Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


KAMU MALİYESİ

KAMUSAL MAL ve HİZMETLER

Toplumu oluşturan insanlardan her birinin ayrı ayrı maddi ve manevi birtakım ihtiyaçları vardır. Kişisel nitelikteki bu ihtiyaçların kaynağı, insanların fizyolojik ve psikolojik varlıklarıdır. Örneğin giyinmek, karnını doyurmak, eğlenmek ve ısınmak bu tür ihtiyaçların tipik örnekleridir.
İnsanlar yalnız başlarına yaşayamazlar; bir araya gelmek suretiyle bir toplumu oluştururlar. Bunun organize şekline de devlet adı verilir. Bu toplum halinde yaşayış, ortaya başka tür bir takım ihtiyaçların çıkmasına sebebiyet verir. Mesela iç ve dış güvenlik ile adaletin sağlanmasına ihtiyaç duyulması toplum halinde yaşamanın bir sonucudur. Tek başına yaşayan bir insanın elbette ki milli savunma, asayiş ve adaletin temini, diplomasi gibi hizmetlere ihtiyacı yoktur.
İster bireylerin hissetmelerinden isterse idare edenlerin kararlarından kaynaklansın kamusal ihtiyaçları giderecek mal ve hizmetler, bunların iktisadi niteliklerinden dolayı piyasada üretilememektedir. Bu durumda devletin devreye girmesi ve hizmetlerin kamu ekonomisi kesiminde üretilmesi kaçınılmazdır. Çünkü bunların tatmini toplumun tümüne yarar sağlamaktadır.
Kamu ekonomisinin ekonomik açıdan, ortaya çıkış sebebi ve görevi, piyasada optimum kaynak dağılımında ve tam rekabetten sapmalar nedeniyle ortaya çıkan sorunları telafi etmektir. Kamu ekonomisinin ortaya çıkış nedenlerinden bir diğeri de mal ve hizmetlerin özellikleridir. Bu nedenle bu mal ve hizmetlerin ayırımını yapmada fayda vardır. Ekonomide optimumu sağlama açısından mal ve hizmetlerin kimler (kamu ve özel olarak) tarafından üretilebileceğini bu mal ve hizmetlerin özelliklerine bağlı olarak belirlemek mümkündür. Bu anlamda kamusal mal ve hizmetleri 3 ana başlık altında toplayabiliriz:


1. Tam kamusal mal ve hizmetler
2. Yarı kamusal mal ve hizmetler
3. Özel mal ve hizmetler




Mal ve hizmetlerin kamusallık derecesini belirleyen etmenler kamusal malların;
1. toplumun bireyleri tarafından ortak tüketime konu olması,
2. dışlamanın olmaması,
3. tüketim düzeyinin herkes için aynı ve sunulan miktara eşit olması,
4. tüketimde rekabetin olmamasıdır.

TÜKETİMDE Rakip Rakip değil
Dışlama mümkün A C
Dışlama mümkün değil B D
Musgrave & Musgrave
Musgrave yaklaşımına göre; mal ve hizmetler, tüketimde rekabetin ve dışlamanın olup olmamasına göre sınıflanmaktadır. A mal/hizmeti için tüketimde rekabet ve dışlama vardır. Bu durumda fiyat mekanizması yoluyla ödeme arzusu yüksek olan birey bu mal/hizmete sahip olarak diğerlerini tüketim dışında tutabilir. A özel bir mal/hizmettir. D durumundaki mal/hizmet ise tüketimde rekabet ve dışlamanın olmadığı bir durumu göstermektedir ki bu tam kamusal mal/hizmetlerin temel özelliğidir. B ve C ise karma mal/hizmettir. B mal/hizmetinde tüketiciler rakip durumdadır. Birinin yararlanması diğerinin yararlanma olanağını ortadan kaldırmamaktadır. Ancak bu durumda diğer tüketicilerin payı azalır. C mal/hizmetinde ise ilave tüketimin marjinal maliyeti sıfırdır. Ancak ek miktarın marjinal maliyeti sıfır değildir. Mevcut miktardan bazı tüketicilerin yararlanması engellenebilir ancak bu engelleme tüketicileri dışlayana ek bir fayda sağlamaz.

