümmet" günümüzde kullanılabilmekte midir?
Yani bu haşa sünneti inkar edenler gibi bir inkar meselesi değil, yanlış anlaşılmasın.
Edille-i Şer'iyye'nin dördüne de imanımız tam.
Fetvalar verilirken (Ehl-i Sünnete uygun olan fetvalar elbette) örneğin kıyas yapılabilmekte. 4.delil fonksiyonunu devam ettirmekte.

Ama günümüzde doğru dürüst ve sağlam hakiki alimler yok denecek kadar azaldığı için 3.delilin fonksiyonu kalkmıştır denilebilir mi?

Böyle denilirse hata edilmiş olur mu?
Günümüzde dini bilgisi olan ünvan sahibi (prof. vs.) insanların birçoğu dini meseleleri magazinleştirdikleri için onlara güvenmek mümkün değil.
Gerçek alimleri ve sadece Allah yolunda olanları tenzih ederim.

Bilmiyorum meramımı ifade edebildim mi?


Sizlerinde dediği gibi yok denilecek kadar az. Bunu da bilmek için müctehidin tarifini iyi anlamak ve ona göre amel eden kişiyi iyi seçmek lazım. Ve üzerinde derin derin tefekkür etmek lazım diye düşünüyorum
Müctehid: Herhangi bir ser'î hükmü âyet-i kerîme ve hadîs-i seriflerden çikaran, kiyas yapabilen büyük âlimdir. Müctehid olabilmek için, bütün islâmî ilimlere vakif olduktan sonra mevhibe-i ilâhî (Allâh vergisi) olan ledünnî ilme de mazhar olmak lâzimdır.


Şimdi bakıyoruz koca koca kişiler öyle kıyas yapıyor ki kökten kazıyor, söylediği islamla hiç bağdaşmıyor.
Zaman zaman söylerim aynı okulda aynı bölümde belkide aynı sınıfta kalan kişiler, farklı farklı fetvalar verebiliyorlar.

Şimdi hepimiz düşünelim Rabbimizin bize vermiş olduğu şu var olan aklımızla hepimiz biliriz. Aynı okuldan, aynı bölümden mezun olan kişilerin verdiği fetva, aynı bizatihi aynı olması lazım değilmidir!!
O kişilerin isminin evvelinde profesör unvanı var.

Yeri gelmişken bir şey paylaşayım. Bir profesör ki ilahiyat profesörü bir tv kanalında cuma günü, cuma vaktinde, canlı olarak program da sorulara yanıt veriyor, dolayısıyla fetva veriyor ve bazı kişiler soru sorup cevap veriyor soran kişide tamam hocam bundan sonra bu şekilde yapacam diyor.
Şimdi o profesöre Cuma namazının hükmünü sormak lazım!!!
Veya Cumaya gitmeyen bir kişinin verdiği fetva ne olur?

Bu bağlamda konumuzun anlaşılması için bir kıssa paylaşalım.
Bir gün İmam-ı Azam Hz'ne uzun bir yoldan sonra bir çocuk getirilir ve çocuğunun bal sebebiyle her tarafının yara, bere içersinde kaldığını, şifanın ALLAH'dan olduğunu, çocuğa okuması rica edilir. İmam-ı Azam Hz çocuğu getiren kişiye dönerek, kırk gün sonra gelmelerini ister.

Ve çaresiz olarak uzun yolculuk geriye başlar, geriye dönerler ve tam kırk gün sonra İmam-ı Azam Hz geri gelirler.
İmam-ı Azam Hz. çocuğa dönerek, "evladım bir daha bal yeme" der çocuk da tamam yemem der.
Çocuğu getiren kişi şaşkın vaziyette, kim şaşmaz ki uzun yolculuk yapacaksın onca cefaya, çileye katlanacaksın söylediği iki kelime.
O kişi şaşkınlığını izale etmek için İmam-ı Azam Hz.ne dönerek şöyle der "kırk gün evvel bu dediklerini deseydin olmaz mıydı"!!!

