Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Anne-Baba okulu

Gençlerin toplum içinde bize yaşattıkları olumsuzlukları gördükçe herkezin bu gençlerin ana-babalarını suçladıklarını görürsünüz. Hepimiz şu sözleri hep duyarız : Anne-babaları bu çocuklara hiç mi terbiye vermemiş? Bunların ailesi hiç mi ilgilenmiyor bunlarla, böyle sorumsuzca çocuk yetiştirilir mi hiç? Hep aile suçludur. Eğer onlar çocuklarına yeterli ve mükemmel eğitim verselerdi çocuklar böyle mi olurdu? Ah şu aileler yok mu, “saldım çayıra, mevlam kayıra” usuluyle hiç çocuk mu yetiştirilir? Evet okulda yöneticiler ve eğitimciler onları suçlar, politikacılar onları suçlar, kanun uygulayıcıları onları suçlarlar. Hep anne-babalar suçlanır. Suçlamak kolaydır önemli olan çözüm getirmektir. Anne-babalar suçlanıyor ama onların karşılaştıkları problerde onlara kim yardımcı olacak. Onlar neyi yanlış yaptıklarını, nasıl yapmaları gerektiğini nereden öğrenecekler!

“ Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak.” Konfüçyüs

Maalesef anne-babalar suçlanır ama eğitilmez. Her yıl milyonlarca genç çift, en zor meslek sayılan anne-babalığı üstlenir. Tümüyle aciz ve çaresiz bir bebekten, katılımcı, üretici, iş birliğini ve insanlara yardımı seven, vatanı için çalışmaya azimli insanlar yetiştirme sorumluluğunu yüklenir. Bundan daha zor ve özveri isteyen bir meslek var mıdır? Kaç anne-baba bu meslek için eğitilmiştir? Şu an çalıştığımız işlerimizi yapabilme adına her birimiz bir eğitimden geçmişizdir. Dört, beş yıllık fakulteleri bitirmeden hiçbir işin sertifikasını bizlere veremiyorlar ama anne-baba olma sertifikası almadan çocuklar yetitiriyoruz bunun sorumluluğunu kim taşıyacak, yalnızca anne-babalar mı?
Bu gün ergenlik çağına gelen binlerce genç kendilerine göre geçerli nedenler yüzünden anne-babalarını “işten atmışlardır”:
“Annem-babam benim yaşımdaki gençleri anlamıyor.”
“Her gece eve döndüğümde konferans dinlemekten bıktım.”
“Anne-babama hiçbir şey anlatmam. Anlatsam da anlamıyorlar.”
“Keşke annem-babam beni rahat bıraksa.”
“En kısa zamanda evden ayrılacağım. Her konuda sürekli başımın etini yemelerine dayanamıyorum.”
Bu çocukların anne-babaları, dile getirdikleri aşağıdaki sözcüklerle çocukları tarafından “işten kovulduklarının” farkına vardıklarını göstermişlerdir, artık onlar üzerinde tesir güçleri kalmamıştır.;
“On beş yaşındaki oğlumu artık hiç etkileyemiyorum.”
“Onunla uğraşmaktan artık vaz geçtim.”
“Nereye gittiğini, ne yaptığını anlatmıyor.Ona nerdeydin diyorum; beni ilgilendirmediğini söylüyor.”
“Bizimle konuşmuyor. Biz konuşmaya çalışınca; “rahat bırakın beni” diye çıkışıyor.
Neden bu kadar çok sayıda genç anne-babalarına “düşman” olarak görmeye başlıyor? Neden bugün evlerde kuşaklar arası ayrılık bu denli yaygın? Neden toplumumuzdaki anne-babalar ve çocuklar kelimenin tam anlamıyla birbiriyle savaşıyorlar? Ne yapmamız gerekiyor?
Seminerlerimizde “ilk çocuk sayesinde deneme-yanılma yoluyla anne-babalığı öğrendiğimizi, daha sonrakilerde aynı hatalı davranışları sergilemediğimizi” ifade ettiğimizde anne-babalar acı-acı gülümsüyor. Onların bu durumu bizi de derinden yaralıyor. Bu çalışmamızla toplumumuza sevgi dolu, mutlu, insanlarla barışık, sorumluluklarının bilincinde, ülkesi için çalışmaya azimli gençler yetişmesinde katkısağlayabilirsek, bahtiyar olacağız. Bu duygu ve düşüncelerle böyle bir gayret içine girdik inşallah Allah bizi mahçup etmez.

