Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


ULUSLAR ARASI İŞLETMECİLİK

Avrupa Mali Kuruluşları

Kâr amacı gütmeyen ve Ortak Pazar'ın dengeli bir şekilde kalkınmasına yardımcı olmak üzere Avrupa Topluluğu içinde bağımsız bir kuruluş olan Avrupa Yatırım Bankası Roma Antlaşması ile hayat bulmuştur.Banka, açtığı kredilerle Toplulukta, bölgeler itibariyle dengeli ve ortak çıkarlara uygun bir ekonomik gelişme sağlanmasına katkıda bulunacak projelerin gerçekleştirilmesine yardımcı olmaktadır. Avrupa Yatırım Bankası Ana Sözleşmesinde değişiklik yapılarak 25 Mayıs 1994 tarihinde kurulan Avrupa Yatırım Fonu; küçük ve orta ölçekli işletmelerin yatırımlarını geliştirmede yardımcı olarak Banka'nın faaliyetlerini tamamlayıcı bir rol üstlenmektedir.

Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin ekonomik gelişmesine ve imarına yardımcı olmak üzere; çok partili demokrasi, çoğulculuk ve piyasa ekonomisinin esaslarını uygulamayı taahhüt eden Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde piyasa ekonomisine geçişi desteklemek ve özel sektör girişimciliğini geliştirmek amacıyla, 1990 yılında 10 milyar ECU sermayeli Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası kurulmuştur. Banka'nın finansman faaliyetleri genelde; Telekomünikasyon, Enerji, Ulaştırma, Mali ve Ticari, Turizm sektör projelerini destekleme şeklinde gerçekleşmektedir. Banka,OECD ülkeleriyle Joint-Venture'lara giderek ortak yatırımlar ve ortak işler yapma konusunda önemli gelişmeler kaydetmiştir. Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu Banka, ülkemizin Doğu ve Orta Avrupa ülkeleriyle ticari ilişkilerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Nitekim tekstil sektöründe Türk firmaları Özbekistan'da Joint-Venture yoluyla faaliyet göstermektedir.Banka bu amaçla 13 milyon ECU tutarında kredi sağlamıştır. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası tam anlamıyla teşkilatlanmasını tamamlayamamıştır.


Uluslararası Finansman Teknikleri

Uluslararası finansmanları çok çeşitli biçimlerde sınıflamak mümkündür.Bağlı ve serbest finansmanlar olarak ele aldığımız bir sınıflamada bağlı finansman, bir alacaklı ülkenin diğerine verdiği krediler ancak o alacaklı ülkeden satın alınacak mallar için kullanılabilir şeklinde tanımlanabilir.Böyle bir şart yoksa finansmana bağlı değildir.Program kredileri belirli bir projeye bağlı olmayan, fakat kullanım gayeleri tespit edilmiş olan kredilerdir. Proje kredileri ise belirli bir yatırım projesinin finansmanı için alınan kredilerdir.Borç ertelemeleri, uluslararası finansmanların eski, denenmiş, çok kullanılmış geniş uygulama biçimi olan bir türüdür. Borç ertelemeleri, genellikle beş yıllık bir dönem için yapılmaktadır. Borç ertelemesi gündeme geldiği gün, borç taksitlerinin gelecek bir devreye dağıtılması kabul edilir.Satıcı kredileri hükümetler tarafından değil, özel kuruluşlarca kullanılan krediler olup, krediyi veren de satıcı kuruluşlardır. Bu krediler resmi veya özel büyük kuruluşların denetimi ile ancak alınabilmektedir.

Doğrudan sermaye yatırımları, bir ülkenin, ana merkezinin bulunduğu ülke sınırları dışına yaymak üzere, yabancı ülkelerde üretim tesisi kurması veya mevcut tesisleri satın alması doğrudan doğruya sermaye yatırımı olarak adlandırılmaktadır. Bu tür işletmeler genellikle çokuluslu işletmeler olmaktadır.Teknik yardımlar, gelişmiş ülkeler tarafından kalkınma çabası içinde bulunan az gelişmiş ülkelere uyması, eğitim malzemesi sağlanması ve bu ülkelerin elemanlarına gelişmiş ülkelerde eğitim ve staj olanakları tanınmasını içermektedir.Bir ülkenin dışarıdan kendi ulusal parası ile ödemek üzere kredi sağlamasına,veren ülke açısından ulusal para ile yapılan finansmanlar denilmektedir. Genellikle bu tür finans kaynağı A.B.D. olmaktadır.