Tam Kamusal Mal ve Hizmetler
Tam kamusal mal ve hizmetler toplumun ortak ve eşit kullanımına konu olan mal ve hizmetlerdir. Tam kamusal malların herhangi biri tarafından tüketimi sonucu olarak, aynı malı başka bireylerin tüketim olanaklarında herhangi bir azalış olmamaktadır

Kamusal mal ve hizmetlerin Önemi

Kamusal mal ve hizmetlerin özelliklerini şöylece belirtebiliriz:
1 – Kamusal malların arzının düzenlenmesi: Bu tür mal ve hizmetlerden hangilerinin, hangi miktarda üretileceğine kim karar verecektir? Özel malların arzını düzenleyen piyasa talebidir. Fakat bu durum kamusal mal ve hizmetler için geçerli bir durum değildir. Çünkü bunlar, özel mallar gibi bölünemez ve pazarlanamazlar. Pazarlanamayan bir mal ya da hizmete talep doğmaz. Talep doğmayınca fiyat da oluşmaz. Bu durumda piyasa ekonomisi düzeni içinde kar motifi ile çalışan özel firmaların toplumsal mal ve hizmetleri üretmeleri de mümkün değildir.
Bazı mal ve hizmetler bünyeleri gereği bölünebilirler; diğer bazıları ise bölünemezler. Bölünemeyen mal ve hizmetlerin sağladıkları fayda bireylere ayrı ayrı dağıtılamaz. Bunlar ancak toplumun istifadesine sunulabilirler. Bu tür mal ve hizmetler de kamu ekonomisi tarafından üretilir. Bunun da tipik örneği savunma hizmetleridir.
Kamusal mal ve hizmetlerin talebini düzenleyen siyasal karar alma mekanizması aynı zamanda bunların arzını da gerçekleştirir. Bütçe, siyasal sürecin bu alandaki tercihlerinin somut bir belgesidir.

2 – Tüketimde rakip olmama: Kamusal malların önemli bir özelliği de tüketimde rakip olmama halidir. Özel mallarda olduğunun aksine, toplumsal malı tüketen yani ondan faydalanan bir kimse aynı maldan diğerlerinin de aynı oranda faydalanmasına engel olmamaktadır.

3 – Tüketimden mahrum bırakılamama: Piyasada üretilen özel bir malın faydasının sadece bunların bedelini ödeyene tahsisi mümkündür. Gerçekten bu mal ve hizmetlerin faydasından sadece, bedelini ödeyip bunları satın alanlar faydalanabilirler. Aynı anda iki aç insan ve ortada da bir dilim ekmek varsa bu iki kişi tüketimde birbirinin rakibi durumundadır. Çünkü ekmeği ancak biri yiyebilecek diğeri ise aç kalacaktır. Oysa ki toplumsal mal ve hizmetlerde durum böyle değildir. Örneğin ülkenin dış tehlikelere karşı savunulmasından bazılarının yararlanması diğerlerinin de aynı şekilde yararlanmalarına bir engel teşkil etmez. Ancak bazen bir kısım kamusal mal ve hizmetlerin faydasından yararlanmada toplum yönünden bazı tabii ve bölgesel sınırlamaların mümkün olacağı düşünülmektedir.
Kamusal mallardaki tüketimde rakip olmama halinin mutlak bir kesinlik ifade edilmediğini ileri süren yazarlar da vardır. Bunlara göre tüketimde rakip olmama gerçek olmaktan çok teorik bir niteliktedir. Çünkü yol, adalet, polis ve itfaiye gibi hizmetlerin kapasiteleri sınırlıdır. Bunlardan yararlananlar çoğaldıkça diğerlerinin yararlanma imkanları daralmakta ve yavaşlamaktadır. Bu durum şayet belli bir sınır aşarsa sözü geçen hizmetlerden yararlanmak isteyenler bu hizmetleri piyasadan tedarik etme yoluna gideceklerdir. Polis ve itfaiye hizmetleri bu görüşün tipik örnekleridir.

4 – Piyasaya sunulamama (pazarlanamama): Bu özellik, sözü geçen mal ve hizmetlerin bölünemez nitelikte oluşlarının doğal bir sonucudur.

5 – Üretim hacminin büyüklüğü: Kamusal mal ve hizmetlerin, örneğin savaş ve benzeri dönemlerdeki milli savunma hizmetlerinin, fevkalade büyük hacimlerde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Normal dönemlerde ihtiyacın asgari seviyede olduğu dönemlerde dahi, sözü geçen hizmetin hacmi yine de piyasanın yeterli olamayacağı derecede büyüktür.