ÇOCUKLARIMIZIN BİZİ NASIL MUTLU EDECEĞİNİ DÜŞÜNÜYOR,
FAKAT ONLARI NASIL MUTLU EDECEĞİMİZİ HİÇ DÜŞÜNMÜYORUZ.
Ah Ya Rabbi! Bu zamanda mesut insanlar ne kadarda azaldı. Kimi işinden kimi eşinden, kimi arkadaşından, kimi komşusundan şikayetçidir. Kimi para ve mevki peşinde koşmaktan, kimi falanca zengine kızmaktan kendini yer bitirir.
Eğer elimde olsaydı, mutsuz ve memnuniyetsiz insanlara çocuk yapmalarını yasaklardım. Kocasını sevmeyen kadın kendisine arkadaş olsun diye çocuk doğurur. Bir başkası “çocuğu yok” demesinler diye çocuk yapar. Kimi de “yaşlandığım zaman bana baksın” diye çocuk ister.
Hayal kırıklığına uğramış, hayatta umduğunu bulamamış kimseler, hayallerini gerçekleştirmek için çocuğu kullanırlar. “Benim yapamadığımı çocuğum yapacak, benim olamadığımı çocuğum olacak” derler.
Bence esas hata şuradadır. Biz; çocuklarımızın bizi nasıl mutlu edeceklerini düşünüyor, fakat onları nasıl mutlu edeceğimizi hiç düşünmüyoruz. Çocuğu istesin veya istemesin, sevsin veya sevmesin, bir sürü şeyler öğretiyoruz. Neden ? “Ne harika çocuğu var” desinler diye!
Ne olur! “çocuğunuzu ihtiraslarınıza kurban etmeyin!”
*BİR ANNEYE MEKTUPLAR adlı kitaptan

Hiç birimiz mükemmel değiliz; ama çoğu zaman başkalarından ve özellikle çocuklarımızdan mükemmel olmalarını isteriz.

Anne-Babanın görevi çocuğunu keşfetmek, onda olan yeteneklerin gelişmesini sağlamaktır; yoksa onu her yaptığından dolayı eleştirmek değil.

ANNE-BABALARIN DİKKAT ETMESİ GEREKEN BAŞLICA NOKTALAR.

ÖNCE ÇOCUĞUNUZU İYİ TANIYIN !
Anne-babalar özellikle çocukları tanımalı, onları ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirmelidir. Bu konuda kendi tutku ve arzularına göre değerlendirme yapmamalıdır. Çocukların çeşitli derslere olan yetenekleri ayrı ayrıdır. Her dersten aynı başarıyı beklemek, çocuğu kabiliyetinin olmadığı bir sahada zorlamak ve onu boşu-boşuna gerilim ve stres içine atmak demektir. Bu durumdaki bir çocuğun mutlu ve huzurlu olması mümkün değildir. Yetenekleri yeterince işlenen her insan mutlu olur. Mutlu olan her insanda başarılı bir yol tutturur. Fakat başarılı olan her insan mutlu değildir. Çocuklarımızın mutluluğu bizce her şeyden daha önemli olmalı.