Uluslararası Finansman Türleri

Finansman açığı; ödeme dengesi açığı metodu, tasarruf-yatırım açığı, hakim model açığı, ekonominin kullanma gücü, uyumlaştırılmış metot olmak üzere beş çeşit metotla hesaplanabilmektedir.Bir gelişmiş ülkeden, az gelişmiş bir ülkeye hibe, borçlanma veya ihraç kredileri şeklindeki dış finansmanın, kendi ekonomileri üzerindeki gerçek yükü az gelişmiş ülkelere sağladığı gerçek yardım nedir? Bu sorunun cevabı, her kaynak ülkenin ve her alıcı ülkenin ekonomileri farklılıklar gösterdiğinden kolay değildir. O halde her olayın ayrı ayrı ele alınarak incelenmesi gerekmektedir. Bununla beraber son yıllarda da yapılan çalışmalar konunun açıklamasına "net sermaye yöntemi" ve "belli bir iskonto oranına göre bugünkü değer" açılarından yaklaşılmak suretiyle, birtakım ortak noktalar getirmiştir.Az gelişmiş ülkelere yapılan finansman hibe payının çeşitli olasılıklara göre Prof. Ohlin tarafından ne olacağı hesaplanmıştır.

Uluslararası Finansman Yönetimi ve Koordinasyonu

Uluslararası finansmanların yönetim ve koordinasyonunda ilk önce alacaklı ülkelerin örgütlenmesi ve borçlu ülkelerin denetlenmesi konusu gelmektedir. Alacaklı ülkelerin çoğu, borçlu ülkelere kredi verdiğinde bu ülkelerde yerleşik örgütler kurarak verdikleri kredilerin kullanımlarını kontrol altında tutmaktadırlar.Uluslararası finansmanlarda koordinasyon, bu tür finansmanlardan beklenen amacın gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla, çeşitli biçimlerdeki uluslararası finansman ve yardımların bir uyum içerisinde bir araya getirilmesidir.Uluslararası finansman koordinasyonunun hedefleri ise şu şekilde özetlenebilir:

● Yardımın gönderilmesini sağlamak,
● Mükerrerliğin önlenmesi,
● Yardım eden ülkelere yükün dağıtılması,
● Geri ödeme koşulları,
● Bilgi akışının kesintisiz sağlanması,
● Yardım verenlerin alanlar üzerindeki baskısının önlenmesi,
● Yardımın kullanılmasına ve etkinliğinin sağlanmasına yardımcı olmak,
● En uygun yardım biçimini seçmek. Uluslararası finansman koordinasyonunun:
● Uluslararası finansmanların verildiği ülke tarafından koordine edilmesi,
● Uluslararası bir finansman kuruluşu kanalıyla koordine edilmesi,
● Bir ülkeye çeşitli kaynaklarca yapılan finansmanların koordinasyonu,
● Yardım veren ülke ve kuruluşlar arasında iki taraflı yardım politikasının koordinasyonu,
● Belirli büyük projelerin finansmanı için yardımı veren ülkelerce koordinasyon,
● Bölgesel temele dayanan finansman koordinasyonu olmak üzere altı türde toplayabiliriz.