6 – Tüketimin bazen zorunlu kılınması: Kamusal mal ve hizmetlerden yararlanma bazen zorunlu olabilir. Tüketicinin belli bir hizmetten yararlanmak istememesi bazen bir önem taşımaz. Örnek olarak ilköğretim mecburiyetini gösterebiliriz. Yüksek öğrenim hizmetlerinden yararlanmak isteyenin arzusuna bağlı olmasına rağmen ilköğretim bütün vatandaşlar için zorunludur. Diğer bir örnek de milli savunma hizmetleridir. Topluma yani ülke bütününe sunulan bu hizmetten istese de istemese de herkes yararlanma ve bunun bedelini ödemek durumundadır. Toplum içinde bazı kişilerin bu hizmeti faydasız ve gereksiz görmelerinin ve bunun bedeline katılmak istememelerinin hiçbir anlamı ve önemi yoktur. Öyle ki, bu hizmetin gereği olarak herkes hizmetin kamusal bedeli veya fiyatı olarak belirlenen vergiyi ödemek zorunda oldukları gibi; bu hizmet içinde bedeni ve fiziki bir mükellefiyet olarak belirlenen askerlik hizmeti veya benzeri mükellefiyetleri de yerine getirmek zorundadırlar.

Kamusal mallar, ulusal ve bölgesel düzeyde ele alınabilir. Ulusal düzeydeki mal ve hizmetler, özelliklerinden dolayı ağırlıklı olarak merkezi yönetimce sağlanmaktadır. Faydaları genellikle ülke sınırlarının tümüne yayılan ve ulusal düzeyde bölünmez olan ulusal güvenlik, adalet gibi hizmetlerin merkezi yönetim dışındaki kurumlarca üretilmesi mümkün olmamaktadır. Bu ekonomik faktörlerin yanı sıra, gelenekler ve devletin egemenliğine ilişkin diğer yasal faktörler de bu hizmetlerin merkezi yönetimin dışında, kalan birimlerce üretilmesine olanak vermez.
Bir kısım kamusal malların faydaları ise, bölgesel düzeyde bölünmezdir. Bir bölgedeki çevre kirliliği , yol yapımı, bir sokağın aydınlatılması vb. hizmetlerin faydalarından, ulusal sınırlar içindeki toplumun tümü faydalanamaz. Öte yandan o bölgede yaşayan insanların tümü bu hizmetlerden yarar sağlar, bu hizmetlerin faydasını bölmek mümkün değildir. Büyük kentlerde hava kirliliğine karşı alınacak önlemler bu kentlerde oturanlara yarar sağlar, bazı bölgelerdeki su baskınlarından korunma önlemleri, çevrenin tarihsel ve doğal güzelliklerin korunması amacıyla alınacak önlemler de bölgesel düzeydeki bölünmez hizmetler arasında yer alır . Bölgesel düzeydeki kamusal malların yönetimler arasında paylaştırılabilmesi ve bu tip mal ve hizmetlerin yerel çevre ile olan yakın ilişkileri nedeniyle yerel yönetimlerce karşılanır.


ALINTIDIR

GENEL NOTLAR-1

Liberalizmin öncüleri Fizyokratlardır.

 Transfer harcamalarının unsurları: Faiz ödemeleri, Fon ödemeleri, Kamulaştırma, Borç ödemeleri

 Belediye sınırları dışına taşan hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kurulan idarelere il özel idareleri denir.

 İki ekonomik birimin üretim veya tüketim faaliyetinden, üçüncü kişilerin fiyat mekanizması dışında fayda veya zarar görmesine Dışsallık denir.

 Devletin ekonomik istikrar görevi kapsamına girenler: Tam istihdamı sağlama, Ekonomik büyümeyi sağlama, gelir dağılımını sağlama, cari işlemler dengesini sağlama

 Devletin dışsallıklara müdahale yöntemleri: Sübvansiyon, vergileme, miktar kısıtlaması, mülkiyet haklarını düzenleme

 Temsili demokrasinin özellikleri: Bireylerin fayda maksimizasyonu için, siyasi partilerin ise oy maksimizasyonu için çalışmaları Siyasi partilerin temel güdülerinin, iktidara gelebilmek için veya iktidarda iken tekrar seçilebilmek olması

Siyasi partilerin ve seçilmiş temsilcilerin ideal toplum amaçlarına göre değil, kendi amaçlarına göre davranmaları Seçmenlerin belli bir dönemde kendilerine en yüksek faydayı sağlayacak olan partiye oy vermeleri

 Dar anlamda kamu harcaması kavramının kapsamına girenler: Merkezi devlet örgütünün harcamaları, yerel yönetimlerin harcamaları

 Geniş anlamda kamu harcaması kavramının kapsamına girenler Merkezi devlet örgütünün harcamaları, Yerel yönetimlerin harcamaları, Sosyal güvenlik kuruluşunun harcamaları, Kamu iktisadi kuruluşlarının harcamaları

 Vergi harcaması olanlar: Vergi istisnası, vergi muafiyeti, yatırım indirimi, vergi indirimi

 Kamu harcamalarında bir artışa neden olanlar: Devlet sınırlarının genişlemesi, Savunma harcamalarının artması, devletin yeni teknolojiler satın alması, Ülke nüfusunun artması

 Kaynakların tam kullanılmaması, fiyatların marjinal sosyal değerleri yansıtmaması, fiyatların devlet tarafından belirlenmesi, dışsallıkların ortaya çıkması durumlarında gölge fiyatlar kullanılır.