SON ÇOCUKLUKTA GELİŞİM (6-12 YAŞ)
Gelişimde her dönem kendine özgü ve belirli bedensel, zihinsel, duygusal ve toplumsal özellikleri taşır. Bireysel ayrılıklarla birlikte bu ortak özelliklerin bilinmesi bireyin eğitiminde izlenecek yolu belirler.
Bizde yaşlara göre bunları ele alacağız, böylece hangi yaş bizi ilgilendiriyorsa onu takip etmemiz daha kolay olacak.
6 YAŞ ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ
Günlük işlerde sorumluluk alır.
Oyunu kuralına göre oynar.
Başladığı işi bitirir.
Kişileri ve eşyaları paylaşır.
Büyüklerini memnun etmeye çalışır.
Kendinden küçüklere karşı koruyucudur.
Değişik arkadaşlar edinir.
Haksızlığa uğradığı zaman kendini savunur.
Adil olan cezayı kabul eder.
Korkularını söyler.
Kendisine yetişkin gibi davranılmasından hoşlanır.
Çok hızlı duygu değişiklikleri yaşar.
Meraklıdır
Heveslidir.
Affedicidir.
Alçak gönüllüdür.
Okula gitme macerasından hoşlanır.
Hala okul öncesi çocuğu özelliklerini gösterir.
Dengesiz, kurala karşı, isyankar bir tutum
Karar verme güçlüğü, bir şeyin olumlu ve olumsuz iki yüzü arasında hızla gelip gider.
7 YAŞ ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ
Mantıklıdır.
Yumuşak başlıdır.
Saçmalar.
Hüzünlüdür.
Hayalcidir.
Ben merkezcidir.
Toleraslıdır.
Sıkılgandır.
Yeteneklerini tekrar tekrar prova etmek ve geliştirmek ister.
Arkadaş canlısıdır.
Endişelidir.
Kendi dünyasının kontrolunu elinde tutmak ister.
Küçük düşmekten korkar.
Şikayet eder
Küser
Kendini eleştirir.
Bir şeyler biriktirir
Olayların iç yüzünü kavrayabilir.
Özveride bulunarak uzlaşır.
Çekingendir
Tanımadıkları ile iyi geçinemez
Üretkendir.
Harekete geçmeden önce çekimserdir.
İç dünyasında çok aktiftir.
Kendini başkasının yerine koyabilir.
Anne-babasının sevgisine gereksinim duyar.
Övünür.
8-9 YAŞ ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ
Daha çok bir yetişkine benzer.
Yeni fikirleri sever.
Gösteriden hoşlanır.
Barış severdir.
Coşkuludur.
Anne-babasına bağlıdır.
Giderek gelişen zekaya ve iç görüye sahiptir.
Dikkafalıdır.
Kendini ilgilendirmeyen konulara kulak misafiri olur.
Para ilgisini çeker.
Büyüyünce anne-babası gibi olmak ister.
Sevgisini gösterir.
Övülmeyi bekler
Güvenilmeyi ister.
Bağımsızlığının peşindedir.
Eleştiriseldir.
Karşı cinse karşıdır.
Motor becerileri gelişmiştir.
Terbiyelidir.
Başkalarını düşünür.
Kendini kontrol eder.
Kendine güvenir
Dağınıktır.
9-10 YAŞ ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ
Dost tavırlıdır.
Kendi düşünce ve davranışlarını tahlil edebilir.
Gergindir.
Unutkandır.
Neşelidir.
Kendine güvenir.
Güven duyabilir.
Dürüsttür
Gözlemcidir.
Arkadaşına uyar.
Anne-babaya gereksinimi vardır.
Bebeksi davranışlara geri döner.
Endişelidir.
Kolaylıkla cesareti kırılır.
Israrcıdır.
Kendini eleştirir.
Ev dışı etkinliklere bayılır.
Yeni ufuklar peşindedir.
Sporu sever.
Eli açıktır.
İçtendir.
Kuralları sever.
Kötü kelimeler kullanır.
Karşı cinse karşıdır.
Kendini harekete geçirir. Eski yeteneklerini geliştirir.
10-11 YAŞ ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ
Çocukluk dönemi bitişiyle tanışır.
Düşünmeden hareket eder.
Ağlamaklıdır.
Ne dediğini bilmez kararsızdır.
Grup tarafından kabul edilmek ister.
Duygusaldır.
Öfkelidir, çabuk kızar.
Kendinden küçükleri eleştirir.
İlginçtir.
Bir kahramana aşırı ilgi gösterir.
Sosyaldir.
Dikkatsizdir.
Konuşkandır.
Ahlak prensiplerine göre davranır.
Mereklıdır.
Gururludur.
Grup çalışmasına uyar.
Başarı peşindedir.
Uysaldır.
Doğal ve ani tepki gösterir.
11-12 YAŞ ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ
Huysuz, aksi ve geçimsizdir.
Anne-babadan ayrılmaya çalışır.
Rakat duramaz kıpır-kıpırdır.
Konuşkandır.
Gürültücüdür.
Sosyaldır.
Gülünçtür.
Caziptir.
Ergen gibi davranmak ister.
Duygu durumu hızlı değişir.
Kararsızdır.
Vicdanlıdır.
Sakardır.
Duygusaldır.
Taşkındır.
O mu bu mu diye sürekli düşünür.
Genellikle iyi karar verir.
Ben merkezcidir.
Mizahı sever.
Vericidir.
Taklitcidir.
Her şeyi para ile ölçer.
Bilgi vermekten hoşlanır.
Giyim ve davranışlarına özen göstermez.
Meraklıdır.
Rekabetçidir.
Eleştiriseldir.
Adil davranılmasını ister.
Anne-Babasının mükemmel olmadığını farketmeye başlar.
12-13 YAŞ ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ
Ergenliğe dönüşme başlar.
Büyük duygu salınımları görülür.
Bağımlılık, bağımsızlık tartışmaları başlar.
Mantıklı olmaya başlar.
Uzun süre sonra sonucunu alacağı şeyler yerine içinde bulunduğu anı değerlendirmek ister.
Yaşıtlarına bağlıdır.
Temiz olmaya başlar.
İyi olmak ister.
Arkadaşlarıyla bir arada olmaya heveslidir.
Bilgi için açtır.
Soyut düşünür.
Anne-babadan uzaklaşır.
12 yaşına doğru çocuk muhakeme yeteneğini çok defa aşırı bir derecede belli etmeye başlar. Her şeyi mesele yapabilir. Bu onun çevresinde yeni güçlüklerle karşılaşmasını sağlar. Kendine yapılan hizmetleri verilen sözleri eleştirir.
Bu dönemden itibaren çocuk psikolejisi, erkek ve kadın psikolejisine terketmeye başlamaktadır. Birey artık çocukluktan çıkmakta kendi cinsel özelliklerine adaptasyon sancıları çekmektedir.
Büyümenin kendisine sağladığı olanaklar karşısında yeni bir kişilik elde etme sorunu bu dönemin karakteristliğini oluşturur.