Uluslararası Para Fonu

Uluslararası Para Fonu, II nci Dünya Savaşı sonrasında kurulmuş uluslararası bir ekonomik kuruluştur. Temel amacı, üye ülkelerin ödemeler bilançosu açıklarını azaltmada onlara yardımcı olmaktır. IMF'de sermaye çok önemli bir fonksiyona sahiptir. Ülkelerin sermayeye katılım payları olan kotalar, üyelerin oy güçlerini belirler, Fon'a katkılarına ve Fon'dan borçlanmalarına etki eder. Ülkelerin oy gücü, ülkelerin yönetimde etkinliklerin belirlenmesi açısından çok önemlidir. IMF'den kaynak isteyen üye ülkeler bazı şartları yerine getirmek durumundadırlar. Bunlardan en önemlileri, üye ülkenin uygulayacağı ekonomik programa ilişkin olarak IMF'ye bir niyet mektubu vermesi, IMF ile bir stand-by düzenlemesi yapması, kullanılacak imkanın taksitlendirilmesi, üye ülkenin uygulamalarının zaman içinde gözden geçirilmesidir. IMF elindeki mali kaynakları, Fon'un politikalarına uygun olarak talepte bulunan üyelerine tahsis ederek, onların karşılaştıkları ödemeler dengesi açıklarını finanse eder. Fon'dan borçlanma, bir ülkenin parasının diğer ülke parasıyla değiştirilmesi veya parası karşılığında diğer bir üye ülkenin parasının satın alınması şeklinde olur.

IMF'den kaynak kullanımı, bir çeşit kredi kullanımı olmadığından, kredi yerine "imkan" veya "kolaylık" kelimeleri kullanılır. Bir üye ülke IMF kaynaklarını kullanmak istediğinde, bu imkan kadar kendi milli parasını ve bu miktarı içeren bir taahhütnameyi IMF'ye verir. Fon da, bu taahhüde karşılık üye ülkenin ihtiyaç duyduğu döviz cinsinden gerekli miktarı tahsis eder. IMF'ye üye ülkelerin IMF'den sağladıkları fonlar temelde üç ana hesaptan karşılanır. Bunlar, Genel Kaynaklar Hesabı, Özel Tahsisler Hesabı ve Özel Çekme Hakları Hesabı'dır. IMF'nin kredi dilim imkanları, Fon'un klasik kaynak kullanım mekanizmalarından en önemlisidir. Üyelerin kotaları ile sınırlı kalarak kullandıkları Fon kaynaklarına "normal çekme hakları" denir ve beş dilime ayrılır. Kredi dilimlerinden yararlanmak için IMF ile bir stand-by düzenlemesi (destekleme düzenlemesi) yapmak gerekir. Bu düzenleme, üye ülkelerin IMF ile anlaştığı konuları içeren karşılıklı bir taahhüttür.

Üye ülkenin kotasının ilk dilimi dışında kalan ve bölüm içinde Fon'dan sağlanan imkanlara üst kredi dilimi politikası denir. Bu politika içinde kullanılan her üst kredi dilimi için IMF'nin ileri sürmüş olduğu şartlar giderek ağırlaşır. IMF'den üye ülkeler ayrıca, Petrol Kolaylığı, Genişletilmiş Fon Kolaylığı, Ek Finansman Kolaylığı, Genişletilmiş Kullanım Politikası, Gelişme Yolunda Ülkeler İçin Özel Kolaylıklar (Telafi Edici Olağanüstü Finansman Kolaylığı ve Tampon Stok Finansman Kolaylığı), Yapısal Uyum Kolaylığı, Güçlendirilmiş Yapısal Uyum Kolaylığı ve Sistemi Yapılandırma Kolaylık'larından imkan sağlayabilirler. Özel Çekme Hakları (SDR), IMF'nin yaratmış olduğu özel bir likiditedir. Fon'un normal çekme haklarından aynı olarak üyelere uluslararası rezerv sağlamak amacıyla 1970 yılında yaratılmıştır. SDR, hem bir "hesap birimi" ve hem de bir "uluslararası rezerv para"dır. SDR, ABD doları, Alman markı, Japon yeni, Fransız frangı ve İngiliz sterlini'nden oluşan bir sepete dayanır.