 Gelişmekte olan ülkelerde, fayda-maliyet analizinin kamu yatırım kararlarına ilişkin sorunların tümünü çözememesinin nedenleri: Analizin yapısal güçlükleri, veri eksikliği,ekonomik ve toplumsal yapısının istikrarsızlığı, kamu yatırımları konusunda son kararın siyasilere ait olması

 Tek bir malın arz ve talebini kullanarak, denge üretim ve denge fiyat düzeyini belirlemek amacıyla kullanılan analiz türü kısmi denge analizidir.

 Ülkelerin ekonomik kalkınma süreçlerini kamu harcamaları ile ilişkilendirmeye çalışan kalkınma modellerinin öncüsü Musgrave 'dir.

 Wagner'e göre kamusal faaliyetlerin artış nedenleri: İç ve dış güvenlik hizmetlerinin artması, ilerleyen teknoloji nedeniyle devlet faaliyetlerinin maliyetinin artması, devletin piyasaya girerek doğrudan doğruya mal ve hizmet üretmesi, devletin topluma daha nitelikli hizmet sunmak istemesi

 Kamu harcamalarındaki artışı kısa dönemdeki dalgalanma ve değişikliklerle açıklamaya çalışan yaklaşım Peacock ve Wiseman tarafından yapılmış Sıçrama tezi yaklaşımıdır.

 Genel hizmetleri yürüten kuruluşlar: TBMM, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri bakanlığı

 Türkiye'de program bütçe hizmetleri 1973 yılında uygulamaya konulmuştur.

 Döner sermayelerin özellikleri: Genel mali yönetimin dışında tutulmaları, Kendilerine ait bir yönetim şekline sahip olmaları, Ürettikleri mal ve hizmetleri

kar amacıyla satmaları, Genel bütçeye belli oranda pay aktarmaları

 Oylama, bireylerin tercihlerini siyasi karar alma mekanizmasına aktarma yoludur.

 Mali rant ve mali sömürü , iktidar kuralı(ödeme gücüne göre) uygulamasının bir sonucudur.

 Çoğunluk oylama modelinde, kamu mallarının üretim düzeyini belirleyici durumunda olan kitle Medyan seçmendir.

 Kendisine verilen görevleri soru sormadan ve kurallara uygun biçimde yerine getiren bürokrata (Max Weber'in tanımladığı) Rasyonel bürokrat denir.

 Mal ve hizmet üretmek amacıyla kamu kaynaklarını kullanak suretiyle işletmecilik faaliyeti yapan devlet kuruluşlarına kamu iktisadi teşebbüsleri denir.

 Bir sulama projesinin doğrudan maddi faydası tarım üretiminde ortaya çıkan artıştır.

 Benzer zevk ve tercihlere sahip bireylerin oluşturduğu gruplara Çıkar grupları denir.

 Seçmen sayısının ve karar verilecek konuların çok olduğu durumlarda temsili demokrasiye başvurulur.

 Kamu harcamalarının gerçek artış nedenleri: Savunma harcamalarındaki artış, Teknolojik gelişmeler, devlet anlayışındaki değişmeler, nüfus artışı

 Yarı kamusal bir malın kullanımı için daha fazla bireye izin verilmesi nedeniyle, o malı daha önce kullanan bireylerin elde ettikleri faydanın azalmasına sıkışıklık maliyeti denir.

 Temel düşünce sistemini toplumların zenginliği üzerine kuran Merkantalist akıma göre: Toplumların zenginliği, sahip oldukları altın ve gümüşler ile ölçülmelidir. Devlet, gerektiğinde ekonomiye müdahale etmeli ve bazı önlemler almalıdır. Toplumların zenginleşmesi için mutlaka dış ticaret yapılmalıdır. Milli ekonomilerin gelişimi için borçlanmaya başvurulmamalıdır.

 Devlet düzeninin sürdürülmesini, korunmasını ve devletin yönetimini sağlayan hizmetlere genel hizmetler denir.

 Baskı grupları: İşçi sendikaları, işveren sendikaları, basın organları, çevreci gruplar

 Dışsallık türleri: Üreticiden üreticiye, üreticiden tüketiciye, tüketiciden tüketiciye, tüketiciden üreticiye yayılan dışsallık

 Atama ile görev almış olan devlet idare örgütünün tümüne bürokrasi denir.

 Kısa dönemde doğrudan üretimi arttırıcı etkisi olmayabilen ve faydası bir dönemle sınırlı sayılabilecek harcamalara cari harcamalar denir.