ERGENLİKTE ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ
Ergenliğin ilk yıllarında anne-babaların çocukları hakkında genellikle şöyle konuştuğu görülmektedir; asi, hırçın, evde huysuz, dışarıda sıkılgan, durgun ve dalgın, sorumsuz kendi başına buyruk, alıngan ve karamsar, ters ve olur olmaz şeye ağlıyor, ders çalışmıyor, kaide ve kuralları tanımıyor, küstahça konuşuyor.
Bütün bu davranışlar yetişkinleri kaygılandırsa da ergenliğin ilk yılları için normal sayılabilecek davranışlardır. İlköğretimin 6. sınıfından itibaren dengeli ve uyumlu ilkokul çocuğu gider ve yerine oldukça tedirgin, kuruntulu güç beğenen ve çabuk tebki gösteren bir ergen gelir.
11 yaşından itibaren çocuklar çabuk sevinir, çabuk üzülür, birden sinirlenir ve olur olmaz şeyleri sorun yaparlar.
Duygularının çok özel ve ölümsüz olduğuna inanırlar. En büyük aşkları o yaşamıştır. En büyük sıkıntıları o çekmiş, beğenilere, övgülere o erişmiştir.
Derslare ilgisi azalmıştır. Çalışma düzeni bozulmuş ve tepkisinin ne olacağı önceden kestirilemez olmuştur. Çalışmak, başarılı olmak gibi sorumlulukları olduğunu unutur.
Bencilleşir, istekleri artar, konan yasakları saçma, kendine tanınan hakları ise yetersiz bulur. Evdeki kuralların çokluğundan ve sıkılığından hep yakınır durur. Anne babasının uyarılarına çabuk sinirlenir ve tepki gösterir, kabalaşır, ters cevaplar verir. “Bana karışamassınız. Ben çocuk değilim” der. Onların duygularını, sevgilerini, ilgilerini gereksiz yere görür. Onların düşüncelerini eskimiş, zamanı geçmiş bulur. Onları beğenmez hatta alay eder.
Ailesinden yeterince ilgi ve sevgi görmemesi ya da böyle olduğunu sanması onu başka gurupların, çevrelerin içine sürükler. Ailesi ve çevresiyle sağlıklı iletişim kuramayan genç bu gereksinimi doyuracak başka ilişkiler kurar. Ailenin, yakın çevrenin uzantısı olmaktan kurtulmak için genç değişim ve yeni iletişim kaynakları arar. İletişim yaptığı kaynak ve kişilerin özelliğine göre; giyinmesini oturmasını, yürümesini, çalışmasını amaçlarını, inançlarını, dünya görüşünü, düşüncelerini etkileyen iletiler alır. Gence her an değişik kaynaklardan gelen bu iletiler onun tarafından özdeşleştirilip kendisiyle bütünleştirilirse gencin kimliğini ve kişiliğini oluşturur. Gençlik çağında arkadaş grubunun genç üzerindeki etkisi gencin içinde bulunduğu bütün diğer gruplardan daha önde gelir. Evde anne-babasından anlayış göremeyen, onlarla çatışma içinde olan genç evde bulamadığı güveni arkadaş çevresinde arar. Onlara daha çok bağlanır ve benimser. Onlardan aykırı kalmamak için kendisine aykırı gelen düşünce, tutum, davranış ve eylemleri bile benimser. Kendilerine sırdaş ve dert ortağı ararlar. ( Günlük tutma bu dönemde yaygındır.) Argo konuşur. Arkadaş gurubundan ayrı düşmekten korkar. Evde arkadaşlarının eleştirilmesine kızar.
Sürekli bir gidiş geliş içindedir. Kabına sığmaz gibidir, evde durmak istemez. Eve akşamları dönüş saatine dikkat etmez. Gece sokağa çıkmak ister.
Dağınık ve savruktur.
Evde ne bulursa yer, ayak üstü atıştırır.
Gençlik çağı bağımsızlık çağıdır. Kendisi ve çevresiyle ilgili tüm kararlarda, bağımsız ve özgür olmak ister. Giyeceğine, yiyeceğine, eve geliş gidiş zamanına başkalarının karışmasını istemez. Alabildiğine bağımsız ve özgür yaşamak için her türlü çabayı gösterirken ailenin ekonomik durumunu görmezlikten gelir. Gençler evden kopar ve çevresine yönelir. Gençler için evde oturmak onlara işkence gibidir. Spora ilgi artar.
Sporda kazanılan başarı gencin kendine olan güvenini arttırır. Grup halinde yapılan sporlar, gencin yaşıtlarıyla kaynaşmasını sağlar.
Artık eski Ayşe, Aslı, Fatma, Sevda, Mehmet, Hasan, Ali gitmiş yerine ilgileri artmış, gelip geçici hevesleri çoğalmış, gürültülü müzik dinleyen, süse ve giyime özen gösteren gençler gelmiştir. Genç kızlar kendilerine daha iyi bakmakta, ayna karşısında uzun zaman geçirmektedirler. Bazen bir sivilce genç kızların moralini bozmaya yetmektedir.
Özel ve biricik olduklarını hissetmek isterler. Gençlerin bu dönemde en çok önem verdikleri şey; adam yerine konulmaktır.
Başkalarından daha önemli olduğu düşüncesi hakimdir. Kendisini evrenin merkezinde etkin ve güçlü gören genç, anne-babasını hatta öğretmenini etkisiz, güçsüz, yetersiz görmeye başlar. Bunu da hissettirir. Onlara duyduğu güveni azalır. Hatta onları eleştirir, küçümser. Bu durumda aile yada öğretmen onunla güç kimde mücadelesine girmemelidir.
Bedensel gelişimin ardından ortaya çıkan zayıflık, şişmanlık, uzun boy, kısa boy gibi unsurlar problem olmaya başlamıştır.
Evde yaynız kalamayı isterler. Kendilerini kendi odalarına yada evin boş bir odasına kapatırlar. Kardeşlerini terslerler.
Film yıldızlarına veya isimleri ön bilana çıkan kişilere hayranlık duyarlar.
Telofon tutkusu başlar, arkadaşlarıyla uzun uzadıya konuşurlar.
Artık onlar birer genç kız ve delikanlıdırlar. Bir yandan büyümek için sabırsızlanırlar; ancak çocuksu davranışları da bırakamazlar.
Ergenliğin ilk yıllarında görülen bu kararsızlıkları ve tutarsızlıkları sağlıklı bir kişilik gelişiminin görünümü saymak gerekir. Bu olumsuz davranışlar benlik yapısının bir zorlama karşısında olduğunu göstermektedir. Ve zorlanmaların daha çok bağımsızlığa duyulan gereksinimlerin artışından ve cinsel uyanıştan kaynaklandığı söylenebilir. Bu dönemde genç, toplum içinde kendini aramaya, kişilik sınırlarını belirlemeye başlar. Kim olduğunu, ne olacağını, toplumdaki yerinin neresi olduğunu bulmaya çalışır. Bilinçli ve bilinçsiz olarak kişiliğini oluşturur. Ergenin yeni gereksinimlere doyum getiren aynı zaman da toplumsal kurallarla çelişmeyen davranışlar kazanıncaya kadar pek çok yanılgılar içine düşmesi doğaldır. Bu dönemde duygusal, dengesiz ve önseziden yoksun olurlar.
Eğer kişi bebeklik çağından başlayarak ergenlik yıllarına kadar getirdiği kişilik yapısında;
Temel güven duygusu yerine --- güvensizlik,
Bağımsızlık yerine --- kararsızlık,
Girişim yerine --- güvensizlik, suçluluk,
Başarı duygusu yerine --- yetersizlik duygusu ile yoğrulmuşsa ergenlik çağının doğal bunalımları sırasında çok fazla zorlanacaktır.