IMF, her işgünü SDR'nin sepet içindeki paralara göre durumunu hesaplar. SDR, döviz satın alınması, mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi, kredi açılması, kredi borçlarının ödenmesi, bağış, faiz ve diğer ödemelerin yapılması ve borç verilmesinde kullanılmaktadır. Türkiye, IMF'ye 1947 yılında katılmıştır. Günümüzde Fon'daki kotası 956 milyon SDR'dir. Türkiye Fon imkanlarından, rezerv dilimi pozisyonu, stand-by düzenlemesine bağlı olarak kredi dilimi imkanı, süresi uzatılmış düzenlemeye bağlı olarak genişletilmiş Fon Kolaylığı, Telafi Edici ve Olağanüstü Finansman Kolaylığı ile Petrol Kolaylığı'ndan yararlanabilir. Türkiye, 1961 yılında ilk IMF imkanını kullandığından sonra geçen sürede, Fon ile 16 adet stand-by düzenlemesi yapmıştır.

Son stand-by düzenlemesi, Mart 1996'da fesh edilmiştir. 26 Haziran 1998'de IMF ile Yakın İzleme Programı uygulamasına gidilmiştir. Ancak IMF ile mali kaynak sağlamak için herhangi bir düzenleme yapılmadığı için kaynak sağlama konusunda başarıya ulaşılamamıştır. 22 Aralık 1999'da ise IMF ile Türkiye arasında 18. Anlaşma imzalanmıştır. IMF ile aynı tarihte kurulan Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerin özellikle orta ve uzun vadeli kredi ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışır.

Uluslararası para Piyasaları

Uluslararası finansın konusu uluslararası fon akımlarının bütünüdür.Uluslararası fon akımları tek tek ülkelerden yurtdışına, ve yurtdışından tek tek ülkelere para ve sermaye hareketleridir. Uluslararası mali piyasalar ulusal piyasalar dışındaki fon akımlarını sağlarlar. Genel olarak mali piyasaların sağladığı fonlar tüketilmeyip tasarruf edilen gelirlerdir. Bu fonlar bir getiri karşılığında ödünç verilir. Bu getiri faiz veya kâr payı şeklindedir.Mali fon sağlayan ve bu fonları kullanan taraflardan birisi veya ikisi de başka bir ülkede ikamet etmekte ise yapılan mali işlemler uluslar arası mali işlem olarak tanımlanır. Böylece, uluslararası fon akımlarıyla ilgili olarak yapılan bu işlemler uluslararası mali piyasalarda yer alacaktır.Dünya piyasalarıyla ilişki içinde olan ülkelerde reel gelirin ve tüketimin zaman içinde dağılımı uluslararası fon akımları yoluyla belirlenir.

Uluslararası finansın temelinde bir "dış denge" fikri yatar. Bir ülkenin bireylerinin,şirketlerinin ve devletin ve kamu kurumlarının uluslararası mali piyasalardan borçlanması veya tasarruflarının uluslararası piyasalarda değerlendirmesi sürecinde, alacakları ile borçları arasında bir denge kurması gerekir. Dış denge pratikte bir ülkenin uluslararası yükümlülüklerini karşılama yeteneğini tehdit etmeyecek bir dış borçlanma düzeyi tutturması anlamına gelir.Genel olarak mali piyasalar paranın iki işlevi olan değer ölçüsü ve değer saklama aracı olma işlevi ile işlem ve paranın ödeme aracı olma işlevini düzenler. Paranın işlem ve mübadele aracı olma işlevi hem tek tek ülkelerde ulusal para olarak hem de uluslararası piyasalarda uluslar arası para olarak kullanılması anlamına gelir. Ulusal paraların başka ulusal paralarla belli bir had üzerinden mübadele edildiği piyasalar döviz piyasalarıdır.Döviz piyasaları paranın "paralar arası" fiyatının oluştuğu piyasalardır.Paranın ödeme aracı olma fonksiyonu ise borç ve kredi işlemlerinde kullanılmasıyla ortaya çıkar.