 İdari-fonksiyonel ayrıma göre, Türkiye'de konsolide bütçe harcamaları içinde en büyük paya sahip harcama kalemi genel hizmetlerdir.(%28,1)

 Devletin piyasa ekonomisine totaliter olmayan düzenleyici müdahalelerde bulunduğu ekonomik sisteme Karma ekonomik sistem denir.

 Televizyon, buzdolabı gibi malların üretimini tüketicilerin talebi belirler.

 Özel ekonomide kaynak ve gelir dağılımını fiyat öğesi düzenler.

 Bütçe sürecini başlatan "bütçe çağrısı" Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanır.

 Bütçenin işlevleri: Hukuki, Mali, Ekonomik, Siyasi

 Toplumun üretim imkanları eğrisinin orijine göre içbükey olması, özel ve kamusal malların üretiminde kıt kaynaklar ile ilgili olarak aynı etkinlikte ikame edilemeyeceğini gösterir.

 Ekonominin durgunluk dönemlerinde gerçek harcamaların ortaya çıkan ilk etkisi az gelirlilerin gelirinin artmasıdır.

 Kamu harcamalarının artışının üst sınırı milli gelirdir.

 İktisadi faaliyet sonucu artma imkanı olan üretim faktörü sermaye stokudur.

 Belirli bir dönem için harcamaların yapılmasına ve gelirlerin toplanmasına izin veren hukuki belgeye bütçe denir.

 Türkiye'de kamu gelir ve giderlerinin yer bakımından denkleştirilmesi işlemini T.C.Merkez Bankasının bulunmadığı yörelerde T.C.Ziraat Bankası yerine getirir.

 Herhangi bir vergi gelirinin belirli bir harcamaya tahsis edilememesine Ademi tahsis yöntemi (gelirlerin genelliği ilkesi) denir.

 Arz ve talep fonksiyonları içinde fiyatlandırılabilecek dışsallıklara piyasa dışsallığı denir.

 Piyasada yer almayan birçok kamu projesi çıktısının, parasal olarak değerlendirilmesi gerektiğinde marjinal maliyet kullanılır.

 T.C.Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Ziraat Odaları ve Bağ kurun topladığı gelirler parafiscal (vergi benzeri yani hemen hemen vergicilik) gelirler içinde yer alır.

 Adam Smith'in vergileme ilkeleri: Adalet ilkesi, Kesinlik ilkesi, Uygunluk ilkesi, İktisadilik ilkesi

 Kendi adına ve hesabına ödediği vergiyi yansıma yoluyla başkalarına devreden kişiye aracı mükellef denir.

 Mali nitelikte rasyonel bir vergilemeyi gerçekleştirmenin şartları: Verginin yükünün adil dağıtılması Vergilerin tarh ve tahsil giderlerinin minimum olması Verginin tarafsız olması Verginin piyasada etkinliği bozmaması Verginin yatırım ve tasarruf kararlarını olumsuz yönde etkilememesi.

 Vergiyi harçtan ayıran temel özellik karşılıksız olmasıdır.

 Montesquieu'nun "Vergi herkesin malının tamamının korunması için verdiği bir hissedir." görüşü vergiyi sigorta primi olarak kabul eden görüştür.

 Vergilerle karşılanan kamu harcamalarının milli gelirin %25'ini aşamayacağını ileri süren iktisatçı Colin Clark'tır.

 Kamu harcamalarının genel hizmetler, ekonomik hizmetler ve sosyal hizmetler olarak sınıflandırılması işlevsel sınıflandırmayı oluşturmaktadır.

Genel Notlar 2

Bir zaman boyutuna bağlı olmadan ifade edilebilen değişkenlere stok değişken denir.

• Bir ekonomik sistemdeki bütün değişkenlerin değişebileceği zaman dilimine uzun dönem denir.

• Pasta sayısı: 0 1 2 3 4 5, Toplam fayda: 0 12 21 28 33 36 ise 5.dilim pastanın tüketiciye sağladığı marjinal fayda 3 tür. Marjinal fayda: 0 12 9 7 5 3

• Bir malın fiyatını belirleyen temel faktörler arz ve taleptir.

• Eş fayda eğrisi üzerinde B(4,8), C(8,4) iken tüketici B noktasından C noktasına geçerken et ile ekmek arasındaki marjinal ikame oranı 1 dir. (8-4)/(8-4)=1

• Tüketicinin gelirinin değişmesi durumunda ulaşabileceği yeni tüketici denge noktalarını gösteren eğriye gelir-tüketim eğrisi adı verilir.