Farklı ekonomik ve toplumsal düzeylerden gelen, kız ve erkek öğrenciler üzerinde yaptığımız anket araştırmaları, gözlem ve konuşmalar bunların
% 30 ‘ unun bedensel değişme ve gelişmeden kaynaklanan iletişim sorunları olduğunu ortaya koymuştur. Bu sorunlar sıklık sırasına göre,
Aşırı duyarlılık ve coşku, Mutlu, uysal, dengeli çocuğun yerini, kaygılı, tedirgin, dengesiz, uyumsuz genç alır. Genç, bocalama ve kararsızlık içindedir. Duyguları, ilgileri çabuk değişir. Coşkuları ölçüsüz, sınırsız dengesizdir. Gençlik çağı, abartılmış aşırı, çabuk ve kolay değişen duygu kaymaları ve coşkularla yaşanır. Genç kaygıdan mutluluğa, sevinçten sıkıntıya, kızgınlıktan taşkınlığa değişen duygu ve coşkularla iletişim kurar ve bu taşkın davranışlar bizi şaşırtabilir. Başkasının tatlı ve yumuşak bakışı, gülümseme, bir iki övgü sözcüğü onu mutlu eder. Asık bir yüz, sert mimik yada jest, kırıcı bir iki sözcük onu kaygının kızgınlığın, umutsuzluğun derinliklerine sürükler. İlgi ve sevgiyle iletişim kurduğu insanlara karşı bir süre sonra kin ve nefret duyar. Kızıp öfkelendiğini daha sonra beğenip yüceltir. Çekinip korktuğuna daha sonra sokulup yaklaşır. Kısacası gençlik çağının başlangıcı ruhsal bakımdan duyguların egemen olduğu çelişkili düşüncelerin ve davranışların bulunduğu bir geçiş dönemidir.
Utangaçlık, çevreden uzaklaşma,
Sorumluluktan kaçma,
Bilişsel (Bilgiyle ilgili) süreçlerde azalma, Aşırı duygu yoğunluğu ve coşku ; algı, dikkat bellek, düşünme, mantık gibi bilgiyle ilgili işlevleri olumsuz yönde etkiler. Başarı, çalışma ve yaratıcılıkta verim düşer.
Girişim yetersizliği, ilgisizlik olarak sıralanabilir.
Gençlerle anne-baba arasında ortaya çıkan ve kuşak çatışmasına yol açan durumları olayları tanımak amacıyla yaptığımız araştırmada, bu tür olayları, biçim ve içerik bakımından iki büyük grub içinde topladım.
BİÇİM OLARAK KUŞAK ÇATIŞMASI YARATAN DURUMLAR, OLAYLAR.
Eve dönüş ve yemek saati.
Çalışma, eğlenme, gezme zamanı
Giyinme ve süslenme biçimi
Sözlü ve sözsüz iletişim biçimi
Müzik dinlerken ve iş yaparken gürültü çıkarmak
Arkadaş seçimi, arkadaş ilişkileri
Kız-erkek arkadaşlığı
Büyüklere karşı saygı
Ekonomik olanaklar, para sorunu.
İÇERİK OLARAK KUŞAK ÇATIŞMASI YARATAN DURUMLAR, OLAYLAR.
Özdeşleşme, Özerklik, sorumluluk anlayışından kaynaklanan düşünce farklılıkları
Hak ve görev kavramı.
Gelenek, görenek, din anlayışı ve yorumu
Geçerli değer yargıları.
Meslek seçimi
Başarılı ve saygın insanın tanımı
Müzik türü, dergi, günlük gazete, kitap seçimi
Dinlenen radyo, izlenen televizyon, seçilen video kasetlerinin türü ve konusuna ilişkin görüşler.
Dünya görüşü, yaşam felsefesi.
Toplumun, ülkenin, insanlığın geleceğine ilişkin görüşler.
Ekonomik, ideolojik ve siyasal görüşler.
Kuşak çatışmasının olumsuz, sağlıksız boyutlara erişmesini önlemek sağlıklı bir iletişimle gerçekleşebilir.