Faiz likiditeden vazgeçmenin karşılığı olarak ödenir. Borç verme ile borç ödeme arasında bir zaman aralığı olacağı için borç üzerinden ödenen faiz bugün ile geleceği birbiriyle ilişkilendirir.Faiz paranın "zamanlar arası" fiyatıdır. Paranın paralar arası ve zamanlar arası fiyatının oluşması yolu ile paranın değeri belirlenir.Uluslararası mali piyasalar çeşitli mali varlıkların alınıp satıldığı piyasalardır. Bu mali varlıklar dört temel üzerine oturur:- Döviz,- Europara,- Kredi araçları ve kredi kolaylıkları- Menkul değerler: tahviller ve hisse senetleri.Bu mali araçların alınıp satıldığı mali piyasalar, hangi aracın mübadelesinin yapıldığına bağlı olarak isimlendirir. Bu araçların piyasaları iki grup altında toplanır.

● "Uluslararası para piyasaları" kısa vadeli fon akımlarının yer aldığı piyasalardır ve iki alt piyadan oluşur:
- "Döviz piyasaları",
- "Europarapiyasaları".
● "Uluslararası sermaye piyasaları" uzun vadeli fon akımlarının yer aldığı piyasalardır. Bu piyasalar da ikiye ayrılır:
- "Uluslararası kredi piyasaları",
- "Uluslararası menkul değerler piyasaları", yani "uluslararası tahvil piyasaları" ve "uluslararası hisse senedi piyasaları".Uluslararası iktisadi ilişkileri belirleyen temel mekanizma "uluslar arası para sistemi"dir. Ülkelerin dış dengelerini kurabilmek için yaptıkları işlemler uluslararası para sistemi ile kurulan çerçeve içinde yürütülür.Uluslararası para sistemi uluslararası mali piyasaların bütününün oluşturduğu uluslararası mali sistemin genel çerçevesini oluşturur.Uluslararası para sisteminin uluslararası mali piyasaların biçimlenmesinde belirleyici olan iki öğesi "döviz kurları sistemi" ve "uluslararası sermaye hareketleri rejimi"dir. Her ikisi beraberce uluslararası mali piyasaların yapısını ve işleyişini belirler. Uluslararası para sistemi zaman içinde evrilmiştir. Günümüzde varolan sistem bu tarihsel gelişimin sonucudur. Bu tarihsel gelişim üç evreden geçmiştir: - Altın standardı sistemi,- Bretton Woods Anlaşması sistemi,- Mali serbestleşme sistemi.Günümüzde iki temel uluslararası para piyasası mevcuttur:- Döviz piyasası- Europara piyasası.Para ve sermaye hareketlerinin serbestleşmesiyle birlikte döviz işlemlerinin hacmi muazzam genişlemiş ve işlem biçimleri çok çeşitlenmiştir.Bu artış ve çeşitlenmenin en önemli nedeni, dalgalı döviz kurları sisteminde döviz kurlarının çok hızlı biçimde değişmesi ve bunun sonucunda farklı mekanlarda oluşan döviz kurlarının ve çapraz kurların sürekli olarak oynamasıdır. Döviz piyasalarında çeşitli işlemler yapılır ve her işlem için kendi adıyla anılan alt piyasalar oluşmuştur: vadesiz (peşin) (spot) işlemler,vadeli (forward) işlemler, bankalararası (interbank) döviz işlemleri,gelecekteki sözleşmeler (futures) işlemleri, opsiyon (option) sözleşmeleri işlemleri ve swap işlemleri alt piyasaları.

Bu işlemlerin amacı döviz fiyatlarındaki oynamalar ve dalgalanmalar nedeniyle arbitraj, riskten korunma ve spekülasyondur.Europara piyasalarında dolaşan mali araçlar bir ülkede yapılmış fakat bir başka ülkenin parasına bağlanmış kısa vadeli sözleşmelerdir. Piyasada çeşitli dövizler cinsinden ve çeşitli vadelerle sigorta edilmemiş interbank mevduatı bulunur. Eurokrediler aracı kurumların içinde bulundukları ülke parasının dışındaki paralarla, yani europaralarla açtıkları kredilerdir.Bu kredilerin faizleri genellikle esnek (dalgalı, değişken) faizlidir. Faiz sabit bir oran olmak yerine LİBOR olarak tanımlanır. Bu orana ek olarak,kredinin süresine, hangi para cinsinden verildiğine ve borçlunun kredi güvenilirliğine bağlı olarak LİBOR üzerine bir sabit marj eklenir.