• Değişken girdi miktarı 8, toplam fiziki ürün 120 birim iken, değişken girdi miktarı 12'ye çıkarıldığında toplam fiziki ürün 160 oluyorsa marjinal fiziki ürün 40/4=10 bulunur. 160-120=40 12-8=4

• Toplam fiziki ürünün maksimum olduğu noktada marjinal fiziki ürün sıfırdır.

• Üretim için sadece iki girdinin kullanıldığı ve bu iki girdinin de değişken olduğu durumda, aynı toplam ürün miktarını sağlamaya imkan verecek girdi bileşimlerinin geometrik yerlerini birleştiren eğrilere eş ürün eğrisi denir.

• Eş ürün eğrilerinin özelliklerinden biri orijine göre dış bükey olmalarıdır.

• Talep eğrisinin yer değiştirmesinin nedenleri: Tüketicinin zevk ve tercihlerinin değişmesi, Tüketicinin gelirinin artması, Tamamlayıcı mal fiyatlarının yükselmesi, İkame malları fiyatlarının düşmesi.

• Tüketiciler belirli bir ihtiyaçlarını karşılarken, birbirlerinin yerine kullanılabilen mallara ikame malı denir.

• Üretim faktörlerinin fiyatlarının düşmesi, bir malın arz eğrisinin sağa doğru kaymasına neden olur.

• Alıcıların, satıcıların, mal ve hizmetler ile üretim faktörlerinin hiçbir ek maliyete katlanmadan tam bir hareket serbestliğine sahip olmaları tam rekabet piyasası özelliklerinden mobiliteyi ifade eder.

• Örümcek Ağı Teoremine göre, herhangi bir nedenle piyasa dengesi bozulduğunda, gittikçe dengeye yönelen dalgalanmalar sonucu piyasa dengesinin kendiliğinden oluşması talep eğrisi arz eğrisinden daha yatıksa sözkonusudur.

• King Kanununa göre, tarım sektöründe çok ürün elde edilen yıllarda satış hasılatının azalmasının nedeni tarım ürünleri talep esnekliğinin 1 'den küçük olması.

• Bir firmanın üretim ölçeğinin büyümesi:
Hem hammadde hem de mamul madde taşıması için yapılacak giderlerin azalmasına
Birim başına düşen yönetim giderlerinin azalmasına
İşçiler arasındaki iş bölümü ve uzmanlaşmanın artmasına
Sabit faktör giderlerindeki artışın, üretim ölçeğindeki artışın altında kalmasına neden olur.

• Hammadde harcamaları değişir maliyettir.

• Tam rekabet piyasasında bir firmanın kapanma noktasını
Ortalama değişir maliyet=Fiyat
gösterir.

• Tam rekabet piyasasında marjinal gelir fiyata eşittir.

• Oligopolcu firmaların ürettiği mallar birbirlerini ikame edebilen mallarsa ortaya çıkan piyasa türüne noksan oligopol denir.

• Birden fazla sayıda firma tarafından üretilen ve birbirlerini büyük ölçüde veya tam olarak ikame eden bazı malların, birbirinden farklı ya da farklıymış gibi gösterilmesi sonucu her firmanın belirli bir alıcı kitlesine sahip olabildiği piyasalara tekelci rekabet denir.

• Arz esnekliğinin sıfır (minimum) olduğu durumda ekonomik rant maksimumdur.

• Bir maldan bir birim daha fazla üretmek için öteki malın üretiminden ne kadar fedakarlık etmek gerektiğini gösteren orana marjinal dönüşüm oranı denir.

• Hiç kimsenin refahını azaltmaksızın bazı bireylerin refahını artıran her türlü değişikliğin toplum refahını artırması pareto optimalite kriterini ifade eder.

• Tüm ekonomik birimlerin kendi çıkarlarını maksimize etmek için uğraşmaları homo economicus ekonomi bilimi varsayımıdır.

ALINTIDIR..

Genel Notlar 3

Toplam fiziki ürünün maksimum olduğu noktada marjinal fiziki ürün sıfırdır.



· Denge fiyatı 70 TL iken herhangi bir malı 135 TL'den almaya razı olan bir tüketicinin sağlayacağı tüketici rantı 65 TL'dir. 135-70=65



· Herhangi bir malın talep miktarı arttığında, arzında da aynı miktarda bir azalış meydana gelirse piyasa fiyatı yükselir.



· Bir piyasada herhangi bir malın talebinin arzından fazla olması durumunda ortaya çıkan talep fazlasının, fiyatları enflasyonist baskı yaratacak ölçüde artırmasını önlemek amacıyla devletin ekonomiye müdahale ederek söz konusu malın fiyatını yasalarla sınırlamasına tavan fiyat uygulaması denir.