ANNE-BABALAR BU DÖNEMDE NE YAPMALI, NASIL DAVRANMALI?
Kendinizi karşı tarafın yerine koyun. Onu anlamaya çalışın. Siz genç olsaydınız bu durumda nasıl davranırdınız?
Ona olan sevgi ve saygınızı belli edin. Zorlamayla bu dönemde hiçbir şeyi değiştiremeyeceğinizin farkında olun. Kırıcı, sert, yıkıcı davranışlarda bulunmayın.
Gençlik çağının fırtınalı ve zor olduğunu göz önünde tutun.
Tutarlı davranın, kimi kez yerdiğiniz davranışlarını sonra övmeyin ya da övdüğünüzü sonra yermeyin.
Onu ciddiye alın, verdiğiniz sözleri mutlaka tutun.
Gencin yaşamı, giyinişi, süslenmesine ilişkin karar alırken durumu gençle tartışmak yerine onun düşünce ve önerilerine anlayış ve saygı gösterin.
Aile ve evle ilgili konularda ve sorunlarda gencin de düşünce ve önerilerini alıp ona da danışın.
Yaptığı hatadan dolayı hemen ona aşırı tepki göstermeyin, bunun aranızdaki ilişkiyi sarsacağını bilin.
Konuşma ve tartışmalar sırasında gencin doğru düşündüğü, gerçeği bulup söylediği durumlarda ona hak verin, düşünce ve önerisini gerçekleştirmek için ona yardımcı olun.
Gençlerle yapılan konuşma ve tartışmaları onları korkutarak ve yıldırarak kesmeyin.
Gencin tutum ve davranışlarına biçim ve yön verirken ”Benim gençliğimde” diye başlayan konuşma ve öğütlerden kaçının.
Gence bol-bol öğüt vermek yerine örnek davranışlar yapın ve örnek davranışları bulup gösterin.
Karşılaştığınız proplemlerde onun sevdiği, değer verdiği kişilerden istifade edin.
BU DÖNEMDE GENÇLER NE YAPMALI, NASIL DAVRANMALI?
Kendinizi karşı tarafın yerine koyun. Anne-babanızı anlamaya çalışın. Kendi davranışlarınızı değerlendirirken; “siz anne-babanızın yerinde olsaydınız bu durumda nasıl davranırdınız?” diye düşünün.
Bütün amaç, beklenti ve isteklerinizin hemen o anda tümüyle gerçekleşmeyeceğini bilin.
Her yerde ve her zaman erişkin ve tetişkinlerden öğrenmeniz gereken bilgiler, deneyimler olduğunu kabul edin.
Konuşma ve tartışmalarda kırıcı ve sert olmaktan kaçının.
Engeller, sorunlar, zorluklar karşısında size destek ve yardımcı olacak insanların anneniz-babanız, yakınlarınız olduğunu unutmayın.