Lakin İmam-ı Azam Hz.lerinin verdiği cevap çok manidardır, tefekkür edilmesi lazım.
İmam-ı Azam Hz kırk gün evvel ben bal yemiştim, eğer o gün o sözü söyleseydim sözümü dinlemez bal yemeye devam ederdi,

Lakin ben tam kırk gün bal yemedim. Allah'ın izniyle çocuğun bir daha bal yemeyecek ve vücudundaki yaralar kapanacak'' buyurur
Gerçekten de çocuk bir daha bal yemez ve yaraları kapanır, iyileşir, şifa bulur.

İşte Müctehid bu şekilde amel ediyor. Ve verdiği fetvalar ile bizler amel ediyoruz.
Bu vesile ile kafamızdaki bir çok soruları da değerlendirmiş olduk, cevap aramaya çalıştık

Netice itibari ile
Hocamızın dediği gibi, kaideyi/usûlü/kuralı, ne derseniz deyin, koyan değiştirir ancak. Kim ne derse desin doğru her zaman doğrudur, değişmez, değiştiremez. İstediği kadar ben böyle yaptım, şöyle yaptım dese de ancak kendini aldatır. Kısacası İslâm'da Şâri' Allah ve Rasûlüdür; kuralları/esasları onlar koyar, onlar değiştirebilir. Başkalarına da yalnızca halt etmek düşer. Ki, bunlar da zaten onu yapıyorlar... Malumunuz halt, karıştırmak demektir. Bunların yaptıkları da başka değil. Rabbim, eğer kabiliyetleri varsa hidayet nasip etsin. Yoksa da elden ne gelir, müstahaklarını versin demekten öte...

zehirli.org | Zehirli fikirler ve panzehir adresinde ictihad fetva konuları dolaylı olarak sürekli değiniliyor. oradaki tartışmalarda geçen konulardan yola çıkarak bu soruya bir kaç ekleme yapmakta fayda var:


1. Bugün fetva verenlerin % 99'u geçmiş eserleri günümüz insanların anlayabileceği dilde aktarmakta. Yeni hükümler ortaya koyan yok aslında.

2. Bugün bir çok tartışılan konular icma gerektirecek konular değil. Birinci maddede olduğu gibi geçmişte bunlar tartışılmış ve sorunları kökten çözülmüş. Fakat bazen daha da açıklık getirebilmek için kıyas yapılabilir diye düşünüyorum..

3. İcma gerektiğinde ne olacak? Sizin sorduğunuz nokta sanırım burası. Bu durumda geçmişe bakmak gerekir diye düşünüyorum. Geçmişte nasıl oluyordu? Mesela Şii'lerle bir icma oluyor muydu? harcilerle ya da diğerleri ile oturup ortak kararlar alınıyor muydu? Olması da mümkün değil çünkü onlar ehli sünnet değil. Önce aynı ortak değerlerin olması gerekiyor.

Bugün de tvlerde boy gösterenler zaten ehli sünnet alimi değil ki, onlarla ortak bir noktada birleşilsin!!!

Ancak onlara reddiyeler yazılıp iddiaları çürütülebilir. Bırakın icma ümmet ya da kıyas durumunu onlar hadisleri bile inkar ediyorlar..

o zaman kısaca şöyle diyelim
herhangi bir hükme gerek yok
lazım olan bütün hükümler islam büyükleri
müctehidler mezhep imamları tarafından verilmiştir.

Bu tartışma yeni değil, geçen sene mezhepsizliği savunan birine acizane cevap vermiştim.
Acaba bir hatam var mı? İcma-i ümmet konusunda -günümüzde güvenilecek alimler azaldığı için geçerliliğini yitirmiştir- demiştim.
Sonradan çok düşündüm bu kurduğum cümle yanlış mı diye. Allah'ın dinini değiştirmekten Allah'a sığınırım. Bir hatam varsa Rabbim affetsin.