· Tam rekabet piyasasındaki bir firmanın toplam gelirinin toplam maliyetine eşit olduğu durumda firma başabaş noktasındadır.



· Tekel piyasasındaki bir firmanın ürettiği mallara ilişkin fiyat farklılaştırması yapabilmesi için gerekli koşullar: Piyasayı alt piyasalara ayırırken önemli bir marjinal maliyetin çıkmaması. Firmaların en azından ilgili malı görünüşte değiştirerek farklı yerlerde farklı fiyattan satması. İlgili malın piyasanın her bölümünde farklı talep esnekliklerine sahip olması. Malın satıldığı piyasanın bölümlü olması.



· Pareto optimalitesi koşulunun sağlanabilmesi için tam rekabet piyasa türünün geçerli olması gerekir.



· Toplam fiziki ürün miktarı 1260 birim, kullanılan değişken girdi miktarı 30 birim ise ortalama fiziki ürün 42 dir. 1260/30=42



· Üretim için sadece iki girdinin kullanıldığı ve bu iki girdinin de değişken olduğu durumda, aynı toplam ürün miktarını sağlamaya imkan verecek girdi bileşimlerinin geometrik yerlerini birleştiren eğrilere eş ürün eğrisi denir.



· Fiyatı 750 TL olan bir mal, bir günde 60 birim talep edilirken, fiyatı 650 TL'ye düştüğünde talep edilen miktar 70 birime yükseliyorsa talebin fiyat esnekliği 1,25 tir.



· Engel yasasında tüketicilerin geliri arttıkça:
Giyim harcamaları gelirle aynı oranda artar. Gıda harcamalarının toplam harcama içindeki oranı azalır. Kültürel harcamalar gelir artışından daha hızlı artar. Barınma harcamaları gelirle aynı oranda artar. Sağlık ve likse yönelik harcamalar gelir artışından daha hızlı artar.



· İlgili malın fiyatındaki değişme, arz edilen miktarı kesinlikle etkilemiyorsa, arz esnekliği sıfırdır. e=0



· Belli bir dönemde, bir ülke vatandaşlarının sahip oldukları üretim faktörleri kullanılarak üretilmiş bütün nihai mal ve hizmetlerin piyasa fiyatları ile hesaplanmış değerine gayri safi milli hasıla denir.



· 1987'nin sabit fiyatlarıyla gayri safi milli hasıla(GSMH) 1997'de 300 trilyon TL, 1998'de 324 trilyon TL ise, 1998 yılı ekonomik büyüme hızı %8 dir. (324-300)/300=8



· Bireylerin tüketim harcamalarını etkileyen faktörler: Reel faiz oranları, Harcanabilir gelir, Hanehalkı yaş ortalaması, Gelecekte beklenen gelir



· Marjinal tüketim eğilimi 0,70 olan bir ekonomide marjinal tasarruf rğilimi 0,30 dur. Marjinal tasarruf eğilimi=1-marjinal tüketim eğilimi



· Otonom tüketim 12 katrilyon TL, otonom yatırım 9 katrilyon TL, marjinal tüketim eğilimi 0,8 ise bu ekonomideki milli gelir denge düzeyi 105 katrilyon TL'dir. Y=(12+0,8.Y)+9



· Dış ticaretin varolduğu bir ekonomide dış ticaret çarpanı 1:(marjinal tasarruf eğilimi+marjinal ithalat eğilimi)



· Mal olarak ele alındığında hemen hemen hiç değeri olmayan , ancak üzerinde yazılı miktar kadar bir değer taşıyan paraya itibari para denir.



· Ani mevduat çıkışlarını karşılamak ve karlı yatırım fırsatlarını değerlendirebilmek amacıyla bir emniyet unsuru olarak bankaların ellerinde tuttukları rezervlere serbest rezervler denir.



· Talep enflasyonuna yol açan nedenler: Kamu harcamalarının artması, Dış ülkelerde reel gelirin artması, Para arzının artması, Dış ülkelerin fiyatlar genel düzeyinin yükselmesi



· Ekonomide fiyat artışları yanında üretimin azalmasına stagflasyon denir.



· Fonksiyonel gelir dağılımına göre, girişimcinin üretim faaliyetleri sonucu elde ettiği gelir kardır.



· Gelecekteki bir tarihte teslim için bugünden satın alınan veya satılan işlem için öngörülen döviz kuru Forward döviz kuru denir.



· Eş anlı konjonktür göstergeleri: Sanayi üretim endeksi, Tarım dışı sektörlerde ödenen ücretler, İmalat ve ticaret sektörlerindeki satış hacmi, Kişisel gelir.



· Keynesyen teoriye göre ekonomik konjonktürün itici gücü gelecekteki satışlara ve kara ilişkin bekleyişlerdir.