SEVGİNİZİ ARTIRMANIN 55 YOLU
1- Onu sevdiğinizi ve ona değer verdiğinizi sık- sık belli edin
2- Ona ara sıra özel bir hediye verin
3- Bir arkadaşa ihtiyacı olduğunda mutlaka onun yanında bulunun
4- Ona her zaman için vakit ayırın
5- Sık- sık onunla yürüyüşe çıkıp konuşun
6- Birlikte yemek- yemek için dışarı çıkın
7- Özel günlerinde kesinlikle hatırlayın
8- Konuşurken tamamen onu dinleyin
9- Konuşurken tamamen samimi konuşun
10- Ona kesinlikle yalan söylemeyin
11- Konuşurken kesinlikle gözüne bakın
12- Onun iyi özelliklerini keşfetmeye çalışın
13- Onun üzüntülerini ve dertlerini dinleyin
14- Onun size tamamen güvenmesini sağlayın
15- Boş zamanlarınızı ona ayırmaya çalışın
16- Onun için fedakarlıkta bulunmaktan kaçınmayın
17- Onun arkadaşları ile tanışın
18- Tatil için birlikte program yapın
19- Uzun süre ayrı kalmayın
20- Onu anladığınızı hissettirin
21- Onun sevmediği şeyleri öğrenin
22- Onu değiştirmek yerine önce kendinizi değiştirmeyi düşünün
23- Onun hoşuna giden şeylerin bir listesini yapın
24- Yarınlar için birlikte plan yapın
25- Hayal ve düşüncelerinizi onunla paylaşın
26- Ona kızdığınızda onunla hemen konuşmaya çalışın
27- Yaptıkları hakkında tahminde bulunmak yerine onunla iletişim kurun
28- Onun kaygılarını anlamaya çalışın
29- Onunla bir çok ortak yönünüz olduğunu düşünün
30- İyi yönlerini sık- sık aklınıza getirin
31- Onu her zaman için kontrol etmeye çalışmayın
32- Kendini ifade etmesine sık- sık izin verin
33- Onun hayatındaki zorlukları sık- sık hatırlayın
34- Başarılarını takdir edin
35- Yanında olduğunuzu hissettirin
36- Duygularına öncelik tanıyın
37- Onu olduğu gibi kabul etmeye çalışın
38- Onu toplum önünde eleştirmeyin, ona kötü söz söylemeyin
39- Onun için özel olan nedir ? Onu bulun
40- Onun sevdiği şarkıları öğrenin ve birlikte dinleyin
41- Ona bir kitap alın ve onun için imzalayın
42- Ona iltifat etmeyi unutmayın
43- Hata yaptığınızda ondan gecikmeden özür dileyin
44- İyiliği karşısında teşekkür etmeyi unutmayın
45- Hatalarını büyütmeyin ve ona karşı hata yapmamaya çalışın
46- Onun hakkında iyimser olun , iyi düşüncelerinizi pekiştirin
47- Onun hakkındaki iyi düşüncelerinizi diğer insanlara söyleyin
48- Gücendiğinizde ondan kaçmaya çalışmayın
49- Onun yerine sık- sık kendinizi koyun
50- Endişelerinizi rahatça söyleyin
51- Ona biraz daha zaman tanıyın
52- Onun için yaptıklarınıza bir yenisini ekleyin
53- Her şey bittiğinde ona bir şans daha tanıyın
54- Hayatınızın her aşamasında onu da düşünün
55- Kişiliğine önem verin , duygularını anlamaya çalışın