Uluslararası Sermaye Piyasaları

Uluslararası mali piyasalarının uluslararası para piyasaları yanında ikinci bömünü uluslararası sermaye piyasaları oluşturur. Bu piyasalarda kısa vadeli para ve sermaye hareketlerinden daha uzun vadeli sermaye hareketleri yer alır. Bu akımlar uluslararası para ve sermaye hareketlerini sisteminin çizdiği genel çerçeve içinde işler.Uluslararası sermaye piyasaları kredi, tahvil ve hisse senedi piyasaları olarak üç temel alt piyasa olarak ayrılır. Kredi piyasalarında para, diğer iki piyasada ise menkul değerler işlem görürler.Uluslararası kredi piyasalarında uluslararası ticaretin finansmanına yönelik krediler ile diğer amaçlı krediler işlem görür.Uluslarası kredilerin belki de en eski biçimi uluslararası ticaret finansmanıdır.Fakat günümüzde uluslararası ticaret hacmindeki büyük artışa paralel olarak finansmanının araçları da çok çeşitlenmiştir.

Bu araçların Tablo 6.1: Bazı Uluslararası Faiz Hadleri - Yıllık % A. Libor (Londra Interbank Faiz Haddi) - 6 aylık mevduat,belli başlı dövizler Döviz 1992 1993 1994 1995* ABD Doları 3.90 3.41 5.07 6.60 Fransız Frangı 10.16 7.92 5.95 6.89 Alman Markı 9.41 6.95 5.35 5.27 Japon Yeni 4.92 2.96 2.36 2.29 İngiliz Sterlini 9.65 5.93 5.80 7.14 B. Bazı uzun vadeli faiz hadleri, belli başlı dövizler** Döviz 1992 1993 1994 1995* ABD Doları 7.52 6.46 7.41 7.71 Fransız Frangı 8.96 7.04 7.52 8.12 Alman Markı 7.91 6.48 6.94 7.93 Japon Yeni 6.94 4.34 4.50 4.23 İngiliz Sterlini 9.67 7.87 8.05 8.54 belli başlıcaları banka kabulü, alacaklı hesap finansmanı, faktoring, "forfaitin" ve kısa süreli banka kredileridir.Uluslararası kredinin vadesi ve kredi için ödenecek faiz oranı pazarlıkla saptanır. Kredi faizi vadesi süresince sabit veya değişken olabilir. Sabit faiz haddinde önceden belirlenmiş ve değişmeyecek bir oran uygulanır.Değişken faiz haddi durumunda, ödenecek faiz genellikle normal olarak mali aracının fon maliyetine göre belirlenecek bir kıstasa bağlanır. Günümüzde genellikle uygulanan oran LİBOR'dur (London İnterbank Offered Rate - Londra Bankalar arası Teklif Oranı). Krediler günümüzde çok çeşitlenmiş koşullarda verilmektedir. Bu koşullara "kredi kolaylıkları" adı verilmektedir.

Bankaların sunduğu kredi kolaylıkları normal olarak europara piyasalarından finanse edilir. Bazı kredi kolaylıkları şunlardır: "Vadeli faiz oranı anlaşmaları sözleşmeleri" nde gelecekteki borçlanmalarda faiz haddi, üzerinde önceden anlaşılmış bir oran olur. Değişken faizli kredilerde faizin oynayabileceği alt ve/ veya üst oran saptanabilir. "Çok seçenekli kredi kolaylığı"nda farklı dövizler cinsinden kredi almak mümkün olur.Kredi verme işlemi, özellikle kredi miktarının büyük olduğu durumda tek banka yerine genellikle bir grup yerli ve/veya yabancı banka grupları tarafından gerçekleştirilir. Bu gruba "mali yükleniciler" denir ve bu olaya "kredi sendikasyonu" adı verilir.Tahvil belli bir vade içinde her dönem için belli bir oranda faiz ödeme garantisi veren bir mali araçtır. Uluslararası tahvil faizleri sabit veya değişken faiz olarak ayrılır.