· İşgücündeki 15 birimlik artış hasılada 60 birimlik bir artışa yol açıyorsa emeğin marjinal verimi 4 tür. 60/15=4



· Bir ekonomide kısa dönemde geçici olarak meydana gelen şokların uzun dönem dengesini bozması, ancak durum yeniden normale döndüğünde ekonominin eski uzun dönem dengesine dönememesine Hysteresis hipotezi denir.



· İki ayrı üreticinin eşürün eğrilerinin birbirlerine teğet oldukları noktaları birleştiren eğriye etkin üretim eğrisi denir.



· Reel ekonomik dalgalanmalar teorisini savunan iktisatçılara göre, ekonomide yaşanan şokların kaynağı teknolojik değişmelerdir.



· Akım değişkenleri: Tüketim, Yatırım, İhracat, Üretim.
Para arzı akım değişkeni değildir.



· 1998 yılında nominal GSMH 16 katrilyon TL, Fiyat endeksi 125 ise 1998 yılı reel GSMH değeri 12,8 katrilyon TL dir. Reel GSMH=Nominal GSMH*100/Fiyat ekdeksi=16*100/125=12,8



· Bir ekonominin belirli bir dönemindeki başarısının ölçülmesinde kullanılan temel kıstaslar: Enflasyon oranı, Büyüme hızı, İşsizlik oranı.



· Otonom yatırım kararını etkileyen etmenler: Reel faiz oranı, Sermayenin marjinal etkinliği, Alternatif yatırım türlerinin getirileri, Amortisman yatırımlarına duyulan ihtiyaç



· Milli gelir 800 trilyon TL, Otonom ithalat 250 trilyon TL, Marjinal ithalat eğilimi 0,65 ise toplam ithalat 770 trilyon TLdir. M=250+0,65*800=770



· Bir ekonomideki bazı bireylerin planlanan tasarrufları artırma girişimlerinin ve daha fazla tasarruf yapma arzularının milli geliri ve dolayısıyla cari toplam tasarrufları aşağıya çekme olgusuna tasarruf paradoksu denir.



· Toplam arz eğrisini kaydıran fiyat dışı etmenler: verimlilikteki değişmeler, girdi fiyatlarındaki değişmeler, kamu düzenlemeleri, kurumlar vergisi ve sübvansiyonlar



· Paranın, mal ve hizmetlerin satın alınmasında kullanılmak üzere satın alma gücünü elde tutma olanağı sağlaması para fonksiyonlarından değer biriktirme aracı olma'yı ifade eder.



· LM nin keynesyen bölgesinde (yatay) milli geliri arttırabilmek için maliye politikası daha etkin olacaktır.



· Vergilerin dahil edilmediği bir ekonomiye ait IS-LM modelinde, devletin kamu harcamalarını menkul kıymet piyasasında tahvil satarak karşılaması durumunda , artan tahvil arzı sonucu tahvil fiyatlarının düşmesi ve faiz oranlarının yükselmesi dolayısıyla yatırımların bir miktar azalmasına dışlama etkisi denir.



· Maliyet enflasyonuna yol açan faktörler: parasal ücretlerdeki artış, hammadde fiyatlarındaki artış.



· Hedeflenen reel ücret 500bin TL/saat, beklenen fiyat düzeyi %60 ve gerçekleşen fiyat düzeyi %80 iken reel ücret düzeyi 375000 TL/saattir. Nominal ücret=hedeflenen reel ücret*beklenen fiyat düzeyi
Reel ücret=hedeflenen reel ücret*beklenen fiyat düzeyi/gerçekleşen fiyat düzeyi=500000*60/80=375000



· Eşdeğer üretim faktörlerine, üretime aynı katkıyı yapmalarına karşın farklı ödeme yapılmasına ekonomik ayırım denir.



· Cari hesap açığı+net sermaye girişi=0 eşitliği bir ülkenin ödemeler bilançosunun her durumda dengede olduğunu gösterir.



· Monetarist konjonktür teorisine göre, ekonomik dalgalanmalara neden olan temel faktör para arzındaki dalgalanmalardır.



· Solow büyüme modeline göre, durağan durumda işçi başına sermayedeki ve hasıladaki değişme oranı sıfıra eşittir.



· Ekonomik büyüme kaynakları: İşgücündeki artış, sermaye birikimindeki artış, teknolojik gelişmeler ekonomik büyümenin kaynakları arasında yer alır.



· Tam istihdamda talep edilen mal ve hizmet miktarının ekonominin tam istihdam kapasitesini aşmasına enflasyonist açık denir.


ALINTIDIR


2. Sınıf

MollaCami.Com