ÇOCUĞUNUZUN OKUL BAŞARISINI ARTTIRMAK İÇİN
1- Sorumluluk duygusunu artırmaya çalışın
2- Yaşına uygun yapabileceği görevler verin
3- Başarılı olmuş kişileri ona sevdirin ve örnek gösterin
4- Kendine güvenmesini sağlayın
5- Okul arkadaşları ile iyi ilişkiler kurmasını sağlayın
6- Ondan yapamayacağı şeyleri istemeyin
7- Ona yaşından ve olduğundan daha küçükmüş gibi davranmayın
8- Onun ile birlikte vakit geçirin , kendini ifade etmesini sağlayın
9- Uygun olmayan arkadaşlarını onunla konuşun
10- Madde kullanımından uzak kalmasını sağlayın
11- Ders için yeterli vakit ayırmasında ona yardımcı olun
12- Onun okul başarılarını uygun bir şekilde ödüllendirin
13- Ona her zaman cesaret verin , destekleyin
14- Başarısızlıkları İçin konuşun , onu başarıya motive edin
15- Öğretmeni ile onun hakkında sık-sık iletişime girin
16- Öğretmeninin onun hakkındaki önerilerini dikkate alın
17- Hayatta düzenli ve programlı olmasına yardımcı olun
18- Onun stres faktörlerini hesaba katın , psikolojik durumuna dikkat edin
19- Aile içi huzuru ve sevgi ortamını onun için hazırlayın
20- Anne ve baba birlikte dersleri konusunda destek olun
21- Ders çalışma harici zamanlarda dinlenmesini sağlayın
22- Onu okumaya teşvik edin,okuma alışkanlığı kazanmasına yardımcı Olun
23- Ona uygun dikkatini dağıtmayacak bir ders çalışma ortamı hazırlayın
24- Dikkatini devam ettirme konusunda eksikliği olup olmadığını kontrol edin
25- Onun kapasitesinden daha fazla beklentilere girmeyin
26- Okulu sıradan bahanelerle aksatmasına izin vermeyin, bu durumu denetleyin
27- Derslerine engel olabilecek isteklerini uygun bir şekilde sınırlayın
28- Onu ders ve sınavlar konusunda paniğe sevk etmeyin
29- Her gün düzenli ders çalışmasını sağlayın
30- Düzenli öğünler , gıda alımı ve çeşitliliğini sağlamaya çalışın
31- Onun kabiliyetlerini yönlendirin ve gelişmesini sağlayın
31- Onunla mümkün olduğu kadar nitelikli zaman geçirin
32- Uyku düzeninin bozulmamasını sağlayın
33- Hafta sonları ve yaz tatillerinde yeterince dinlenmesini sağlayın
34- Okulda yolunda gitmeyen şeylere karşı uyanık olun
35- Yaşıtları ve başkaları ile onu kıyaslamayın
36- Onun ile okul ve dersler hakkında belli aralarda durum değerlendirmesi yapın
37- Onu arkadaşları ile rekabete sürüklemeyin
38- Çok aşırı ders çalışmasını sınırlayın
39- Onun hobilerini artırın, ders dışında hobileri ile ilgilenmesini sağlayın
40- Onun her zaman için yanında olduğunuzu devamlı hissettirin
41- Küçük problemler büyümeden zamanında müdahale edin
42- Ders çalışırken belli aralarla dinlenmesini sağlayın
43- Defter ve kitaplarını düzenli ve temiz kullanmasını sağlayın
44- Kapasitesinin altında uyarı düzeyi düşük bir sınıfta ise okul ile durumunu görüşün
45- Bazı derslerde birlikte çalışarak ona destek olun
46- Çocuğunuzun görme ve işitme problemi olup olmadığını değerlendirin
47- Beklenenin çok altında başarı durumunda özel öğrenme güçlüğüne dikkat edin
48- Sportif faaliyetler ile ders dışı dinlenmesini sağlayın
49- Okul içi sosyal etkinliklerde onu cesaretlendirin
50- Aileyi etkileyen stres etkenlerinin okul başarısını düşüreceğini unutmayın
51- Anne ve babanın yalnız birinin okul konusunda desteğinin tam olarak yeterli gelmeyeceğini , her iki ebeveynin birlikte gereken önemi vermesi gerektiğini unutmayın
52- Onun zihinsel yeteneğinin ezber ve taklide göre Değil , mantık ve üretkenliğe dayalı olması konusunda yönlendirin.


Aile ve Çocuk

MollaCami.Com