Tahviller orta veya uzun vadeli olarak ihraç edilebilir.Yeni çıkarılan tahviller ilk kez "birincil piyasalarda" da satılır. Mevcut menkul değerlerin alınıp satıldığı ve el değiştirdiği piyasalara ise "ikincil piyasalar" adı verilir.Uluslararası tahvil türleri ve bu türlerin alım satımının yapıldığı tahvil piyasaları, yabancı tahvil piyasaları, euro tahvil piyasaları ve özel plasman piyasaları olarak üçe ayrılırlar. Bu tahviller tahvil ihracını yapanlar tarafından normal olarak bir yatırım bankası veya menkul değerler firmasına satılır ve bu kurumlar bunları daha yüksek bir fiyattan bireylere veya kurumsal yatırımcılara satarlar. Buna tahvil satışını "yüklenmek", satışı üstlenen mali kuruma ise "yüklenici" denir. Yüklenicilik bir grup bankanın ve mali aracının konsorsiyumu aracığıyla da yapılabilir.Hisse senetleri yatırılan sermaye karşılığında her yıl bir temettü getirisi sağlar. Ayrıca, yatırımcılar hisse senetlerinin kendilerinin değer kazanmasından dolayı ek kazanç sağlarlar.

Uluslararası piyasalarda satmak amacıyla hisse senedi çıkarılması iki yolla yapılır. "Tek dilimli ihraç" durumunda euro hisse senedi (Euro equity issues) sadece euro piyasalarda satılmak üzere ihraç edilir, satış aynı anda Avrupa ülkelerinde yapılır. Fakat Avrupa ülkeleri dışındaki ülkelerde de (ABD, Japonya gibi) hisse senedi satmak mümkündür. "İki dilimli ihraç" yolunda ise hisse senedi ihracı ulusal dilim ve uluslararası dilim (international tranche) olarak ikiye ayrılır.Uluslararası dilim yabancı yatırımcılara dağıtılabilir. Hisse senetlerinin uluslararası pazarlaması euro tahvillerde olduğu gibi, kredi sendikasyonu yoluyla yapılır.1960'lardan, fakat özellikle 1970'lerden beri mali piyasalarda en önemli trend bu piyasaların dünya çapında bütünleşme derecelerinin büyümesi,entegrasyonudur.

Bu tredn 1990'larda daha da hızlanmıştır. Buna mali piyasaların küreselleşmesi (globalleşmesi) denmektedir. Mali piyasaların dünya çapında bütünleşme derecesinin artmasının çeşitli nedenleri vardır. Dünya ticaretinin artması, iletişim ve haberleşme teknolojilerinin ilerlemesi ve regülasyonun azalarak mali piyasaların serbestleşmesi en önemli nedenler arasındadır. Europara (eurocurrency) piyasası,yani, bankanın yer aldığı ülkenin parası dışındaki yabancı paralar üzerinden yatırılan mevduat ve verilen krediler piyasası ve uluslarası tahvil piyasası özellikle büyük genişleme göstermiştir. Çünkü Europara piyasası devlet regülasyonundan ve vergilerden muaftır.

Uluslararası mali piyasaların en ilginç ve çarpıcı özelliklerinden biri sermaye hareketlerinin hızının ve hacminin büyüklüğünün uluslar arası ticaret hareketlerinden ve yabancı özel yatırımlarından çok daha büyük olmasıdır. Bunun en önemli nedeni ülkeler arasındaki faiz hadleri ve döviz kurları farklılıklarının olması ve faiz hadleri ve döviz kurlarının sürekli oynaklık göstermesidir. Bu durum bir yandan arbitraj, riskten korunma ve spekülasyon amaçlı çok sayıda yeni mali araçların ve türev araçların doğmasına ve geliştirilmesine yol açarken, bir yandan da bunlara yönelik sermaye hareketlerinde muazzam bir artış yaratmıştır.

ALINTIDIR..


4. Sınıf

MollaCami.Com