MEZHEPSİZLİĞİ SAVUNAN KİŞİ:

bilinen şu ki islam yeryüzüne indirildiğinde tek bir dindi yorumlaması bir olan bu dinin tek bir imamı vardı bu imam HZ MUHAMMET ve tüm müslümanlar onun ardında saf alırdı hz peygamber ölünce ortadaki boşluğu doldurmak için o devrin etrafında toplanan gençlerin devrin alimlerinden bilgi öğrenme islami bilgi öğrenme ve araştırma amaçları varken daha sonra bu olguyu aldullah ibn-i sebe gibi insanlar hain fitneleri ile bozup bu güne kadar getirdiler günümüzde islam coğrafyasında birden çok mezhep var ve bir çok mezhep ortak birer kararı olmaksızın her bir grup birbirine zıt görüşler içerisindedir. benim bağlı olduğum kaderiye cemaati de bunların içinde

ACİZANE:

Mezhep konusu öyle 1-2 cümleye 3-5 satıra sığmaz.
İslam’da 4 hak mezhep var. Bunların doğruluğu ve geçerliliği şüphe götürmez ve tartışılmaz.

Hanefi
Şafi
Maliki
Hanbeli

İtikatta yani inanç noktasında iki mezhep var:

Maturidi
E'şari

Bunlar, yani yukarıda sayılanlar Ehl-i sünnet çerçevesinde sahihdirler.
Bunların dışındaki tüm mezhep adı altındaki fikir akımları sapıktır yani saptırılmış, uydurulmuştur.

Cemaatler bu konunun dışında. Onlar mezhep değil zaten.


MEZHEPSİZLİĞİ SAVUNAN KİŞİ:

var olan tek dini çesitli sıfatlarla adlandırmak yerine tek mezhep islam demek ve farklı yapı ve sistemler yerine kuran peyganber ve sünnetleri çerçevesinde devam ettirmektir yerbu sistemi düşce akımı altında farklı yorumlar doğurmaya ve bu yorumlara mezhepler adı altına sığdırmaya ve yahut dinsel faktörü olan bu kavramları insanlara anlatmaya çalışıldığını sanmıyorum (seyit kutup )

artı doğruluk ve geçerlilik konusunda islam kitaplarında ortak bir noktada bulunduğunu sanmıyorum ve örneğin kimisi midyeyi yemenin haram olduğunu söylerken kimisi denizden babam çıksa yerim diyor yada kimisi iğne topu kadar oluşan kan abdesi bozar derken kimisi ayak boyunu geçmediği sürece bozmaz diyor

bişe söylim mi açıkcası bu şuna benziyor dingiliz ordusu bağdata girdiklerinde ünlü islam alimlerinin güneş ısısı ile ısınan suyla abdest alınırmı yoksa alınmazmı tartışması gibi

belki cemaat olgusu mezheplerle bir olmuya bilir lakin tanınan bu cemaatler bu mezheplere göre şekillenirler

sapkınlık ve sapıklık konularına gelince bundada çeşitli rivayetler var aslında milli eğitimin cehaleti var şöyleki müslüman her çocuk ( siz akıllılar için geçerli değil )
zikr sözcüğünün rock lar gibi kafa salamak olduğunu sanırken aslında ALLAHI zikretmek arasındaki farkı göremiyorlar yani milli din kitapları bu konuda anlatımda değiller evet bu sapıklık şuda sapıklık bazı liberal ve idealci din grupları günümüz camilerinde namaz kıllmazlar ve ülke darul harpde derler buda spıklık
ve en komiği avrupa birliğine girmek için leilaheillalah deniyor geri olan muhammedin resulullah denilmiyor du sapıklık bazı yapıda bulunan erkeklerin pamuk tıkaması gibi

peki bu sapıklığın önüne geçmeye çalışan hanefi bir adam gösterin yoksa önüne geçmiyenlerde sapık halbuki islam açık kurallardan ibarettir

haşa ben budistlere saygılıyım ama onlar din değil felsefik görüşlerdir din ilahi bir yapının yapının olması lazım ilahi bir yoksa din değildir insani düşünce sistemine göre tasarlanan bir olgu pagan kültürüdür buda o kişinin ENEL HAK demesi gibi bir durum söz konusudur

bilmiyorum belkide hakıszımdır

ACİZANE:

Tamamen haksız olduğun noktalar var.
Önce senden falanca erkekler diye etiketlediğin cemaatin adını silmeni rica etsem olur mu? Onlar da en az budistler kadar saygıyı hak ediyor çünkü.
Herkesin amelde kullandığı tercihleri sorgulamak bizim haddimiz değil.

MEZHEPLERİN DOĞUŞU

Müctehitlerin en büyükleri hiç şüphesiz Sahabe-i Kiram'dır. Allah hepsinden razı olsun.
Onların hepsi başlı başına birer Müctehitti. İslam ve Kuran'ı bizzat kaynağından, Rasülullah s.a.v.'den yaşayarak gördükleri için; onlar hayatları boyunca bizzat kendileri ictihat ederler, dini konularda tereddüt etmezler; öğrenmek için bizim gibi başkalarına sormazlardı.

Peygamber efendimiz s.a.v. Sahabe-i Kiram hakkında:
"Onlar gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayete erersiniz." buyurmuştur.

Çünkü onlar Kuran ayetleri 23 sene teker teker nazil olurken Rasulullah Efendimiz’in yanı başında bulundukları için en kapalı ayetlerin bile ne sebeple indirildiğini ve ne gibi bir hüküm içerdiğini çok iyi biliyorlardı.
Her an Peygamberimizle beraber oldukları için, O'nun sünnetlerini, yaşayışını harfi harfine biliyor ve kendi hayatlarında uyguluyorlardı.

Peygamberimizin vefatından sonra 4 büyük halife devrinde hudutları muazzam genişleyen İslam topraklarında Müslümanlar hızla çoğalıyorlar, İslam'ı ve dini konuları doğrudan sahabeden öğreniyorlardı.
Fakat yıllar ilerledikçe kıymetli sahabeler teker teker dünyadan ayrıldılar.
İslamî ilimlerin İncil ve Tevrat'ın akibetine uğramaması ve bilgiye muhtaç sayısız yeni Müslüman’ın delalete düşmemesi için, Sahabe-i Kiram'ın halkasında okumuş alimler öğrendikleri ilimleri bir araya toplayıp Müslümanlara büyük gayretlerle yaymışlardır.
İşte mezhepler bu ihtiyaç ve gayret neticesinde doğmuştur.

Çok kıymetli 4 büyük alim, 4 hak mezhebi kurmuşlardır. Bunlar bir anda, hatta aynı anda bile olmamış tabi. Zamana ve geniş coğrafyalara yayılmış oluşumlardan bahsediyoruz burada.
Başta İmam-i Azam olmak üzere, bu 4 hak mezhebin imamları inanılmaz değerli şahsiyetlerdir ve Peygamber efendimizin hadislerinde övgü alanları bile vardır. Bu alimlere laf söylerken çok dikkatli olmak gerekir, bizler onların kesip attığı tırnak bile olamayız. Allah hepsinden razı olsun.

Ha, bunların dışındaki İslam'a uymayan sapık mezheplerin sözde imamların hepsinin canı cehenneme! İbn-i sebe de onlardan biri zaten.


BU 4 HAK MEZHEP,
FELSEFİK DÜŞÜNCE AKIMLARI DEĞİLDİR,
SADECE UYGULAMADA UYULAN YOLLARDIR.
BURASI ÇOK İNCE BİR NOKTA!
AYRICA İSLAM'DA FELSEFE YOKTUR.
FELSEFE DEDİĞİMİZ ŞEY,
ALLAH'IN YARATTIĞI ACİZ İNSAN AKLININ ÜRÜNÜNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL.

İSLAM ALLAH'IN YASASI OLDUĞUNA GÖRE,
AKIL ÜRÜNÜ OLAN FELSEFE KELİMESİYLE YAN YANA GETİRİLMESİ BİLE ÇOK GÜLÜNÇ BİR HATA.




MEZHEP MESELESİ


Mezhep nedir, ne demektir?

Mezhep,
gidilen yol, takip edilen usul, uyulan yol demektir.
Mezhepler Müslümanların sadece ibadet ve muamelât usullerinde takip ettikleri yollardır. Günlük hayattaki pratiği budur mezheplerin.
Mezhepler ne tarikattır ne de din.

Dört hak mezhep vardır, bunun dışındakiler sapık mezhep sayılmışlardır. Sapık kabul edilmelerindeki kriter nedir dersek, Kuran'a, Sünnet-i Rasulullah'a ve Ashab-i Kiram’ın yoluna milim uymayan her şey dinde sapıklıktır ve geçerliliği yoktur.

İşte İslam'da mezhep denilen şey bundan ibarettir.
Bütün Müslümanlar bu dört mezhepten kolayına gelene uyarak ibadet ederler. Mezhepler arası farklılıklar müçtehitlerin hüküm farklılıklarından kaynaklanmaktadır ve bunun hiçbir zararı yoktur. Rahmettir, kolaylıktır.



İSLAM'DA DÖRT ANA KAYNAK (EDİLLE-İ ŞER’İYYE)

Bilindiği gibi İslam'da dört ana kaynak ve esas vardır.

Kitap
Sünnet
İcma
Kıyas

1.Kitap (Kuran-ı Kerim)

2.Sünnet-i Rasulullah
Peygamberimizin eylemleri, sözleri ve başkası yaptığında uygun gördüğü şeylerdir.
Mesela namaz emri birinci esas olan Kuran'dadır. Ama nasıl kılınacağı, neler okunacağı vs. Kuran'da ayrıntılı olarak anlatılmamaktadır. Bu bilgilere ikinci esas olan Sünnet-i Rasulullah ile ulaşıyoruz. Örnekler çoğaltılabilir.

3.İcma-i Ümmet
Ümmet-i Muhammed'in alimlerinden dürüstlükleri şüphe götürmeyen bir topluluğun bir konuda ittifak etmeleri yani fikir birliğine varmalarıdır.
(Günümüzde gerçek alimler yok denecek kadar azaldığı için bu esas büyük ölçüde geçerliliğini yitirmiştir.
2 okul okuyan, 3-5 dini bilgisi olan kendini alim sanmasın. Bu işler o kadar basit değil.)

4.Kıyas-ı Fukaha
Bir meselenin yukarıdaki üç esasla sabit olan hükmüne, ona tam benzeyen bir meseleyi dayandırarak ispat etmektir.


MÜCTEHİT

Yukarıdaki 4 esastan hüküm çıkarabilene Müctehit denir.
Müctehit olabilmek için bütün İslamî ilimlere vakıf olmakla beraber, bazı manevi ilimlere de mazhar olmak lazımdır.

Günümüzde müctehit var mıdır?
Yoktur, zaten ihtiyaç da yoktur çünkü yüzyıllar boyunca tüm fetvalar verilmiş, tüm hükümler en ince noktasına kadar tartışılmıştır. Şimdi yapılanlar, o fetvalardan faydalanmak, onlardan yola çıkarak benzeri hükümler vermektir.

ALLAHÜAĞLEM

Biz mezhepsizler ya da farklı inançlardaki insanlarla tartışırken yanlış stratejiler gütmekteyiz.

Mesela kişi mezhebin henüz ne olduğunu bilmediği için mezhepleri inkar etmekte. (Ya da bilinçli olarak inkar ediyor)

Öncelikle o kişiye anlayabileceği dilde mezhebin ne olduğunu anlatabilmek gerekiyor.

Ya da kişi zaten hadisleri inkar etmekte. Haddine aşıp ileri geri konuşmakta. Biz o kişiye icmadan kıyas fukahadan bahsetmemiz sadece boşuna kürek çekmek olacaktır.

Doğru tedavi için öncelikle doğru teşhisi koymak gerekir.

İLMİ DELİLLER ile cahille tartışılmaz. Cahile kendi dilinde cevap vermek gerekiyor.

Benim düşüncem öncelikle tartıştığımız kişinin bir ilmi derecesini tartmak lazım. Sen ne biliyorsun diye sorgulamak gerekiyor.

Mezhep nedir? Din nedir? bunları sorabilmek gerekiyor..

Adamın kolu ağrıyor biz ise bacağına tedavi etmeye çalışmamalıyız. Uzun yazılardan kimse hoşlanmaz. Gerekmedikce uzun yazmamalı. biz değil karşımızdaki konuşmalı.

Tartışmalarda genelleme ve detaya inme taktikleri vardır. Eğer siz mezhep konusunda açıklık getiremiyor sorusuna doğru cevabı veremiyorsanız bunu bir üste çıkartıp daha da genelleyebiliriz..

- hz. muhammedin mezhebi ne diye soran bir kişiye.. hemen açıklama yapmak yerine..

- Güzel kardeşim Allah'ın dini ne peki diye cuk diye soruyu oturtabilmeliyiz.

Haşa Allah'ın dini olur mu? Din insanlar içindir. Yaratılmışlaradır. Ama tartışan kişiye bir şok oluşturur!!!

aynı şekilde mezhep bir yol yöntemdir. Peygamberin mezhebi mi olur hiç?

Mezhebin amacı zaten peygamberin sünnetini kötü niyetli insanlardan korumaktır. Nasıl ki bu dönemde zekeriya beyazlar vardıysa eskiden de benzer versiyonları hep oldu. İşte Mezhep imamları onlara bir bir cevaplar verip hadis ve sünnet ışığında ayetlerle her noktayı açıklık getirdi..

İlmihal kitabında mezhep konusunun yanında bir de imanın koruyucu kaleleri vardır. Farzlar, vacipler, sünnetler..

Mezhepler işte hadis ve sünnetin kuruyucu bir kalesidir. İslam şehrinin koruyucu bir kalesidir.

* * *

Henüz daha mezhep kavramını algılayamamış insanlara icmayı kıyası anlatmaya çalışırsak işin içinden hiç çıkamayız.

Gerçi inkarcı zihniyet bir konuda MAT olacağını anlayınca daldan dala atlamayı cok sever. Onun tuzağına düşmemek lazım. Sabırla önce bir mevzuyu iyice pekiştirdikten sonra diğer mevzuya öyle geçmeli. Yoksa anlattıklarınızın da hiç bir anlamı olmaz.

zehirli.org ta bu mezhepsizlerden sürüsüyle var.

empoze.net | Bize empoze edilmek istenenler deşifre oluyor adresine de fikir için bakabilirsiniz.

Bunlar benim acizane görüşüm.. doğrusunu Allah bilir

Teşekkür ederim bilgilendirme için (: Faydalanacağım inşallah.
Tartışmadaki bazı gereksiz bölümleri alıntılamadım buraya.
Şahıs zaten doğru dürüst Türkçe cümle kuracak kapasitede bile değildi ve sabit fikirliydi.
Daha fazla muhatap almayı gereksiz gördüm.

Aslında "Mezheplerin doğuşu" ve "Mezhep meselesi" isimli yazılar tartışma konusu altında devam etmedi.
Aileden dini eğitim almamış olanlar bu mezhepsizin fikirlerini benimsemesinler ve hakikati öğrensinler diye açtığım konulardı onlar.
İnsanların ne kadar bilgisiz ve bilgiye aç olduklarını görmek beni dehşete düşürmüştü.
Bu yüzden kandırılmaya da o kadar müsaitler ki.
Onları gördükçe halime şükrediyorum. Zatının sıfatının esmaının efalinin hudutsuzluğunca şükürler olsun...


Dini Sorular ve Cevaplar

MollaCami.Com